Merhaba sevgili okurlarım!..
Ve günaydın Türkiye!..
“Saatli Maarif Takvimi”niz de geldi işte.
Önce biraz gülümseyelim güne başlarken:
Adamın biri eczaneye gidip :
-“Lütfen bana sinek ilacı verir misiniz?” demiş. Eczacı şöyle cevap vermiş:
-“Sineğinizin nesi var?”
Şuraya bir de “Günün Sözü” bırakıyorum:
“İnsanın değeri, yüreğinin ağırlığı kadardır.” demiş Hacı Bektaş-ı Veli.
Beş para etmeyen insanların yüreklerini düşünemiyorum.
Yüreği gökyüzü olanlara selam olsun.
Şuraya da "Günün Püf Noktası"nı bırakıyor ve #FahriKalın abime bunun için teşekkür ediyorum:
“Evlerinizdeki kışlık tahıl ve diğer kuru gıdaların içlerine kg başına iki üç adet olmak üzere at kestanesi veya ceviz yaprağı koyarak güvelenmelerini veya kurtlanmalarını önleyebilirsiniz.”
Bakalım işinize yarayacak mı?
Bir de nerede kullanacağınızı bilmediğim bir bilgi vereyim sizlere:
“Sabah kalktığınızda boyunuzu ölçerseniz, normalden 1-2 cm daha uzun çıktığınızı görürsünüz. Bunun nedeni ise uyku esnasında eklemlere yapılan baskının azalması ve omurların esnemiş olmasıdır.”
Dün akşam internet haber sitelerinden seçtiklerimi de paylaşayım sizlerle:
Ayvalık’ta 40 hektar orman yandı
Balıkesir’in Ayvalık ilçesinin Küçükköy Mahallesi’ne bağlı Muratreis Koyu mevkisinde yazlık sitelerin bulunduğu alanda orman yangını çıktı.
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nda çıkan yangına ilk müdahaleyi site sakinleri yaptı.
Alevler kuvvetli esen rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüyüp Şeytan Sofrası’nın alt kısmından ilerleyerek, Badavut Sahili’ne kadar ulaştı.
Söndürme çalışmalarına 60 arazöz, 4 dozer, 63 itfaiye aracı, 8 iş makinesi ve yaklaşık 500 personel katıldı.
Gece yarısı kontrol altına alınan yangında, ilk belirlemelere göre 40 hektar ormanlık alan yandı.
Yangın, yerleşim yerlerine ulaşmadan söndürülürken soğutma çalışmaları ise devam ediyor.
Soru/Yorum: Acaba yanan 40 hektarlık orman alanı ne zaman imara açılır?
Mesut Yılmaz’ın sağlık durumu
Mesut Yılmaz’ı hastanede ziyaret eden Abdürrahim Albayrak basın mensuplarının Yılmaz’ın sağlık durumuyla ilgili sorularını yanıtlayarak şunları söyledi:
“Mesut Beyefendi yoğun bakımda değil, odasındadır. İnsanların dualarını bekliyoruz. Kolay değil, zor günler geçiriyoruz. Beyefendiye herkes dua etsin, hepimiz dua edelim. Yüce Allah’tan umut kesilmez. Sağlık durumunun bilgisinin doktorlar tarafından açıklanması daha uygun olur. Ben yalnızca kendisinin odasında olduğunu ve iyi olduğunu söyleyebilirim. Dün akşam bazı insanların yaptığı paylaşımları, kendi sosyal medya hesabımda yaptığım açıklama ile yalanladım. İnsanlar, sosyal medya hesaplarından bir şeyler yazarken dikkat etmeleri lazım, herkesin çoluğu çocuğu var. Biz bu gece hiç uyumadan sabahladık. Yazıktır, günahtır. Aileyi ve sevenlerini biraz düşünmek lazım. Her şeyden önce de insanlık adına hastalara ve ailelere saygı duymak lazımdır diye düşünüyorum.”
Değerli insan Mesut Yılmaz’a şifa dileklerimi gönderiyorum.
CHP Rize'den AKP'nin 'Saray gezili üyelik kampanyasına' anlamlı yanıt
Rize’nin Çayeli ilçesinde AKP teşkilatı üye sayısını artırmak için düzenlediği kampanyada Erdoğan’ın memleketi olan ilçede AKP’ye üye olanlara “Üye olun külliyede 1 gün geçirme fırsatı yakalayın” vaadinde bulunulmuştu.
CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, AKP Rize'nin Saray gezili üyelik kampanyasına anlamlı bir şekilde yanıt verdi. CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz'in sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle:
"DAMPİNG!
CHP Rize İl Başkanı olarak, partimize üye olacak her yurttaşımıza ömür boyu huzur, refah, bereket ve demokrasi dolu bir geleceği garanti ediyorum. Saray ziyaretine gelirsek; zaten CHP iktidarında o saray halka açılacak.”
Bakan Koca’dan Mansur Yavaş’a teşekkür
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a Twitter üzerinden teşekkür etti.
Yavaş, yaptığı paylaşımda Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içinde olabileceklerini ve pozitif vakaların ulaşımında belediyenin imkanlarından yararlanabileceklerini ifade etti.
Bakan Koca da Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Yavaş’ın Twitter’daki paylaşımını alıntıladı. Bakan Koca Yavaş’ın destek talebine şöyle teşekkür etti:
“Sayın Yavaş, teşekkür ederim. Covid pozitif ve şüpheliler HES Uygulamasına kayıtlıdır; bilgiler, talep eden kurumların entegrasyonuna açık. Sistem, istenirse şehir içi toplu taşımada da riski önlemeye elverişli. Devlet teamülü görünürlüğe feda edilmemeli. Mücadele birlikte mümkün”.
Korona haberlerine gelince:
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca:
“Bugün ağır hasta sayımız 1.456’ya ulaştı. Artış hızı yavaşlamış olsa da bu sayı azalmadan huzurlu olamayız. Birlikte mücadele virüsü yenecek en önemli güç. Sağlık çalışanlarımıza vefa göstergemiz tedbirde güç birliğidir.”
covid19.saglik.gov.tr
Bugünkü test sayısı: 95321
Yeni vaka sayısı: 1519
Ağır hasta sayısı: 1456 (Dün: 1432)
Bugünkü vefat sayısı: 61 (Dün: 68) Yapılan test sayısının vaka sayısına oranı dün 1,58 iken, bugün azalarak 1,53 olmuş. Bu oranda testlerin kimlere yapıldığı da çok önemli tabii. Ağır hasta sayımızın günlerdir sürekli artması kötü haber.
Yoğun bakımda yatmak maske takmaktan çok daha zor.
Lütfen “Maske, Mesafe, Hijyen” kuralını unutmayalım.
“Günün Şairi” olarak 45 yıl önce bugün sonsuzluğa uğurladığımız değerli şair Bedri Rahmi Eyüboğlu’nu seçtim. Saygıyla, sevgiyle anıyorum.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1911 yılında babasının kaymakam olarak görev yapmakta olduğu Giresun'un Görele ilçesinde dünyaya geldi. Mehmet Rahmi Bey ve Lütfiye Hanım çiftinin beş çocuğundan ikincisi idi. Babası, Maçkalı Eyüboğlu ailesindendi. Asıl adı “Ali Bedrettin” iken zamanla Ali unutuldu ve ismi önce Bedir'e, sonra Bedri'ye dönüştü. Çocukluğu Anadolu'nun değişik yerlerinde geçti. Havza, Kütahya, Ankara, Artvin'de bulunduktan sonra babasının TBMM II. döneminde Trabzon milletvekili seçilmesi üzerine ailesi 1925'te Trabzon'a yerleşti. Trabzon Lisesi'nde öğrenim gördü. 1927’de okuluna resim öğretmeni olarak atanan ve yedi ay görev yapan ünlü ressam Zeki Kocamemi, yeteneğini keşfetti ve onda resme ilgi uyandırdı. Bir öğrenim bursu ile Fransa'ya gitmiş olan ağabeyi Sabahattin'in gönderdiği resim kitapları, ilgisinin devamını sağladı. Edebiyata da ilgi duyan Bedri Rahmi, ilk şiirlerini de lise yıllarında iken yazdı.
1929’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. Nazmi Ziya Güran ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi oldu. Edebiyata ilgisini de sürdürerek Ahmet Haşim'den estetik ve mitoloji dersleri aldı. 1931'de diplomasını almadan, kendisiyle bursunu paylaşan ağabeyi ile beraber Fransa’ya gitti. Dijon ve Lyon'da Fransızcasını geliştirmek için çalıştı. Bu arada Gauguin ve El Greco gibi beğendiği ustaların resimlerini bulundukları müzelerden kopya etti. Van Gogh, Gauguin, Cezanne onu mesleğine bağlayan ustalar oldu. 1932 yılında, Paris’te bir ay kadar André Lhote Atölyesi´nde çalıştı; ilerde yaşamını birleştireceği Ernestine Letoni ile tanıştı. Matisse, Brague ve Chagal’ın resimlerini, Türk kilimlerini, minyatürlerini inceledi. 1933 yılında yaptığı Yavuzlu, Gülcemalli resimleri ses getirdi; o yıl Londra’ya gitti; yıl sonunda Türkiye’ye geri döndü.
Bedri Rahmi, yurda döndükten sonra 1934 yılında, Yeni Adam Dergisi’nde ressam olarak çalışmaya başladı. Aynı dönemde şiirleri edebiyat dergilerinde yayımlanmaya başlamıştı. Akademi diploma yarışmasında “Yol İnşaatı” konulu resmi ile üçüncü olan Bedri Rahmi, bu sonuçtan memnun kalmayarak yeniden yarışmaya hazırlanmak için mezun olmayı istemedi. 27 Aralık 1934 tarihinde 30 resim ile D Grubu Sergisi´ne katıldı. Bazı resimlerini de Ernestine'in resimleri ile beraber sergilenmeleri için Romanya'ya yollamıştı. Böylece ilk kişisel sergisi 1 Ocak 1935 tarihinde Bükreş´te Hasefler Galerisi’nde kendi katılımı olmadan açıldı. Bir firmada çevirmenlik yapmak için geçici bir süre gittiği Çerkeş'te çocukluğunun manzaralarını yeniden keşfetti. Tan Gazetesi'nde yazmaya başladığı yazıları Çerkeş'ten döndükten sonra yoğunlaştrdı. Artık İstanbul'a yerleşen ve “Eren” adını alan Ernestine Letoni ile 16 Nisan 1936 tarihinde evlendi. Tekel Genel Müdürlüğü’nde işe girdi. Vitrin düzenleyici olarak göreve başladı ve Sipahi Ocağı sigarasının kapağındaki “Koşan Mızraklı Atlar” figürünü tasarladı. Güzel Sanatlar Akademisi´nin 1936 yılında diploma yarışmasında “Hamam” adlı çalışması ile birinci olarak diplomasını aldı.
Sovyetler Birliği’ne götürülen ve Cumhuriyet devrinin ilk yurt dışı sergisi olan Türk Resim ve Heykel Sergisi’ne üç resim ile katıldı. 1937 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü başkanı olan Fransız ressam Leopold Levy’in kendisine asistan olarak seçtiği birkaç genç ressamdan biri Bedri Rahmi oldu, böylece uzun yıllar sürecek akademik kariyeri başladı. Akademi Başkanı Burhan Toprak o yıllarda Türk ressamları hakkında kitaplar hazırlatıyordu. Bedri Rahmi, eski öğretmeni Nazmi Ziya Güran üzerine bir inceleme kitabı hazırlayıp kitap haline getirdi.
Bedri Rahmi, CHP Yurt Gezisi programı kapsamında Eylül 1938’de Edirne´ye gitti. Dönemin en önemli sanat atılımlarından olan bu gezi programını çok benimsemişti. Edirne'de insan figürü olmayan doğa resimleri çizdi., yöresel motifleri resmetti. 1 Kasım 1938 tarihinde çıkan Ses Dergisi yazarları arasında yer aldı. Resimlerini, desenlerini ve deneme yazılarını bu dergide yayımladı. 1939 ta Birinci Devlet Resim ve Heykel Sergisinde “Figür” adlı yapıtı ile üçüncülüğü Arif Kaptan ile paylaştı. 9 Kasım 1939 tarihinde, askerlik görevini yapmak üzere yedek subay okuluna alındı. Aynı yıl oğlu Mehmet Hamdi Eyüboğlu dünyaya geldi.
1941’de askerlik görevini tamamladıktan sonra ilk şiir kitabı "Yaradana Mektuplar" yayımlandı. Geleneksel halk sanatlarından seçtiği motifleri başarılı bir biçimde kullandığı gibi şiirlerinde de halk edebiyatının masal, deyiş gibi türlerine karşı duyduğu hayranlığı yansıttı.
1940’lardan sonra duvar resimlerine yönelen Bedri Rahmi, Paris’te İnsan Müzesi’nde ilkel kavimlerin sanatını inceledikten sonra güzelin yararlı, yararlının güzel olabileceği fikrini benimsedi ve eserlerinde bu görüşü yansıttı. 1942 yılında, CHP´nin yurt içi gezileri programına ikinci kez katılarak Çorum´a ve oradan İskilip'e gitti, İskilip'te iki hafta kaldı. Bu İskilip gezisi, onun resim anlayışını etkiledi ve değiştirdi. Resimlerinde yoğun olarak halay çekenler, han avluları, çocuk emziren kadınlar, saz çalan aşıklar temalarını işlemeye başladı. 31 Ekim 1942 tarihinde Dördüncü Devlet Resim ve Heykel Sergisi´nde ikincilik ödülünü kazandı.
Zamanla duvar resimlerine yönelen sanatçı 1943 yılında, Ortaköy Lido Yüzme Havuzu için ilk duvar resimlerini gerçekleştirdi. Mimari ile diğer güzel sanatlar yapıtlarının bir arada kullanılmasının güzel sonuçlar doğuracağına, mimar-sanatçı işbirliğinin gerekliliğine inanıyordu ve hayatı boyunca bunu savundu. 1945-1947 yılları arasında “Mari´nin Portresi”, “Alis I”, “Alis II” gibi önemli portre dizisini oluşturdu. Portrelerini kâğıt, bazen de tahta üzerine yapıyordu. 1946 yılında, Ankara Büyük Tiyatro´nun (operanın) girişindeki kapıların üstüne ikinci duvar çalışmasını yaptı (“Kız kaçırma” konulu bir fresk). 1946 yılı Kasım ayında UNESCO´nun Paris´te düzenlediği uluslararası sergiye gönderilen resimleri ilgi çekti.
Bedri Rahmi, asistan olarak akademik hayatına başladığı günlerden beri öğretmenlik görevini çok önemsemiş, usta-çırak ilişkisinin önemine inanmıştı. Bu düşünceyle 1947 yılında, genç sanatçılardan oluşan “10´lar Grubu”nun kurulmasına öncülük etti. Grubun üye sayısı bir yıl içinde otuzu geçti. Bedri Rahmi, kendisini tümüyle resme vermesi konusundaki telkinlere rağmen şiir yazmayı da hiç bırakmadı ve 1948 yılının Ağustos ayında ikinci şiir kitabı “Karadut” yayımlandı.
Eren Eyüboğlu ile birlikte 1947 yılında D Grubu'ndan ayrılmış olan sanatçı, o yıl portrelerini sergilediği bir sergi açtı. 1950 yılında ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi´nde 150 resimden oluşan “Retrospektif” sergisi düzenledi ve büyük ilgi gördü. Serginin ardından birkaç aylığına Paris'teki eşinin yanına gitti. 1933'ten beri ilk defa yurt dışına çıkan Bedri Rahmi, müzeleri gezdi ve İnsan Müzesi´nden çok etkilendi. Başörtüsü veya kilimin hem güzel, hem işe yarar olması gibi sanat eserlerinin bir iş görmesi gerektiği düşüncesi sanat anlayışını şekillendirdi. “Güzel yararlı olmalıdır” düşüncesinden hareketle “Yazmacılık” geleneğine yeni bir yorum getirdi. Eşi ile birlikte 1950'de yurda döndükten sonra İstanbul'da Maya Sanat Galerisi'nde sergi açtı. Aynı yıl, Kariye Camii düzenlemesini yaptı ve Bizans mozaikleriyle ilgilenmeye başladı. 1951 yılında, “Küçük Sahne”yi süsledi. ve ilk “Yazma Sergisi”ni açtı. 1953 yılında Yazmaları ve özgün baskıları Philadelphia Print Club da sergilendi. 14 Eylül´de Time dergisi iki renkli sayfa ayırdı. 1954 yılında Bedri Rahmi “Türk Tepsisi” adlı motifi ile Steuben Glass adlı bir firmanın tertiplediği yarışmada ödül kazandı ve motif kristale oyularak teşhir edildi.
Yazı yazma tutkusunu ise 1951'de Yeni Sabah gazetesindeki yazılarıyla sürdüren Bedri Rahmi, yazarlığını bu gazetede sürdüremeyince Cumhuriyet gazetesine geçti ve 1952- 1958 yıllarında düzenli olarak yazdı. 1953'te üçüncü şiir kitabı "Tuz", 1956'da ilk düzyazı kitabı "Canım Anadolu", 1957'de “Üçü birden”adlı kitabı yayımlandı.
1953-1960 arasında resim alanındaki çalışmalarını büyük boyutlu mozaiklerle sürdürdü. 1954-1957 yılları arasında Hilton ve Divan otellerinde ve KLM İstanbul merkezindeki panoları yaptı. 1957 yılında Tokyo özgün baskı Bienaline katıldı. 1958 yılında 1958 Brüksel Expo’sundaki Türk Pavyonu için yaptığı 227 metrekarelik çalışmasıyla altın madalya aldı. 1959 yılında, Paris´te Nato merkezine 50 metrekarelik bir pano hazırladı.
Bedri Rahmi, 1961'de aldığı Rockfeller Bursu ile iki yıl için eşi ile birlikte ABD'ye giderek çalışmalarını yurt dışında sürdürme fırsatı buldu. Bu dönemde zengin renklerle soyut biçimlere yöneldi. Görülmedik, bilinmedik renkler bulabilmek için denemeler yaptı, plastik tutkal - plastik boyalar – kum – talaş ve buruşturulmuş Japon kağıdı kullandı. ‘Amerika Dönemi´'nin sanatına başka bir boyut kazandırdığına ifade etti. Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley´de iki yıl misafir profesörlük yaptı. 1961 Ağustos´ta Unicef çocuklar yararına “Eşeğin Üzerinde Çocuklarını Taşıyan Anadolu Köylü Kadın” motifi Amerika´da kartpostal olarak basıldı. 1962 Aralık ayında New York Modern Sanat Müzesi “Zincir” adlı resmini satın aldı.
ABD dönüşü soyut resim ve renk düzenlemelerini bırakıp yeniden eski konularına döndü; gecekonduları, kahvehaneleri, hanları resmetti. 1963-1964 yıllarında Vakko fabrikası, Karaköy tatlıcılar, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı panoları yanında çeşitli malzemeleri denedi. Son panosu Etap Oteli girişindeki “Güvercinler”dir.
Kardeşi Sabahattin Eyüboğlu'nun 12 Mart sürecinde gözaltına alınması onu çok etkiledi. 1970 yılında, yeniden toplumsal içeriği ağır basan resimler yaptı. 1972 yılında, 33´üncü Devlet Resim ve Heykel Sergisi´nde birincilik ödülü aldı.
21 Eylül 1975 tarihinde İstanbul'da pankreas kanserinden yaşama veda etti ve Küçükyalı Mezarlığı'nda defnedildi.
Bedri Rahmi daha ortaokulda şiire ilgi duymuştur. 1928'de lise öğrencisiyken şiir yazmaya başladı. Şiirlerine, 1933'ten sonra Yeditepe, Ses, Güney, İnsan, Inkılapçı Gençlik ve Varlık dergilerinde yer verildi. 1941'den başlayarak çeşitli şiir kitapları yayımlandı. Halk edebiyatının masal, şiir, deyiş gibi her türüne karşı duyduğu hayranlık, şiirlerine de yansıdı. Halk dilinden ve şiirinden aldığı öğeleri kendine özgü bir biçimde kullanarak halk diline yaklaşma çabasını sonuna dek götürdü. Bu nitelikleriyle şiirleri, resimleriyle büyük bir benzerlik gösterir. Akıcı, rahat bir dille kaleme aldığı gezi ve deneme yazılarında ise sürekli gündeminde olan halk kültürü, halk sanatı konularındaki görüşlerini sergilemiştir.
Onun Bursa Cezaevi'nde açlık grevi yapan arkadaşı Nâzım Hikmet için yazdığı “Zindanı Taştan Oyarlar” adlı şiirinin bir kısmı Zülfü Livaneli tarafından bestelenince oldukça sükse yaparak kült haline geldi.
Ölümünden bir yıl sonra Ankara’da “Yaşayan Bedri Rahmi” adıyla Bedri Rahmi adına bir sergi düzenlendi. Aynı yıl içerisinde İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde adına düzenlenen bir sergi ile anıldı. 1984 yılında ise yine İstanbul’da “Bedri Rahmi – Her Dönemden” adlı toplu sergisi ile hayranlarının beğenisini topladı. 2006'da hayatını anlatan "Gözleri Anadolu'yu Gören Adam" adlı belgesel film çekildi.
2009 yılında Türkiye'nin ilk Bedri Rahmi Eyüboğlu müzesi İskilip'te açıldı. İskilipliler 1942 yılında sanatçının yaptığı iki haftalık İskilip gezisinin anısına müze açtılar. Sanatçı ağabeyine 1942 yılında yazdığı mektubunda; “Ağabey, dün İskilip'ten kaçtım, ama nasıl? Çok sevdiğim bir kadından kaçar gibi.” demişti.
ESERLERİ:
Resimleri
Paris, 1930
Mustafa Eyüboğlu, 1933
Yazılı Natürmort, 1936
Salı Pazarı, 1938
Eren, 1940
Nallanan Öküz, 1947
Düşünen Adam, 1953
Köylü Kadın (Tren-Yataklı Vagon)
Karadut Satıcısı, 1954
Çömelmiş Köylü, 1972
Ankara'nın Kavakları, 1973
Han Kahvesi, 1973
Mor Takkeli Hacı, 1974
Son Kahve, 1975
Anadolu hisarı
Çıplak
Ev İçi
Han, 1975 (son resmi)
Duvar resmi Düzenle
Lido Yüzme Havuzu'nda duvar resmi
İstanbul Hilton Oteli'nde duvar resmi
Divan Oteli'nde duvar resmi
Brüksel Expo’sundaki Türk Pavyonu için mozaik pano, 1958
NATO yapısında mozaik pano, 1959, Brüksel
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki seramik pano, 1959, Samatya/İstanbul
Etibank yapısında seramik pano, Ankara
Marmara Oteli'nde mozaik pano, Ankara
Vakko Fabrikası'nda mozaik pano, Topkapı/İstanbul
Karaköy Murat Muhallebicisi'nde mozaik pano 'Kağnı', İstanbul, 1965
İstanbul Manifaturacılar Çarşısı'ndaki duvar kabartması, Unkapanı, İstanbul
Aksu İşhanı'nda duvar kabartması, Karaköy/İstanbul
Şiir kitapları
Yaradana Mektuplar, 1941
Karadut, 1948
Tuz, 1952
Üçü Birden, 1953
Dördü Birden, 1956
Karadut 69, 1969
Dol Karabakır Dol, 1974
Yaşadım, 1977
7 Tane Erik Ağacı
Türküler Dolusu
Çakıl
Gezi ve deneme
Cânım Anadolu, 1956
Tezek, 1975
Delifişek, 1975
Resme Başlarken, 1977 (ölümünden sonra)
Monografi
Nazmi Ziya, 1937
Resim Albümü: Binbir Bedros, 1977 (ölümünden sonra)
Karadut, 1979 (ölümünden sonra)
Babatomiler, 1979 (ölümünden sonra)
Sizlerle Nazım Hikmet için yazdığı bir şiirini paylaşarak değerli sanatçımızı anmak istiyorum:
Zindanı Taştan Oyarlar
Sılanın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
Bugün efkarlıyım açmasın güller
Yiğitimden kötü haber verirler
Demirden döşeği taştan sedirler
Yatak diken diken yastık batıyor
Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
Bir şubat gecesi tutuldu dilin
Silaha bıçağa varmadı elin
Ne ana ne baba ne kız ne gelin
Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
Ne bir haram yedin ne bir cana kıydın
Ekmek kadar temiz su gibi aydın
Hiç kimse duymadan hükümler giydin
Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
Döşek melil mahzun yastık batıyor
Mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
Azrail aç susuz canın alır mı
Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
Döşek melil mahzun yastık batıyor
Zindanı taştan oyarlar
İçine bir yiğit koyarlar
Sağa döner böğrü taşa gelir
Sola döner çırılçıplak demir
Çeliğin hası da yiğitim aman böyle bilenir
Döşek melil mahzun yastık batıyor
Yiğitim aslanım aman burda yatıyor
Dilimde dilimi bulduğum, gücüne kurban olduğum
Anam babam gibi övdüğüm
Dayan aslan ustam yiğitim dayan
Dayan hey gözünü sevdiğim
Bugün efkarlıyım açmasın güller
Yiğitimden kötü haber verirler
Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün
Şiirin gökyüzü gibi herkesin
Sen Kızılırmak'çasına bizimsin
En büyük demircisi dilimizin
Canımız ciğerimizsin
Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir
Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla
Bir yanı nur içinde tertemiz
Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir
Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir
#BedriRahmiEyüboğlu
Yurdumuzda ve dünyada hangi özel günler var bugün, bir bakalım:
Dünya Barış Günü
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her eylülün üçüncü salı gününü”nü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül Barış Günü olarak kabul edilmiştir.
Birleşmiş Milletler, Barış Günü'nde, dünya çapında çatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda bilinçlenmeyi amaçlıyor. Her 21 Eylül’de, Birleşmiş Milletler Merkezi’ndeki “Barış Çanı” çalınıyor. Savaşlardaki insani kıyımın anısına Japonya tarafından yaptırılan bu çan, dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretildi. Çanın üzerine “Yaşasın Tam Dünya Barışı” yazısı kazındı.
Birleşmiş Millet tarafından bir Dünya Barış Günü kabul edilinceye dek, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler, barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı'nı başlattığı tarih olan 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü” olarak ilan edip kutlamıştır.
#DünyaBarışGünü kutlu olsun.
Dünya Alzheimer Günü
21 Eylül tarihi “Dünya Alzheimer günü” olarak bilinir. Bu hastalık artık çok fazla kişi tarafından bilinmekte ve belli bir yaşın üstündeki kişiler için ciddi bir gelecek korkusu olarak ifade edilmektedir. Nedir bu hastalığı bu denli popüler kılan?
Dünya nüfusu ve paralelinde Türkiye nüfusu hızla yaşlanmaktadır. Yaşlı nüfusun artışının en önemli nedeni, kısa aralıklar ile yaşanan savaşlar ve savaşlar sırasındaki kayıplardır. Diğer taraftan çok sık görülen bazı hastalıklara (kardiyovasküler hastalıklar, kanser) karşı geliştirilen ait birincil ve ikincil korumaların toplumda sağladığı başarıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, 1950’li yıllarda Amerika ve Avrupa’da doğurganlık hızında bir artış gözlenmiş olup, buna «bebek patlaması» (baby boom) adı verilmiştir. Öncekilerden çok daha kalabalık olan bu kuşak, büyüyüp yetişkin olunca daha az sayıda çocuk yapmış olup, nüfus 2000’lerden itibaren daha önce hiç görülmemiş ölçüde yaşlanmaya başlamıştır. Şu anda, dünya genelinde 40 milyona yakın Alzheimer hastası olduğunu bilinirken, 2050 yılında bu sayının 115.4 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. En yüksek artış orta ve düşük gelirli ülkelerde görülmektedir. Türkiye'de ise şu anda 600 bin ile 1 milyon arası hasta bulunduğuna ait bir tahmin yürütülürken, 2050 yılında dünyada 4. en fazla Alzheimer hastasına sahip ülke olacağımız düşünülmektedir.
2015 yılında demansın dünya genelinde gider karşılığı 818 milyon dolar olup 2018 yılında 1 trilyon dolara, 2030 yılında ise 2 trilyon dolara çıkması beklenmektedir.
Alzheimer Hastalığı beynin ilerleyici harabiyeti giden ve geri dönüşü şimdilik mümkün olmayan bir ileri yaş hastalığıdır. Tüm dünya nüfusu açısından sıklığına ve yaygınlığına bakıldığında genel topluma etkisi açısından önemli bir halk sağlığı sorunu gibi görünmektedir. Alzheimer hastalığı öncelikle bellek olmak üzere, tüm bilişsel fonksiyonları olumsuz etkiler ve bu olumsuz etkileri zamanla artar. İlerleyen yaşla birlikte, Alzheimer hastalığının görülme sıklığı artar; ancak Alzheimer hastalığı, normal yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu da değildir. Normal yaşlanma sürecinde beyinde yapısal bir takım değişiklikler olur; ama bilişsel/zihinsel yetilerde belirgin bir kayıp söz konusu değildir. Alzheimer hastalığında ise, belirgin şekilde “yeni bilgileri öğrenme güçlüğü” vardır. Bunun yanısıra hastaların hemen hemen hepsi, zaman içinde, karar vermede güçlük, kelime bulma güçlüğü, aritmetik işlemlerde güçlük, kişilik ve davranış değişiklikleri, kaybolmalar, eskiden kolaylıkla yapabildiği işlevleri yapma güçlüğü gibi diğer bilişsel aktivite bozukluklarını da beraberinde göstermeye başlar. Burada nedene ilişkin sorumluluk tüm bu bilişsel fonksiyonları yöneten beyin dokusunun hasarıdır. Buralardaki beyin hücreleri yani nöronlar ve nöronların etrafındaki bölgeler hastalığa özgü bazı maddelerin etkisi altına girer ve fonksiyonlarını gerçekleştiremezler. Nöronların içinde (nörofibriller yumaklar) ve hücreler arasında kötü protein birikimleri (amiloyid plaklar) dokuların küçülmesine yani atrofiye yol açar ve hastalık bulgu belirtileri ortaya çıkar. Hastalık ileri yaş dışında, bazı risklere sahip kişilerde görülme olasılığı çok daha yüksektir. Erkeklere göre daha uzun ömürlü oldukları için kadınlarda, depresyon geçirenlerde, kalp hastalığı ve şeker hastalığı olanlarda, beyin travmaları geçirenlerde, düşük eğitim düzeyi bulunan kişilerde daha sık olarak görülür.
“Alzheimer hastası olmaktan daha zoru #Alzheimer hastası yakını olmak sanırım. Hasta yakınlarına sabır ve kolaylıklar diliyorum.”
Bağımsızlık Günü (Malta)
Malta, İngiltere’den politik bağımsızlığını 21 Eylül 1964’te kazanmıştır. 21 Eylül gecesinde Floriana’daki Bağımsızlık Alanında büyük bir kalabalık ve alkışlar eşliğinde Malta bayrağı göndere çekilmiştir. O zamandan beri bu günü kutlamak icin 21 Eylul günü Malta’da birçok etkinlik ve kutlama düzenlenir.
Bugün tarihte neler olmuş, bir bakalım mı?
21 Eylül 1792 - Devrimci Fransa'da Yasama Meclisi krallığı kaldırdı.
21 Eylül 1858 - Babür İmparatorluğu yıkıldı.
21 Eylül 1903 - İlk kovboy filmi Kit Carson'un prömiyeri ABD'de yapıldı.
21 Eylül 1918 - Megiddo Savaşı sona erdi.
21 Eylül 1924 - Mustafa Kemal Paşa, "Halk, köylüler bana her yerde iş programını şu iki kelime ile ihtar ettiler; Yol, mektep" dedi.
21 Eylül 1932 - Himaye-i Etfal Cemiyeti tarafından düzenlenen Alaturka Güreş müsabakaları Taksim Stadyumu'nda yapıldı.
21 Eylül 1938 - İlk TV haber programı, BBC'de yayınlandı.
21 Eylül 1938 - Südet Krizi: Polonya, Çekoslovakya sınırına asker sevk etti.
21 Eylül 1947 - Zonguldak Kozlu kömür ocaklarında grizu patlaması: 48 işçi öldü.
21 Eylül 1949 - Erzurum - Hasankale demiryolu ulaşıma açıldı.
21 Eylül 1958 - Başbakan Adnan Menderes, Cumhuriyet Halk Partisi'nin parti olmadığını, İsmet İnönü'nün siyaseti bırakması gerektiğini, basının istediğini yazamayacağını söyledi. Menderes, "Bize yumruk atan İsmet Paşa'yı alır, layık olduğu muameleyi yaparız" dedi.
21 Eylül 1960 - 27 Mayıs günü "Millî Birlik ve Hürriyet Bayramı" olarak kabul edildi.
21 Eylül 1964 - Malta, Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazandı.
21 Eylül 1977 - Türk Lirası devalüe edildi; Dolar 19,25 lira, Mark 8,27 lira oldu. Bu, Milliyetçi Cephe hükümetinin bir yılda yaptığı üçüncü devalüasyon oldu.
21 Eylül 1980 - Orgeneral Haydar Saltık devlet başkanı genel sekreteri oldu. Aynı gün Başbakan Bülend Ulusu kabinesini açıkladı.
21 Eylül 1981 - Belize bağımsızlığını kazandı.
21 Eylül 1995 - İzmir Buca Hapishanesi'ne düzenlenen operasyonda 3 siyasi tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirdi. Olay, Buca Katliamı olarak tarihe geçti.
Bugün kimlerin doğduğuna gelince:
21 Eylül 1415 - III. Friedrich, Kutsal Roma İmparatoru (ö. 1493)
21 Eylül 1840 - V. Murad, Osmanlı'nın 33. padişahı (ö 1904)
21 Eylül 1842 - II. Abdülhamid, Osmanlı'nın 34. padişahı (ö. 1918)
21 Eylül 1866 - Herbert George Wells, İngiliz yazar (ö. 1946)
21 Eylül 1868 - Olga Knipper, Sovyet aktris (ö. 1959)
21 Eylül 1874 - Gustav Holst, İngiliz besteci (ö. 1934)
21 Eylül 1900 - Yorgo Bacanos, Besteci ve udi (ö. 1977)
21 Eylül 1909 - Kwame Nkrumah, Gana bağımsızlık lideri ve Cumhurbaşkanı (ö. 1972)
21 Eylül 1912 - György Sándor, Macar piyanist (ö. 2005)
21 Eylül 1926 - Donald Arthur Glaser, Rus asıllı Amerikalı fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (ö. 2013)
21 Eylül 1934 - Leonard Cohen, Kanadalı şair ve müzisyen.
21 Eylül 1935 - Jimmy Armfield, İngiliz futbolcu ve menajer (ö. 2018)
21 Eylül 1947 - Stephen King, Amerikalı yazar.
21 Eylül 1948 - Ali Murat Erkorkmaz, Mimar, yazar, ressam ve müzisyen.
21 Eylül 1950 - Bill Murray, Amerikalı komedyen ve oyuncu.
21 Eylül 1950 - Hale Soygazi, Sinema ve dizi oyuncusu.
21 Eylül 1951 - Aslan Maşadov, Çeçen lider (ö. 2005)
21 Eylül 1954 - Şinzo Abe, Japon siyasetçi.
21 Eylül 1957 - Ethan Coen, Amerikalı yönetmen
21 Eylül 1965 - Frederic Beigbeder, Fransız yazar.
21 Eylül 1966 - Neçirvan Barzani, Iraklı Kürt siyasetçi.
21 Eylül 1967 - Suman Pokhrel, Nepalli şair.
21 Eylül 1974 - Özgür Özel, Eczacı ve siyasetçi.
21 Eylül 1980 - Autumn Reeser, Amerikalı oyuncu.
21 Eylül 1980 - Kareena Kapoor, Hint sinema oyuncusu.
21 Eylül 1983 - Maggie Grace, Amerikalı sinema oyuncusu.
21 Eylül 1986 - Yasemin Yürük, Müzisyen, R&B şarkıcısı ve Grup Hepsi üyesi.
21 Eylül 1987 - Ryan Guzman, Amerikalı oyuncu ve model.
Bugün kimler ölmüş derseniz?
M.Ö. 21 Eylül 19 - Publius Vergilius Maro, Romalı şair (d. MÖ 70)
21 Eylül 454 - Flavius Aetius, Romalı general (d. ~396)
21 Eylül 1558 - V. Karl, Kutsal Roma İmparatoru, İspanya Kralı ve Almanya Kralı (d. 1500)
21 Eylül 1576 - Gerolamo Cardano, İtalyan matematikçi, fizikçi, astrolog ve hekim (d. 1501)
21 Eylül 1832 - Walter Scott, İskoçyalı yazar (d. 1771)
21 Eylül 1860 - Arthur Schopenhauer, Alman filozof (d. 1788)
21 Eylül 1932 - Ahmet Rasim, Yazar (d. 1864)
21 Eylül 1937 - Bernát Munkácsi, Macar Türkolog (d. 1860)
21 Eylül 1947 - Harry Carey, Amerikalı oyuncu (d. 1878)
21 Eylül 1948 - Çerkes Ethem, Çerkes asıllı asker (d. 1886)
21 Eylül 1953 - Necmettin Sadık Sadak, Gazeteci ve siyasetçi (d. 1890)
21 Eylül 1959 - Ruşen Eşref Ünaydın, Yazar, siyasetçi ve diplomat (d. 1892)
21 Eylül 1964 - Otto Grotewohl, Alman siyasetçi (d. 1894)
21 Eylül 1973 - Burhanettin Ökte, Neyzen (d. 1904)
21 Eylül 1974 - Walter Brennan, Amerikalı oyuncu (d. 1894)
21 Eylül 1975 - Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ressam ve şair (d. 1911)
21 Eylül 1989 - Ertem Eğilmez, Yönetmen (d. 1929)
21 Eylül 2005 - Tanju Korel, Sinema oyuncusu ve yönetmen (d. 1944)
21 Eylül 2014 - Güner Namlı, TV ve dizi yapımcısı (d. 1938)
21 Eylül 2016 - John Mulvaney, Avustralyalı arkeolog (d. 1925)
Bugün olan başka şeyler de var tabii.
Ama bunlar benim seçtiklerim.
Sevgiyle, huzurla ve ille de aşkla başlıyoruz yine sabaha.
Sağlıklı, kolay ve olabildiğince keyifli bir hafta diliyorum hepinize.
Gülümsemeyi de unutmuyoruz elbette.
Merhaba Türkiye.
Merhaba Pazartesi.
Merhaba #HaberHürriyeti okurları...
Hatice Nayır
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.