“Yolun sonu görünüyor.
Çok çabaladım. Yazdım, aradım. Muhatap bulamadım.
Donkişot olmuşuz ve yel değirmenlerine karşı savaşmışız bunca yıl.
İçim rahat. Vicdanım rahat.
Bunca sene emek verdim. Devletime ve milletime hakkım geçtiyse helal olsun.
Onlar da bana haklarını helal eder inşallah. Ama bazı kişiler var ki, onlara asla hakkımı helal etmeyeceğim.
Devlet 2 hizmette her türlü fedakarlığı yapmak zorundadır.
Maddi veya manevi.
Sağlık ve Eğitim.
Bunlarda sayılar hiçbir zaman önem taşımaz.
Kalite aranır.
Standartı matematik hesapları değil, kalite belirler.
Kalite için ise çalışanların tatmin olması şarttır.
Ne oldu derseniz.
Maddi koşullar değil sadece elbette.
Kaybettiğimiz arkadaşlarımız için Görev Şehidi kabul edilsin dedik, kabul edilmedi.
Aylarca işlerine hastalık nedeni ile gelemeyen arkadaşlarımızın maddi manevi gereksinimleri karşılansın dedik, kabul edilmedi.
Kaybettiğimiz sağlık çalışanlarının çocuklarına devlet sahip çıksın, eğitim masraflarını üstlensin dedik, kabul edilmedi.
Bu arada bizler kendi aramızda çocuklarımızın eğitimlerini üstlendik, onlara güzel bir gelecek için gerekenleri yaptık.
Hani bu çocukları düşünmemiş kişiler varsa ve şimdi bu yazım ile akıllarına geldiyse merak etmesinler diye yazıyorum.
Pandemide sağlık çalışanlarına tavandan döner sermaye verilecek dendi, o da olmadı.
En azından ben henüz görmedim kendi hastanemde.
Çalışma barışı açısından tek tek çarpıklıkları, hukuka aykırılıkları ortaya koyduk. Kabul edilmedi.
Aynı kurumda, hekimler arasında sınıf farklılıklarının derhal giderilmesi gerektiğini söyledik, dinletemedik.
Çalışanların aidiyet duygularını güçlendirin dedik, karşımızda muhatap bulamadık.
Çalışan ve çalışmayanları ayırın, çalışanları ödüllendirin, çalışmayanları ise temizleyin dedik, çalışanlar çalıştığı ile kaldı.
Bir kısım kendine çalıştı, göz yumuldu.
Herkes bir kaçış içine girdi.
Kamu hastaneleri kan kaybediyor.
Asıl olan devlettir dedik, acil müdahale edilmesini istedik. Yine dinlemediler.
Ya emekli olup, ya yarı zamanlı çalışıp ya da istifa edip gitmeye başladı doktorlar.
Sonuçta idealistlik bir yere kadar, kendi çocuklarınızın ve ailenizin geleceği ortaya çıkınca, tercih edeceğiniz yer bellidir.
Haklı bir kaçıştır bu.
Sizlerden ricam, bu kişileri suçlamayın.
Mecbur kaldık veya mecbur bırakıldık.
Ben ve benim gibi düşünenler, yine milletimize başka yerlerde hizmet etmeye devam edeceğiz.
Sonuçta, bizler devletçi yetiştirildik.
Atatürk kanımıza işlenmiş bir kere. Sökülemez.
Vatan bizlerin önceliğidir.
Bayrak namusumuzdur.
Ben 27 yıl dayanabildim.
Kalanlara sabır, yeni rota çizenlere de başarılar dilerim.
Benden bu kadar. Bir kaç ay sonra ben de rotamı çizmiş olacağım. Sevgiyle kalın” dedi.
Prof. Dr. Bülent Karabulut
Güler yüzlü Hoca Prof. Dr. Bülent Karabulut, sıçak yaklaşımıyla, birçok hastasına kanserle mücadelede büyük moral veriyordu.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.