Günün İçinden - 30.10.2023

Güzel bir gün dileğimle mutlu sabahlar ve tüm dostlarıma, okurlara günaydınlar…

Neşeli ve güleç yüzlü güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle, biraz tebessüm ederek yazıya başlayalım…

Tebessüm

İT KIRKIYORUM

Batı'nın "sinek avlamak" deyimi yerine, Doğuda "it kırkmak" deyimi kullanılır.

Berberin biri bir müşterisini tıraş ederken, yoldan geçen biri hal hatır sormuş:

-İşler nasıl?

Son zamanlarda işleri kesat olan berber cevap vermiş:

-Görüyorsun işte; it kırkıyorum.

KAZANAN KİM

Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken... Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi:

-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen... Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm. Senin olsun.

Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile... Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.

Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken... Ağa birden düşünceye daldı. "Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti” diye:

-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum. Kaça verirsin?

-Para filan istemem. Aldığım fiyata veririm, ağa...

-Yani?

-Yanisi şu; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü? Sen de onları ye! Al arabayı, atları koşumları!

Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...

Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...

-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?

-Nasıl gülmem, ağam? Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi. Şimdi yine senin... Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?

KİM ŞİŞTİ

Küçük bir otomobilde giderken, yol kenarında işaret eden bir köylü gördü. Bu sıcakta onu arabaya almanın vicdan borcu olduğuna inanıp durdu. Ama köylü çekingenlik gösterdi:

-Sağ olun... Şey... İneğim de var da... Birlikte gelmemiz gerek...

-A… o olmadı işte... İneği ne yapacağız?

-Bağlarız arkaya...

-Olur, mu hiç? Ben gazladım mı, bağ kopar, inek geride kalır, gideriz biz.

-Yok, yok, merak etmeyin! Yetişir bize...

Köylü öyle ısrar ettiki sonunda ineği bağladılar otomobilin arkasına

Ve hareket ettiler. Kilometre saati giderek yükseliyordu:

10...20...30...40...inek oralı değildi. Arabanın hızına uyarak koşuyordu... Araba hızlanıyordu:

50...60...80...90...inek yine koşuyordu aynı tempoda... Arabayı kullanan bayağı sinirlenmişti... Birden gazladı:

100...120...Derken 150 kilometreye çıktığında... Köylüye döndü :

-Bak seninki şişti. Dili dışarı çıktı.

-Ne şişmesi! Şişmekten değil dilini dışarı çıkarması... Sen yavaş gidiyorsun da sollamak istiyor bizi. Diliyle işaret verip yol istiyor.

Dipnotum

Şiir - 1

“… Ben aşkı oralarda bir eski gömüt kapağında gördüm de bir gece, çıldıra yazdım / Mermer bir gömüt kapağında oralarda bir sokağın temmuz tozlarında bir gece / Yukarda sonsuzluğa duman duman savuran o korkunç uzak yıldız harmanı ve çivit / aşağıda cırcırböceklerinin o hiç bitmeyecekmiş gibi sürüp giden korosu ve kerpiç…”

Hasan Hüseyin’in bir şiiriyle haftaya başlamak istedim. Ve şiirin derin anlamlarını aktarmaya çalıştım:

İster zaman deyin siz ona, ister ölüm. “O görünmez kırkayaktır” inanı kalmaya iten. Gidilse de, bir daha dönülmese de, gelecekte olmaktan vazgeçmez insan. Bireysel bitişe sözle, sesle, renkle, taşla, mermerle direnmesini bilmiştir o. Kendinden sonra yaşayacak tekkelere, giderek toplu bir bilince ulaşmak, onda sürmek, böylece üç boyutlu bütün zamanıyla uygarlık çizgisinde kalmak için işaretler, parolalar bırakmıştır geriye. Meşe yapraklarından da taze, üzüm salkımlarından da diri, bir çift su kalmış mermer bir gömüt kapağında. Saçları iki ırmak gibi omuzlarından. Bir çift orman gölü alnının kuytusunda, uğulduyor mermer. Duyuyor muyuz mermeri?

(yarın kalan yerden…)

Bir yazar / Bir öykü;

NURULLAH ATAÇ

Hakkında

Nurullah Ataç (d. 21 Ağustos 1898 - ö. 17 Mayıs 1957), Türk eleştirmen, denemeci, yazar, şairdir. Eleştiri ve deneme alanı dışında hemen hemen eser vermeyen sayılı yazar ve şairlerden biridir.

Nurullah Ataç, 21 Ağustos 1898'de Hammer'in Osmanlı Tarihi isimli kitabı Türkçeye çeviren Mehmet Ata Bey'in oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Nurullah Ataç'ın babası Mehmet Ataç başarılı bir bürokrat idi. İlkokuldan sonra Galatasaray Lisesi'nde 4 yıl okudu. Daha sonra eğitimini İsviçre'de sürdürdü. Babasının ölümünün ardından 1919'da İstanbul'a döndü. 1922 yılına kadar İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni sürdürdü tamamlayamadı. Fransızca öğretmenliği ve tercümanlık yaptı. 1945'ten sonra Cumhurbaşkanlığı çevirmeni olarak görev yaptı.

1926 yılında Leman Ataç ile evlendi. Bu evlilikten 1926'da, daha sonra babasının yaşamından kesitler anlattığı kitabı "Babam Nurullah Ataç’ı yazacak olan Meral Ataç Tolluoğlu doğar.

TDK yayın kolu başkanı oldu. İlk şiirleri Dergâh’ ta yayımlandı. Fransız, Latin ve Rus klasiklerinden çeviriler yaptı. Gazete ve dergilerde eleştiri ve deneme türünde yazılar yazdı. Eleştiri yazılarıyla Türk edebiyatında izlenimci eleştirinin ilk örneklerini verdi. Akşam'da tiyatro eleştirmenliği, Hâkimiyeti Milliye, Ulus, Milliyet, Tan, Posta, Cumhuriyet, Son Havadis, Dünya gazetelerinde eleştiri yazıları çıktı. Denemeleri Türk Dili, Varlık, Yedi gün, Ülkü, Seçilmiş Hikâyeler dergilerindedir.

Ataç yazı yaşamına tiyatro eleştirisi ile başlamıştır. İlk yazısı 1921’de Dergâh ’ta yayımlanan “Türk Tiyatrosunda İlk Göz Ağrısı” adlı tiyatro eleştirisidir. Ataç, tiyatro eleştirisi ile ilgili yazılarını Dergâh ve Akşam dışında Hâkimiyet-i Milliye, Milliyet, Son Posta, Haber-Akşam Postası, Ulus, Son Havadis gazetelerinde ve Hayat, Darülbedayi (Türk Tiyatrosu), Yeni Adam, Ülkü dergilerinde yayımlamıştır. Bu gazete ve dergilerde 1921-1957 yılları arasında tiyatro hakkında yaklaşık 125 yazısı bulunmaktadır ve bu yazıları kitaplarına girmemiştir. Ataç, tiyatro eserleri için yazdığı eleştirilerle Türk tiyatrosu için bir yol gösterici olmuştur. Batılı tiyatroyu yakından tanıyan Ataç, Türk tiyatrosunun ve seyircisinin Batı’nın seçkin oyunlarını oynayacak ve izleyecek düzeye gelmesi için çok çaba harcamıştır. Ataç tiyatro hakkında yazmış olduğu eleştirilerle yalnızca tiyatro sanatı ile ilgili teorik görüşlerini ve Türk tiyatrosunun tarihî gelişimini gözler önüne sermekle kalmamış, aynı zamanda bu sanatın Türkiye'de gelişimine de katkıda bulunmuştur.

Günlerin Getirdiği

Günlerin Getirdiği kitabı iki farklı bölümden oluşur. Birinci bölüm olan 'Günlerin Getirdiği' kısmında hatıralar, edebiyat, konuşma ve iletişim üzerine yazarın kendi düşüncelerine yer verilmiştir. Bu kısımda ayrıca yazarın Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı gibi isimler hakkında ne düşündüğü de aktarılmıştır. Kitabın ikinci bölümü olan 'Sözden Söze' kısmında ise daha çok edebiyat üzerine yazılara yer verilmiştir. Bu bölümde şiir, düz yazı, edebiyat âlemi, yazarlık ve etik gibi birçok farklı konu ele alınmıştır. Tüm eser boyunca ise dönemin yazar ve şairleri hem eleştirel hem de yapıcı bir dille eleştirilmiştir. Günlerin Getirdiği, deneme türünde kaleme alınmış bir eserdir. Bu eserde yazar farklı konularda kendi düşüncelerini okuyucuya aktarmıştır. Özellikle dönemin edebiyat anlayışı ve dönemin önde gelen isimleri eleştirilmiştir.

Deneme türü, bir yazarın kendi üslubunu en açık seçik şekilde gösterdiği tür olarak gösterilebilir. Okurlar hem yazarın kişisel düşüncelerini hem de yazı tarzını daha iyi anlayabilmek için deneme türünü tercih edebilirler.

“… Dünyada söylenilmedik söz yoktur derler. Biz de birbirimizden imkânsız meziyetleri beklemeyelim.

Hepimiz kapalı birer kutuyuz: kendimizden başka kimsenin anlayamayacağı, kendimizden başka kimseyi anlamayan birer âlem. Istırap önce hayret veriyor; o kadar ki insan inanmak istemiyor.

Düşlerimiz, düşüncelerimiz bizim buyruğumuza uyar mı sanırsınız? Asıl onlar bize buyurur, asıl onlar bizi sürükler. Ne yapalım ki bazen rüyalarımızın hesabını görmek de lâzım geliyor. Kitapların uzaklaştığı, yabancılaştığı saatler vardır. En iyilerini, en sevdiklerinizi açın, sarmazlar sizi: anlattıklarına kendinizi bir türlü kaptıramazsınız, aradığınız sözleri, yalnızlığınızı avutacak sözleri birinde bulamazsınız…”

Yorum

Öğrendim; “mele” de denirmiş, “mela” da denirmiş. Türkçesi “molla” demekmiş. Cumhuriyet döneminde resmen kapatılan ancak yeraltında faaliyet gösteren Kürt medreselerinde eğitim alanlar kastediliyormuş.

Diyanet işlerinde “melleler” için bin kişilik kadro açıldığı haberini alır almaz etrafa şöyle bir kulak kabarttım.

İşittiğim sesleri takdim ediyorum:

(yarın kaldığım yerden devamla…)

Bir şair / bir şiir;

YUSUF HAYALOĞLU

Vuruldu

Vuruldu bir uçurum derinliğinde

Yaylada bir seherin serinliğinde

Avcıdan yarasını gizlercesine

Çığlığını gömerek devrildiğinde

Vuruldu ciğer parem kanlar içinde

Vuruldu yürek yaram kanar içimde

Mavzeri başucunda dağ yamacında

Parmağı donup kalmış tetik ucunda

Sabahsız bir uykuya dalarcasına

Beyaz bir çiğdem açmış kanlı saçında

Hakkında

1953 yılında Ovacık'ta doğdu. Parasız yatılı sınavında Türkiye ikincisi oldu ve Haydarpaşa Lisesi'nde yatılı okudu. Bir kısmı Elâzığ’da geçen lise eğitiminden sonra İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde resim eğitimine başladı. Bir yandan da Cağaloğlu matbaalarına grafik işleri ve bijuteri atölyelerine takı ve aksesuar modelleri yapıyordu. 1972 yılında üniversite eğitimine ara vererek evlendi. Askerliğini Bornova, Burdur ve Konya 2. Ordu Karargâhında ressam olarak yaptıktan sonra Elazığ’da ulusal bir gazetede muhabirlik yaptı.

İstanbul’a geri döndü. Yılmaz Güney ile tanışıp Güney Filmcilikte çalışmaya başladı. Üç yıl boyunca burada senaryo, öykü, roman, afiş, poster ve kartpostal hazırlanmasında görev aldı. Güney dergisiyle yolculuğu sürerken gelen 12 Eylül sürecinde o da geçti Nizamiye kapılarından. Çıktığında Cağaloğlu'nda açtığı atölyesinde matbaa ve yayınevlerine resim-grafik işleri yapmaya devam etti.

Kız kardeşi Gülten'in 1986 yılında Ahmet Kaya ile evlenmesi hayatında yeni bir dönüm noktası oldu. Ahmet Kaya'nın onun yıllardır karaladığı ve bir kenara koyduğu şiirlerle tanışmasıyla aralarında 13 yıl sürecek bir üretim ortaklığı başladı. Bu süreçte “Yorgun Demokrat”, “Adı Bahtiyar”, “Ayrılık Hediyesi”, “Hani Benim Gençliğim”, “Başım Belada” gibi pek çok esere imza atarak bir döneme damga vurdular. Hayaloğlu ayrıca “Dağlarda Kar Olsaydım”, “Nankör Kedi”, “Sen Ağlama Yar” gibi şarkılar yapıp Ferhat Tunç'tan, Fatih Kısaparmak, İbrahim Tatlıses ve Müslüm Gürses'e kadar pek çok sanatçı ile çalıştı. 1999 yılında Ahmet Kaya için yazdığı “Giderim” yılın şarkısı oldu.

Ahmet Kaya'nın Türkiye'den ayrıldığı yıl Ah Ulan Rıza isimli ilk albümünü çıkardı. 2002'de Gözleri İntihar Mavi isimli ilk şiir kitabını yayınladı. Kitabı 48. baskıya ulaşarak bir rekora imza attı. Üst üste gelen ağabeyinin, Ahmet Kaya'nın ve annesinin ölümü ile sıhhatini büyük ölçüde kaybetti. Her şeye rağmen eserlerini yaratmaya devam etti.

İkinci albümü Bir Acayip Adam'ın da ilki gibi satış rekorları kırmasıyla bu kez Flash TV, Radyo Barış, Kral TV ve Su TV'de programlar yapmaya başladı. Bir yandan da yurt içinde ve yurt dışında çeşitli konser ve dinletilerle şiirlerini halka ulaştırdı, ödüller aldı.

Akciğer kanserine yakalanan Hayaloğlu, 3 Mart 2009’da tedavi gördüğü Bakırköy Acıbadem Hastanesi'nde sabaha karşı çoklu organ yetmezliğinden hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Küçükarmutlu Cemevi'nde ve Yeniköy Merkez Camisi'nde düzenlenen iki törenin ardından Yeniköy Mezarlığı'nda toprağa verildi.

TARİHTE BUGÜN ÖNEMLİ OLAYLAR

* 1757 - Osmanlı padişahı III. Mustafa'nın tahta çıkışı.

* 1873 - Teodor Kasap tarafından çıkarılan mizah gazetesi Hayal yayınlanmaya başlandı.

* 1905 - Aspirin ilk kez satışa sunuldu.

* 1918 - Çekoslovakya'da cumhuriyet ilan edildi.

* 1918 - I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu ile galip devletler arasında Mondros Mütarekesi imzalandı.

* 1919 - Sedat Simavi tarafından çıkarılan siyasi mizah dergisi Diken yayınlanmaya başladı.

* 1920 - Kars'ın Kurtuluşu. Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki ordu büyük bir zafere imza attı.

* 1920 - Avustralya Komünist Partisi Sidney'de kuruldu.

* 1923 - Mustafa Kemal Paşa, Başbakanlığa İsmet Paşayı (İnönü) atadı.

* 1937 - Ankara Gar binası törenle açıldı.

* 1938 - Orson Welles'in radyoya uyarladığı Dünyalar Savaşı (H.G. Wells) oyunundaki Marslıların istilasını gerçek sanan Amerikalılar büyük panik yaşadı.

* 1942 - İngiliz ordusu, El Alameyn'de Alman ordusuna saldırıya geçti

* 1956 - Birleşik Krallık ve Fransa, İsrail ve Mısır'a Süveyş Kanalı'nı 12 saat içinde terk etmelerini bildirdi.

* 1960 - Birleşik Krallık'ta ilk başarılı böbrek nakli Michael Woodruff tarafından gerçekleştirildi.

* 1961 - Sovyetler Birliği, Arktik Okyanusu'nda yer alan Novaya Zemlya takımadasında 58 megaton gücünde bir Hidrojen bombası denemesi yaptı. Bu Dünyada meydana gelmiş insan elinden çıkmış en güçlü patlamaydı. Nikita Kruşçev "Çar Bombası" kod adlı bu denemen

* 1961 - Türkiye ve Almanya resmî işçi alım anlaşmasını imzaladılar.

* 1970 - Vietnam'da son altı yılın en şiddetli muson yağmurları: 293 kişi öldü, 200,000 kişi evsiz kaldı.

* 1973 - Boğaziçi Köprüsü, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından açıldı.

* 1974 - Muhammet Ali, Kinşasa-Zaire'de George Foreman'ı yenerek tekrar dünya ağır sıklet boks şampiyonu oldu.

* 1980 - Bülent Ecevit, CHP genel başkanlığından istifa etti.

* 1980 - El Salvador ve Honduras sınır ihtilaflarına son veren bir barış antlaşması imzaladılar. İki ülke 1969'da aralarında yaptıkları bir milli futbol maçından sonra tarihe "Futbol Savaşı" olarak geçen beş günlük bir savaşa tutuşmuşlardı.

* 1983 - Erzurum ve Kars'ta meydana gelen depremde, 1.330 kişi öldü, 534 kişi yaralandı.

* 1983 - Arjantin'de yedi yıllık askeri rejim sonrasında ilk demokratik seçimler yapıldı.

* 1984 - Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Mürted'de uçak fabrikasının (TAI) temelini attı.

* 1995 - Kanada'nın Québec Eyaletinde özerklik isteyenler, bu konuda yapılan halk oylamasını kıl payıyla kaybettiler (Oy oranı 49.4% 'a 50.6% idi). Kazansalardı Québec'in Kanada'dan bağımsızlığı için görüşmelere başlayacaklardı.

* 2001 - Michael Jackson, Invincible albümünü piyasaya sürdü.

TARİHTE BUGÜN DOĞANLAR

* 1735 - John Adams, ABD'nin ilk başkan yardımcısı ve 2. başkanı (ö. 1826)

* 1858 - Duiliu Zamfirescu, Rumen yazar (ö. 1922)

* 1861 - Antoine Bourdelle, Fransız heykeltıraş (ö. 1929)

* 1864 - Theodor Wiegand, Alman Arkeolog (ö. 1936)

* 1871 - Paul Valery, Fransız yazar (ö. 1945)

* 1882 - Günther von Kluge, Nazi Almanyası'nın Generalfeldmarschall'i (ö. 1944)

* 1885 - Ezra Pound, ABD'li şair (ö. 1972)

* 1906 - Giuseppe Farina, İtalyan otomobil yarışçısı (ö. 1966)

* 1930 - Clifford Brown, ABD'li caz trompetçisi (ö. 1956)

* 1960 - Diego Maradona, Arjantinli futbolcu

* 1961 - Fatih Özal, Türk basketbolcu ve antrenör

* 1962 - Stefan Kuntz, Alman futbolcu ve teknik direktör

* 1964 - Jean-Marc Bosman, Belçikalı futbolcu

* 1970 - Nia Long, ABD'li oyuncu

* 1973 - Edge, Kanadalı profesyonel güreş emeklisi

* 1973 - Raci Şaşmaz, senarist - yapımcı

* 1975 - Dimitar Ivankov, Bulgar futbolcu

* 1978 - Doğa Rutkay, Türk aktris

* 1985 - Gülçin Ergül, Türk şarkıcı (Hepsi grubu üyesi)

* 1986 - Margareta Kozuch, Alman voleybolcu

* 1989 - Nastia Liukin, ABD'li artistik jimnastikçi

* 1992 - MC Daleste, Brezilyalı rapçi (ö. 2013)

TARİHTE BUGÜN ARAMIZDAN AYRILANLAR

* 1730 - Nedim, Türk divan şairi (d. 1681)

* 1757 - III. Osman, Osmanlı padişahı (d. 1699)

* 1910 - Jean Henry Dunant, İsviçreli yazar ve iş adamı, Kızılhaç'ın kurucusu (d. 1828)

* 1968 - Ramón Novarro, Meksika'lı aktör (d. 1899)

* 1975 - Gustav Ludwig Hertz, Nobel Fizik Ödülü sahibi Alman fizikçi (d. 1887)

* 1987 - Joseph Campbell, ABD'li yazar ve mitoloji uzmanı (d. 1904)

* 1993 - Ömer Asım Aksoy, Türk dilbilimci (d. 1898)

* 1997 - Samuel Fuller, ABD'li sinema yönetmeni (d. 1912)

* 2004 - Peggy Ryan, ABD'li sinema oyuncusu (d. 1924)

* 2009 - Claude Lévi-Strauss, Yahudi asıllı Fransız antropolog ve etnolog (d. 1908)

* 2015 - Sinan Şamil Sam, Türk profesyonel ağır sıklet boksörü (d. 1974)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mustafa Gökçek - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.



İZMİR MARKALARI

Şehir Markaları arasındaki yerinizi alın, fırsatı kaçırmayın

+90 (232) 246 82 46
Reklam bilgi