Haydi gelin, (bizlere metazori dayatılan!) kısır ve kabız gündemin biraz dışına çıkmayı deneyelim bugün, ne dersiniz?
Ne bileyim, bambaşka şeylerden; meşhur Nasrettin Hoca'mızdan, ulu Mevlana’dan ve gizemli Şems’ten bahsedelim mesela.
Şimdiii… Nasrettin Hoca olarak bildiğimiz muzip bilge ile Ahilik teşkilatının kurucusu Ahi Evran'ın (Ahi Evran Nasirüddin Mahmud el Hoyi) aynı kişi olma ihtimali oldukça büyük. (Bana kalırsa o, fakat henüz hiç kimsenin reddedemeyeceği belgelerle yüzde yüz ispatlanmamış olduğu için, 'şüphe payı'nı kenarda tutuyorum!)
Şaşırdınız mı?
Hikaye epey uzun.
Kısaca, yaşadığı devirde Moğol istilası altında olan Anadolu'da isyan bayrağı açan Ahi Evran, Moğollarla iyi ilişkiler içindeki Mevlana (ki, Moğollar tarafından kendisine 'Şeyh'ür Rum' ünvanı veriliyor!) ile de çatışmış doğal olarak.
Mevlana'nın Ahi Evran'a olan kini o kadar büyükmüş ki, meşhur Mesnevi'sinde onu baş düşman ilan edip, aşağılamış. (Ve bu arada, Mevlana Celaleddin-i Rumi için zamanında kendi etrafında ortaya çıkan uygun şartları değerlendirmeye çalışarak peygamberlik makamına yükselmeyi istediği söylenir. Eleştirilen, hatalı bulunan kimi söylem ve davranışları insanların onu daha fazla kutsayıp insanlıktan meleklik konumuna çıkarmaması amacıyla bilinçli olarak yaptığı iddiaları vardır. Allah'ın kendi yarattığı bir varlığa hulûl etmesi -içine girmesi, bir olması!- İslamiyet açısından kabul edilemez bir durum olduğu halde, Cevlâki tarikatının Anadolu'daki şeyhi ve Hulûliye inancındaki Şems-i Tebrizi'nin de etkisiyle, Mevlana Allah'ın kendisine hulûl ettiğini ve Mesnevi'nin O'nun sözleri olduğunu söyleyerek, bir anlamda yeni bir dinin temellerini atmaya çalışmış. Öyle ki, Mesnevi'nin ilk el yazması kopyalarında "Ona ancak temiz olanlar dokunabilir", "Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir" ibareleri varmış.)
O dönem Anadolu'nun içinde bulunduğu karmaşık durumda güçlü Moğollar bu yeni söyleme -kendilerine yakın duran ve sorun çıkarmayan Mevlana'yı çıkarları lehine kullanabileceklerini düşündüklerinden- düşmanca yaklaşmamışlar, dahası desteklemişler.
İşte tam bu noktada, Mevlana ile Ahi Evran ve diğer Türkmen unsurlar arasında kaçınılmaz bir çatışma ve güç kavgası çıkmış. Öyle ki, "Gel, kim olursan gel" sözleriyle ünlü Mevlana, kendisini ziyarete gelen -ancak Ahi Evran'a oldukça yakın duran!- Selçuklu Sultanı Keykavus'a "Ben sana ne öğüt vereyim? Sana çobanlık vermişler, sen kurtluk yapıyorsun. Seni bekçi yaptılar, sen hırsızlık yapıyorsun. Allah seni sultan yaptı, sen şeytanın sözüyle hareket ediyorsun" diyerek, hiç ilgi göstermemiş.
Ahi Evran Nasirüddin Mahmud el Hoyi (Hace Nasıreddin veya bildiğimiz adıyla Nasrettin Hoca) Moğolların (ve Moğollara yakın Mevlana ile Şems’in) Anadolu'yu İranileştirme çabalarına karşı halkın önüne geçip savaşmış ve bu süreçte (Mevlana’nın da teşvikiyle!) öldürülse de, verdiği büyük mücadele ölümünden sonra kazanılmış. (Bu arada, Mevlana’nın can dostu Şems’in öldürülmesinde Ahi Evran'ın parmağı olduğu da söylenir.)
Ancaaak… Sonraki çağlarda Anadolu halkının çok sevdiği Ahi Evran'ın tüm izleri egemen güçler tarafından itinayla silinmiş, isyankar karakteri ve otoriteye başkaldıran söylemi Nasrettin Hoca'nın saf ve komik kimliğine indirgenip örtülmeye, unutturulmaya çalışılmış.
Ne ilginç değil mi?
Ve bildiklerimizden, bildiğimizi sandıklarımızdan ne kadar farklı!
Haa, bu arada, unutmadan ekleyeyim:
Bence Mevlana'nın - Türkiye'de ve dünyada!- bu kadar el üstünde tutulmasının asıl sebebi nedir, biliyor musunuz?
Her daim egemenler tarafından yaratılmak ve çoğaltılmak istenen akmaz-kokmaz-bulaşmaz-bana dokunmayan yılan bin yaşasın-teflon karakterli insanların (doğal olarak buna Müslümanlar da dahil ki, işin bu kısmı 'üst akıl' açısından çok önemli!) evrensel (hem de kitaplı!) peygamberi olma potansiyelinde bir kişilik olması.
Ermişlerin (?) en aristokratı!
Aristokratların en ermişi!
Etrafında dünya yıkılırken (o günlerin vahşi Moğol istilasından, bu günlerin vahşi küresel sömürüsüne!) olan bitenleri görmezden gelecek 'gönlü tanrı ve insan sevgisiyle dolu' kaç 'yüksek şahsiyet' vardır şu alemde, söylesenize!
Efendim?
Çok mu diyorsunuz?
Peki.
Kimbilir, belki de siz haklısınızdır.
Murat Hiçyılmaz / murat_hicyilmaz@ yahoo. com
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.