AKP’nin geride kalan 14 yıl içindeki serüveni, hiçbir partinin yaşadığına benzemiyor.
Kendine has üslubu olan…
Kendine özgü bir yönetim tarzına tanık olduk.
Tek adam.
Tek ses…
Tek nefes.
De facto (Fiili durum) bir yönetim biçimi…
AKP’nin kurucusu, lideri, genel başkanı, başbakanı ve sonunda cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatı nasıl yazılır, hangi yönleri öne çıkar bilemem.
Bildiğim tamı tamına 14 yıldır konuşan, devamlı şahsi fikrini beyan eden, hiçbir siyasetçisine son sözü söyleme imkanı tanımayan bir siyasi figür olarak öne çıkıyor sayın Erdoğan.
Ve “yanılgı”ya düştüğünü zaman zaman itiraf eden, “kandırıldığı”nı ara sıra kabul eden, ve “kumpas”lara kurban edildiğini tasdik eden aynı Erdoğan hiçbir zaman iç hesaplaşma yolunu açmamakla da tanınıyor.
Yani genelse “kol kırılır, yen içinde kalır” politikası izliyor.
Hata yapanlar, dışlanan veya dışta kalanların partiyle ilişkisini kesmiyor.
Eğer parlamento dışı kalmışlarsa, onlara bu kez parti içinde veya bürokraside yer açıyor, o kişileri korumaya alıyor.
Sanırım böylelikle de kurucu kadro ana gövdeden ayrılmıyor.
Ayrılsa bile sayıları az ve ellerinde Erdoğan’ın aleyhinde kullanacağı belge- bulgu yok.
Üstelik görevden alınan, gözden düşen, siyaset dışı kalan herhangi bir AKP’li üst yönetici Erdoğan’a karşı muhalif tarafa geçip açıktan mücadele edemiyor, parti kuramıyor veya gelecek planı yapamıyor.
Kurucu kadro adeta bir şeye “yemin etmiş” gibi.
Bir şeylere “el basmış” gibi…
Ama hiçbir sızıntı yok.
En önemlisi devre dışı kalmış olanlar, eğer bir yerlere getirilmişler ise daha da Erdoğancı olabiliyorlar.
Eski bakanlar…
Eski milletvekilleri…
Üç dönem hizmet edip yine parti çatısı altında görev alanlar bu gruptan.
Yani “vefa adamı” rolünü oynuyorlar ve siyasete bir şekilde devam ediyorlar.
En azından Erdoğan’a destek veriyorlar.
Destek vermeseler de “ köstek” olmuyorlar.
Erdoğan’ın 14 yıl içinde yıprandığı bir gerçek.
Yorulduğu ikinci gerçek.
Bir üçüncü gerçek var ki, evlere şenlik:
Erdoğan gitmeye hiç ama hiç niyetli değil.
Hani eskilerin dile getirdiği gibi:
“Tabut teslim bir siyasetçi gibi”
Allah geçinden versin ama Türk siyasetinin yarından sonra yeni kana ihtiyacı var.
Yeni yüzlere…
Yeni seslere …
Ve yeni nefeslere ihtiyacı var.
Hiç kimse vazgeçilemez değildir.
Bir gün bu nasılsa olacak.
O gün bence “bugün” olmalı.
Bugün değilse bile 2017 hayırlara vesile olmalı…
www.haberhurriyeti.com / SEZAİ BAYAR
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.