Şura bitmişti ama “nevzuhur” (yeni ortaya çıkan) zenci Tami’nin siteye girişi, yerleşmesi ve serbestce dolaşması kedileri hayrete düşürmüştü.
Patitan’da uzun süredir yaşıyorlardı, kendi cinslerinden başkası görülmemişti yıllardır. Gerçi arasıra sabahın erken saatlerinde sürüler halinde köpekler geliyorlar, köşe bucak yiyecek arıyorlar, sonra da kafileler halinde bahçeyi terkediyordu.
Bu köpek baskınları sırasında tüm kediler aldıkları önlemlerini sürdürüyorlar, köpeklerin uzanamayacakları yüksekliklerde yerlerini alıyorlardı.
Tami’nin siteye nasıl geldiğini çocuklardan öğrenebildik.
Bütün ısrarlarına rağmen evine köpek aldıramayan site sakinlerinden Ceren, yandaki çocuk parkının önünde bir köpeğe rastlamış. Kapkara bir şey. Gece yarısı önünüze çıktığında farkedilemeyecek kadar siyah olan bu yavruyu kucakladığı gibi sitenin bahçesine getirmiş Ceren.
Tabii tüm yaşıtları, site arkadaşları duymuş kara marsığın gelişini.
Ailelerine ve yönetime haber vermeden ve gizlice, hemen mukavva kutulardan bir yuva yapmışlar.
Kedilerden uzak, sitenin doğu kesiminde duvar dibinde beslemeye başlamışlar.
Bir gün sonra blok arkadaşı Ayfer ile birlikte köpek mamaları almışlar biriktirdikleri harçlıklarla.
Bir de tasma.
Köpeğe Tami adını vermişler. Tami aşağı, Tami yukarı.
Günlerce sırlarını gizlemişler.
Patitan dışındaki Mesa bloklarında oturan ve Kakılmış’ın annesi Zübeyde teyze Tami’yi görmüş. Kakılmış ile Tami tanışmışlar. Kakılmış’ın sahibesi, Tami’nin veterinere götürülmesi gerektiğini söyleyince sitenin çocukları “paramız yok ki” karşılığı vermişler.
Bunun üzerine Zübeyde Teyze, daha önce tanıdığı bir veterinere telefon etmiş. Bir saat sonra iki çocuk eşliğinde veterinerde Tami’nin aşısını yaptırmışlar. Kakılmış’ın üvey annesi sayılan Zübeyde Teyze, Tami’ye bir haftalık kuru mama almış veterinerden.
Tami için yapılan mukavva kutuları yeterli görmeyen çocuklar, onun için bir baraka yapmayı planlamışlar ama yönetin durumu farketmiş.
Yani suçüstü enselenmişler.
Özellikle de sitenin kadınları “Şimdi de köpek haaaa” diyerek kimileri tepkisini keskin biçimde dile getirmiş.
Ama aldırış etmemişler.
Bir süre sonra ise Tami’nin sitede yaşamasına kimse karşı çıkmamış.
Bu köpeği kabullenme nedenini, gelişigüzel ve basit bir araştırma ile öğrenmem mümkün oldu.
Meğer kadınlar, yani “kedisavar” takımının bazı uyanık hanımları cinlik yapmışlar ve “Köpek beslenirse, kediler rahatsız olur ve bir gün nasılsa defolur giderler” diye fikir yürütmüşler…
Köpeği sevdiklerinden değil.
Mücadele silahı olarak kullanmak için.
Yönetimden özellikle ve isteyerek tepki gelmeyince çocukların sevgilisi Tami yerleşik duruma gelmiş.
İşte bu zenci Tami’yi daha sonra tanıdığımızda, aniden nasıl ortaya çıktığında şaşırmıştık.
Tami son derece sevecen bir yaratıktı. Herkese aynı mesefade duran ve herkese aynı sıcaklıkta yaklaşan bir köpek. Hatta bazılarına göre “yılışık” denecek kadar da dalkavuk bir tip.
“Gel” desen geliyor
“Hoşttt” desen yine geliyor.
Tami, kedilerin yemek kaplarına nedense yaklaşmıyor. Onlarla iyi geçinmeye çalışıyor. Onlara arkadaş olmak için yaklaşıyor, kediler korkup kaçınca da bunu bir oyun gibi algılıyor.
Mernuş, derneğe üye yaptıkları Tami’den fazla şikayetci görünmüyordu. Kendi yavruları Benek ve Cızırtı ile Tami’nin arası gayet iyiydi. Ama yine de Tami’yi gözaltında tutmaktan geri kalmıyordu. Ne de olsa köpek, belli olmaz diye uzun süre gözetimini sürdürmüş, “yamuk” bir hareketine rastlamamıştı.
Benek çok yakın değildi ama Cızırtı, Tomi ile oynamaktan hoşlanıyordu. Mernuş “Acaba Cızırtı kendisini köpek mi sanıyor” diye kuşkusunu aklına takıyordu ama Cızırtı’yı kendisinin doğurduğunu düşündüğünde “herhalde kedi yerine köpek doğuracak halim yok” deyip bıyık altından gülüyordu.
Mernuş, ölen yavrularını aklından çıkaramıyordu bir türlü. İçi hala acıyordu. İnsanlara acısını, onlar gibi hatta daha ileri bir yoğunlukla acı çektiğini bir anlatabilseydi.
Çocuklarını siyasi, ya da ideolojik nedenlerle kaybeden, ortadan kaldırılan, devlete ait resmi evrakta ise “faili meçhuller” listesine girenlerin anaları da acı çekiyorlardı kuşkusuz. Onlar yıllarca yollara düşmüş, her hafta Cağaloğlu’nda her Cumartesi günü mitingler düzenlemiş, artık dirisini değil, ölüsünü aradıkları evlatları için yıllarca gözyaşı dökmüşlerdi.
Kahır doluydu hepsi. Acı yumaklarıydı tümü. Çoğunun intikam hissi sık sık köpürüyordu ama bir şeyler yapma şansları yoktu protesto gösterilerinden başka, faili meçhul kayıpların anaları.
Mernuş bu analara hak veriyordu. Hak aradıkları için onları yürekten destekliyordu.
Bu ise iki evladını peşpeşe kaybetmesi gerçeğini değiştirmiyordu ki.. .
Gözyaşlarını ne zamana kadar içine akıtacaktı.
En iyi çözüm işbirliği ve haberleşmeden geçiyordu. Başına gelenleri dünya aleme anlatmak gerekiyordu.
Ama nasıl?
(devam edecek)
www.haberhurriyeti.com / SEZAİ BAYAR
ÖNCEKİ BÖLÜMLERİ AŞAĞIDAKİ LİNKLERDEN OKUYABİLİRSİNİZ
Manukyan’ın kızları gibi…(29)
Mernuş dişi kedileri uyarıyordu: doğum kontroluna dikkat edin. Şu anda nüfus patlamasına neden olmanın zamanı değil. Yıllarca vergi rekortmenliğini
Nerden çıktı bu Tami ? (28)
Tami kürsüden inerken yine kaküllerini düzeltmek zorunda kalmıştı. Sitenin bir köşesinde yerleşmeye niyetli olan Tami’nin kediler şurasına katılması
Hayvanlar Şurası…(27)
Cinayetlerin çözümünü devletten bekleyemeyiz. Devlet kendi söküğünü dikemeyen terzi durumunda. Susurluk Skandalı ve daha niceleri. Son 10
“Katiller nerede?” (26)
Bu cinayetlerin göbeğinde Patitan dışından müdahale olmuşsa, işin içinde “derin devlet” var demekti. Oysa derin devlet daha çok insanlar ve onların
Bir cinayet daha mı? (25)
Doğada yaşamaya alışkın olan hayvanların, her türlü canlı mahlukatın yine doğanın koşullarına ayak uydurarak, kendilerinde o gücü bularak
Kediler Doğulu, köpekler Batılı mı? (24)
*Peyami Safa, Fatih-Harbiye adlı romanında Doğu-Batı farkını ele alırken -bu aynı zamanda idealizm ve maddecilik çatışması- kedi ve köpek cinsini ayrı
Polonya Yahudileri gibi…(23)
Kedileri beslemeye başladığımız günden sonra kendimizi ve bize yakın olanları, İkinci Dünya Savaşı’nda işgale uğramış Polonya’da yaşayan Yahudi
Kayıp anaları ve Mernuş…(22)
Ülkede binlerce faili meçhul cinayetlerin, kayıpların olması, bu nedenle bağrı yanık anaların, Cumartesi Anneleri’nin, çocuklarını şehir şehir aramak
Kediler ve Susurluk komedisi…(21)
İnsan hakları filan hikaye. İhlaller gırla gidiyor. Hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku hala geçerli. Kendileri için hak ve özgürlükleri yaygın hale
Pamuk nerde ?..(20)
Komşumuzun minik kızı Ayfer acı haberi verdi: “Pamuk park yerinde hareketsiz duruyor, gördünüz mü? Ölmüş müdür acaba?”
Kedilerin önsezileri…(19)
*Komşularımızdan biri sabah erkenden bağırıyordu. “Kediler arabamın tüm boyasını kazıdılar. Nedir başımıza gelenler. Bunları defedelim gitsinnn.”
Kediler Örgütleniyor… (18)
Sıra bugüne kadar kaybolan, öldürülen iki komşu kedinin başına gelenlerin ne olduğunu öğrenmeye gelmişti.Acaba bu ölümlerde “derin devlet’in
Kediler kongresinde tartışma …(17)
Hem dünyaya geliyoruz, hem yaşam hakkı tanınmıyor. Hem varsınız deniyor, hem yoksunuz. Bu nasıl bir kısır döngüdür? Sorunlarımız var, çözmüyorlar.
Kedi cilveleri… (16)
Bahçeye gelen yabancı kediler arasında “mahallenin aşiftesi” siyah benekli beyaz kediye “ Nataşa” adını uygun görmüştük nedense. Nataşa’nın önüne
Kedileri bekleyen tehlikeler…(15)
Geri kalmış ülke politikacıları dünyanın her köşesinde, “Önce politikacı, sonra insan, daha sonrası hayvanlar” tezini savunuyorlardı. Çünkü
Peri Bacası yıkan başkan (14)
Hristiyanlık öncesi dönemde Güzel Atlar Ülkesi adıyla bilinen Kapadokya yöresinin tarihi ve kültür varlığı olan peri bacalarından birinin yıkılması demek, tarihin “yıkılması” demek. Tarihin “silinmesi” demek.
Katliama müthiş tepki var..(13)
Kütük haline getirdiğiniz o ağaç gövdeleri cehenmem ateşiniz olur inşallah
Ağaç katliamı ve sonrası… (12)
Sitenin yeni bayan başkanınından kedilere karşı operasyon beklerken, otuz yıllık tam 39 ağaçı kökünden kestirmesi bizim için büyük yıkım oldu.
Bayan Başkan koltuğa oturunca…(11)
Yumuşak yürekli olacağını sandığımız bayan başkan “demir yumruklu leydi”yi oynamaya başlamıştı bile….
Şenlikli (!) kongre….(10)
Sanki ABD’nin Irak’ı işgal kararından sonra askerlerin bu ülkeye Türkiye üzerinden girmeleri için hazırlanan teskere oylanıyordu Patitan kongresinde.
“Etnik koloni” işi zorlaştırıyor…(9)
Yavrular yavaş yavaş serpilmeye başladığı için sorumluluğumuz artmış durumdaydı.
Pembe memeli kedi… (8)
Patitan’da derin bir sessizlik hakim. Bu, halkın kedileri benimsediği anlamına gelmiyor. Homurdananlar var, ama aile olarak bizler “duymazlıktan gelelim,
Bebelerrrrr… (7)
Hangi hayvan olursa olsun, tüm hayvanların doğal ortamlarında yaşamalarının doğru olduğuna inanıyordum. Hala da bu düşüncemin arkasındayım.
Mernuş kimden hamile kaldı? (6)
Mernuş’un giderek büyüdüğünü farketmeyişimiz. Çevre apartmanlar arasında turlara çıktığını biliyorduk Mernuş’un. Gizli gizli bir şeyler çevirdiğini hisseder gibiydik.
Mernuş ile tanıştığımız an…(5)
Yüzü, gözleri, duruşu, sessizliği öylesine güzel, öylesine etkileyiciydi ki…
Ana kuzusu olamadı… (4)
*Mernuş, sokak kedisi olarak bir duvar dibinde doğdu, sokak kedisi olarak yaşam mücadelesine atılmak zorunda kaldı..Hayatından hiç şikayetçi değildi.
Gözlerin gözlerime değince… (3)
Kendimi galiba insan gibi hissediyorum kimi zamanlar. Ama bir değişmez gerçek var ki hayvanım ve öyle yaratılmışım.
Farklıdır benim memleketim…(2)
*Şu anda adımınızı attığınız bu minik alanın adı Patitan’dır. Pati’leri ile anılan hayvanların vatanı. Kediler dünyası burası.
Hayvan sevgisi meğer bulaşıcıymış…(1)
KEDİ… Önsöz… Hayvan sevgisi meğer bulaşıcıymış…(1) Hayvanlar âlemine doğru şöyle “yüksek yoğunlukla” yönelmeye, kedilerle ilgili bir şeyler yazmaya karar verdiğimde, hayvan sevgisinin bana çocukluğumda ailemden bulaştığını anladım…