Tüm Dünya gibi ülkemizi de esir alan korona virüs salgını tedbirleri gereğince, Ramazan Bayramı boyunca devam edecek olan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bu yıl bayramı buruk şekilde karşılayacak ve yıllardır şenlik havasında geçen bayramlarımızı da mumla arayacak gibiyiz.
"On bir ayın sultanı" rahmet, bereket ayı ramazan sonrası bayrama kavuşmanın heyecanını yaşarken, salgının gölgesinde yaşanacak bir bayrama kavuşmanın dayanılmaz burukluğunu hissediyor olacağız.
Evvelâ bayram namazının eksikliği ile uyanacak herkes bayram sabahına...
Asırlardır yaşanan, ana baba evinde kahvaltılar ile başlamayacak ne yazık ki kutlamalar...
Daha sonra aile büyüklerini ziyaret etmeye gidemeyecek ve ellerini öpemeyeceğiz tarihte ilk kez!
Misafir karşılamalar ve ikramda bulunmalar ise hak getire...!
Hele çocuklar... bayramlık kıyafetlerini giyip salınamayacak sokaklarda...
Şeker ve harçlık alabilmek için kapıları çalamayacaklar.
Evlatlarını ve torunlarını gelmesini hasretle bekleyen ve bayram sofralarının kral ve kraliçesi olan ana babalar ilk kez böylesi bir bayram geçirecekler...
Yalnız...
...ve suskun!
Kim bilir belki de bu kör olası salgın, bayramları uzun yıllardır tatil olarak değerlendirdikleri ve büyüklerini bayram ziyaretlerinden mahrum bıraktıkları için bazı önemli günlerde beraber, aile ile birlikte olmanın önemini bir kez daha hatırlatacak birilerine...
Bir çok geleneğimizin bu Ramazan Bayramı'nda sekteye uğrayacak olması oldukça can sıkıcı gibi görünüyor.
Kabir ziyaretleri derseniz...
Onlar da yalnız bizsiz bu bayram.
Dualarımızla anacağız her birini, tek tek...
Tarihi bir sessizlik...
Ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir mahzunluk...
Herkes kendi evinde...
Kendi halinde...
Öylesine sıradan kocaman üç gün...
Ne büyük yalnızlıkmış meğer?
Kıymetini bilemedik birlikte geçen günlerin Ya Rab!
Hani üstad Şair Abdurrahim Karakoç dökmüş ya kağıda...
"Ana, bu bayram mı?
Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?
Hani ya o özlem, hani ya o tad?
Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?"gibisine buruk işte...
Sıradandı her gün aslında;
Amma velâkin;
Özeldi bazı günler...
Kaynaşmak ve paylaşmak zamanı idi bayramlar...
Kederi kovmak, sevgiyi çoğaltmaktı...
Sofrada bir araya gelmek, ekmeği aşı paylaşmaktı...
Ne yazık ki o güzel günler uçtu gitti kuşlar gibi kıymetini bilemedik!
Sizleri bilemem tabi...
Lâkin ben hüzünlüyüm dostlar...
İlk kez bir bayram günü, üstelik yaşarken anamın babamın elini öpemeyeceğim zirâ...
"İşte öyle bir şey!"
Bu kez BAYRAM!
NUR SAYLAN
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.