Bizim Minnet Borcumuz Vardır

Bir televizyon kanalında yorumcu olduğunu söyleyen hadsizin birisi kalkmış “Bizim ne Mustafa Kemal’e, ne de Kemalizm’e minnet borcumuz yok” demiş.

Ülkenin kurtarıcı ve kurucu kadrolarına etmedik laf bırakmayan hadsizler bu ülkede hiç eksik olmamıştır. Ülkenin ekmeğini yiyip, Atatürk’ün kendilerine sağladığı imkânları kullanarak bir yerler işgal eden bu zihniyetin varlığını biliyorduk da, son yıllarda artık kendilerini saklamaya ihtiyaç bile duymadan, Mustafa Kemal Atatürk hakkında yüksek perdeden atıp tutmakta bir sakınca görmüyorlar.

O ve onun gibilerinin yıllardır Atatürk ve cumhuriyete karşı karın ağrıları vardır, Karın ağrısı olan birisinin minnet borcu duymasını da zaten beklemiyoruz.

Ancak bizim, yani Türk milletinin Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Neden minnet borcumuz var, anlatayım!

SAVAŞ GEMİLERİNİN TOPLARI DOLMABAHÇE VE YILDIZ SARAYLARINA ÇEVRİLMİŞTİ…

En başından başlayalım:

Mondros’tan hemen sonra 13 Kasım 1918 tarihinde girip, 5 yılı aşkın bir süre ecdadımızın yadigârı olan toprağımız İstanbul’u düşman postalları çiğnerken, daha ilk gün “geldikleri gibi giderler” diyen Mustafa Kemal’e bizim, yani Türk milletinin minnet borcu vardır.

Mağrur İngilizleri gücendirmeyelim diyerek onların yanında yer alan saray ve şürekâsına karşı gelerek, “İngilizleri cezalandıracağım” diyen Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Kendisine verilmiş olan dini vasıflarını kullanan Şeyhülislam kılıklı İngiliz sevici Mustafa Sabri Türklüğünden istifa ederken, yüzyıllar boyunca milli kimliği unutturulmuş, özünden uzaklaştırılarak koparılmaya çalışılmış bir ulusa milli şuuru yeniden hatırlatan Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

Ülkesinin dört bir yanı işgal edilmiş, paylaşılmış, silahları elinden alınmış, zavallı hale düşürülmüş bir ulusun onurunu, gururunu, şahsiyetini askeri ve politik dehasıyla düşman postallarının altından kurtaran Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

Koca bir millet cepheden cepheye koşup, canını dişine takarak, hatta canını hiç’e sayarak varoluş mücadelesi verirken boğaza karşı sarayında çocuğu yaşında beşinci karısına nikâh kıyan padişah kılıklı hainin idam fermanı çıkarttığı Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Türk Milletinin Anadolu’da kurtuluş mücadelesi verdiğinde Yunan uçaklarıyla Anadolu’ya din âlimi süsü verilmiş din bezirgânı, vatan haininin kaleminden çıkmış bildiriler dağıtılırken “ya istiklal ya ölüm” emrini veren Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Egemenliği saray saltanatından alıp Türk milletine bizatihi teslim eden Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Bu millet inandığı dini anlayabilsinler, din bezirgânlarının, din sömürücülerinin, din simsarlarının insafına terk edilmesin diye kuranı kerimi Türkçeye çevirten, Diyanet İşleri Başkanlığını kurarak, dini inanç özgürlüğünü devletin teminatı altına alan Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

“En gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır” diyerek aklın yolu bilimi önde tutan Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Kadın insan yerine bile koyulmazken, “ey Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın” diyerek o kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Kuran kurslarında, tarikat yurtlarında çoluk çocuğun ırzına geçilirken, çok küçük yaştaki kız çocukları dini nikâh kılıfıyla pedofili (sübyancı) sapıkların koynuna sokulurken bundan tam yüz yıl önce “vatanı korumak çocukları korumakla başlar” diyen Mustafa Kemal’e minnet borcumuz var.

Kullandıkları “şirk tapınakları” nda uydurma ayetler, hadisler ve hurafelerle insanları, Türk Milletinin zihinlerini zehirleyen, çağ dışı kalmış pejmürde, Arap kültürünü bu millete din diye pazarlayan din şarlatanlarının ocağına ot tıkayan Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

KAPİTÜLASYONLAR KALDIRILDI…

Kemirici Pirana sürüsü olan itilaf devlerine tanınan kapitülasyonları, onların bu ülkede sahip olduğu bütün imtiyazları bu topraklardan def eden,

Yokluk ve sefalet içindeki bu milleti ayağa kaldıran,

Eğitiminden sağlığa, çiftçisinden sanayisine birçok devrimler gerçekleştiren,

Kısa bir sürede dünya ile rekabet edebilen, kendi kendine yetecek bir ülke inşa eden Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

100 yıl önce komşu ülkelerle kurduğu “Barış Paktları” ile barış ve huzur içinde yaşamamızın önünü açan Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Asırlardır biat kültürüyle yaşamış, cahil bırakılmış bir milletin insanlarına ikilemde kaldıklarında izleyecekleri yolu çok kalın çizgilerle çizerek “Benim sözlerim, bilimle ters düşerse, bilimi tercih edin” diyen Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

UNESCO’da BİR İLK…

UNESCO’nun;

Uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişiliği,

UNESCO’nun yetki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik, ayrımcılığa karşı savaşan ilk önderlerinden birisi olduğu,

İnsan haklarına saygılı, devletleri dünya barışına teşvik ettiği, yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, dil, ırk ayırımı gözetmeyen, “eşi olmayan devlet adamı” ilan edip, UNESCO tarihinde ilk ve tek olarak bir liderin doğumunun 100 ncü yılını, yani 1981 yılını; kutlama programına aldığı Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

Otuzdan fazla ülkede heykeli ya da büstü bulunan, birçok dünya ülkesinde sokaklar, caddeler, bulvarlarda adı verilen, yine birçok ülkenin, okullarında ders olarak okuttuğu Mustafa Kemal’e bizim minnetimiz vardır.

En çetin ve amansız düşmanı olan Yunanlı Venizelos tarafından bizatihi Nobel Barış Ödülü alsın diye kendisi için teklifte bulunduğu Mustafa Kemal’e bizim minnetimiz vardır.

Yaptığı savaşlardan bir tanesini bile kaybetmemiş büyük asker ve komutan Mustafa Kemal’e minnetimiz vardır.

57 yıllık ömrünü Türk Milletine adamış dünyanın kıskandığı Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ…

Dünyanın savaş bataklığında debelendiği, acımasız emperyalistlerin dünyasında “Yurtta Barış Dünyada Barış” diyen Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

Batmış, yıkılmış, teslim olmuş bir milleti ayağa kaldırıp, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Kocatepe’de ordularının başında ve en önde, kararlı bir iradeyle “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” emrini vererek düşmanı bu azim ve iradeyle denize döken Mustafa Kemal’e minnet bizim borcumuz vardır.

Yaşamı boyunca bir kere bile aldatılmamış, bu nedenle de “aldatıldım” demek zorunda kalmayan Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Hurafeye değil bilime, ümmet değil ulusa, esarete değil özgürlüğe, kulluğa değil yurttaşlığa, bölünmeye değil birliğe, karanlığa değil aydınlığa kavuşturan Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

“Öldüreceğiz” diyenlere karşı ”ölmeyeceğiz!” diyen bir milletin “hak” ve “hukuk” savaşında direnişe ruh veren Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

Emperyalizm ve kapitalizm tarafından ezilen, sömürülen tüm “mazlum ulusların” emperyalizmi yenebileceklerini, bağımsız olup kendi ayakları üzerinde durabileceklerinin cesaretini veren Mustafa Kemal’e elbette bizim minnet borcumuz vardır.

Bundan 90 sene önce, 27 Mart 1933’te:

“Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum… Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir” diyen evrensel barış ve özgürlük dünyasının hayalini kuran Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

Askeri zaferle yetinmeyip “kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaktan” söz eden, uğraşan ve ömrünün son demine kadar ülkesine hizmetten başka bir şey düşünmeyen Mustafa Kemal’e minnet borcumuz vardır.

Hasta haliyle ve tek bir kurşun dahi atmadan Hatay’ı ülkeye kazandıran Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır.

Türkiye’nin üniter yapısından rahatsız olan, ulus bilincine karşı ümmetçiliği savunan, “Türk Milleti” demekten çekinen, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesini “demokrasi” diye pazarlayan şaşkın, sapkın siyasetçi zihniyetin karşısında Mustafa Kemal’e bizim minnet borcumuz vardır…

Yani uzun lafın kısası sizin minnet borcunuz yoktur, Mustafa Kemal Atatürk’e bizim yani Türk milletinin minnet borcumuz vardır.

Saygı, minnet ve şükranla anıyor, iz onu çok özlüyoruz.

Refazettin Çığır / [email protected].

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Refazettin Çığır - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.

01

Ayşegül Kölgesiz - Sizlere uzunnnn ve sağlıklı ömür dilerim, sağolun varolun

Yanıtla . 0Beğen . 0Beğenme 24 Ekim 11:44


İZMİR MARKALARI

Şehir Markaları arasındaki yerinizi alın, fırsatı kaçırmayın

+90 (232) 246 82 46
Reklam bilgi