Bu ülkede akıl sağlığını koruyarak yaşama devam etmek giderek zorlaşıyor.
Corona belasıyla mücadelede insanlarımızın aymazlığı her geçen gün artarak devam ediyor.
Bunun son örneklerinden ikisi Mersin ve Ayvalık’ta yaşandı.
Mersin’de yat turu adı altında düzenlenen rezillikte, kadınlı erkekli koca koca insanlar, sanki memlekette salgın yokmuş gibi, yan yana, el ele, burun buruna dans etti, göbek attı.
Sosyal mesafeye falan aldırmadan, güya yarışmalara katıldı. Köpük banyosu yapanlar da vardı.
Yat turu organizatörleri, hiç utanmadan, sıkılmadan bu iğrençlikleri sosyal medya hesaplarından canlı yayınladı.
Bu görüntüler, duyarlı insanları çıldırttı. Sağlık çalışanlarının moralini ne hale getirdiğini siz düşünün…
Bu neyin eğlencesidir diye sormadan edemiyoruz.
Hadi tekne turuna çıktın, anladık…
Peki çılgınlar gibi göbek atmak, yan yana, nefes nefese halay çekmek nedir?
Bu potansiyel katillerin psikolojik tedavi görmeleri gerekmez mi?
Geçtiğimiz günlerde televizyonda yayınlanan bir röportaj, durumu bütün netliğiyle ortaya koyuyordu. Açıkhava düğünleri sınırlandırıldığı için “oynayamayacakları” nedeniyle üzülen bir çift ekrandaydı.
Gelin hanım şu ifadeleri kullandı: “Biz müstakbel eşimle oynamayı çok seven bir çiftiz. Bu kararın alınması bizi çok üzdü…”
Damat da kafasını sallayarak gelinin sözlerini onayladı.
Kocaman insanlar, ekonomik sıkıntılar ve evlilik sorumluluklarıyla nasıl baş edeceğini düşüneceklerine göbek atamayacakları için şikayet ediyorlardı.
Şimdi soruyorum:
Türk insanındaki bu göbek atma, oynama, halay çekme merakı neden bu kadar güçlü?
Kapı gıcırtısı duyduğunda neden kalkıp oynuyoruz?
Bunun sorgulanması gerekiyor…
Halkımız, bilim, sanat ve sporla uğraşarak deşarj olma imkanları öğretilmediği için sadece alt kültürün argümanlarıyla yetiniyor olabilir mi?
Akıl sağlığımızı bozan bir başka olay Ayvalık’ta yaşandı.
Annesini zatürre aşısı yaptırmak için sağlık ocağına götüren bir maganda, hemşirelerden “maalesef aşı şu an yok. Sizi listeye ekleyelim” yanıtını alınca delirdi. 3 hemşireyi yumruklayan, yerlerde sürükleyen ruh hastası, olayı yatıştırmak isteyen bir kişiyi de bıçakladı.
Sonra ne oldu dersiniz?
“Burası Türkiye” demekten usandığımız şey oldu:
Adliyeye sevk edilen saldırganı mahkeme adli kontrol şartıyla serbest bıraktı.
Sen 3 hemşireye meydan dayağı at, bir başka kişiyi bıçaklayarak yarala… Sonra mahkemede serbest kal…
Yasalar böyle olunca, bu toplumda magandalığın da, kadına şiddetin de, hayvana eziyetin de önüne geçemezsiniz…
Bir başka akıl dışı olay da toplu taşımada yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı tek bir cümleyle “toplu taşımada artık ayakta yolcu alınmasına müsaade edilmeyecek” dedi. Ama cümlenin devamı gelmedi. Yani bunun nasıl uygulanacağı konusunda bir açıklama yapılmadı.
Ekrem İmamoğlu “Karar bizden, çözüm sizden olmaz” cümlesiyle durumu özetledi.
Ankara’da yönetim aldığı doğru kararla, esnek mesai saatine geçti.
Peki milyonların işine gitmek zorunda olduğu İstanbul’da, otobüslere, minibüslere ayakta yolcu almadan insanları işine nasıl vaktinde ulaştıracaksınız?
Duraklardaki yığılmaları ne yapacaksınız?
İşçinin geç gelmesini, kovmaya bahane yapmak için pusuda bekleyen patronları ne yapacaksınız?
İstanbul’da da esnek mesai saatlerine geçme kararı almak neden bu kadar zor?
“Yasak kararı aldım bitti” demek yetiyor mu?
Bu akıl dışılıklara çözümünüz var mı?
İnsanların birbirine sevgi ve saygı duymadığı, duyarlılık göstermediği, sorumluluk taşımadığı bir Türkiye’ye ne zaman ve nasıl geldik?
Baydu Can
12 Eylül 2020
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.