Datça'da Bir Kadın Neden Ağlar?

İsmi Banu Güven.
Datça'da 4 yıldır tek başına yaşayan bir kadın.
Babadan kalma 6 bin lira bir emekli maaşı var.
Bunun 1500 lirası krediye gidiyor.
Kalan 4500 lira ile geçinmeye çalışıyor.
Kendisi bir el işi sanatçısı.
Halk eğitimden sertifikalı.
Ürettiklerini satarak geçinmeye çalışıyor ama nafile.
Bir stantı yok.
Bazen kurada şansı tutmamış, bazen de kuraya sokulmamış.
Banu hanım bana "Sedat bey abest bir sözle başlayayım. Parası neyse verelim, ne olur bir röportaj yapın" diyen kadın.
Sonra defalarca özür diledi.
Medyada bu işlerin böyle döndüğünü sandığını söyledi.
İyi niyetine, samimiyetine, çaresizliğine inandım.
Beni en çok mesajının sonundaki "Ben Datça'da azar işitmeye alıştım, siz de azarlayabilirsiniz!" ifadesi etkiledi.
Bir kadın neden azarlanır?
Bir kadını kimler azarlar?
Aradım kendisini.
Ağlayarak anlattıkları çarpıcı.

TEK GEÇİM KAYNAĞIM EL ÜRÜNLERİM

"Ben İstanbul'dan geldim Datça'ya. Yaklaşık 10 yıldır kendi el emeği
ürünlerimi yapıyorum. Her şeyiyle kendim yapıyorum. Yani kadın el emeği üreticisiyim. Yaklaşık dört yıldır ürünlerimi satmak için stant peşinde koşuyorum. İlk sene kura hakkım olmadı. Bir yılı doldurmadan başvuramazsınız dediler, İkinci senenin ortalarında nasıl başvuracağımı öğrenmek için bir arkadaşımın vasıtasıyla CHP ilçe başkanı Aytaç Kurt'a ulaştım. Torpil istemediği, kuraya katılmak için neler yapmak gerektiğini ilettim. Sağolsun beni hiç tanımadan dinledi. Dedi ki, 'Bu konularla başkan yardımcımız İnci Hanım(Bilgin) ilgileniyor. Ben sizi İnci Hanıma götüreyim.' Beni aldı o gün İnci Hanıma götürdü. Ben de Aytaç beyin yanında İnci hanıma durumumu anlattım. Torpil, kayırma değil başvuru yapmak istediğimi, el ürünlerimin tek geçim kaynağım olduğunu söyledim.
İnci Hanım o gün beni Aytaç Bey'in yanında çok kibar bir şekilde dinledi. 'Siz başvurunuzu yapın. Bu işlerle ben ilgileniyorum söz veremem ama' dedi.
Tabi ki dedim. Kimsenin hakkını yemek istemem.

İNCİ BİLGİN BENİ AZARLADI

Birkaç gün sonra başvurular açıldı. Başvuruya gittim, yanıma da kendi ellerimle ördüğüm bir saç bandanası aldım. Amacım başvuruma yol gösterdiği için İnci hanıma teşekkür etmekti. Sizden çok özür dilerim, amiyane bir tabir olacak. Beni itin yerine soktu, çıkardı. Bana o gün bir bakış attı ki, yerle yeksan etti. 'Alın onu çabuk makamdan alın onu' diye bağırdı. Ben ne olduğumu şaşırdım. Özür diledim ve ağla ağlaya odadan dışarı çıktım. Kurada önce başvuranların isimleri okunuyor. İnci hanımın bana bir bakışı var. Beni arıyor, gözleriyle arıyor. Ben birazcık babaanne ile büyümüş bir insanım. Gözden çok iyi anlarım. Bir insanın bir insana gözleriyle ne anlatması gerektiğini o kadar iyi anlarım ki. Kurada şans bana gülmedi.

ARKASI OLMAYANI EZERLER

Geldik bu seneye.
Ben yalnızım. Arkamda dayım yengem yok.
Aman mimlenmiyeyim, aman bir şey söylersem benim canımı yakarlar diye sustum.
Konuşursam beni ezerler. Datça'da ezilir giderim diye hiç sesimi çıkarmadan stant başvurularının açılmasını bekledim. Arkadaşlarıma da dedim ki, 'ne olursunuz siz de başvuru yapın. Sizlerden kime çıkarsa o stanta benim de ürünlerimi koyalım. Çünkü çok ihtiyacım var' dedim. Onlar da başvuru yaptılar. Biz başvuruya gittiğimizde zabıta ilgileniyordu konuyla. Sevgi yoluna yeni stant açılacak mı diye sordum. Zabıta 'hayır Kumluk'ta bir stantlık yer var, oraya başvurun' dedi.
Hemen başvurdum.
Kura çekimine Deniz arkadaşımla birlikte gittim.

ZABITA DA BENİ AZARLADI

Bir duydum ki Sevgi yolunu kuraya açmışlar, insanlar başvurusunu çoktan yapmış.
Zabıtaya girdim. Dedim ki 'affedersiniz sevgi yolunun kurası mı açıldı.' Zabıta 'evet' dedi.
Şaşırdım.
Çünkü bir hafta önce açılmayacağı söylenmişti. Niye bizim haberimiz olmadı diye sorduğumuzda zabıta, ' size haber vermek zorunda mıyız hanımfendi' diye azarladı. Bakın dedim bu konu benim için o kadar önemli ki, ben 3 yıldır bu işin peşinde koşuyorum.
Alaylı bir üslupla 'Hanımefendi' dedi 'her gün geleceksin, hergün açıldı mı diye soracaksın."
Neyse ya sabır dedim, çıktım yukarıya,
Deniz arkadaşım da yanımda. Bakın size yemin ediyorum yaşananlar şöyle.
Kuraya girdik. Hepsi stant sahibi insanlar. Orada iki tane yabancı Deniz ile benim. İnci hanım geldi, bize kötü gözle bakarak, 'burada fazla insan var' dedi. Biz anlamadık ne olduğunu. Sonra bir baktık ki, stant sahipleri kendi içinde kura çekiyor. Yer kurası. Bu sene sen birinci sıradasın, sen
üçüncü sıradasın diye. Deniz'e dedim ki; 'çıkalım.
Burada fazlalık biziz. Diğerleri zaten stant sahibi. Artık çoğunu tanıyoruz çünkü.'
Tekrar zabıtaya indik.
Bu kez Kumluk kurasının iptal edildiği söylendi.
Yıkıldım. Neden diye sorduğumda zabıta, 'Hanımefendi geçmiş dosyalara baktık oradan birini aldık' dedi.

KUMLUK'A AÇILAN STAND KİMİN?

Daha sonra Kumluk'tan bir arkadaştan öğrendim ki, Eylül ayının başında bir akşam Kumluk'a pat diye bir stant koymuşlar. Arkasında belediyeden güçlü bir tanıdığı var deniliyor. Böylece bu seneki kura hakkımızı bir güzel yediler.
Bana bu yapılanları kabul edemiyorum. Bir vatandaş olarak hakkımı aramak istiyorum.

STANTLARDA DENETİM YOK

Çünkü Datça'da birçok stantta Eminönü'nden alınan Çin işi ürünlerin satıldığını herkes biliyor. Başvuran insanların ne iş yaptığına bakmıyorlar. Hiç kimse denetlenmiyor, Herkes başvuruya giriyor ama el emeği hiçbir ürünü yok. Adam al sat yapıyor. Gidip Eminönü'nden takıları alıyor, gelip el işi diye satıyor. Son dönemde gitmelerine de gerek kalmadı. Fabrikasyon Çin ürünleri ayaklarına geliyor.
Karı koca biri Sevgi yolunda biri Eski Datça'da stant açabiliyor. Eski Datça'da ikametgahı olmadığı halde stant açan var. Hatta Datça dışında oturup sadece yaz aylarında gelen tatilci bir aile stant açabiliyor. Kışın geri gidiyor.
20 yıldır yıldır aynı insanların stantları var. Sabitlenmiş ve kendileri istediklerini sokuyorlar ve
belediyede de bunu yaptırma güçleri var.
Bunları kabullenemiyorum ve her yerde sesimi duyurmaya çalışıyorum. Zaten İnci Hanım beni çoktan sildi, bunun farkındayım."

Banu hanımın söyledikleri bunlar.
Stantlarla ilgili bu tür serzenişleri başka kişilerden de duydum.
Eğer bunlar doğruysa vah Datça Belediyesi'ne.
Eğer doğru değilse açıklama bekliyorum.
Özellikle şu konularda.

* Stantlarda fabrikasyon ürün satılıyor mu?
* Aynı aileden eşler farklı yerlerde stant açabiliyor mu?
* İkametgahı Eski Datça'da olmadığı halde Eski Datça'da stant açan var mı?
* Bir tatilci Datça'da bir arkadaşının ikametgahını göstererek stant açıyor mu?
* En önemlisi Kumluk'ta kuraya girmeyen bir kişiye pat diye stant verildi mi?

İBİBİKLER BU İŞİN PEŞİNDE

Belediye bu soruları yanıtlarsa noktasına virgülüne dokunmadan yayınlayacağım.
Ayrıca tüm İbibikler bir süre Sevgi Yolu, Eski Datça, Kumluk ve Amfitiyatrodaki stantların üzerinde uçacak.
Bakalım oralardan ne haberler çıkacak?
Son söz.
Bilge der ki; İrfan gönül almaktır seferin bitmeden.
Mart ayında yerel seçimler var.
Çok kişinin seferi bitecek.
Gitmeden Banu hanımı belediyeye çağırıp, derdini dinleyerek gönül alacak tek kişi yok mu?
Torpil istemiyor, adalet istiyor.

Sedat Kaya / [email protected]

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sedat Kaya - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.



İZMİR MARKALARI

Şehir Markaları arasındaki yerinizi alın, fırsatı kaçırmayın

+90 (232) 246 82 46
Reklam bilgi