Yıllar yıllar önce, okumak adam olmak meselesi çok önemliydi…Okuyamayan babalarımız, bizler okusun diye çok çaba harcamışlar. Varlarını yoklarını dökerek okuyup adam olsunlar diye çırpınıp durmuşlar…Okumayan, okumak istemeyenlere de , seni çıraklığa veririz ha, sürüp sürüm sürünürsün diye korkuturlarmış…
İlkokulu zor zar bitiren, ortaokulu yarım bırakan çocuklar yaşları 12-13'ü bulduğunda çaresiz okumayacakları anlaşılınca , berberin, tamircinin, marangoz,tesisat ve fayans ustasının, mahalledeki esnafın yanına çırak verilirmiş. Eti senin, kemiği benim diyen baba, çocuğunu emanet ederek hiç olmazsa burada biraz sürünür,mesleği öğrenir,askerden sonra da öğrendiği mesleği icra edecek işi yapar, hayatı kurtulur diye dua edermiş…Hatta, için için “Keşke benim oğlum da okusaydı da, üniversiteyi bitirip bir meslek sahibi olsaydı, kolayca iş bulur, evlenir hayatı kurtulurdu” deyip hayıflanırmış…
Yıllar yıllar geçti, Türkiye’de bir nesil ve ondan sonraki nesil çocukları okusun diye 20’li yaşların ortalarına kadar çocuklarını okuttular, bir yığın para döktüler, bir üniversite bitirsin de hayatı kurtulsun diye…Öyle mi oldu. evet maalesef öyle oldu. Diyeceksiniz ki, niye maalesef diyorsun. Anlatayım efendim…
ZORUNLU EĞİTİM
İlkokul eğitiminden sonra zorunlu olarak ortaokulun da okutulması yani 8 yıllık zorunlu eğitim 1997 yılında kanunlaştı. Bu tarihten önce ilkokulu bitiremeyen ve zorla bitirip ortaokula devam etmeyen çocuklar, tam zamanında 12-13 yaşlarında çıraklıkla tanışıyordu. Ağaç yaşken eğilir misali, bu yaşlar bir çocuğun işi kavraması, alet edevata alışması ve pişmesi için çok önemli yaşlardı. Bu yaşlarda başlayan çıraklık , 2-3 yıl sonra kalfalığa, asker yaşına geldiğinde ustalığa kadar geliyordu. Ustasından el alan çocuk, asker sonrası da kendi dükkanı açıyor veya bir işletmede aranılan kalifiyeli usta olarak kolayca iş buluyordu. Bu 8 yıllık zorunlu eğitim belki istemeyerek bu zinciri kırdı. Artık 8 yıl okumak zorunda olan ve liseye gitmese bile çıraklık yaşını maalesef kaçırmış oluyordu. 15-18 yaşında çıraklığa verilsede maalesef kalfalık ve ustalık sıralası bozuluyor ve askerlik de araya girince aksamalar başlıyordu. Maalesef yaklaşık 25 yıl önce başlayan bu süreç, günümüzde iyice kalifiyeli usta sıkıntısını ortaya çıkardı. Yani son nesil çıraklıktan hakkıyla yetişip usta olanlar artık bugün 35-40 yaşlarında. Sizin anlayacağınız 30 yaş altı gençlerimizi maalesef çok başarılı bir usta olarak göremiyoruz. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin günümüzdeki en önemli sorunu bu. Yetişmiş iyi bir usta bulamamak. İyi usta bulsanızda neredeyse maaşlı çalıştırmanız neredeyse mümkün değil. Bugün bir tesisatçı, bir elektrikçi, bir fayansçı,marangoz, oto tamircisi vs günlük 500.TL’nin altında para kazanmıyorlar. Bu para bazen 1000-1500.TL'ye kadar çıkıyor. Yani ortalama 30.000.TL aylık kazanç...Net…
Eee, çocuğunu çıraklığa vermeyip, liseyi, sonrada üniversiteyi de okutan ve bir meslek sahibi yapan anne ve babalar ne yapıyor…Koskocaman bir pişmanlık…İşsiz, hiçbir yere kabul edilmeyen, kendi mesleğini yapamayan, düz işlerde bile çalışmayı razı olup, asgari ücretle bile iş bulamayan yitik,bitik bir gençlik…Devletin gerek yetersiz imkanları, gerek zamanında yapılan eğitim hataları ve yanlış politikalar, hala çalışabilir gençlerin % 50 den fazlasının iş bulamamasına sebep oluyor…Diğer yandan yukarıda anlattığım gibi belki de çalışabilir bu genç neslin, ancak % 5 i kadarı eğitimli olmadığı halde, mimardan,mühendisten,doktordan fazla para kazanıyor…
Ne diyeyim son söz olarak”OKUTAN AKLIMA YANAYIM, OKUTMAYAN AKLIMI SEVEYİM” diyor…
Mehmet İnce / [email protected]
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.