Merhaba sevgili okurlarım!..
Ve günaydın Türkiye!..
“Saatli Maarif Takvimi”niz de geldi işte.
Önce biraz gülümseyelim güne başlarken:
Çocuk okuldan eve gelmiş ve babasına:
- “Bize ‘Politika nedir?” diye ödev verdiler baba.” demiş. Baba yanıt vermiş:
- “Bak oğlum!.. Ben kapitalizm, hizmetçimiz işçi sınıfı, annen devlet, sen halk, kardeşin ise gelecek.”
Gece olmuş. Çocuk kardeşinin ağlamasına uyanmış. Bakmış ki kardeşi altına doldurmuş. Annesinin odasına gitmiş hemen. Bakmış annesi uyuyor, babası yatakta yok. Hizmetçinin odasına gitmiş. Babası hizmetçiyle sevişiyor. Çocuk ses çıkarmadan gidip yatmış. Sabah olup uyanınca babasına gitmiş.
-“Baba” demiş, “Ben politikanın ne olduğunu öğrendim. Devlet uyuyor, kapitalizm işçi sınıfını beceriyor, halk kimsenin umrunda değil ve gelecek bok içinde...”
Şuraya bir de “Günün Sözü” bırakıyorum:
“Hiç insan öldürmediği halde bir katilden daha cani insanlar gördüm. Umudumuzu öldürenleri gördüm.” demiş #Dostoyevski
“Umudumuzu öldürenlere lanet olsun” diyelim mi?
Yok, demeyelim.
İnsanlık yine bizde kalsın.
Şuraya da "Günün Püf Noktası"nı bırakalım:
“Sürahinin kir tutan dibini temizlemek için de bir avuç tuz ile sirke koyup çalkalayın.”
Bakalım işinize yarayacak mı?
Bir de nerede kullanacağınızı bilmediğim bir bilgi vereyim sizlere:
“ABD eyaletlerinin isimleri içinde olmayan tek harf Q’dur.”
Dün akşam internet haber sitelerinden seçtiklerimi de paylaşayım sizlerle:
Ekrem İmamoğlu'ndan 'davet' tepkisi: Halkımız bunu görür, hesabını sorar
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın twitter hesabından duyurduğu, İstanbul’da gerçekleştirilen pandemi toplantısı için kendisine herhangi bir davetin gelmediğini belirtti.
Yapılanın, asgari tarifle, bir nezaketsizlik olduğunu vurgulayan İmamoğlu, tepkisini, “İstanbul’da siz, pandemi için bir toplantı yapacaksınız işin tam da göbeğinde olan bir kurumu, davet etmeyeceksiniz. Halkımız bunu görür, hesabını da sorar. Neymiş efendim; ani gelişti. Yani biz, tırnak içinde ani gelişen toplantılar kavramının dışında mıyız? İstanbul’da ani bir olay olduğunda, İBB Başkanı olarak ilk ulaşılması gereken kişi, benim. Aciliyet karşısında, hangi durumda olursak olalım, koşar gideriz. ‘Ne yapabiliriz’ diye bakarız. Ne demek istiyorsunuz siz, ani gelişti diye? Elli kişi toplanacak; İBB Başkanı masada yok” sözleriyle dile getirdi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün, İstanbul’da pandemi toplantısı gerçekleştirdiklerini resmi twitter hesabından duyurmuştu. İstanbul’un atanmış bürokratlarının tamamının katıldığı toplantıdaki tek eksik, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olmuştu. Gazeteciler, Türkiye ve İstanbul için hayati önemdeki bir toplantıya davet edilmeyen İmamoğlu’na bu konuyu sordu. Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’ndeki makam odasında kameraların karşısına geçen İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın yanıtları şöyle oldu:
- Dün İstanbul’da önemli bir toplantı oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın tweetiyle duyuruldu. Bu toplantıda önemli veriler açıklandı salgın sürecinde İstanbıl’un ne kadar kritik olduğuna ilişkin. Sizin o toplantıdan haberiniz var mıydı?
“Benim ne yazık ki haberim yoktu. Türkiye’de, neredeyse iki pandemi vakasından birisi İstanbul’da. Böylesi kritik bir şehirde yaşıyoruz. Bazı meseleler vardır, milli meselelerdir. Deprem, milli meseledir; ortak akılla, ortak masada çözüm bulunur. Pandemi, milli meselenin ötesinde, milli bir seferberliktir. O kadar önemli bir meseledir ve seferberliktir ki, herkes elinde, avucunda ne varsa ortaya koymakla yükümlüdür. Dün yapılan şeyi, asgari tarifle, büyük bir nezaketsizlik olarak kabul ediyorum. Çok yakışmayan bir paylaşım olmuş. İstanbul’da siz, pandemi için bir toplantı yapacaksınız -adı ne olursa olsun- ve bu kadar önemli bir aşamada, önemli kararların, önemli verilerin paylaşıldığı bir toplantı yapacaksınız, işin tam da göbeğinde olan bir kurumu, davet etmeyeceksiniz. Halkımız bunu görür, hesabını da sorar.”
“Bakın, dün ilginç bir şey yaşandı. Kabul etmeme rağmen; süreç işlesin diye, arkadaşlarımla Sağlık Bakanlığı arasında bir protokol imzalandı. Onlar, aynen şunu istediler: ‘İstanbul’da, 8 milyon İstanbulkart sahibinin bilgilerini bize verin, biz, otobüse binenleri tespit edelim ve onlara, hangi hastalar var ise otobüse binen, ceza keselim’. Biz de dedik ki, ‘Kardeşim, bu iş böyle olmaz. Siz, bize pandemi vakalarını verin, biz, onların kartlarını iptal edelim ve otobüse, hangi sisteme girerlerse, binerlerse anında tespit edelim ve size bildirelim.’ Yani amacınız ceza yazmak mı, yoksa amacınız insanlara Kovid’in bulaşmasını engellemek mi? Israrla bunu mücadelesini verdi arkadaşlarım. ‘Yazılı bildirin’ dedim. Yazılı da bildirdik; ‘Yanlış yapıyorsunuz.’ Neymiş tek dertleri: Hasta olan insanların bilgilerini, İBB’ye vermemek. Aynı konu Ankara’da var, aynı konu İzmir’de var. Utanç duyulacak bir şey. Biz diyoruz ki; ‘İnsanlara bulaşmasın bu hastalık. Eğer o hasta, her şeye rağmen gidip o araca biniyorsa, biz, onun orada önünü keselim ve anında da ihbarını edelim. Bırakın ceza kesmeyi, işi böyle çözelim, iptal edelim hakkını.’ Bunu da duyuralım. ‘Yok; biz, size bu bilgileri veremeyiz. Siz, bize bütün 8 milyon İstanbulkartlının bilgisini verin. Biz, oradan binenleri tespit edelim. Bir gün sonra da evlerine ceza gönderelim.’ Derdimiz, ceza yollamak. Bakın; dün, her şeye rağmen arkadaşlarım, onların dediği protokole imza attılar. Ben, karşı çıkmama rağmen, imzaya onay verdim; sırf sistem yürüsün diye. Hani iş birliği bozulmasın diye. Perde arkası bir süreç işletildi. Aynı günün akşamı, siz, bizi davet etmiyorsunuz. Büyük nezaketsizlik.”
- Peki neden olabilir? Dün, sosyal medyada, özellikle İstanbulluların da tepkisi vardı buna. Rakamlar bu kadar ciddi olunca da İstanbullunun tepkisi bu yönde oldu. Sizin aklınızda ya da içinizdeki gerekçe ne olabilir?
“Ben, o dönemde de Sayın Bakan’a, bütün niyetimi arayıp bildiren birisiyim. Üç kez görüştüm. Üçünde de ‘İstanbul’la ilgili bir isteğiniz var mı, bizimle irtibatta olun’ dedim Vakalarla ilgili süreçlerde şeffaf olması gerektiğinin daha doğru olduğunu, düşüncelerimi telefonda ilettim. Ben bunları iletirken, çıkıp da millete deklare etmedim. Sebebi ne olabilir? Düşünüyorum; bulamıyorum. Neymiş efendim; ani gelişti. Yani biz, tırnak içinde ani gelişen toplantılar kavramının dışında mıyız? İstanbul’da ani bir olay olduğunda, İBB Başkanı olarak ilk ulaşılması gereken kişi, benim. Aciliyet karşısında, hangi durumda olursak olalım, koşar gideriz. ‘Ne yapabiliriz’ diye bakarız. Ne demek istiyorsunuz siz, ani gelişti diye? Elli kişi toplanacak; İBB Başkanı masada yok.
- Dünkü tartışmaların üzerine, bu sabah, Sağlık Bakanı ve Vali’yle resmi bir görüşmeniz oldu mu? Ya da sizi aradılar mı?
“Yok. Bu işte küsmek olmaz. Ben, İBB Başkanıyım. Kafama takılan bir şey oldu mu; ararım, yazımı yazarım. Hiç küsmek olur mu? Milletimizin canıyla ilgili mücadele veriyoruz. Bu işte küsmek olmaz. Birileri baştan küsmüşler. Sebebi ne; bilmiyorum. Baştan küsmüşler yani. Toplantıyı düzenlerken küsmüşler. Tedirginler. Ya bu millet, bu tedirginlikten kurtulmak zorunda. Vali tedirgin, Bakan tedirgin… Açık ve net… Sebebi ne? Gidin, onlara sorun; bilmiyorum ben. Benim küsmek diye bir limitim yok. Bu milli meselelerde kim nereye çağırırsa, koşar giderim. Hangi bakan, hangi yetkili, genel müdür; mevkiine de bakmam. O gelsin, ben geleyim. Buna da bakmam. Nezaket kısmına da bakmam; koşar giderim. Konu İstanbullu, İstanbullunun canı.
İtiraz reddedildi: AYM’nin Enis Berberoğlu kararını bir mahkeme daha tanımadı!
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği AYM'yi tanımama kararı üzerine bir üst mahkemeye yapılan itiraz da reddedildi. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi de AYM'nin kararını tanımadı. Kararı BirGün'e değerlendiren Avukat Turgut Kazan, AYM kararını tanımayan her yargıcın görevi kötüye kullanma suçu işlediğini ve hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini söyledi.
Korona haberlerine gelince:
İstanbul Eczacı Odası: Risk grubundaki 10 hastadan 9'u grip aşısı olamayacak
İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, stoklardaki grip aşısının talebi karşılamayacağını söyledi.
Konuya ilişkin konuşan Sarıalioğlu, “Aşı olması gereken yaklaşık 20-25 milyon kişi fakat Türkiye’ye gelecek olan aşı miktarı toplam 1 milyon 300 bin. Bu talebi, ihtiyacı karşılamayacak. Risk grubundaki 10 hastadan 9’u grip aşısına ulaşamayacak” dedi.
Grip aşıları Türkiye’ye sınırlı sayıda geldi. Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre, yüksek risk grubunda bulunan ve grip aşısı olacak kişiler E-Nabız üzerinden sorgulama yapmaları gerekiyor. E-Nabız sistemi üzerinde grip aşısı yaptırmaya uygun olanlar, aşıyı 72.64 lira karşılığında eczanelerden temin edebilecek. Grip aşısının sınırlı sayıda olması tartışmaları beraberinde getirdi.
Bugüne kadar ‘risk grubu' diye tanımlanan; 65 yaş üstü olanların, herhangi bir kronik rahatsızlığı olan çocuklar ve gebelerin grip aşısı olması önerilen kişiler olduğunu belirten İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, “Bu vatandaşlarımıza baktığımızda yaklaşık 20-25 milyon kişi aşı olması gereken, bilim insanlarının önerdiği. Fakat gelen aşı çok çok az. Bu talebi, ihtiyacı karşılamayacak. Onun üzerine Bakanlık, ‘risk gurubu' diye tanımlanan bu 20-25 milyon kişilik grubun içinden öncelikli risk gruplarını seçti. Yani daha acil olanları seçti” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı'nın getirdiği yeni kriterlerle birlikte yaklaşık 1 milyon 300 bin kişinin grip aşısı olacağını ifade eden Sarıalioğlu, “Dolayısıyla geri kalan ‘risk gurubu' içindeki kişiler aşı olamayacak. Aşı olamadıkları takdirde gribe yakalanma ihtimalleri, aşı olmaları durumuna göre daha yüksek ihtimal olacak. Ve griple birlikte, gribe yakalandığı durumda da olası bir Covid'e yakalanma durumunda bu hastalığı çok daha ağır geçirecekler” açıklamasında bulundu.
“Risk grubundaki 10 hastadan 9'u grip aşısına ulaşamayacak” diyen Sarıalioğlu, bunun sebebinin aşı yetersizliği ve ona bağlı olarak Bakanlığın belirlediği kriterler olduğunu söyledi. Sarıalioğlu, aşının talebi karşılamadığını, talebin çok çok altında olduğunu vurguladı. Grip aşısı getirtilmesi için firmayla sürekli görüşme halinde olduklarını ifade eden Sarıalioğlu, “1 milyon 300 bin toplam Türkiye'ye gelecek olan aşı miktarı. Ve ilk partide 400-450 bin aralığında aşı geldi. Şu anda depolarda olan aşılar bunlar. Geri kalanı, 900 bin daha gelecek yaklaşık, o da 3 parti halinde Türkiye'ye gelecek. Aralık ayı başına kadar tamamı gelmiş olacak. Planlama bu şekilde” bilgisini verdi. Aşılara yenisinin ekleneceğine dair Bakanlığın çalışma yaptığını belirten Sarıalioğlu, “Ama bir sonuca vardılar mı, yeni aşı sözleşmesi yapabildiler mi, getirtebilecekler mi o konuda bize bir bilgi verilmedi. Bilmiyoruz. Şu anda net bilgi olarak 1 milyon 300 bin aşı var. Onun üstünde çalışmalar olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı. Sarıalioğlu, “Grip aşısı olamayan vatandaşların ne gibi önlemler alması gerekiyor?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Tıpkı Covid'e karşı aldığımız tedbirler. Gribe karşı da aynı tedbirleri zaten devam ettiriyoruz. Covid'e karşı aldığımız tedbirleri devam ettirdiğimiz takdirde bu gribe karşı da etkili olur. Maske takmamız grip virüsünü de engelleyecek, mesafeyi korumamız, hijyene dikkat etmemiz… Bunlar gribe karşı da alınan önlemlerdir. Farklı bir önleme gerek yok. Bu önlemlere çok dikkat etmelerini öneriyoruz vatandaşlarımıza.”
Grip aşısının koruyuculuk anlamında çok önemli olduğunu, ama Covid-19'a karşı bir tedbir olmadığına değinen Sarıalioğlu, “Bunu da vatandaşlarımız yanlış değerlendiriyorlar. Bugüne kadar hiç grip aşısı olmayı düşünmeyen insanlar bile grip aşısı olmak için bir çaba içindeler. Bunun çok da doğru olmadığını düşünüyoruz biz. Önemli olan Covid'e karşı alınan önlemleri sıkı sıkıya uygulamak. Zaten bizi gripten de koruyacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
“Grip aşısı için diyoruz ya, '10 hastadan 9'u ulaşamayacak'; burada vatandaşlardan da bir talebimiz var aslında” diyen Sarıalioğlu, açıklamalarını şu sözlerle sonlandırdı:
“Vatandaşlarımız şu anda kriterlere uymadığı için, kendilerine aşı yazma hakkı elde edemedikleri için hem aile hekimlerine baskı yapıyorlar kendilerine reçete yazdırmak için, hem de eczanemize gelip bizlere baskı yapıyorlar, ‘bana ne olur bir aşı bulun' diye. Burada ne aile hekiminin, ne eczacının bir inisiyatif kullanması mümkün değil. Bakanlığın planladığı şekilde bu aşılar dağıtılmak zorunda. Burada ricamız hem aile hekimlerine, hem eczacılarına baskı yapmasınlar. Çünkü burada başka bir endişemiz var; şiddete gidebilir bu olay. O yüzden bu konuda da vatandaşlarımızın anlayışlı olmasını istiyoruz. Bizlere baskı yapmamalarını istiyoruz.”
Yoğun bakımda yatmak maske takmaktan çok daha zor.
Lütfen “Maske, Mesafe, Hijyen” kuralını unutmayalım.
“Günün Şairi” olarak 51 yıl önce bugün sonsuzluğa uğurladığımız Behçet Kemal Çağlar’ı seçtim. Saygıyla, sevgiyle anıyorum.
Behçet Kemal Çağlar, 23 Temmuz 1908 tarihinde, babasının memuriyeti sırasında bulunduğu Erzincan’ın Tepecik köyünde doğdu. Kayseri’nin Şabanbeyzadeler namıyla bilinen ünlü bir ailesinden Şaban Hamdi Bey’in oğludur.
Öğrenim hayatına 1913 yılında Bolu'da İmaret İlkokulu’nda başlamıştır. İlkokul yıllarında bile dedesinden kendisine geçen yeteneğiyle şiir ezberlemeye ve okumaya meraklı olan Behçet Kemal'e öğretmenleri okulun bahçesinde yüksek bir yere çıkararak babasının ezberlettiği şiirleri okuturlardı.
Normal tahsiline 1915 yılında Konya'da başlamış, ilk olarak Mevlana türbesinin arkasındaki Numune Mektebi'ne, ertesi yıl Konya Sultanisi'nin ilk kısmına devam etmiştir. 1916 senesinin sonbaharında babası Kudüs Ziraat Müdürlüğü'ne tayin edilince birkaç ay Kudüs'te kalmıştır.
Kudüs'ten Kayseri'ye gelen Behçet Kemal, ilk, orta ve lise tahsilini Kayseri'de tamamlamıştır. 1925 senesinde sınavla Zonguldak Maden Mühendis mektebine girmiş ve 1929 senesinde yüksek maden mühendisi olarak birincilikle bu mektepten mezun olmuştur. Maden Tarama Enstitüsü merkez mühendisi olarak Ankara'da göreve başlamıştır.
TBMM VII.ve VIII. (24 Ocak 1949 istifa) dönem Erzincan milletvekili olarak hizmet etmiştir. 15 Ocak 1949' da Şemsettin Günaltay' ın başbakanlığa atanmasının ardından Atatürk devrimlerinden ödün verildiği gerekçesiyle partisinden de, milletvekilliğinden de istifa etmiştir. Daha sonra sırasıyla Robert Kolej'de öğretmenlik, Kurucu Meclis Devlet Başkanı Temsilciliği (6 Ocak 1961 - 15 Ekim 1961), TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı, Akbank Neşriyat Müdürlüğü, TRT Program Uzmanlığı görevlerinde bulunmuştur.
24 Ekim 1969 tarihinde İstanbul’da hayata veda etmiştir. Zincirlikuyu mezarlığında yatmaktadır.
İlk şiiri arkadaşlarıyla çıkardıkları “Hep Gençlik” dergisinde yayımlanan Behçet Kemal, daha sonra Türk Yurdu ve Hayat (1927) dergilerinde görülmüştür. Bazı şiirlerinde Ankaralı Aşık Ömer, Âşık Ömer, Behçet Fuat, Erdoğan imzalarını da kullanmıştır. 1949'da Şadırvan dergisini çıkarmıştır. İstanbul Radyosu'nda, 27 Mayıs'tan önce ve sonra, aralıklı olarak “Şiir dünyamız” programını yönetmiştir.
Halkevlerinin açılışında yazdığı ve şahsen rol aldığı “Çoban Piyesi” ve ardından yazdığı ve oynadığı “Ergenekon Piyesi” dolayısıyla Atatürk'ün dikkatini çekmiştir. Değerli, ünlü yazarlar ve politikacılar ile yakın ilişkiler kurmuş, kişisel hiçbir karşılık beklemeyen derin vatan ve Atatürk devrimleri hayranlığıyla hepsinin sevgi ve takdirini kazanmıştır. 1935'te Halkevleri müfettişi olarak görevlendirilmiş, bu görev ile yurdun her tarafını dolaşmış; halk şiirleri ve halk sanatı ile yakından ilgilenmek fırsatını bulmuştur.
Öncelikle Atatürk ve millî şiir temasında tanınmış, derin yurt sevgisi olan bir insandı. Gericiliği önlemede çaba harcamış, haftalık dergiler ve günlük gazetelerde bu konularda makaleler yazmıştır. Her şeyden önce “devrim şairi” olarak ve özellikle, Faruk Nafiz’le birlikte yazdıkları ve Cemal Reşit (Rey) tarafından bestelenen Onuncu Yıl Marşı ile ünlenmiştir. Atatürk'ün ölümü Behçet Kemal'in ruhunda derin bir acı yaratmış, memleketin ve milletin kurtulmasında Atatürk'ün başarılarının hayranı olarak, kendisini Atatürk'e ve O'nun devrimlerine adamasına sebep olmuştur.
Behçet Kemal'in şiiri biçim ve öz olarak iki kaynaktan beslenir: Halk şiiri ve Kemalizm. Giderek ulusal duyguları dile getiren deyişleri ve yurt güzellikleri bile bu özle belirlenir. Hecenin olanaklarını, en yüksek sesi verebilmek için zorlar.Birey için değil, kalabalıklar içindir şiiri.
ESERLERİ:
Şiir kitapları:
Erciyesten Kopan Çığ (şiir, 1933)
Burada Bir Kalp Çarpıyor (şiir, 1933)
Benden İçeri (bütün şiirleri, 1966)
Behçet Kemal Son Şiirleri (1970,ö.s.)
Oyunları:
Çoban (1933),
Atilla (1935),
Deniz Abdal.
Öteki yapıtları:
Halkevler (inceleme 1935),
Hasan Ali Yücel ve Eserleri (1937),
Hür Mavilikte Gezi (1947),
Dolmabahçe'den Anıtkabir'e Kadar (Gözlemler 1955),
Kur'an-ı Kerim'den İlhamlar (1966),
Atatürk Deniz'inden Damlalar (antoloji 1967),
Battal Gazi Destanı (1968),
Bugünün Diliyle Atatürk'ün Söylevleri (1969).
Yeğeni Selcan Cağlar tarafından yayına hazırlanan 4 adet eseri Destanlar (1997), Bitmez Tükenmez Anadolu (1994) Benden İçeri (1994)ve Kuran'ı Kerim'den İlhamlar (1995) Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından basılmıştır.
Sizlerle bir şiirini paylaşarak değerli şairi anmak istiyorum:
BİR KERRE DOĞRUL ATAM!
Beni imrendiriyor kendine gözüm yaşı
Siniyor toprağına, bak, usul usul, Atam!
Sensiz anlamıyorum hiç bir çeşit sevgiyi
Bırak taşı - toprağı, içimde kurul Atam!
Yine Anıtkabrinin düştüm eteklerine.
Sel sel dökül omuzumdan, gönlümde kurul Atam!
Bir ben miyim sanırsın eli böğründe kalan
Sensiz öksüzden beter, ulusun yoksul, Atam!
Dağlar başı dumandır, yurdun hali yamandır,
Rüzgârlar avutmuyor, bayrak yine dul, Atam!
Çırpınıp durmaktasın, biliyorum orda sen
Senden daha sabırsız orda hangi kul Atam!
İstanbul'dan Samsun'a çıkar gibi yavaşça
Buraya dönmek için bir çarecik bul, Atam!
Çil yavrusuymuş gibi dağılsın şu cüceler
Bir kerre doğrul Atam, bir kerre doğrul Atam!
#BehçetKemalÇağlar
(Cumhuriyet Gazetesi, 27 Ekim 1969)
Yurdumuzda ve dünyada hangi özel günler var bugün, bir bakalım:
Birleşmiş Milletler Günü
“Birleşmiş Milletler Günü” 24 Ekim 1945 tarihinin Birleşmiş Milletler'in resmi başlangıcı olarak kabul edilen anma ve kutlama günüdür.
1947 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın yıldönümü olan 24 Ekim tarihinin "Birleşmiş Milletler'in amaçlarını ve başarılarını dünya halklarına duyurmaya ve onların desteğini almaya adanacağını" ilan etti.
1971'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Birleşmiş Milletler Günü'nün uluslararası bir bayram veya uluslararası bir tatil olacağını ilan eden başka bir kararı (2782 sayılı Birleşmiş Milletler Kararı) kabul etti ve bunun Birleşmiş Milletler üye devletleri tarafından resmî tatil olarak kutlanmasını tavsiye etti.
Dünya Polio(Çocuk felci) Günü
24 Ekim Dünya Polio(Çocuk felci) Günüdür. Çocuk felci aşısını bulan ABD’li doktor Jonas Edward’ı anmak için ilan edilen Dünya Polio Günü ile dünya çapında farkındalık yaratılmaya çalışılmaktadır. 24 Ekim Dünya Polio Günü, on yılı aşkın bir süredir insani hizmet sunmak ve dünya çapında barışı sağlamak için kurulan Rotary International kuruluşu tarafından ilan edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü ise polio eradikasyon programını 1988’den bu yana sürdürmektedir.
Bugün tarihte neler olmuş, bir bakalım mı?
24 Ekim 1260 - Memlük Sultanı Seyfeddin Kutuz, siyasi rakibi Baybars tarafından katledildi.
24 Ekim 1857 - İlk futbol kulübü Sheffield FC kuruldu.
24 Ekim 1882 - Alman bilim insanı Robert Koch, verem mikrobunu keşfetti.
24 Ekim 1911 - Orville Wright, Kuzey Carolina'da hava aracı ile 9 dakika 45 saniye havada kalarak yeni bir Dünya rekoru kırdı. Bu rekor 10 yıl süresince kırılamıyacaktır.
24 Ekim 1912 - Birinci Balkan Savaşı'nda Osmanlı ve Sırp Orduları arasındaki Kumanova Muharebesi Sırpların galibiyeti ile sonlandı.
24 Ekim 1926 - Ünlü illüzyonist Harry Houdini Detroit, Michigan'daki Garrick Tiyatrosu'nda son gösterisine çıktı.
24 Ekim 1929 - New York Borsasında hisse senetleri düştü. Bu çöküş sürecini izleyen bunalım, dünya dış ticaretinde ciddi bir daralma yarattı.
24 Ekim 1935 - İtalya Etiyopya'yı işgal etti.
24 Ekim 1935 - I. Belediyeler Kongresi başladı.
24 Ekim 1939 - Naylon çoraplar, ilk kez Wilmington'da satışa sunuldu.
24 Ekim 1945 - Birleşmiş Milletler Antlaşması yayınlandı ve BM kuruldu.
24 Ekim 1945 - II. Dünya Savaşı sırasında, Nazilerin Norveç'i işgal etmesine yardım eden, daha sonra Hitler'in Norveç Başbakanı yaptığı Faşist Parti lideri Vidkun Quisling kurşuna dizildi.
24 Ekim 1947 - Walt Disney, Amerikan Aleyhtarı Faaliyetler Komitesi (HUAC)'nde ifade vererek Komünist olduklarına inandığı bazı çalışanlarının isimlerini komiteye verdi.
24 Ekim 1949 - Minik Vali olarak tanınan Ordinaryüs Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Valiliği ve Belediye Başkanlığı görevine başladı.
24 Ekim 1956 - Gazeteci Bedii Faik, Cumhurbaşkanına hakaretten 6 ay hapse mahkûm edildi.
24 Ekim 1964 - Amerikalı insan hakları savunucusu Martin Luther King'e, Nobel Barış Ödülü verildi.
24 Ekim 1965 - Nüfus sayımı yapıldı. (Türkiye'nin nüfusu: 31.391.207)
24 Ekim 1975 - Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener katledildi. Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi
24 Ekim 1980 - Polonya hükümeti, Solidarność (Dayanışma Sendikası) adlı işçi sendikasını yasal olarak kabul etti.
24 Ekim 1991 - Kripto davasında gazeteci Uluç Gürkan ile Dışişleri Bakanlığı memuru Hande Mumcu beraat etti.
24 Ekim 1992 - Türkiye'nin ilk özel havaalanı olan Hezarfen, İstanbul Büyükçekmece'de hizmete girdi.
24 Ekim 1996 - I. Avrasya İslam Şurası Türkiye’de toplandı.
24 Ekim 1996 - Osmaniye Türkiye'nin 80. ili oldu.
24 Ekim 2000 - Amerikalı rock grubu Linkin Park ilk stüdyo albümleri Hybrid Theory'yi yayınladı. Albüm, 25 milyonluk satışla 21. yüzyılın en çok satan albümü olmayı başardı.
24 Ekim 2003 - Concorde'un son uçuşu New York ile Londra arasında yapıldı.
Bugün kimlerin doğduğuna gelince:
24 Ekim 15 - Vitellius, Roma İmparatoru (ö. 69)
24 Ekim 51 - Domitian, Roma İmparatoru (ö. 96)
24 Ekim 1632 - Anton van Leeuwenhoek, Hollandalı bilim insanı (ö. 1723)
24 Ekim 1775 - Bahadır Şah II, son Babür hükümdarı, şair, müzisyen ve hattat (ö. 1862)
24 Ekim 1804 - Wilhelm Eduard Weber, Alman fizikçi (ö. 1891)
24 Ekim 1886 - Grigol Orconikidze, SSCB Politbüro üyesi komünist lider (ö. 1937)
24 Ekim 1891 - Rafael Trujillo, 1930-1961 arası Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten diktatör (ö. 1961)
24 Ekim 1922 - Mao Anying, Mao Zedong'un Kore Savaşı'nda hayatını kaybeden oğlu (ö. 1950)
24 Ekim 1924 - Fuat Sezgin, Akademisyen ve İslam bilimcisi (ö. 2018)
24 Ekim 1925 - Bob Azzam, Lübnan asıllı Mısır doğumlu Fransız şarkıcı (ö. 2004)
24 Ekim 1926 - İlhan Ayverdi, Dil bilimci (ö. 2009)
24 Ekim 1927 - Gilbert Bécaud, Fransız şarkıcı, besteci ve sinema oyuncusu (ö. 2001)
24 Ekim 1927 - Jean-Claude Pascal, Fransız şarkıcı ve aktör (ö. 1992)
24 Ekim 1933 - Suna Pekuysal, Sinema ve tiyatro oyuncusu (ö. 2008)
24 Ekim 1947 - Kevin Kline, Amerikalı sinema oyuncusu.
24 Ekim 1953 - Christoph Daum, Alman teknik direktör.
24 Ekim 1958 - Hasan Cihat Örter, Müzisyen, besteci ve yazar.
24 Ekim 1959 - Levent Gök, Avukat ve siyasetçi.
24 Ekim 1964 - Serhat, Şarkıcı, yapımcı ve sunucu.
24 Ekim 1966 - Ragıp Savaş, Tiyatro ve dizi oyuncusu.
24 Ekim 1979 - Ayşe Özyılmazel, Şarkıcı ve köşe yazarı.
24 Ekim 1983 - Özgürcan Çevik, Tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu.
24 Ekim 1986 - Tila Tequila, Amerikalı şarkıcı ve manken.
24 Ekim 1986 - Aubrey Graham, Kanadalı rapçi, şarkıcı ve aktör.
24 Ekim 1989 - Eliza Taylor, Avustralyalı aktris.
Bugün kimler ölmüş derseniz?
24 Ekim 1601 - Tycho Brahe, Danimarkalı astronom (d. 1546)
24 Ekim 1725 - Alessandro Scarlatti, İtalyan besteci (d. 1660)
24 Ekim 1842 - Bernardo O'Higgins, Şilili asker ve siyasetçi (d. 1778)
24 Ekim 1939 - Salih Hulusi Kezrak, Asker ve siyasetçi (d. 1864)
24 Ekim 1948 - Franz Lehár, Avusturyalı besteci (d. 1870)
24 Ekim 1958 - George Edward Moore, İngiliz filozof (d. 1873)
24 Ekim 1966 - Sofya Yanovskaya, Rus matematikçi ve tarihçi (d. 1896)
24 Ekim 1969 - Behçet Kemal Çağlar, Şair (d. 1908)
24 Ekim 1974 - David Oistrakh, Ukraynalı kemancı (d. 1908)
24 Ekim 1975 - İsmail Erez, Diplomat ve Türkiye'nin Paris eski büyükelçisi (d. 1919)
24 Ekim 1976 - Sevinç Tevs, Ses sanatçısı (d. 1930)
24 Ekim 1991 - Gene Roddenberry, Amerikalı yazar ve senarist (d. 1921)
24 Ekim 1994 - Raúl Juliá, Porto Rikolu sinema oyuncusu (d. 1940)
24 Ekim 2005 - Rosa Parks, Amerikalı insan hakları savunucusu (d. 1913)
24 Ekim 2011 - John McCarthy, Amerikalı bilgisayar bilimci (d. 1927)
Bugün olan başka şeyler de var tabii.
Ama bunlar benim seçtiklerim.
Sevgiyle, huzurla ve ille de aşkla başlıyoruz yine sabaha.
Sağlıklı, kolay ve keyifli bir hafta sonu diliyorum hepinize.
Gülümsemeyi de unutmuyoruz elbette.
Merhaba Türkiye.
Merhaba Cumartesi.
Merhaba #HaberHürriyeti okurları...
Hatice Nayır
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.