Düşürdüler Kütahya'da Sırtında Yine Kütahya

Kütahya'da okudu, Kütahya'da hakemliğe başladı, Kütahya'da klasmana yükseldi, Kütahya'da klasman düştü, düşürüldü ve İzmir'e geldi, klasmana girdi, yükseldi, FİFA oldu, şimdi de NG Erkan Güral Seramik Porselen Kütahya, reklamı sırtında, 4 yıl boyunca.

Selçuk, İzmir 1986 doğumlu.
Lisanslı, kulüplü futbol oynamaya başladı, her erkek çocuk gibi.
Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü'nü kazandı, Selçuk'tan Kütahya'ya taşındı.
Kütahya'da öğrenimine, eğitimine devam etti.
Kurs açıldı, işi gücü spor zaten, futbol hakemliği kursuna başvuruda bulundu.
Yazılı, mülakat, koşu sınavlarını başarıyla tamamladı, Kütahya amatör ligde sahaya çıkmaya başladı.
Sevimli yüz ifadesiyle sevilmeye, saygı görmeye, dikkat çekmeye başladı Selçuklu Halil Umut Meler.
Klasmana yükseldi, alındı Kütahya'da.
Okulu bitince Kütahya'dan ayrılmak da var.
Klasmanda paşa paşa maçlarına gidip, Kütahya'nın gözbebeği oldu.
BESYO'dan mezuniyet yaklaşınca, bir başka Kütahyalı, Kütahya çocuğu, Kütahya'dan başka bir hakem düşmesin, diye Meler'i düşürdüler.

Yani profesyonel maçlara çıkamayacaktı, artık.
İzmir'e Selçuk'a üniversite mezunu, futbol hakemi sıfatını kazanarak döndü.
Morali çok bozuldu, dönüşü yoktu hakem olacaktı, yükselecekti.
Kısa sürede İzmir İl Hakem Kurulu'nun da faal hakem ve gözlemcilerinin de, MHK'nin de dikkatini çekmeyi başardı.
Bir hakem azmederek, ister ama tek başına değildir.
Mutlaka izleyin, iyiliğini isteyen bir çift göz mutlaka vardır.
Bir hakem de herkesin emeği vardır, ben bile izlemiştim.
Çok iyi hakem olacağı belliydi, yazdım, sağa sola söyledim.
Şimdi benim sayemde mi yükseldi, FİFA oldu, yoo asla.
Kendi yeteneği, azmi ve de dinlemesi, kulak vermesi, tavsiyeleri dikkate alması, işi bitirdi.
Kütahya hakem ve gözlemcilerinin de emeği geçti, katkısı oldu.
Her yerde, her kentte yapılır.
Doğru değil mi, yanlış mı değil mi bilemiyorum.
Kendi memleketlisine sahip çıkmak, bilemiyorum.
Haksız da değiller, haklı da ortada kalıyorum.
Her şerde bir hayır vardır, diyelim.
Herkesin katkısı vardır dedim ya.
Bir örnekle durumu canlandırayım, İzmir'den.
Dönemin Süper Lig hakemi Yavuz Karaozan, görevdedir.
Birlikte çok maça çıktığı, yardımcı hakemlik yaptığı Hakkı Öncü'den rica eder.
'Bir çocuk var, Kütahya'dan geldi, klasmandaydı, düşürülmüş. Bir bak Foça'da maçı var', Öncü hemen gider.
Pek olmaz ama, klasmanda yer alan iki yardımcı hakem verilir.
Hakem iyiyse, hakemse iki durumda kendini gösterir.
Ya yardımcıların çok iyiyse, yardımcı olursa.
Ya da yardımcıların iyi değilse, sürekli ters düşülürse.
Başka alternatif, şık yok ki.
Dediğinizi duyar gibiyim, ama böyledir hakemlikte.
Yağmurlu bir gündür Foça'da, zevkle izler Hakkı Öncü.
12.Kural, fauller ve fena hareketleri yorumu harika, yağmura rağmen.
Maç boyunca içinden 'bu çocuktan olur' der.
Maç bitiminde soyunma odasına girer, seri adımlarla.
Girer ve tebrik eder, 'Sen FİFA hakemi olacaksın, kendine dikkat et' der, yıl 2012.
Benim vakti zamanında devrem İsmet Arzuman'a ve Mustafa Çulcu' ya dediğim, yazdığım gibi, 'FİFA olacaksınız'.
Az buçuk anlarız, hakemden de hakemlikten de.
Halil Umut Meler kendine söylendiğini anlamaz, sağa sola bakar.
'Sana söylüyorum evlat sana' der, Hakkı Öncü dobra adamdır. 
Yavuz Karaozan'a hemen iletir, 'Alın bu çocuğu klasmana, yazık olmasın' diye de uyarır.
Öyle de olur.
Yıl ortasında, ocak şubat döneminde klasmana, bölgeselden ulusala alınan tek isimdir.
Torpilsiz, kartvizitsiz, alnının teriyle, liyakatiyle.
6 yıl içinde de FİFA hakemi olur.

Bunları niye mi yazdım ?
Avrupa Şampiyonası'na gidecek, gitmesi gereken tek hakemimizdir, İzmir'imin gözbebeğidir, gururudur.
Gitmeli, gitsin, gidecek de.
O bu ne demiş ne yazmış, umurumda değil.
İnsan mı insan.
Hakem mi hakem.
Gerisi de teferruat.
www.haberhürriyeti.com / Metin AYDINOĞLU