Ülkede sansür veya ifade özgürlüğü kısıtlaması filan yok.
Resmen gazetecilik ölmüş.
Tabii habercilik ise gömülmüş de haberimiz yok.
Sadece son bir-iki hafta içinde gözüme çarpanları aktarayım.
Başbakan ve AKP Genel Başkanı Davutoğlu görevden alındı ya.
Tabii AKP Genel Başkanlığından da alınmış oldu.
Adam gitti saraya “bu işi bırak Davut Hocam” diyen reisi “emredersiniz” dedi.
Yani “raf ömrü” erken biten bir ürün muamelesine maruz kaldı.
Direnecek hali de yok.
Getiren güç, Davutoğlu’nu erken götürmeye karar vermiş bir kere.
Davutoğlu’na istifadan sonra gazeteciler sordular “Efendim olağanüstü kurultayda aday olacak mısınız?”
Bu soru sorulmaz mı?
Tartışılır.
Bana göre sorulmaz.
Adam, aslında istifa filan etmemiş.
Bana göre ve benim gibi düşünenlere göre resmen görevden “ azil” edilmiş.
Hem başbakanlık ve hem de AKP Genel Başkanlığı koltuğunu bırakmak zorunda kalmış.
Bu koltuklar zaten “ yapışık” düzenlenmiş.
Birinden kalkarsan, öbüründe oturmaya devam edemezsin.
Sayın Davutoğlu “Aday olacak mısınız? sorusunu soran arkadaşın yüzün nasıl baktı bilemem.
Tabii olarak “Hayır adaylığımı koymayacağım” yanıtını verdi.
O anda tüm televizyon ekranlarının alt yazılarında:
“Başbakan Davutoğlu hükumetten çekildi. AKP Genel başkanlığına aday olmayacağını da açıkladı”
Pesss yani…
Yahu adam azledilmiş, azil.
Yani “Olmadı hocam” denmiş.
Bu kişi AKP Genel Başkanlığına nasıl aday olur diye düşünen tek gazeteci yok.
Bu yanıtın neresi haberdir diye düşünen tek bir muhabir veya yönetici yok.
Peki bu nasıl gazeteciliktir?
Bu nasıl haber oluyor?
Anlamak zor.
Bu yetmezmiş gibi istifadan iki gün sonra bir haber daha:
Aynı minvalde bir haber:
“Davutoğlu, twetter da başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı Unvanlarını kaldırdı”
Peki ünvanlarını, yani eski sıfatlarını silmeyecek ve kaldırmayacak da ne yapacaktı?
“Peki ama gazeteciler bu tablolar karşısında ne yapabilirlerdi?
Her iki olayda da ellerini klavyeye dokundurmazlardı.
Çünkü her ikisi de haber değil.
Eğer Davutoğlu “Başbakanlıktan ayrıldım, istifamı verdim ancak olağanüstü kurultayda genel başkanlığa yine adayım” deseydi, işte bu haber manşet olurdu:
Neden?
Çünkü cumhurbaşkanına “Hodri meydan” demiş olurdu.
Reise meydan okuduğunu düşünebiliyor musunuz?
Düşünmeyin, çünkü böyle bir şey olmaz ve olmayacak.
Onun için şimdi önümüze bakalım.
Reis “Ali gel bin” dedi.
Binali bey geldi, başbakan oldu.
Onun da raf ömrü bitecek bir gün.
Sarayın reisi o zaman da “İn Ali” diyecek, o da inecek.
İş bu kadar basit.
www.haberhurriyeti.com / SEZAİ BAYAR
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.