Merhaba sevgili okurlarım!..
Ve günaydın Türkiye!..
“Saatli Maarif Takvimi”niz de geldi işte.
Önce biraz gülümseyelim güne başlarken:
Adam elinde bir bıçak ile camiye girer:
“Ey cemaat içinizde Müslüman olan var mı?” diye bağırır.
Herkes susar. Ancak yaşlı bir amca kalkar “Ben varım” der.
Bıçaklı adam amcaya “Bir dakika dışarı gelir misin?” diyerek koluna girer camiden çıkarlar.
Biraz ötede bağlı bir koyunun yanına gidip, “Amca; bu kurbanı kesmeme yardımcı olur musun? İslami, kurallara uygun keselim” der.
Amca koyunu kesmeye başlar.
Yaşlılık bu ya, her taraf kan olur.
Amca; “Oğlum, yoruldum. Camiye git, başka birini bul” der.
Adam elinde kanlı bıçağı ile camiye girerek bağırır:
“İçinizde başka bir Müslüman var mı ?”
Yaşlı amcayı götürüp kestiğini zanneden cemaat ses çıkarmaz, ama topluca dönüp imama bakarlar.
İmam “Ne bakıyorsunuz?” der cemaate. “İki rekat namaz kıldırmakla Müslüman mı olduk?”
Şuraya bir de “Günün Sözü” bırakıyor ve sözü bana ileten #FahriKalın abime çok teşekkür ediyorum:
“Büyük insanın iki kalbi vardır. Biri kanar, öbürü tahammül eder.” demiş #HalilCibran...
“Kanayan ve tahammül eden kalplere selam olsun.” diyorum ben de.
Şuraya da "Günün Püf Noktası"nı bırakalım:
“Dişlerinizi geçici de olsa daha parlak ve beyaz göstermek için, muz kabuğunun iç kısmıyla ovabilirsiniz. İlginç bir şekilde işe yarayacaktır.”
Bakalım gerçekten işinize yarayacak mı?
Bir de nerede kullanacağınızı bilmediğim bir bilgi vereyim sizlere:
Klozet örtüleri bizi rahat hissettirmekten başka hiç bir işe yaramıyormuş aslında. Tuvalette buluna e-coli gibi bakterilerden derimiz bizi gayet iyi bir şekilde koruyabiliyormuş.
“Günün Yazarı & Şairi” olarak 4 yıl önce bugün sonsuzluğa uğurladığımız Vedat Türkali’yi seçtim. Saygıyla, sevgiyle anıyorum.
Vedat Türkali 13 Mayıs 1919’da Samsun’da Kürkçüoğlu Mahallesi’nde doğdu. Asıl adı Abdulkadir Pirhasan’dır. Vedat Türkali’nin ilk soyadı Demirkan’dı; ama Pirhasanoğulları'ndan geldiği için 1950'li yıllarda mahkeme kararıyla Pirhasan soyadını aldı. Ancak eserlerini “Vedat Türkali” takma adı ile yazdı.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Samsun’da okudu. Samsun Lisesi’ndeki öğreniminin ardından İstanbul’a gitti. Askeri öğrenci olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden 1942 yılında mezun oldu. Aynı yıl eşi Merih Pirhasan'la evlendi.
Vedat Türkali, üniversite eğitimi ve evliliğinin ardından öğretmen subay olarak o dönem Akşehir’de olan Maltepe Askeri Lisesi'nde ve İstanbul Kuleli Askeri Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951'de siyasi eylemleri sebebiyle tutuklandı. 9 yıl ceza aldı, 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest kaldı.
1958’de cezaevinden çıktığında işsizdi. Cumhuriyet gazetesinde düzeltmenlik yapmaya başladı. Bu işi onun “Yeşilçam Dedikleri Türkiye” adlı romanını yazmasına da vesile olacaktı. Romanda, adını vermeden gazetenin yöneticisi Nadir Nadi Abalıoğlu’yu eleştirince Cumhuriyet gazetesindeki işinden oldu.
Türkali, Rıfat Ilgaz ile beraber “Gar Yayınları” adlı yayınevini kurdu. Daha sonra Yılmaz Güney ile tanıştı. Onun yüreklendirmesi ile 1960 yılında “Dolandırıcılar Şahı” ile senaristliğe başladı. 1965 yılında Başrollerinde Ayhan Işık ve Türkan Şoray’ın oynadığı “Otobüs Yolcuları” adlı filmin senaryosunu yazdı. 1965 yılında yazdığı “Sokakta Kan Vardı” adlı senaryosunun filminde de yönetmenliği de denedi. Senaryosunu yazdığı onlarca filmde toplumsal sorunlara değindi ve gerçekçi bakış açısını elden bırakmadı.
Vedat Türkali asıl ününü 1974 yılında yayımlanan 'Bir Gün Tek Başına' adlı romanıyla duyurdu. Türkali eserinde, 27 Mayıs öncesindeki Türkiye aydınlarının bunalımını yansıttı.
Türkiye Yazarlar Sendikası ve Barış Derneği yöneticilik ve üyeliklerinde bulundu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Aydınlar Dilekçesi ve Barış Derneği'nin davalarından yargılandı. 1989 yılından 1999 yılına kadar Londra'da yaşadı. Bu süre içinde “Güven” adlı romanını yazdı. Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) tarihçesi niteliğinde kaleme alınan Güven'in ilk adımları 1956 yılında Türkali cezaevindeyken atıldı. Türkali bu kitabı kaleme alırken ilk tepki yıllarca çalıştığı yayınevinden gelmiş ve yayınevi böyle 'tehlikeli' bir kitabı basmak istememişti.
“Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniyende güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri”
Bu dizelerle başlayan “İstanbul” şiirinin şairi Vedat Türkali, şair olduğunu söylemekten hep imtina etti. Vedat Türkali, kendisi hakkında şöyle demiştir:
“Bakın hep söylerim. Hayatta iki akıllı iş yaptım. Sigaraya alışmadım ve şair olmadığımı erken fark ettim. Şiir yazdım. Epey de destekleniyordum. Fakat anladım ki, şiirde bir şey yapamam. Nazım Hikmet gibi bir dev var Türkiye’de. Oktay Rıfat var. Yahya Kemal Beyatlı var. Ayrım yapmadan söylüyorum. Onlar büyük devler. Ben romanda yaptığımın onda birini yapamazdım şiirde.”
Bir söyleşisinde de, “Ben şiirden çok iyi anlarım. Çok da kullanırım. Ama şiiri anlamak başka bir şeydir, şair olmak başka… Nazım varken, Yahya Kemal varken insan şiirden ürker.” sözleriyle neden kendine şair demediğini anlattı.
Vedat Türkali, “Bekle Bizi İstanbul” adıyla bilinen “İstanbul” şiirini hiç gelmeyecek bir yoldaşını beklerken, Konya Akşehir’de yazdı. Hakan Güngör, Evrensel’de yayınlanan “Vedat Türkali’nin yumruğu yalnızca yazı yazmak için indi” başlıklı yazısının bir bölümünde şiirin yazıldığı koşulları anlatmıştı. Mücadele için bekleyiş, doğum yapacak eşine ve İstanbul’a özlem ona Akşehir’de “İstanbul” şiirini yazdırmıştı.
“İstanbul” şiiri Onur Akın tarafından bestelenmiş, 1994’te yine Onur Akın’ın kurduğu “Grup Baran” tarafından hazırlanan “Yediveren” albümünde yer almıştı. Aynı yıllarda Edip Akbayram tarafından da seslendirilen şarkı, “Haramilerin saltanatını yıkacağız” diyenler için etkisini hep sürdürdü. “Bekle Bizi İstanbul”, Ferhat Tunç’tan Sevinç Eratalay’a, İlkay Akkaya’dan Birol Topaloğlu’ya, Kardeş Türküler’in çok sesli korosuna kadar onlarca ses tarafından yeniden yeniden hayat buldu.
2002 seçimlerinde DEHAP'dan aday olarak siyasete de soyundu. 1 Mayıs 2004’den - 1 Mayıs 2005’e kadarki bir yıl, aydınların, sanatçıların, kültür sanat kurumlarının ve insan hakları savunucularının katılımı ile "Vedat Türkali Yılı" ilan edildi.
Vedat Türkali’nin 1942 yılında evlendiği Merih Pirhasan ile evliliği, eşi 31 Ekim 2013’te vefat edene kadar devam etti. Deniz Türkali (d. 1944) adında kızı ve Barış Pirhasan (d.1951) adında oğlu vardır. Deniz Türkali Yönetmen Atıf Yılmaz'ın da eşi idi.
Vedat Türkali, 29 Ağustos 2016 tarihinde Yalova Devlet Hastanesi'nde 97 yaşında vefat etti.
Vedat Türkali, kimi için “Bekle Bizi İstanbul” şiirinde, “Tophanenin karanlık sokaklarında/Koyun koyuna yatan” çocukları anlatan şairdir. Kimi için, Günsel ve Kenan’ın aşkının romanı Bir Gün Tek Başına’yı kaleme alan büyük yazardır. Kimi içinse, Karanlıkta Uyananlar’ın senaristidir.
Nuray Sancar, Vedat Türkali’yi ölümünün ardından Evrensel’de anlatan kalemlerdendi. Sancar “Boşuna çekilmedi bunca acı, bekle bizi!” başlıklı yazısını şu cümlelerle bitiriyordu:
Biz’dir Vedat Türkali. Tophane’nin karanlık sokaklarındaki kirli çocukların, 15-16 Haziran destancısı işçilerin, örgütünü arayan militanların, Kürtlerin, öteki ezilenlerin; itilip kakılanların adına söylemiştir ne söyleyecekse.Bilir; boşuna çekilmemiştir bunca acı. O şehir/ülke şimdi haramilerin elindeyse bile, orada, mavi patiskaları yırtan gemileriyle “kavgamızın şehri” zafer şarkılarıyla geçişimizi bekleyecektir. Vedat Türkali’yi kaybetmiş olabiliriz; ama o şehir zafer şarkılarını yine de bekleyecektir. “Süleymaniye’de güneş” kaybolmayacaktır. Çünkü miras bizdedir usta.”
ESERLERİ:
Roman:
1974 - Bir Gün Tek Başına
1983 - Mavi Karanlık
1986 - Yeşilçam Dedikleri Türkiye
1989 - Tek Kişilik Ölüm
1999 - Güven (2 cilt )
2004 - Kayıp Romanlar
2009 - Yalancı Tanıklar Kahvesi
2014 - Bitti Bitti Bitmedi
Filmleri:
Yönetmen:
1965 - Sokakta Kan Vardı (Sinema Filmi)
1972 - Kopuk (Sinema Filmi)
1972 - Korkusuz Aşıklar (Sinema Filmi)
Senaryo:
1960 - Dolandırıcılar Şahı (Sinema Filmi)
1961 - Allah Cezanı Versin Osman Bey (Sinema Filmi)
1961 - Kızıl Vazo (Sinema Filmi)
1961 - Otobüs Yolcuları (Sinema Filmi)
1961 - Seni Kaybedersem (Sinema Filmi)
1961 - Tatlı Bela (Sinema Filmi)
1962 - Belalı Torun (Sinema Filmi)
1962 - Bir Gecelik Gelin (Sinema Filmi)
1962 - Şehirdeki Yabancı (Sinema Filmi)
1962 - Üç Tekerlekli Bisiklet (Sinema Filmi)
1962 - Ümitler Kırılınca (Sinema Filmi)
1964 - Ayrılan Yollar (Sinema Filmi)
1964 - Duvarların Ötesi (Sinema Filmi)
1964 - Erkek Ali (Sinema Filmi)
1964 - Karanlıkta Uyananlar (Sinema Filmi)
1964 - Kızgın Delikanlı (Sinema Filmi)
1965 - Sokakta Kan Vardı (Sinema Filmi)
1972 - Kopuk (Sinema Filmi)
1972 - Korkusuz Aşıklar (Sinema Filmi)
1972 - Malkoçoğlu Kurt Bey (Sinema Filmi)
1974 - Bedrana (Sinema Filmi)
1975 - Kara Çarşaflı Gelin (Sinema Filmi)
1977 - Güneşli Bataklık (Sinema Filmi)
1979 - Üç Film Birden
1984 - Eski Filmler
1986 - Fatmagül'ün Suçu Ne (Sinema Filmi)
Eser:
1975 - Bir Gün Mutlaka (Sinema Filmi)
1986 - Fatmagül'ün Suçu Ne (Sinema Filmi)
2010 - 2011 - Fatmagül'ün Suçu Ne? (TV Dizisi)
Şiir:
1979 - Eski Şiirler Yeni Türküler
Oyun:
1971 - 141. Basamak
1976 - Bu Ölü Kalkacak
1985 - Dallar Yeşil Olmalı
Anı:
1985 - Bu Gemi Nereye
1989 - Savunmalar
2001 - Komünist
ALDIĞI ÖDÜLLER
1965 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Senaryo Ödülü, Karanlıkta Uyananlar
1970 - TRT Oyun Ödülü (Dallar Yeşil Olmalı)
1974 - Milliyet Yayınları Roman Yarışması Birincilik Ödülü- 'Bir Gün Tek Başına' adlı romanıyla
1976 - Orhan Kemal Roman Armağanı
1977 - Altın Portakal Film Şenliği en iyi senaryo ödülü, Kara Çarşaflı Gelin
2016 - Beyaz Martı Edebiyat Onur Ödülü'ne layık görüldü.
Sizlerle “İstanbul” şiirini paylaşarak ruhunu ışıtmak istiyorum:
İstanbul
Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm İstanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniyende güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Bakışlarımda akşam karanlığın
Kulaklarımda sesin İstanbul
Ve uzaklardan
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
Plajlarında karaborsacılar
Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
Meyvesini birlikte devşirirler
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
Et tereyağı şeker
Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
Hürriyet yok
Ekmek yok
Hak yok
Kolların ardından bağlandı
Kesildi yolbaşların
Haramilerin gayrısına yaşamak yok
Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
Ve sen
Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
Seni öldürürler
Seni sürerler
Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
İpek şiltelerin istakozların
ve ahmak selameti için
Hakkında idam hükümleri verilir
Haktan bahseden namuslu insanları
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
Karanlık mahzenlerinde şehrin
Cellatlara gün doğdu
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
Bir kalem yazın vardır
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
Söylenmez
Haramiler kesmiş sokak başlarını
Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
Haramilerin elinde
Ve mahzenlerinde insanlar bekler
Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bulutların ardında damla damla sesler
Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
Arkadaşlar çıktı karşıma
Dindi şakaklarımın ağrısı
Bir kadın yoldaş tanırdım
Bir kardeş karısı
Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
Gebeliğin dokuzuncu ayında
Aç kurtların varoşlara saldırdığı
Tipili bir gece yarısı
Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
Otuzbeş kiloluk sırrımızı
Zafer kanlı zafer kıpkırmızı
Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yenihayat satan
Tophanenin karanlık sokaklarında
Koyunkoyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanıtını yıksın
Bekle o günler gelsin İstanbul bekle
Sen bize layıksın
#VedatTürkali
Dün akşam internet haber sitelerinden seçtiklerimi de paylaşayım sizlerle:
Skandal çocuk kitabının yazarı #MusaDinç tutuklandı
"Gül ve Düşün" isimli çocuk kitabında, tecavüzü ayrıntılı şekilde anlatan ifadeler kullanan yazar Musa Dinç tutuklandı.
Yazdığı bir kitaptaki ifadelerin sosyal medyada ve bazı yayın organlarında gündeme gelmesi üzerine Musa Dinç hakkında Didim Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Musa Dinç'i evinde gözaltına aldı. İşlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilen Musa Dinç, "Çocuk, hayvan, ölmüş insan bedeniyle ilgili üretilen müstehcen yayınları yayınlamak" suçlamasıyla tutuklandı.
İstanbul Kadıköy’de 30 Ağustos kutlama programı hazır
30 Ağustos Zafer Bayramı, Kadıköy Belediyesi tarafından “Bu Zafer Hepimizin’ sloganıyla klasik otomobiller ve araçlardan oluşan konvoy ile kutlanacak. Kutlamalar kapsamında Fikirtepe’de sosyal mesafeli Zafer Alayı düzenlenecek.
30 Ağustos Zafer Bayramı, Kadıköy Belediyesi tarafından “Bu Zafer Hepimizin’ sloganıyla Kadıköy’de coşkuyla kutlanacak. 30 Ağustos Pazar günü saat 11:30’da Kalamış’tan hareket edecek Zafer Tırı’na İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği’nin (İKOD) bir döneme damgasını vurmuş nostaljik arabaları eşlik edecek.

Zafer Bayramını kutlamak isteyen yurttaşlar, arabaları, motosikletleri ve bisikletleriyle konvoya katılabilecek.
Bağdat Caddesi boyunca ilerleyecek konvoy Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumunda son bulacak.
Kutlamalar kapsamında saat 20.00’de de Fikirtepe Mandıra Caddesinde sosyal mesafe kurallarına uygun “Zafer Alayı” düzenlenecek. Merdivenköy’de bulunan Kadıköy Belediyesi Sahipsiz Hayvanlar Rehabilitasyon ve Eğitim Merkezi önünden başlayacak kortej, Fikirtepe Köprüsünde son bulacak.
Kadıköy’de düzenlenecek etkinlikle ilgili konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı “Pandemi döneminde zor ve dikkatli olmamız gereken günlerden geçiyoruz. Ancak bu Zafer Bayramımızı kutlamamıza engel değil. Nasıl 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı evlerimizden, balkonlarımızdan coşku ile kutladıysak, 30 Ağustos’u da araçlarımızla yine coşkuyla kutlayacağız. Sosyal mesafe kurallarına uygun olarak zafer alayı düzenleyeceğiz. Kadıköy’deki Zafer Bayramı kutlamalarına yurttaşlarımız da araçları ile eşlik edebilir, bu coşkuyu bizimle paylaşabilir” dedi.
Korona haberlerine gelince:
Sivas’ta bir köy karantinada
Sivas Valiliği'nden yapılan açıklamada Akıncılar ilçesi Sapanlı köyüne giriş ve çıkışların yasaklandığı duyuruldu.
Diyarbakır Tabip Odası’nın açıklaması
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dün Türkiye genelinde 26 kişinin Coronavirus nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklanmasının ardından Diyarbakır Tabip Odası, vaka ve ölüm sayılarının düşük gösterildiğini söyleyerek bir açıklama yaptı.
Diyarbakır Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada, şöyle denildi:
"Bugün sadece Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 15 vatandaşımız Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiştir. İl bazında verilerin açıklanmaması, vaka-ölüm sayılarının düşük gösterilmesi toplumu rehavete sürüklemektedir.
Salgında kontrol kaybedilmiş, tüm sorumluluk halkın ve sağlık emekçilerinin omuzlarına yüklenmiştir. Hastanede takip edilmesi gereken ağır covid hastalarımız yatak olmadığından evde tedaviye zorlanmaktadır.
Ekonomik kaygılardan vazgeçilip, toplumun ihtiyaçları karşılanarak sosyal hareketliliği azaltacak önlemler alınması ve yeterli yatak kapasitesi sağlanması için bakanlığı acil önlemler almaya çağırıyoruz."
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca:
“Bugün 1.517 hastamız daha var. İyileşenlerin sayısı 1.000’den fazla. Aktif hasta sayımız da ağır hasta sayımız da artmaya devam ediyor. Bugün 36 CAN daha kaybettik. Hasta sayısını da can kayıplarını da azaltacak olan tedbirlere uyumdur.”
Bugünkü test sayısı: 107814
Yeni vaka sayısı: 1517
Ağır hasta sayısı: 896 (Dün: 862)
Bugünkü vefat sayısı: 36 (Dün: 26)
Yapılan test sayısının vaka sayısına oranı dün 1,40 iken, bugün aynı kalarak yine 1,40 olmuş. Bu oranın 2’nin altında kalmaya devam etmesi bir nebze de olsa iyi haber. Ağır hasta sayımızın günlerdir sürekli artması ise kötü haber. Vefat sayısı da artıyor günden güne.
Yoğun bakımda yatmak maske takmaktan çok daha zor.
Lütfen “Maske, Mesafe, Hijyen” kuralını unutmayalım.
Yurdumuzda ve dünyada hangi özel günler var bugün, bir bakalım:
#BireyselHaklarGünü
“Bireysel Haklar Günü” her yıl 29 Ağustos günü kutlanmaktadır. Gün, bir insanın temel olarak egemen bir kişi statüsüne dayanarak temel bir mülkiyet hakkına sahip olduğunu öne süren ve bu hakkı savunmak ve vatandaşlarını korumak için hükümetin rolü olduğunu öne süren filozof John Locke'nin doğum tarihini gösterir.
John Locke'un toplumun en küçük azınlığı ve temel birimi ile ilgili felsefelerini destekleyen Objektifist Parti'nin kurucusu Dr. Tom Stevens, Bireysel Haklar Günü'nü başlattı.
Bireysel haklar, bireylerin devlet ve diğer bireyler karşısındaki hak ve özgürlüklerinin toplamına verilen isimdir. Tüm bireysel haklar, devlet karşısında anayasalar ile korunmaktadır ve bu haklar vazgeçilemezdir.
Bireysel Haklar Günü'nü kutlamanın en iyi yolu, John Locke ve görüşlerini okumak, ülkenizin hakların güvenliğine olan bağlılığını değerlendirmek ve özgürlüğün değerini ve bireysel hakların dini niteliğini takdir etmektir.
Bugün tarihte neler olmuş, bir bakalım mı?
29 Ağustos 1521 - Belgrad, Osmanlı Ordusu tarafından fethedildi.
29 Ağustos 1526 - Kanuni Sultan Süleyman, Macar Ordusu'nu Mohaç'ta büyük bir yenilgiye uğrattı.
29 Ağustos 1541 - Osmanlı Ordusu, Macaristan Krallığı'nın başkenti Budin'i ele geçirdi.
29 Ağustos 1756 - Prusya Kralı II. Frederick, Saksonya'ya saldırdı; Yedi Yıl Savaşları başladı.
29 Ağustos 1825 - Portekiz, Brezilya'nın bağımsızlığını tanıdı.
29 Ağustos 1831 - Michael Faraday, elektromanyetik indüksiyonu keşfetti.
29 Ağustos 1842 - İngiltere ile Çin arasında "I. Afyon Savaşı"nı sona erdiren Nanking Antlaşması imzalandı.
29 Ağustos 1855 - Osmanlı'da ilk telgraf görüşmesi yapıldı. İstanbul-Edirne, İstanbul-Şumnu hattının tamamlanmasıyla ilk telgraf Şumnu'dan İstanbul'a gönderildi. Kırım Savaşı'ndan bilgi veren telgrafta, "Müttefik askerleri Sivastopol'a girmişlerdir." yazılıydı. Türk birlikleri de müttefikler arasındaydı.
29 Ağustos 1885 - Gottlieb Daimler, ilk motosiklet patentini aldı.
29 Ağustos 1898 - Goodyear şirketinin kuruluşu.
29 Ağustos 1907 - Québec köprüsü, inşası sırasında çöktü: 75 işçi öldü.
29 Ağustos 1915 - İkinci Anafartalar Muharebesi kazanıldı.
29 Ağustos 1918 - Polonya bağımsızlığını ilan etti.
29 Ağustos 1924 - Almanya, müttefiklerce hazırlanan Dawes Planı'nı onayladı. Bu plana göre Almanya savaş tazminatı ödeyecek.
29 Ağustos 1929 - Graf Zeppelin'in hava gemisi, 21 gün süren dünya turunu tamamlayarak Lakehurst'a döndü.
29 Ağustos 1933 - Almanya'da Yahudiler, toplama kamplarına gönderilmeye başlandı.
29 Ağustos 1938 - Askeri Mahkeme, Nâzım Hikmet'i orduyu kışkırttığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına mahkûm etti.
29 Ağustos 1947 - Amerikalı bilim insanları, nükleer güç için plütonyumu parçalamayı başardılar.
29 Ağustos 1949 - SSCB, ilk atom bombasını Kazakistan'da test etti.
29 Ağustos 1955 - Kıbrıs Konferansı Londra'da toplandı.
29 Ağustos 1964 - İzmir Fuarı'nda; ABD, SSCB ve Mısır pavyonları tahrip edildi; 80 kişi gözaltına alındı.
29 Ağustos 1966 - Mısırlı yazar ve Müslüman Kardeşler hareketinin lideri Seyyid Kutub idam edildi.
29 Ağustos 1988 - Irak Ordusu'nun saldırısından kaçan binlerce Kürt, Türkiye sınırına yığıldı.
29 Ağustos 1994 - Yavuz Özkan'ın yönettiği "Bir Sonbahar Hikayesi" filmi, İskenderiye 10. Uluslararası Film Festivali'nde "En İyi Kadın Oyuncu", "En İyi Erkek Oyuncu" ve "En İyi Senaryo" ödüllerini aldı.
29 Ağustos 1996 - Türkiye, İsrail ile ikinci bir askeri anlaşma yaptı.
29 Ağustos 1996 - Vnukovo Havayolları'na ait Tupolev Tu-154 tipi bir yolcu uçağı, Arktik Spitsbergen adasına düştü: 141 kişi öldü.
29 Ağustos 2003 - Iraklı Şii liderlerden Ayetullah Muhammed Bakır el-Hekim, Necef'te, bombalı bir suikast sonucu cami çıkışında öldürüldü.
29 Ağustos 2005 - Katrina Kasırgası, Louisiana'dan Florida'ya kadar olan bölgede 1836 kişinin ölümüne ve 115 milyar dolar zarara neden oldu.
Bugün kimlerin doğduğuna gelince:
29 Ağustos 1632 - John Locke, İngiliz filozof (ö. 1704)
29 Ağustos 1780 - Jean Auguste Dominique Ingres, Fransız ressam (ö. 1867)
29 Ağustos 1809 - Oliver Wendell Holmes, Amerikalı yazar (ö. 1894)
29 Ağustos 1898 - Preston Sturges, Amerikalı film yönetmeni, senarist ve oyun yazarı (ö. 1959)
29 Ağustos 1915 - Ingrid Bergman, İsveçli sinema oyuncusu (ö. 1982)
29 Ağustos 1920 - Charlie Parker, Amerikalı caz sanatçısı (ö. 1955)
29 Ağustos 1923 - Richard Attenborough, İngiliz oyuncu ve yönetmen (ö. 2014)
29 Ağustos 1924 - Dinah Washington, Amerikalı blues ve caz şarkıcısı (ö. 1963)
29 Ağustos 1924 - Paul Henze, Amerikalı strateji uzmanı, tarih ve jeopolitik doktoru (ö. 2011)
29 Ağustos 1958 - Michael Jackson, Amerikalı müzisyen (ö. 2009)
29 Ağustos 1963 - Mehveş Emeç, Piyanist ve pedagog.
29 Ağustos 1967 - Jiří Růžek, Çek fotoğrafçı.
29 Ağustos 1971 - Carla Gugino, Amerikalı oyuncu.
29 Ağustos 1980 - William Levy, Kübalı-Amerikalı oyuncu ve model.
29 Ağustos 1981 - Emily Hampshire, Kanadalı aktris.
29 Ağustos 1981 - Jay Ryan, Yeni Zelandalı oyuncu.
29 Ağustos 1983 - Saadet Aksoy, Oyuncu.
29 Ağustos 1986 - Lea Michele, Amerikalı oyuncu ve şarkıcı.
29 Ağustos 1990 - Nicole Gale Anderson, Amerikalı aktris.
29 Ağustos 1993 - Liam Payne, İngiliz şarkıcı ve söz yazarı.
29 Ağustos 1995 - Oğuz Berkay Fidan, Şarkıcı.
Bugün kimler ölmüş derseniz?
29 Ağustos 886 - I. Basileios, Bizans İmparatoru (d. 811)
29 Ağustos 1123 - I. Øystein, Norveç Kralı (d. 1088)
29 Ağustos 1526 - II. Lajos, Macaristan ve Bohemya Kralı (savaşta öldü) (d. 1506)
29 Ağustos 1533 - Atahualpa, Peru'nun son İnka Kralı (d. yaklaşık 1500)
29 Ağustos 1904 - V. Murat, Osmanlı'nın 33. Padişahı (d. 1840)
29 Ağustos 1960 - David Diop, Senegalli şair (d. 1927)
29 Ağustos 1966 - Seyyid Kutup, Mısırlı yazar ve fikir adamı (d. 1906)
29 Ağustos 1975 - Éamon de Valera, İrlandalı siyasetçi ve İrlanda bağımsızlık lideri (d. 1882)
29 Ağustos 1982 - Ingrid Bergman, İsveçli sinema oyuncusu (d. 1915)
29 Ağustos 1986 - Fatoş Balkır, Şarkıcı, tiyatro-sinema oyuncusu ve seslendirme sanatçısı (d. 1940)
29 Ağustos 1987 - Lee Marvin, Amerikalı oyuncu (d. 1924)
29 Ağustos 1995 - Frank Perry, Amerikalı film yönetmeni (d. 1930)
29 Ağustos 1996 - Aliye Rona, Sinema ve tiyatro oyuncusu (d. 1921)
29 Ağustos 2001 - Francisco Rabal (Paco Rabal), İspanyol oyuncu (d. 1926)
29 Ağustos 2002 - Hasan Yalçın, 68 Gençlik Hareketi önderlerinden, gazeteci ve İP Genel Başkan Yardımcısı (d. 1944)
29 Ağustos 2012 - Yurtsan Atakan, Gazeteci ve bilişim yazarı (d. 1963)
29 Ağustos 2014 - Tuncay Gürel, Oyuncu (d. 1939)
29 Ağustos 2016 - Vedat Türkali, Şair, yazar ve senarist (d. 1919)
Bugün olan başka şeyler de var tabii.
Ama bunlar benim seçtiklerim.
Sevgiyle, huzurla ve ille de aşkla başlıyoruz yine sabaha.
Sağlıklı, kolay ve olabildiğince keyifli bir hafta sonu diliyorum hepinize.
Gülümsemeyi de unutmuyoruz elbette.
Merhaba Türkiye.
Merhaba Cumartesi.
Merhaba #HaberHürriyeti okurları...
Hatice Nayır
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.