‘’Varlık Vergisi Hatıralar-Tanıklar İsimli’’ kitap.
Kitapta;
Vitali Hakko, kendisine biçilen vergiyi ödeyebilmek için bazı alacaklarını tahsil etmeye Ankara’ya gittiğini anlatıyor.
Ancak bu alacaklar bile vergiyi karşılayamayacak durumdaymış.
Umutsuzca bazı müşterilerinden avans istemeyi planlamış…
Ankara’da ‘’Hacıbaba’’ denilen sakallı bir müşterisine gitmiş…
Hacıbaba, Hakko’ya çay ikram etmiş ‘’başına geleni duydum. Allah büyüktür, üzülme’’ demiş.
Vitali Hakko çay içmiş, biraz sohbetten sonra sipariş listesini almış ama avans isteyememiş.
Üzgün bir şekilde dükkandan çıkarken Hacıbaba, cebine bir zarf koymuş ve ‘’Haydi şimdi git. Göreceksin Allah büyüktür’’ demiş.
Hakko, uzun süre zarfı açamamış.
Açtığında ise kendisine biçilen verginin beşte biri tutarındaki banknotları görmüş.
Vitali Hakko, Yahudi asıllı…
Hacıbaba da ismi üstünde;
Dini bütün Müslüman…
Hakko bu anıyı naklederken ‘’Türkçede ’İnsanlık öldü mü?’ diye bir deyiş vardır. Benim bildiğim dillerde bunun karşılığı yok’’ diyor.
Bu topraklarda buna benzer dostluk, sevgi, kardeşlik hikayeleri o kadar çok ki…
Bu sadece kayda geçmiş bir örnek.
Ne oldu da taş taş üstünde kalmadı, moleküllere ayrıldık?
Herkes birbirine düşman…
Ön yargılardan sıyrılıp biraz düşünün; ne oldu?
Din kavgaya gerekçe oluyor, ırk kavgaya gerekçe oluyor.
Şehirlerimiz, köylerimiz, mahallelerimiz kavga halinde.
Desteklediğimiz siyasi partiler bölünme vesilesi.
Takım taraftarlığı bile kavga nedeni…
Ne oldu?
Birileri ülkeyi kamplaştırmak peşinde mi?
Birileri bizim kavgamızdan çıkar mı sağlıyor?
Birileri bizi ancak bölerek yöneteceklerini mi düşünüyor?
‘’Dış güçler’’ falan demeyin;
Bu kavgada onlara hiç ihtiyacımız yok!
Onlarsız da yapabiliyoruz.
70’li yılların kutuplaşma ortamında aynı sokaklarda oynadığımız arkadaşlarımızla düşman olmuştuk.
Yıllar geçince bazılarımız o yıllarla hesaplaştık, hatalı kısımlarımızı gördük.
Hatta o yıllarda kaybettiğimiz dostluklara, ıskaladıklarımıza birlikte üzüldük.
Bazıları çocukça geldi, güldük.
Hani yüreğini açamadığı gençlik aşkının yıllar sonra buruşmuş ellerine sarılır gibi o yıllarda neler kaçırdığımıza vahlandık.
Bu kadar bölünme, kutuplaşma, kavga bir gün bitecek mi?
Bugünkü kavgalarımıza yarın üzülmeye zamanımız olacak mı?
Bu kavgalardan medet umanlar oldukça;
Her seçim zamanı birilerini düşman ilan edenler oldukça;
Bir kentin, bir semtin, bir köyün, bir mahallenin halkına ‘’onlar kaymak’’ tabaka diyerek ötekileştirenler oldukça bu kavga bitmeyecek, bugün yaşayamadıklarımızı yaşamaya zamanımız kalmayacak!
Yoksa memleketimde insanlık öldü mü?
Hatırlasana sevgili!
NAFİZ ŞAHİN
30 Kasım 2018, KIRKLARELİ