Sanırım büyük çoğunluk geçirdiğimiz yılların en kötüsünün 2020 olduğunu söyleyecektir. Bir an evvel bitsin, gitsin diyenleri duyar gibi oluyorum. Covid-19 salgını 2020’de kavurdu geçti, depremler, kuraklık üstüne tuz biber ekti. Salgında evlere kapandık, bazı meslek grupları iflas etti. İşsizlik aldı başını gitti. Çocukların eğitimleri aksadı. Öte yandan şu salgında bile kimi insan oğlu hırslarını sürdürdü, zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul oldu. Savaşlar bitmedi…
Dünya sağlık örgütü verilerine göre dünya genelinde doğrulanmış vaka sayısı; 80 milyon, toplam ölüm sayısı; 2 milyon, toplam iyileşen hasta sayısı ise 45 milyon civarıdır. Ülkemize gelince her gün gözlerimiz turkuaz tabloda, kaç kişiyi daha kaybettik diye bakar olduk. TC Sağlık Bakanlığı aralık sonu korona virüs verilerine göre ise toplam vaka sayısı; takribi 2 milyonu aştı, 20 bin civarı yurttaşımız hayatını kaybetti, toplam iyileşen sayısı; 2 milyona yakın oldu. Şu sıralar salgında günlük ölen sayısı 250’ yi geçmiş durumda.
Ölen vatandaşlarımızı meslek gruplarına göre değerlendirirsek sağlıkçıların açık ara ölümlerde hedefte olduğunu görüyoruz. Durum böyle iken mesleğini yaparken hastalık kapan ve hayatını kaybeden doktorların ve diğer sağlıkçıların Covid-19 hastalığının meslek hastalığı kabul edilmemesine çok üzülüyoruz. Branşı ne olursa olsun, bir hekim hastasını muayene ederken sosyal mesafe gözetmez ve maskeler yüzde yüz korumaz. Yok illiyet bağıydı, direk covid hastalarına bakan merkezde mi çalışıyordu bakılmaz. Örneğin; herkesin hafızalarında kucağında ikiz bebekleriyle yer eden doktor Soner Oğuz. Korona tedavi eden bir merkezde çalışmıyordu. Aile hekimi olarak baktığı hastalarından kaptığı, hangisinden geldiği belli olmayan korona virüsü nedeniyle hayatını kaybetti. Bu şimdi meslek hastalığı sayılmayacak mı? Geride kalan ikiz bebeklerin hali ne olacak? Devlet sahip çıkmayacak mı? Bir aile hekimine her türlü hasta geliyor. Kiminde virüs var, kiminde yok, belli değil. Ne kadar tedbirli olursa olsun doktor hastalara yakınlaşmak zorunda. Bu şimdi bir meslek hastalığı değil de nedir? Sağlıkçıların mesleklerini yaparken bana bir şey olsa devlet çoluğuma çocuğuma bakar güvencesini hissetmeleri hakları değil mi? Her geçen gün gazetelerde sağlıkçıların hayatlarını kaybetme haberlerini okuyup üzülüyoruz…
Pandemi sürecinin kanser ve kronik üzerine bir başka etkisi var ki sonuçlarını salgın geçse bile yıllarca göreceğiz. Çünkü bu süre içinde insanlar kanser olmaya devam ettiler. Kronik hastalıkları olan, sürekli takip gereken hastaların hastalıkları geçmedi, sürdü. Pandemi için geçici sahra hastaneleri yapılmak yerine devlet ve üniversite hastanelerinin çoğu pandemi hastanesi yapılınca insanlar nereye başvursun bilemedi. Özel hastaneleri pahalı buldu. Kronik hastalıklar ihmal edildi, hastalar kontrollerini yaptırmaya gitmeye korktular. Şeker, tansiyon ve kalp hastalıkları gibi kronik hastalıklar ilerledi, ölümler arttı. Kanser taramaları yapılamadı. Kanserden kuşkulanan kişiler salgından korkup evde kalınca hastalıkları ilerledi. Bu durum üzerine Türk Tabibler Birliği(TTB); Korona salgınının ikincil etkilerini tespit etmek üzere kanser tarama ve erken kanser tespitinin sorgulandığı bir araştırma yaptı. Aile hekimleri arasında yapılan ankete göre, pandemi döneminde kanser taramaları yüzde 90’a yakın azalırken, binlerce kişinin erken tanı şansını kaçırdığı bulundu. Örneğin; erken tanı ile tama yakın tedavi imkanı olan kolon kanserinde en az 3 bin kişinin bu durumdan etkilendiği tahmin edildi. Kolon kanseri basit gaitada kan arama testi ile kuşkulu hale gelmekte, kolonoskopi ile kesin tanı konmaktadır. Aile hekimlerince sağlanan tarama gaita testi bu kanserin tanınmasında büyük bir rol oynamaktadır. Meme kanserinde tanı ele bile gelemeyecek kadarken yıllık meme kontrolleriyle erkenden saptanan bir kanserdir. Kanser tarama merkezlerine gitmeyen kadınlar bu şanslarını yitirmekte hastalıkları daha ileri evrede tanınmaktadır.
Bu salgında farklı aşılar bulunmuş olsa bile yeterli aşı temini, 84 milyon insana ulaştırılması çok zaman alacaktır. Önümüzdeki 2021 yılında da korona ile savaşacağımız ortadadır. Bu nedenle kanser taramaları, bir kuşku varsa doktor başvuruları geciktirilmemelidir. Kanser tarama merkezleri (KETEM) ler etkin bir şekilde çalışmalıdır. Pandemi günlerinde kanser ve kronik hastalıklarda ilerleme ve ölümlerin artışı dikkat çekicidir.
2020 yılınız son günlerin en karanlık, en acı günler olurken aşılar bize önümüzdeki yıl için umut verdi. Üzerinde “2020 Pandemi” yazan Pandora’nın kutusundaki salgınla ilgili tek iyi şey aşılar oldu. Umarız aşılar yeterli miktarda gelir ve sistematik bir şekilde tüm vatandaşlarımıza zamanında ulaştırılır.
Bir doktor olarak tavsiyem şudur; Hangi aşıyı bulursanız olun. Ben öyle yapacağım. Aşılar olmadan salgınlar önlemez. Sürü bağışıklığı beklerseniz, bu süreçte hayatınızı kaybetme olasılığınız çok fazla olabilir. Siz, siz olun aşınızı olun, internetteki komplo teorilerine inanmayın.
Peki bu kadar acılar veren, milyonların hayat kaybına neden olan, bir çok meslek grubunun iflasına, fakirliğe, işsizliğe neden olan bu Korona yılının biz getirdiği hiçbir şey olmadı mı?
Bu hastalıktan tabiat ve hayvanlar etkilenmedi. Küçük çocuklar ve bebekler ise çok az etkilendi. İnsanlar evlerinden çıkamayınca etraflarını kirletemediler. Denizler temizlendi, yunuslar neşeli danslar yaparak denizlerde dans ettiler. Karbondioksit salınımı azalmasına bağlı çevre daha temiz oldu. Evlerinde aileleriyle kapalı kalan insanlar aile kıymeti daha çok bilir oldu. Bu hastalığı geçirip kurtulanlar en değerli şeyin nefes almak olduğunu anladı… Bu kötü yıldan ders çıkarmak istersek inanın bana, getirdikleri de oldu.
2020 den çıkan derslerin iyi değerlendirilmesi, 2021’in mutluluk ve sağlık getirmesi ümidiyle herkese iyi yıllar, bulabilirseniz iyi aşılar…
Prof. Dr. Ayfer HAYDAROĞLU / [email protected]
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.