Dokuz günlük bir dinlence! Ama kimin için, kimler için? Çocukluğumun bayram günlerini düşünüyorum. Üç günü aşmazdı dinlence. Dolu dolu yaşanan üç gün… Kimse kaçmazdı kent dışına… Gerçi şimdi salgın var! Kimi insanlar bunu öne sürerek ayar veriyorlar! Bayramın ilk gününden 17’sine kadar süren zaman dilimi (nedense benim aklıma 24 Mayıs’a kadar uzayan bir zaman gibi geliyor!)… Öncelikle Ramazan Bayramınızı kutlarım…
Gazi, 19 Mayıs’ı armağan ederken her yıl kutlanacağını da düşünmüştü. Bugün bizler için anlamlı ve çok önemli bir gün… Sanırım halkımız böyle düşünüyor da!
19 Mayıs 1919… Bu tarihi özellikle belirttim. Çünkü 1918 yılında başlayan ve dünya genelinde 50 milyon insanın ölümüne neden olan, o günlerin salgın hastalığı İspanyol gribini araştırırken, aklıma neden o yıl ilan edilen ve her yıl kutlanacak bir bayramı daha sonraki yıllarda ilan etmediği! Acaba düşünüyorum da daha sonraki yıllarda (10 yıl gibi) olmaz mıydı?
“… Zaman zaman kötü bir yüzyılda, iyi olmayan bir ülkede, daha doğrusu yanlış bir gezegende yaşadığımı düşünüyorum…”. Ünlü Alman yazarı Ernst Yunger, 98 yıllık bir ömrün özetini böyle yapıyor. Kara, kapkara bir toplam! Yüzyıl yanlış, ülke yanlış, hatta gezegen yanlış! Bütün bu yanlışlıklar içinde akıp gitmiş yüzyıllık bir zaman parçası… Yüzyılda yaşasanız, bir haftada, hatta bir günde, bu dünyanın pek çok şeyini öğrenmiş olursunuz. Görmek, anlamak, duymak yetiniz varsa! Yoksa seksen yıl, doksan yıl, boşuna akan dağ suları gibi anlamsız biçimde geçecektir.
Montaigne, bir denemesinde, sabah doğup güneşin batışıyla ölen bazı böceklerden söz eder. Onların tüm yaşamı yirmi dört saatte sığar. Ya biz insanlardaki kaç yıla sıkışıyor? Uzun yaşamak değildir önemli olan, dolu dolu yaşamaktır. Anlamlı bir yaşamı gerisinde bırakmaktır.
Geçmiş çağlarda da zulüm vardı, savaşlar, işkenceler, acılar vardı. Sanıldı ki, ‘uygarlık’ diye tanımlanan gelişmeler birbirini izledikçe, bilim geliştikçe, güzel sanatlar, edebiyat insanoğlunun beynini, yüreğini yumuşattıkça, açıkçası insanı gerçek bir “insan” haline getirdikçe dünyamız güzelliklerle, mutluluklarla dolup taşacak… Açlık, savaş, kıtlık, hele hele acımasızlık ortadan kalkacak, bireyler birbirlerinin haklarına daha saygılı olacaklar…
Nazım Hikmet bir şiirinde ‘asrından memnun olduğunu’ söyler. Hepimiz belirli bir zaman süresinde yaşamaya mahkûmuz. Kişi istediği yüzyılda, istediği çağda, dünyaya gelmek olanağından yoksun. İster istemez, içinde yaşadığımız dönemin koşullarına, zorluklarına, korkunçluklarına, varsa mutluluklarına katlanmak zorundayız…
www. haberhurriyeti.com / Mustafa Gökçek
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.