Güzel bir gün dileğimle mutlu sabahlar ve tüm dostlarıma, okurlara günaydınlar…
Neşeli ve güleç yüzlü güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle, biraz tebessüm ederek yazıya başlayalım…
Tebessüm
NERESİNDEN
Kore'de Türk Tugayından iki Anadolulu asker biraz gezmek için firar ederler. Şehirde bir aşağı bir yukarı dolaşırken inzibat subayı bunları yakalar ve sorar:
-Hani sizin izin kâğıtlarınız?
Erler subayı atlatırız umuduyla:
-Biz Amerikalıyız... Diye cevap verirler. Subay durumu anlar, ama hiç bozuntuya vermez :
-Amerika'nın neresindensiniz? diye sorunca:
-İçindenik kumandanım! Diye yanıt verirler.
SEVGİLİ
AMELİYAT YERİ
İki sevgili bir ağacın gölgesinde otururlar.Delikanlının tatlı sözleri arasında bir ara kız sevgilisinin kulağına fısıldar :
-Sevgilim sana apandis ameliyatı olduğum yeri göstereyim.
Delikanlının gözleri parlar.
-Göster canım göster.
Kız eliyle uzak bir yeri göstererek:
-Bak şu ilerde görünen sarı bina var ya, onun üçüncü katı....
BENİ YETERİNCE SEVSEYDİNİZ
Genç bir delikanlı saatlerdir genç kızın peşinden geliyordu. Genç kız dayanamayıp arkasını döndü:
- Neden saatlerdir beni takip ediyorsunuz? diye sordu.
Genç erkek:
-Sizi seviyorum hem de canımdan çok seviyorum!
Genç kız:
-Bak benim arkamdan ablam geliyor, o benden daha güzel benden iş çıkmaz sen ona git..
Delikanlı arkasını dönüp bakınca çok çirkin bir kızın geldiğini görüp sinirlenmiş ve genç kıza dönmüş
-Neden bana yalan söylediniz?
-Asıl siz bana neden yalan söylediniz? Eğer beni yeterince seviyor olsaydınız dönüp arkanıza bakmazdınız çünkü gözünüz benden başkasını görmezdi!
GELİN ADAYI
Çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır. Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmıştır.
Gelin adayı odaya topallayarak girer.
Damat adayı çöpçatana bakar:
-Topal bu, der.
Çöpçatan başıyla onaylar.
Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar. Peruk elinde kalır. Çöpçatana bakışlarıyla:
-Kel bu, der.
Çöpçatan başıyla onaylar.
Damat adayı odadaki gümüş takımlara antikalara bakar. Onların da sahte olmasından şüphelenir. Çöpçatanın kulağına fısıldamak ister.
Çöpçatan:
-Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır, der.
Dipnotum
Şiirin kökeni - 2
(Dünden devamla…)
Örneğin en tiksindirici hayvanlar, hatta cesetler, taklit edildiklerine tiksinti uyandırmamaktan başka bize haz da verirler. Bunun nedeni öğrenmenin yalnız filozoflar için değil herkes için büyük bir zevk olduğudur. Şu farkla ki öteki insanlar bu zevki daha az duyarlar. Nitekim nesnelerin imgelerinden duyduğumuz haz şundan ileri gelmektedir: Nasıl kibir portre karşısında “Aaa, tıpkı kendisi!” diye haykırırız, aynı şekilde bir imgeye dikkatle baktığımızda, o imgenin neyi temsil ettiğini bulgularız. Eğer bu imge, doğada özünü (aslını) görmediğimiz bir şey ise, bu kez bize zevk veren öğe o şeyin tam bir kopyası olması gereken imge yerine teknik yetkinlik, renk veya daha başka bir öğe olacaktır.
İnsanda yalnızca, genel olarak taklide yatkınlık gibi doğal bir eğilimden başka; dille, uyumla ve ritimle taklit etme eğilimi de vardır. Dille, ritimle ve uyumla taklide başkalarına göre daha yatkın olan kimseler; ağır ağır, derece derece ilerleyip yetkinleşerek, şiirin doğmasını sağladılar. Nitekim şiir, kaba ve güdüsel yaratılardan gelişerek yetkinleşmiştir…
(Devamı yarın…)
Bir yazar / Bir öykü;
FYODOR DOSTOYEVSKİ
Hakkında
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (11 Kasım 1821, Moskova - ö. 9 Şubat 1881, Sankt-Peterburg),
20. yüzyıl roman anlayışına imzasını atan Rus roman yazarıdır.
Çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Petersburg’daki Mühendis Okulu'na girdi. Babasının ölüm haberini burada aldı. Okulu başarıyla bitirdikten sonra İstihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı. Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı İnsancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı.
1849 yılında devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiası ile tutuklandı. On ay hapishanede kalan Dostoyevski, kurşuna dizilmek üzereyken diğer sekiz tutuklu arkadaşı ile affedildi. Cezası dört yıl kürek, dört yıl da adî hapse dönüştürüldü. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Burada geçirdiği dört yılın ardından er rütbesi ile hizmete verildi. Subaylığa kadar yükseldi. 1857 yılında Mariya Dmitriyevna İsayeva ile evlendi. Beş yıl boyunca görev yapan Dostoyevski, 1859 yılında özgür bırakıldı ve Petersburg'a yerleşti.
Petersburg'a döndükten sonra Ezilenler (1861) ve Ölüler Evinden Anılar (1862) adlı eserleri yazdı. Kardeşiyle birlikte iki dergi çıkardı. 1862'de arzuladığı Avrupa seyahatini gerçekleştirdi. Sara nöbetleri ve kumar bağımlılığı yüzünden maddi açıdan darlığa düştü. Bu dönemde Yeraltından Notlar (1864), Suç ve Ceza (1866), Kumarbaz (1866), Budala (1868), Ebedi Koca (1870) ve Ecinniler (1872) gibi eserleri yazdı. Eşinin ölümünden sonra sekreteriyle evlendi. Yeniden borçlandı ve kumaranelerde gezmeye başladı. Kızının ölümünün ardından büyük bir sarsıntı geçirdi. Delikanlı (1875), Bir Yazarın Günlüğü (1876) ve Karamazov Kardeşler (1879) adlı eserlerinde yazarlık hayatı boyunca konu edindiği temaları yeniden ele aldı. Karamazov Kardeşler adlı yapıtını üç yılda bitiren Dostoyevski, bir ciğer kanamasıyla yatağa düştü ve 28 Ocak 1881 tarihinde öldü. Dostoyevski için 31 Ocak 1881 tarihinde yapılan cenaze töreninde yaklaşık otuz bin kişi tabutunun arkasından yürüdü.
Dünya edebiyatını en çok etkileyen ve en çok okunan yazarlardan biri olan Dostoyevski'nin eserleri birçok 20. yüzyıl düşünürünün fikirlerini derinden etkiledi.
Beyaz Geceler
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
Öykünün Hayalperest anlatıcısı, Petersburg’un “beyaz geceler”inde sokaklarda dolaşırken, Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da Hayalperest kadar yalnızdır. İkinci buluşmalarında aralarında bir dostluk doğar; Nastenka, Hayalperestimize, kendi yaşam öyküsünü anlatır: Âşık olduğu bir genç adam bir yıl sonra ona geri döneceğini söyleyerek Moskova’ya gitmiş, ama aradan bir yıl geçmesine karşın tek bir mektup bile yazmamıştır. Bu arada, Hayalperestimiz de Nastenka’ya vurulduğunu fark eder, ama duygularını gizler.
Yalnızca 19. yüzyıl Rus edebiyatının değil, dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Dostoyevski’nin 27 yaşında yazdığı Beyaz Geceler, sevecen, okuru sarıp sarmalayan, ama hüzünlü bir uzun öyküdür. Bir yanıyla romantik bir aşk üçgeninin, bir yanıyla da bir kişilik parçalanmasının öyküsüdür.
“Dört gecelik bir aşk hayali” diye tanımlanabilecek bu küçük başyapıtı, Sabri Gürses’in Rusça aslından yaptığı çeviriyle ve Dostoyevski ve yapıtı üstüne ayrıntılı incelemesi eşliğinde sunuyoruz.
Yorum
Geçmişlerden kalan bir anı…
Dostluklar deniz kenarındaki taşlara benzer. Önce birer birer toplarsın, sonra yavaş yavaş denize atmaya başlarsın. Ancak bazıları vardır ki atmaya kıyamazsın…
Eğer bu yazıyı okuyorsan, şimdi sor bakalım kendine;
Denize atmaya kıyamadığın kaç taş kaldı elinde?
Görmek istediğim, ancak bazı nedenlerle gidip, göremediğim ve oralar hakkında bilgi dağarcığımı yetim bıraktığım birçok yöreye; denize atmaya kıyamadığım bir dostum sayesinde ulaştım. Kültürel bir atmosferdi. Üstelik burası bir konser salonuydu. Sonra da ne oldu; Gittiğimiz yer, kültür kompleksinin içinde büyük bir salon… Salon bir bar ve tıklım tıklım… Aynı zamanda konser için uygun bir sahne… İsteyen bir şeyler söyleyebiliyor. Sahnede orta yaşın üzerinde bir grup. Ama solist genç Elvis söylüyor. Öylesine benziyor ki sesi, gözlerinizi kapatın kulağınızda canlı bir Elvis…
(devamı yarın…)
Bir şair / bir şiir;
Yalnız
Haykırışan kargalar
Darmadağın uçuşuyor kente doğru.
Neredeyse yağacak kar
Yeri yurdu olana ne mutlu!
Donmuş kalakaldın,
Hanidir gözlerin arkada!
Boşuna kaçışın, ey çılgın,
Kıştan uzaklara!
Dilsiz ve soğuktur binlerce çöle
Açılan bir kapıdır dünya!
İnsan senin yitirdiğini yitirse
Bir yerlerde duramaz bir daha!
Sen şimdi solgun, sarı
Kış gurbetlerine lânetli,
Hep soğuk gök katlarını
Arayan bir duman gibi.
Uç git, kuş, söyle ezgini
Issız çöl kuşlarının sesiyle!
Göm, gizle, ey çılgın, kanayan kalbini
Buzların, alayların içine!
Haykırışan kargalar
Uçuşuyor kentten yana, dağınık;
Neredeyse yağacak kar
Yeri yurdu olmayana çok yazık!
F. Nietzsche
(çev. Behçet Necatigil)
Hakkında
Güç İstenci, Üstinsan, Bengidönüş gibi özgün fikirlerle tanınan varoluşçu Alman filozof.
(d. 15 Ekim 1844 – ö. 25 Ağustos 1900),
Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci. Ahlak, din, felsefe ve bilim üzerine yazdığı metinlerle dünya düşünsel tarihine yön veren isimlerden biri. Nietzsche, Leibzig’e yakın Löcken köyünde dünyaya geldi. Papaz olan babası o daha küçük yaştayken vefat etti. Annesi ve kız kardeşi Elizabeth ile büyüdü. Eğitim hayatı dini okullarda geçen Nietzsche, disipliner bir sistemde var oluş çabası verdi.
Nietzsche'nin felsefe öğretisi, kendi çağına tümden bir karşı çıkış olarak görülmektedir. Kendisinin bütün derdi, insanı akılcılığın kıskacından kurtarıp kendisi üzerinden düşünmesini sağlamaktır. Ona göre Tanrı ölmüştür ve insanlar Dünya'da yapayalnız kalmışlardır. Bu yüzden insanlar Tanrı'dan bekledikleri umut ve istekleri bir kenara bırakıp kendilerini Dünya'ya adamalılar. Böylelikle düşünce ile yaşam arasında bağ kurulması daha kolay olur.
Nietzsche, insanlara yeni değerler getirmeye çalışarak güçlü insanların egemenliğinde, çoğunluktan ibaret olan ve sürü olarak nitelendirdiği insanlıkta ilerlemenin mümkün olduğunu ileri sürmüştür. Sürü kendini feda ederek üst insanı belirleyecektir. Üst insan benim diyebilen, kendi gözleriyle gördüğü gerçekliği belirleyen insan olarak görülmektedir. Bütün varlığın temelinde daha güçlü olmaya yönelik irade vardır. Nietzsche'ye göre, insanoğlu sadece kendini korumak ve yaşamak istemez aksine asıl isteği daha da güçlü olmaktır.
Din, ahlak, çağdaş kültür, felsefe ve bilim gibi konularda eleştiriler yazmıştır. Nietzsche'nin etkileri felsefede, egzistansiyalizm ve postmodernizm üzerinde olmuştur. O, değerlerin göreceliğini savunmuş, ' iyi' ve 'kötü' kavramlarına saldırmıştır.
Kendisini 'Filozoflar içinde ilk psikolog' olarak tanımlayan Nietzsche, Psikanaliz'de kullanılan 'BilinçAltı' (id) kavramından ilk kez bahseden kişi olmuş ve bu yönüyle Sigmund Freud ve Psikanaliz'i etkilemiştir. Kıta felsefesinde ve analitik felsefede alternatif yollar göstermiştir. Yaşamı olumlama, bengi dönüş, anti platonizm onun felsefesinin temel taşlarıdır. Nietzsche, erken ölümü ve hastalığı nedeniyle ne ahlaksal idealini ne de trajik şiirini gerçekleştirebilmiştir.
TARİHTE BUGÜN ÖNEMLİ OLAYLAR
* 1260 - Memlük Sultanı Seyfeddin Kutuz, siyasi rakibi Baybars tarafından katledildi.
* 1857 - İlk futbol kulübü Sheffield FC kuruldu.
* 1882 - Alman biliminsanı Robert Koch, verem mikrobunu keşfetti.
* 1911 - Orville Wright, Kuzey Carolina'da hava aracı ile 9 dakika 45 saniye havada kalarak yeni bir Dünya rekoru kırdı. Bu rekor 10 yıl süresince kırılamıyacaktır.
* 1912 - Birinci Balkan Savaşı'nda Osmanlı ve Sırp orduları arasındaki Kumanova Muharebesi Sırpların galibiyeti ile sonlandı.
* 1926 - Ünlü illüzyonist Harry Houdini Detroit, Michigan'daki Garrick Tiyatrosu'nda son gösterisine çıktı.
* 1929 - New York Borsasında hisse senetleri düştü. Bu çöküş sürecini izleyen bunalım, dünya dış ticaretinde ciddi bir daralma yarattı.
* 1935 - İtalya Etiyopya'yı işgal etti.
* 1935 - I. Belediyeler Kongresi başladı.
* 1939 - Naylon çoraplar, ilk kez Wilmington'da satışa sunuldu.
* 1945 - Birleşmiş Milletler Antlaşması yayınlandı ve BM kuruldu.
* 1945 - II. Dünya Savaşı sırasında, Nazilerin Norveç'i işgal etmesine yardım eden, daha sonra Hitler'in Norveç başbakanı yaptığı Faşist Parti lideri Vidkun Quisling kurşuna dizildi.
* 1947 - Walt Disney, Amerikan Aleyhtarı Faaliyetler Komitesi (HUAC)'nde ifade vererek Komünist olduklarına inandığı bazı çalışanlarının isimlerini komiteye verdi.
* 1949 - Minik Vali olarak tanınan Ordinaryüs Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Valiliği ve Belediye Başkanlığı görevine başladı.
* 1956 - Gazeteci Bedii Faik, cumhurbaşkanına hakaretten 6 ay hapse mahkûm edildi.
* 1964 - ABD'li insan hakları savunucusu Martin Luther King'e, Nobel Barış Ödülü verildi.
* 1965 - Nüfus sayımı yapıldı. Türkiye'nin nüfusu: 31.391.207
* 1975 - Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener katledildi. Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi
* 1980 - Polonya hükümeti, Solidarność (Dayanışma Sendikası) adlı işçi sendikasını yasal olarak kabul etti.
* 1991 - Kripto davasında gazeteci Uluç Gürkan ile Dışişleri Bakanlığı memuru Hande Mumcu beraat etti.
* 1992 - Türkiye'nin ilk özel havaalanı olan Hezarfen, İstanbul Büyükçekmece'de hizmete girdi.
* 1992 - Aachen Tebliği, Ulum el-hikme okulu
* 1996 - I. Avrasya İslam Şurası Türkiye’de toplandı.
* 1996 - Osmaniye Türkiye'nin 80. ili oldu.
* 2000 - ABD'li rock grubu Linkin Park ilk stüdyo albümleri Hybrid Theory'yi yayınladı. Albüm, 25 milyonluk satışla 21. yüzyılın en çok satan albümü olmayı başardı. Bu rekor henüz kırıla bilmiş değil
* 2003 - Concorde'un son uçuşu New York ile Londra arasında yapıldı.
TARİHTE BUGÜN DOĞANLAR
* 15 - Vitellius, Roma imparatoru (ö. 69)
* 51 - Domitian, Roma imparatoru (ö. 96)
* 1632 - Anton van Leeuwenhoek, Hollandalı bilim insanı (ö. 1723)
* 1775 - Bahadır Şah II, son Babür hükümdarı, şair, müzisyen ve hattat (ö. 1862)
* 1886 - Grigol Orconikidze, SSCB Politbüro üyesi komünist lider (ö. 1937)
* 1891 - Rafael Trujillo, 1930-1961 arası Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten diktatör (ö. 1961)
* 1924 - Fuat Sezgin, İslam bilimcisi
* 1927 - Gilbert Bécaud, Fransız şarkıcı, besteci ve sinema oyuncusu (ö. 2001)
* 1927 - Jean-Claude Pascal, Fransız şarkıcı, aktör (ö. 1992)
* 1933 - Suna Pekuysal, Türk sinema ve tiyatro oyuncusu (ö. 2008)
* 1947 - Kevin Kline, ABD'li sinema oyuncusu
* 1953 - Christoph Daum, Alman teknik direktör
* 1970 - Fernanda Venturini, Brezilyalı voleybolcu
* 1976 - Carlos Almeida, Angolalı profesyonel basketbol oyuncusu
* 1980 - Matthew Amoah, Ganalı millî futbolcu
* 1981 - Kemal Aslan, Türk futbolcu
* 1985 - Wayne Rooney, İngiliz futbolcu
* 1986 - Tila Tequila, ABD'li şarkıcı ve manken
* 1986 - Aubrey Graham, Kanadalı rapçi, şarkıcı ve aktör
TARİHTE BUGÜN ARAMIZDAN AYRILANLAR
* 1725 - Alessandro Scarlatti, İtalyan besteci (d. 1660)
* 1842 - Bernardo O'Higgins, Şilili asker ve siyasetçi (d. 1778)
* 1939 - Salih Hulusi Kezrak, Türk asker ve siyasetçi
* 1948 - Franz Lehár, Avusturyalı besteci (d. 1870)
* 1959 - Osman Nihat Akın, Türk besteci (d. 1905)
* 1969 - Behçet Kemal Çağlar, Türk şair (d. 1908)
* 1974 - David Oistrakh, Ukraynalı kemancı (d. 1908)
* 1975 - İsmail Erez, Türkiye'nin Paris eski büyükelçisi (d. 1919)
* 1976 - Sevinç Tevs, Türk ses sanatçısı (d. 1930)
* 1991 - Gene Roddenberry, ABD'li yazar ve senarist (d. 1921)
* 1994 - Raúl Juliá, Porto Rikolu sinema oyuncusu (d. 1940)
* 1999 - Neriman Köksal, Türk sinema oyuncusu (d. 1928)
* 2005 - Rosa Parks, ABD'li insan hakları savunucusu (d. 1913)
www.Haberhurriyeti.com / Mustafa Gökçek
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.