Uzun bir ara oldu…
Sağlık sorunları, bir operasyon sonrası gelen bir tembellik…
Yeniden “merhaba” diyelim…
Bir umut ve umuda engel olanlarla ilgili görüşlerimizi sizinle paylaşalım..
Elbette eleştirilecek bir çok nokta olacak…
Ama şu bir gerçek…
Türkiye geleceğin dünyasının şekilleneceği ülke… Bu benim iddiam değil. ABD'nin eski başkanı Bill Clinton; Türkiye'de verdiği bir konferansta aynen şu sözleri söyledi: 21 Yüzyılın şekillenmesini Türkiye belirleyecektir. Ne demek istedi… Söylediği şey basit ve kolay anlaşılır bir şey. Her kes anladı bir tek anlamayan bizim siyasetçilerimiz. Türkiye dünyanın en zengin arsası üzerinde oturuyor… Yer altı ve yer üstü kaynaklarından söz etmiyorum, Sadece bu arsa üzerinde yaşayan insan kaynağından söz ediyorum.
Elbette yer altı ve yer üstü zenginlikleri saymadık bile…
Kimilerine göre Anadolu’nun yeraltı kaynakları geleceğin dünyasını şekillendirecek…
Yer üstü kaynaklarını bile şimdilik kullanmaktan vazgeçtik yakında ABD’li büyük şirketler burada tarım yapmaya bizim ürünlerimizi bize satmaya başlarlar..
Yani,Türkiye'yi kontrol eden bu bölgeye sahip olur. Bu stratejik anlamda, Türkiye'yi sürekli bir risk altında tutuyor… Siyasetçilerimiz bugüne kadar bu riski kısmen de olsa karşılayabildiler. Osmanlı'nın çöküş trendine bakarsanız iki şey göreceksiniz. İstanbul; boğazların kontrolü anlamındadır. Adana ve İzmir; her ikisi de uzak doğunun sıcak denizlere açıldığı noktadır. Ve Güneydoğu; hem dinsel, hem de Harran Ovası nedeniyle tarımsal bir değerdir, aynı zamanda geleceğin en büyük enerji ve yaşam kaynağı olan suyun bulunduğu havzadır. Irak Savaşı sırasında "1 Mart Tezkeresi" diye ünlenen tezkerenin de gerçek nedeni buydu. Şimdi ABD Ortadoğu'yu yeniden dizayn etmeye hazırlıyor.
Önce Suriye topraklarında sözde Türkiye’ye uzak bir yerde kendi kontrolünde bir Kürt/PKK devleti kurmak.
ABD’nin İstediği tek şey Ortadoğu'da istediği gücü kazanabilmek. ABD orta doğuda bu kirli oyununu sürdürürse 3 Dünya Savaşı kaçınılmaz hale gelir. Belki top yekun savaş olmayacak, ama ABD değişik bölgelerde değişik ülkelerle, yanına bazı dostlarını(!) alarak savaşacaktır. Arap baharı sonrası sarsılan Arap dünyasında küller henüz soğumadı.
Bu ateş topu giderek tüm dünyayı sarıyor… Tüm çaba tek kutuplu bir dünyayı kurabilmek. Ancak bu duruş dünyanın artık tek kutuplu bir dünya olamayacağının bir göstergesi. Ama kılıçlar çekildi. Şimdilik “bilgi silahları” konuşuyor. Sanırım ABD içinde savaş " gayri nizami" savaş olacaktır. Bu savaşın aktörleri de yavaş yavaş ortaya çıkıyor gibi...
Önce Afganistan’dan çekildi Taliban ile dost oldu…
Şimdi kendine yeni bir düşman arıyor.. Zaten şu andaki durum bunu gösteriyor. Dikkat ederseniz ABD hiç kendi sahasında top oynamıyor. Elindeki teknolojik silah üstünlüğünü kullanıp hep uzak sahalarda oyuna çıkıyor. İkinci dünya savaşında Avrupa, sonra Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye ve İran… Belki tam sonuç alınmadı, ama kazananda yok. Kaybeden zavallı halklar.. ABD olaylara direkt müdahale etmiyor.. Çünkü oraya bir askeri müdahale Rusya'nın aşırı tepkisini çekecektir. Suriye'deki yarı gizli Rus ABD işbirliği bu tepkiyi sıfırlamak içindi.
Olası bir PKK devleti için artık Rusya ve ABD alenen ortaklık yapıyor. Küreselleşme, ABD'nin yeni sömürge yöntemidir. Bunun için gerekçe ABD'nin "İbrani" asıllı Samuel Hodington'un uydurduğu medeniyetler çatışması tezi çerçevesinde oluşturulmaya çalışılıyor.. Daha önceleri tarihçi ve Türk düşmanı (Ermenilerin en büyük dayanağı olan Mavi Kitap'ı uyduran tarihçi) Arnold Toynbe'nin "Türk-İslam dünyası" için geliştirdiği "medeniyetler çatışması " tezi bu kez Hodington sayesinde Hristiyan dünyasında oldukça taraftar buldu. Çünkü Toynbee, "Türkler Viyana'yı kuşatarak Hristiyan dünyanın 300 yıl geri kalmasına nedeni oldu. Onlar yok edilmeli" mealinde ki tezini bir çok kez tekrarladı ve bir çok yerde uygulama aşamasına geldi. Aslında bunlar bilinen şeyler…Yani,Türkiye üzerinde ciddi planlar var. Türkiye, içinde bulunduğu kısır döngüden kurtulabilir mi? Türkiye'nin genç ve eğitimli nüfusu AB ülkelerini de ABD’yi korkutuyor.. Bakmayın ABD'nin böbürlendiğine. Asıl telaş onlarda.. Türkiye zorda biliniyor.. Evet, eğitim alanında oran düşük gibi görünüyor…Ama size iki rakam verelim. Türkiye'de her yıl ilkokula başlayan öğrenci sayısı İngiltere’de okula başlayanları 5’e katlıyor. Her yıl üniversite kapısına gelmiş en az 1 milyon gencin olduğunu varsaysanız 10 yılda 10 milyon lise mezunu genç demektir; ki bunların yaklaşık 5 milyonu üniversiteye girmeyi başarır ve muzun olur. Geleceği böylesine parlak bir ülkenin, ekonomik bir handikap içinde de bulunması kaçınılmaz. Çünkü genç nüfus üretici değil tüketici bir toplumdur. O halde üretmeniz gerekiyor.. Üretirseniz ise gelişirsiniz. İşte düğüm burada… Size ürettirmemek için her türlü gerekçeyi öne sürerler. Tarımınızı öldürürler, filizlenen sanayinizi yeniden vida sıkma atölyesine çevirirler, konfeksiyon atölyeleriniz birer terzihane gibi çalışır. Örnekleri çoğaltmak mümkün… Elektriği en pahalı kullanan sanayici Türkiye'dedir. Dünyanın gözü gibi baktığı kurumlar birer birer özelleştirme adı altında "yabancılaştırılır" Bir de bunlara uygun siyasi yapı kurabilirseniz amacınıza ulaşmış sayılırsınız. Türkiye zor virajda.. Bu viraja sizi zorla sokuyorlar.. 15 Temmuz bunlardan biri.. Ogün iç barış tehdit edildi ve bu tehdit milletin metaneti ile kolay atlatıldı…
Şimdi ise kısır bir seçim tartışması var…
Görünen o ki genç Türkiye’nin önündeki tek engel siyaseten bir şey üretmeyen siyasiler…
Yazık…
Mehmet Aycan / [email protected]
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.