Güzel bir gün dileğimle mutlu sabahlar ve tüm dostlarıma, okurlara günaydınlar…
Neşeli ve güleç yüzlü güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle, biraz tebessüm ederek yazıya başlayalım…
Tebessüm
İÇKİ ÖLDÜRÜR
Albay askerlerin içki içmelerine engel olmak için kantinin duvarına bir yazı asmıştır. Yazıda:
-İçki öldürür, diye yazıyordur.
Ertesi gün oradan geçen albay ne görsün? Biri yazının altına şunları ilave etmemiş mi : ?
-Askerler ölmez!
İNSAN KILÇIĞI
Yeni erler eğitim görüyordu. Ders veren üsteğmen, Karadenizli bir ere insan iskeletini göstererek ne olduğunu sordu.
Er:
-İnsan kılçığıdır komutanım, dedi.
KÜSTAHLIK
Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış. Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş.
O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş. Eri çağırarak:
-Bu ne küstahlık, demiş. Ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş.
-Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!
Neye uğradığını anlamayan er:
-Başüstüne, diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş:
-Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?
Dipnotum
Şiirin kökeni - 1
Taklit içgüdüsü, bütün insanlarda ta çocukluktan beri ortak olan bir özelliktir; hatta insanı öteki canlılardan ayırt eden özelliklerden bir tanesidir; çünkü inan taklide en yakın olan varlıktır. Dikkat edildiğinde görülür ki, ilk bilgilerini taklit yoluyla elde eder ve herkes taklit ürünlerinden hoşlanır. Bunun bir kanıtını günlük deneyimlerimizde bulabiliriz. Doğadaki halleriyle tiksinmeden bakamayacağımız şeylerden, onları sanatsal kopyalarında gördüğümüz zaman, hele mümkün olduğunca gerçekçi bir biçimde tasvir edilmişlerse, hoşlanırız...
Bir yazar / Bir öykü;
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
Türk şair, siyasetçi, öğretmen. Hecenin Beş Şairinden biridir. En ünlü eseri, Han Duvarları adlı şiiridir. Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerini yazmıştır. TBMM’de VIII. IX. X. ve XI. Dönem İstanbul Milletvekili olarak görev yaptı.
Hayatı
18 Mayıs 1898 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası, Orman ve Maadin Nezareti memurlarından Süleyman Nazif Bey, annesi Fatma Ruhiye Hanım’dır. İlk ve orta öğretimini Bakırköy Rüştiyesi ile Hadika-i Meşveret İdadisi’de tamamladı. Şiire çocuk yaşlarda başladı. Yazarın ifadesine göre ilk şiiri “Saat”, "Çocuk Dünyası" adlı bir dergide yayınlandı (1914). Bir süre tıp öğrenimi gördükten sonra okuldan mezun olmadan ayrıldı ve gazeteciliğe başladı. 1917-1918’de Ati Gazetesi’nin yazı işlerinde çalıştı. 1922’de gazetenin temsilcisi olarak Ankara’ya gitti.
1922’de Kayseri Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. Kayseri’ye yolculuğunu, "Han Duvarları” adlı uzun şiirinde anlattı. Şiiri, Osmanzade Hamdi Bey’e ithaf etti. Kayseri’de kaldığı iki yıllık dönemde Milli Mücadele’nin havasını çok yakından yaşadı. Geleceğin ünlü şairi Behçet Kemal (Çağlar) onun Kayseri Lisesi’nde öğrencisi oldu. Şair, Kayseri Lisesi’nin marşını da kaleme aldı. 1924’te Ankara Erkek Muallim Mektebi edebiyat öğretmenliğine geçti; ardından Ankara Kız Lisesi'nde öğretmenlik yaptı. Ankara Kız Lisesi Marşı'nın güftesini yazdı. 1932’ye kadar yaşadığı Ankara’da cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etti. 1924’te “Çoban Çeşmesi”, 1928’de “Suda Halkalar” isimli kitapları yayınladı.
1928’de Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin başkanlığındaki “Şark Vilâyetlerini Tedkik Heyeti”'nde bulunarak Sivas, Erzincan, Gümüşhane, Trabzon, Erzurum illerini ve dönüşte Kastamonu'yu gördü. Bu yolculuk, onun edebi yaşamında bir dönüm noktası oldu. Memleket şiirleri yazmaya yöneldi. 1931’de Ankara Kız Lisesi’nde coğrafya öğretmenliği yapan Azize Hanım ile evlendi. Bu evlilikten İsmet ve Yeliz adında iki çocuğu dünyaya geldi. 1932-1946 arasında İstanbul’da edebiyat öğretmenliği yaptı. Vefa, Kabataş Lisesi ve Amerikan Kız Koleji edebiyat öğretmenliklerinde bulundu. 1933’de Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerini Behçet Kemal Çağlar ile birlikte yazım yaptı. Ankara ve İstanbul’daki öğretmenlik yıllarında çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler fıkralar yayınladı. Mizah dergilerinde “Deli Ozan” ve “Çamdeviren” takma adlarıyla mizahi manzumeler yazdı[1] 1946’da siyasete atıldı ve 1946'dan 27 Mayıs 1960'a kadar Demokrat Parti İstanbul milletvekili olarak TBMM’de görev yaptı. 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından tüm milletvekilleri ile birlikte kısa bir süre Yassıada'da, daha sonra da Celâl Bayar ve diğer DP milletvekilleri ile birlikte Kayseri Kapalı Cezaevi'nde tutuklu kaldı. 16 ay sonra aklanarak serbest kaldı.
Serbest kaldıktan sonra siyasete dönmek istemedi. Son yıllarını Arnavutköy’deki evinde geçirdi. Yassıada’da arkadaşlarıyla birlikte yaşadığı baskıyı “Zindan Duvarları” adlı bir şiir ile anlattı ve şiiri kitap olarak yayınladı. Eşinin ani ölümünün ardından çıktığı Akdeniz gezisi sırasında Samsun vapurunda Kaş - Fethiye arasında seyrederken 8 Kasım 1973 günü bir gezi sırasında hayatını kaybetti. Cenazesi, 11 Kasım 1973’te Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Öğretmenlik yaptığı Kabataş Lisesi’nde 2005 yılında Faruk Nafiz Çamlıbel adına bir müze açılmıştır.
Edebiyat yaşamı
İlk şiirlerini aruz ölçüsüyle yazdı. Cenap Şahabettin ve özellikle Yahya Kemal'in etkisinde kaldı. “Edebiyat-ı Umumiye” dergisi’nde yayımlanan “Şarkın Sultanları” şiiri, edebiyat çevresinde kendisine yer açmasını sağlayan ilk ürünü oldu. Aruzla yazdığı şiirlerini 1918’de “Şarkın Sultanları”, 1919’da “Dinle Neyden” ve “Gönülden Gönüle” adlı kitaplarında topladı. Sonralarıysa aruz ölçüsünden uzaklaşarak hece ölçüsünü ve Türkçenin yalınlaşması, yabancı kelimelerden ve kalıplardan uzaklaşılması düşüncesini benimsedi. Şiirlerinde hecenin Özellikle 7+7 kalıbına bir ses zenginliği kazandırdı. Milli edebiyatın oluşabilmesi, geliştirilebilmesini misyon edindi ve Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon ile birlikte Türk edebiyat tarihinde “Beş Hececiler”’den biri olarak anılır oldu: Sanatçı, halkın yaşantılarından çıkardığı konuları yine halkın söyleyiş ve nazım biçimleriyle dile getirir. Yepyeni görüşler getiren ünlü "Sanat" şiiri, memleketçi şiirin ilk bilinçli bildirisi kabul edilir. Batı etkilerine kapalı, Türk halk şiirine açık bir tutum içindedir.
Şiirlerinde ele aldığı başlıca temalar aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık ve ihtirastır. 1918-1930 arasında edebiyatın tek kuvvetli aşk şairi olarak tanınmıştır. Duygu ve düşünceyi bir arada yürüten, romantik ve realist konuları ve hayatları işleyen şiirleriyle ün yapmıştır. Yolcu ile Arabacı şiirindeki yolcuyu ruha, arabacıyı bedene benzettiği örneklerdeki gibi başarılı teşbihleriyle tanınır. Şiirin yanı sıra, yurt ve ulus sevgisini işlediği veya toplumsal gerçeklere yöneldiği oyunlar da yazdı.
1933 yılında Kayseri Lisesi’nden öğrencisi Behçet Kemal ile birlikte yazdığı sözler, Cemal Reşit Bey tarafından bestelendi ve eser, cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları için düzenlenen marş yarışmasını kazandı.
Yazarın tek romanı, 1936’da yayımlanan “Yıldız Yağmuru”dur. Bu romanında şair Şuküfe Nihal Hanım’a aşkını anlattığı düşünülür.
Bir Ömür Böyle Geçti
KELEBEK
Geçirirken içimden her gece intiharı
Beni, yalnız bıraktın, ey ömrümün baharı!
Döndü Mecnuna gönlüm sen bu köyden gideli:
Ben aşık, gönlüm aşık, ben deli, gönlüm deli.
Şimdi peşinde bir ruh, kanat açmış göklere,
Çıkmış seni bulmağa dağ, deniz, orman, dere...
Varsın uçsun, yaşamaz hasrete katlanırsa,
Bir günlük ömrü vardır böyle kanatlanırsa!
(Kitaptan alıntı sayfa 178)
Yorum
Türkçenin mantığını zorlamak, dahası bozmak için ne gerekiyorsa yapılıyor. İşin acı yanı, bu yanlış gidişin ve uygulamaların başını devlet kurumları çekiyor. Yıllardır yabancı adlandırmanın, yabancı dille eğitimin sakıncalarını anlatıyor! Acı olan şu ki bu yanlış gidişi ve uygulamaları devlet kurumları ve üniversite yönlendiriyor. Türk lirasına bir simge bulundu, yine devlet kurumlarının yönlendirmesiyle bazı sakıncalı ve yanlış kullanımlar ortaya çıktı; Ne yazık ki bu zorlama kullanım biçimleri çok uzun zamandır Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ortak dili Türkçeye büyük zararlar vermektedir. Öteden beri, “Hotel Çiçek-Otel Çiçek-Cafe Çiçek- Restoran Çiçek-Cinema Çiçek-Coiffeur Çiçek…” gibi kullanımlarla Türkçeyi yaralayanlar, şimdi bu yanlışları TL simgesini yanlış yerde kullanarak derinleştiriyorlar…
Bir şair / bir şiir;
SEZAİ KARAKOÇ
Monna Rosa -I- Aşk ve Çileler
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgâr,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir narçiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyveler sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Hakkında
Sezai Karakoç (d. 22 Ocak 1933, Ergani, Diyarbakır) , Türk şair, yazar, mütefekkir ve siyasetçi.
Çocukluğu Ergani, Maden ve Dicle ilçelerinde geçen ve 1938 yılında Ergani'de 3 ay ilkokul öncesi ihtiyat sınıfına devam eden Sezai Karakoç, ilkokulu 1944'te Ergani'de bitirdi. Daha sonra Maraş Ortaokulu'na parasız yatılı olarak kayıt oldu. 1947'de burayı bitirerek Gaziantep'te yine parasız yatılı lise öğrenimine başladı. Gaziantep Lisesi'nden 1950'de mezun edildi. Felsefe okumak istediği için İstanbul'a gitti. Babasının isteği ilahiyat fakültesiydi. Kendi parasıyla okuyamayacağını anlayınca, parasız yatılı kısmı bulunan siyasal bilgiler fakültesi sınavına girdi. Sınav sonuçlarını beklerken de felsefe bölümüne kayıt yaptırır; şayet sınavı kazanamazsa felsefe tahsili yapacaktır. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanarak başladığı yükseköğrenimini 1955'te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamladı. Mecburi hizmet sebebiyle Maliye Bakanlığı’nda Hazine Genel Müdürlüğü dış tediyeler muvazenesi bölümüne atandı.
Edebiyat Yazıları I'deki ilkyazı metafizik ile ilgilidir. Bu, hangi kavramlara önem verdiğini göstermesi bakımından önemlidir.
Karakoç geleneksel şiire de yaklaşır, ancak dili farklıdır. O, modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Poetikasını anlattığı ikinci yazı soyutlama ile ilgilidir. Nitekim modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.
Sezai Karakoç, şairin genel çizgilerini, "pergünt üçgeni" dediği üç ilkeyle anlatır. Peer Gynt, Norveçli yazar Henrik İbsen’in en ünlü oyunlarından biridir. Karakoç, Pergünt’ün, hayatında bu ilkeleri yaşadığını belirtir ve bu ilkeleri şiire tatbik eder: Şair, Kendi Kendisi Olmalı: “Şairin kendi kendisi olabilmesinin biricik yolu, değişmek, başkalaşmaktır.”
Şair, kendine yetmeli: "Eserinin tohumunu ve geliştirecek iklimini, şairin kendi varlığından alması anlamına gelir yeterlilik ilkesi. Yâni fildişi kuleyi biz dışına çeviriyoruz; evren şaire bir fildişi kule olmalı; şafakta kaybettiği güvercinleri, şair, bir ikindide bulabilmeli."
Şair, kendinden memnun olmalı: "Eserin şairini sevinçle titretmesi demek bu. Şair, eserini sevmeli. Onu okşamalı, ama yaramazlıklarına da göz yummamalı. Beğenmediği davranışlarını gücendirmeden ona anlatmalı onu kendini düzeltmeye kandırmalı ve bunu da inandırmalı ona. 'Beni andırıyor, ah, beni o' demeli."
Memnunluk ilkesinin temeli, sevinçtir. Yaşama sevinci değil “yaşatma sevincidir”.
Doğum: 22 Ocak 1933, Ergani
Ölüm tarihi ve yeri: 16 Kasım 2021, İstanbul
TARİHTE BUGÜN ÖNEMLİ OLAYLAR
* 1840 - Posta ve Telgraf Nezareti kuruldu.
* 1853 - Kırım Savaşı başladı.
* 1911 - Trablusgarp Savaşı'nda İtalyan yüzbaşı Carlo Piazza, Bingazi'deki Osmanlı siperleri üstünde tarihin ilk askeri keşif uçuşunu gerçekleştirdi. Piazza daha sonra ilk askeri amaçlı hava fotoğrafını da çekti.
* 1912 - Birinci Balkan Savaşı'nda Osmanlı ve Sırp orduları arasındaki Kumanova Muharebesi başladı.
* 1915 - New York'ta 25-30.000 kadın oy hakları için 5. ci caddede yürüyüş yaptı.
* 1926 - Sovyetler Birliği'nde Leon Troçki ve Grigoriy Zinoviyev, Komünist Partisi Merkez Komitesi üyeliğinden çıkarıldı.
* 1929 - New York Borsasında hisse senetlerinin değerindeki sürekli düşüş yavaş yavaş paniğe yol açmaya başladı (1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'nın ilk işaretleri)
* 1940 - Efsane futbolcu Pele, Brezilya'da dünyaya geldi
* 1946 - Birleşmiş Milletler, ilk genel toplantısını New York'ta yaptı.
* 1954 - Almanya'nın NATO'ya girişiyle ilgili Paris Antlaşması imzalandı.
* 1956 - Macaristan'da Sovyet egemenliğine karşı ayaklanma başladı. Bütün ülkeye yayılan gösterilerde, isyancılar Sovyet birliklerinin çekilmesini istediler.
* 1960 - Genel nüfus sayımı: Türkiye'nin nüfusu 27.754.820
* 1965 - Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel hükümeti kurma görevini Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel'e verdi.
* 1972 - Zonguldak'ta iki ayrı kömür ocağında grizu patlamasında 20 işçi öldü, 76 işçi yaralandı.
* 1973 - ABD başkanı Richard M. Nixon, Watergate skandalı ile ilgili Oval Ofis ses kayıtlarını mahkemeye teslim etmeyi kabul etti.
* 1981 - Danışma Meclisi ilk toplantısını yaptı.
* 1983 - Beyrut'ta Amerikan ve Fransız barış gücü karargahlarına patlayıcı yüklü kamyonlarla intihar saldırısı yapıldı. 241 Amerikan deniz piyadesi ve 58 Fransız paraşütçü öldü.
* 1993 - Karun Hazinesi, 28 yıl sonra Türkiye'ye getirildi.
* 2011 - Van'da 7.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
TARİHTE BUGÜN DOĞANLAR
* 1817 - Pierre Larousse, Fransız gramerci, sözlükbilimci ve ansiklopedici (ö. 1875)
* 1890 - Orhan Seyfi Orhon, Türk şair (ö. 1972)
* 1905 - Felix Bloch, İsviçreli-ABD'li fizikçi (ö. 1983)
* 1915 - Ord. Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu, eski İTÜ rektörü ve bilim insanı (ö. 1978)
* 1925 - Johnny Carson, ABD'li televizyon sunucusu (ö. 2005)
* 1925 - Manos Hacidakis, Yunan besteci (ö. 1994)
* 1940 - Pelé, Brezilyalı futbolcu
* 1953 - Taner Akçam, Türk sosyolog ve tarihçi
* 1954 - Ang Lee, Tayvanlı yönetmen
* 1956 - Dwight Yoakam, ABD'li müzisyen, şarkı sözü yazarı ve sinema oyuncusu
* 1959 - Sam Raimi, ABD'li film yonetmeni
* 1964 - Robert Trujillo, ABD'li müzisyen
* 1992 - Álvaro Morata, İspanyol futbolcu
TARİHTE BUGÜN ARAMIZDAN AYRILANLAR
* 930 - İmparator Daigo, Japonya'nın 60. imparatoru (d. 885)
* 1834 - Feth Ali Şah Kaçar, İran'da egemenlik sürmüş Kaçar Hanedanı'nın ikinci hükümdarı (d. 1772)
* 1872 - Théophile Gautier, Fransız şair, yazar (d. 1811)
* 1921 - John Boyd Dunlop, İskoçya'lı mucit (d. 1840)
* 1944 - Charles Glover Barkla, İngiliz fizikçi, Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1877)
* 1950 - Al Jolson, ABD'li şarkıcı ve aktör (d. 1886)
* 1957 - Christian Dior, Fransız moda tasarımcısı (d. 1905)
* 2005 - Ahmet Özacar, Türk futbolcu (d. 1937)
* 2005 - Nermin Erbakan, Necmettin Erbakan'ın eşi (d. 1943)
* 2011 - Marco Simoncelli, İtalyan motosiklet yarışçısı (d. 1987)
* 2014 - Vecihi Timuroğlu, Türk yazar, şair, araştırmacı. Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHAK) kurucu üyesi. (d. 1927)
www.Haberhurriyeti.com / Mustafa Gökçek
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.