Oysaki heyecan için bütün objektif şartlar vardı.
Ama hem iktidar cephesi hem de muhalefet ittifakı heyecan yaratamıyor.
Tek Adam rejimi kurumları tarumar etti.
Ekonomik kriz kronik hale geldi.
Bu iktidar blokunun seçmenini umutsuz kılıyor.
Muhalefete kayma konusunda isteksiz olmakla birlikte durduğu yerde de mutsuz bir geniş kitle var.
Bu objektif şartlara karşın muhalefet yeni bir dil üretmede zorlanıyor.
Bölünmüş Türkiye’yi kucaklayacak yenibir gelecek umudu, önerisi sunamıyor.
Üstelik yerel seçim sayesinde epeyce yönetim değişecek ama sadece yeni gelecek olan adayların etrafındaki profesyonel kadrolarla sınırlı bir heyecan yaratılabiliyor bu gerçek.
Geriye kalan muhalefet seçmeni bu değişikliklerin bir değişim olduğunu kabul etmiyor artık.
Heyecan duyacağı bir 1 Nisan umudu yok.
Aynen iktidar seçmeni gibi, muhalefet seçmeni de AKP karşıtlığından yorulmuş bir kitleye dönmüş durumda.
Onlar yeni bir şehir ve yeni bir Türkiye beklentisinden ziyade, AKP’ye karşı 3-5 nöbetlerindeler yine.
Kutuplaşmış ülkenin iki kutbundaki (hatta üç) seçmenler, partilerinde olup bitenleri, profesyonel ve sürekli kalitesi düşen kadroları, sırf bu fanatizm sayesinde sineye çekiyorlar.
Bir kısmı “CA HA PE mi gelsin…” çekincesinde, diğerleri ise “Partiyi ve adayları eleştirerek A KA PE’nin ekmeğine yağ mı sürelim” fanatizmi ile kendi mahallesinden çok karşı mahalleye duyduğu karşıtlıkla varlığını meşrulaştırma yorgunluğunda.
İşte bu yüzden gözümüzün önünde siyasi kalibre yerlerde sürünüyor.
Kadroları bu denli niteliksiz bir parti sisteminden ve seçmeni bu denli fanatikleşmiş bir ülkeden heyecan üretmek kolay değil.