KAZA SONUCU
- Acar sağol. Bu oltayı çok arıyordum. Kimden duydun? Ne kadar?
- Alp amca lafı mı olur? Manav sözünü etmişti.
- E bari gir içeri bir çay kahve iç. Hem dünürüm Tuna da burada. Hiç tanımazsın değil mi?
- Doğru arkadaşım Koray’ın babası olan senin dürünü hiç tanımam. Ve demir ucu, demir sesi anlamına gelen Tomris adlı kızını da hiç tanımam.
- Gel içeri gel. Tuna, Acar geldi. Toplantı üçlü.
- Tuna amca ne toplantısı?.
- Sen de varsın. Üçlü toplantı.
- Konu ne?
- Acar oğlum. Konu derin. Çıkamıyoruz bir haftadır işin içinden. Aslında iki hanımımızla dörtlüydü. Bugün eski mahalledeki arkadaşlarına gittiler.
- Derin konu ne?
- Koray ile Tomris. Sümüklü çocukluğundan ilk, orta, lise, üniversite dahil bugüne kadar olan iki arkadaşın.
- Neee! Boşanıyorlar mı?
- Bir türlü doğru dürüst evlenemediler ki boşansınlar!
- Anlamadım. Belediye salonunda nikâh. Ardından sekiz çocuk.
- Alp, Tomris’in babası olarak sen başla önce.
- Acar oğlum. Tomris ile Koray kâğıt üzerinde evli.
- Alp amca bugün bulmaca çözme havamda değilim.
- Evliliği tadıyla yaşamıyorlar. Nasıl diyeceksin?
- Nasıl? Evlenme kararını açıklarında şaşırmıştık hepimiz. İki zıt kutup.
- Dünürüm Alp’le çocukluk arkadaşıyız biliyorsun. İki aile olarak ikisini bir arada hiç düşünmemiştik. Şaşırmıştık.
- Şaşırmıştık da söz mü? Donup kalmıştık. Benim kız Tomris, Koray’ı ketenpereye getirmiş.
- Ketenpereye getirmek ne demek?
- Dolandırmış benim oğlumu.
- Koray için bir kız aşk şiiri yazmış. Kızım Tomris de aşk şiirini ‘ben yazdım’ diyerek çıkmış ortaya. Oğlum imzadan sonra anlamış ama…
Eh ne yapalım! Nikâhta keramet, uğur vardır, dedik.
- Bozuldu kerametin uğuru balayının bitimiyle. Bitti balı, kaldı ayısı.
- Bakma öyle Acar! Bitmeyen kavgaları başladı. Hemen boşansınlar dedik ama…
- Aması ne?
- Oğlum Acar biliyorsun geçmişti iş işten. Almıştık haberini. Dördüz torun sahibi olacaktık.
Eh artık bu yuva yıkılamazdı.
- Yani Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde kitabı gibi.
- Bırak dalga geçmeyi oğlum. Sonra iki aile torunlarımıza sırayla baktık.
- Çünkü ne benim ne de Tuna’nın evinde kavga edemiyorlardı.
- Ya kendi evlerinde? Altta kalanın canı çıksın türünden mi?
- Oğlum Acar. Bir daha dalga geçersen seni mevsimlik döveceğim.
- Tamam Alp. Konuya dönelim.
- On ay kadar önce kızım Tomris ile damadım Koray Büyük Otel’e “Biyolojide Yeni Buluşlar Açık Oturumu”na gitmişti. İzleyiciler soru sorarken her nasılsa az ilerideki bayanla söyleşiyle sonuçlanmış bir hamlesi Koray’ın.
- Arkadaşın Koray yemekte içerken o bayan karşı masaya denk gelmiş. Odasının numarasını havada yazmış dudaklarının üstünde: 16. Açmış dudaklarını gene ‘kapı açık’ demiş.
- Kızımın alkol eşiği düşük, bir yudumla sarhoş. Damat dört yudumluk dayanıklı.
Dananın kuyruğu da o zaman kopuyor…
- Nasıl kopuyor Alp amca?
- Kızım bir yudumdan sonra doğru odasına. Kaldıkları oda 116. Yirmi dakika sonra bayan kalkıyor. Yudumların ölçüsünü kaçıran damat bekliyor biraz. Sonra doğru hedefe. Ancak otelde 16 numara yok. O kızcağız karşısındakine artık ne anlatmışsa….
- Benim salak oğlum da alınmış üstüne. Bayana gidiyorum, diye odaları 116’ya.
- Sorduk sonra: “Bunu bize nasıl yaparsınız?”. Anlattılar: “Oldu bir kere”. Lan bir değil, dört kere oldu.
- Demek ikinci dördüzler yılbaşı kazasının sonucu.
- Bana bak Acar sakın Orhan Kemal’in Çukurova’yı anlattığı yapıtını anımsatma! Bakmam oğlumun en iyi arkadaşı olduğuna, başlatırım ben de mevsim sonu indirimini. Aile faciası konuşuyoruz burada. Dingil.
- Anladım. Tomris ile Koray’ın kavga etmelerini durdurmak istiyorsunuz.
- Gerçi fazla beklemedik. İki hamlede sekiz torunumuz oldu. İlk dördü neyse. Artık bu yaştan sonra da pek bakamayız. Bu ikisinin elinde telef olurlar. Bir haftadır düşün dur. Düşünüyoruz. Çare… Çare… Çare…
- Sen de ikisinin de en yakın arkadaşlarındansın. Ancak birazdan gelecekler. Sonra sürdürelim.
- Bir şey aklıma geldi. Denizoba’daki devre mülkü biliyorsunuz. Gökçe hakkını satmak istiyor. Tomris ile Koray oraya bayılıyor…
- Biz de beğeniyoruz. Dünürümle birlikte alalım.
- Zil çaldı. Fiyatta anlaşırız. Aklıma bir şey geldi. Onlar buradayken söyleyeceğim. Sakın karşı çıkmayın. Şimdi kapıyı açıyorum...
- Efendiiim… Kimler gelmiiiş… Hoşgeldiniiiz.
- Acar selam. Sen de hoş geldin. Nerden geldin?
- Alp amcanın oltasını getirdim. Bu arada babalarınızla deminden beri tartışıyoruz. Dediler ki; “Koray’la Tomris kavga etmekten vazgeçemez.”.
- Kızım valla kimden duydu bilmiyoruz. Koray, babandan da biliyorsun. İki aileden laf çıkmaz. Bizden laf çıkmaz.
- İddiaya girelim, dedim. Denizoba’daki devre mülkü yirmi yıllığı bir kuruşa kiralayacağım. İkisinin bir tek kavgası duyulursa, yirmi yıllığın gerçek kirasını ödeyeceksiniz, dedim. İkisi de güldü bana. Daha arabaya biner binmez başlarmışsınız kavgaya. Girmediler iddiaya. Kaybedecekleri için. Altılı ganyanda sonuncu bile gelemezmişsiniz. Güvenilmez ikili imişsiniz. Öyle mi Tomris? Koray?
- Baba yazıklar olsun da diyemiyorum. Böyle mi tanıdın kızını! Ama yazık!
- Kayınpederin de oğlu Koray’ı yanlış tanımış. Acar kaybettin iddiayı. Sen de tanımamışsın ikimizi. Tutamaz mıyız biz sözümüzü? Güvenilmez ikiliymişiz ha! Tomris bundan sonra yirmi yıllık Tip başlıyor. Sessizlik mağarasına giriyorum.
- Tamam. Ben de Sessizlik Okyanusu’nun derinliklerinde yüzeceğim. Ancak demin arabadan inerken: “Nokta nokta konuşma.” dedin ya. Yapacağım bu son hareketten sonra yirmi yıllık Tip başlıyor Koray! Al sana son nokta!
***
Murat Tepebaşılı
*
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.