“… Bulut’un annesi de bir ev hanımıydı. Her kadın gibi komşuları, arkadaşları ile bir araya gelip eğlenmek, kabul günlerine gitmek isteyecekti. / Bu onun en doğal hakkıydı. Fakat unutmaması gereken şeylere başında, çocuklarına zaman ayırması gerektiğini bilmekti. / Bulut’un merakı annesi korkutuyor, başına kötü işler gelecek diye düşünüyor, bu yüzden sürekli oğlu ile tartışıyordu./ Bulut ergenlik döneminde olmasının da etkisi ile annesinin sözünü dinlemez olmuş, kafasının dikine gidiyor, aldırmıyordu…” (**)- (sy.33).
Bazen bir veya birkaç satırı ve bazen de bir tek sözcüğü yorumlamak, çok özel bir yöntem ve iç anlayış – belki de seziş – gerektirir. Alıntılanan, üst kısımda ki paragraf için; ölüm düşüncesi yaşamcıl değil, tazelik, dinçlik, körpelik içermiyor desem, kolaycı yorum yapmış sayılmam umarım. Şu naçiz kalemin, başkaca yüksündüğü metni ne ki?
Yaşanılan hayattan süzdüklerimiz, insanlar arasında bulduğu ilişkiler ve geçmişin buruk anıları yazarların dilini oluşturur. Her şey bir duygu ve anı olarak yaşanır, öykülerin yansıması… Ve anlatılan yaşananların özündedir. Duyguyu duygu olarak değil de, kitap olarak yaratma biçimine dönüşmüş halidir! Yazım dili böylece nesneleşirken alçaktan uçan konularda, bir duygu olarak kitaba yansır…
Bir ara gökyüzü kararmıştı. Bahar günlerinden bir gün, yaz günlerinin geleceğini anımsatırcasına içimi ısıtmıştı. Ve kararan bulutlar, yağmur bulutu gibi, yağmura çalacağını muştuluyordu sanki… Oysa gökyüzüne baktığımda yağmurun ötesinde gördüğüm manzara, kuş cıvıltılarıyla dolu sağanak bir yağmur bulutu gibiydi! Ve bu manzara coşkusuyla girdiğim kitap fuarında, yazar kişimiz ‘Zeynep Güner Batımor’(***), tebessüm dolu bakışlarıyla elinde, ‘Gizemli Konak’ adını verdiği kitabı tutuyordu! Havanın esrik, gizemli hali ve yığınlaşan bulutlar dağıldı.
Bilirim, nice öyküleri barındırmıştır belleğinde yazar! Ve nice öykülerin hamallığını yapmıştır açık denizlerde! Fakat her yazar, nedense barındırdığı öyküleri yansıtamıyor… Düşüncem; Kavram, realitenin alt katmanlarına gizlenmiş duyu-düşün enerjisinin göstergesidir. Karanlığın içerisinden, alacakaranlık olan uzam aydınlık olana değin. Zamanı, “… Yani yaşamak için…” sahnesinden kâğıda kavuşturuyor yazar…
(*) ; Kitap ismi
(**) ; Kitaptan alıntı
(***) ; Kitabın yazarı
www. haberhurriyeti.com/mustafagokcek
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.