Güzel bir gün dileğimle mutlu sabahlar ve tüm dostlarıma, okurlara günaydınlar…
Neşeli ve güleç yüzlü güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle, biraz tebessüm ederek yazıya başlayalım…
Tebessüm
KÖPEĞİN ÇANAĞI
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur:
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra:
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk:
-İstersen daha getireyim, der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır:
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!
ASKER
BOŞU BOŞUNA
İki komutan aralarında konuşmaktadırlar, senin emir erin mi akıllı benim emir erim mi akıllı. Sonunda test etmeye karar verirler.
1. Komutan:
-Oğlum Mehmet gel buraya.
Mehmet:
-Emret Komutanım.
1. Komutan:
-Oğlum al şu 100.000 TL.’yi pazardan 3 kilo elma, 4 kilo portakal, 2 kilo domates, 4 ekmek al ve eve yengene teslim et, paranın üstünü de bana getir.
Mehmet:
-Emredersin Komutanım, der ve çıkar.
2. Komutan:
-Oğlum Hasan gel buraya.
Hasan:
-Emret Komutanım.
2. Komutan:
-Oğlum git bak bakayım ben askeri gazinoda mıyım değil miyim, orada isem kumar oynuyor muyum oynamıyor muyum, oynuyorsan karda mıyım zararda mıyım öğren de gel evladım.
Hasan:
-Emredersin Komutanım, der ve o da dışarı çıkar bakar Mehmet dışarda sinirli sinirli volta atmaktadır.
Hasan:
-Hayrola Mehmet?
Mehmet:
-Bizim komutan bana 100.000 TL verdi, pazardan 3 kilo elma, 4 kilo portakal, 2 kilo domates, 4 ekmek al ve eve yengene teslim et, paranın üstünü de bana getir, dedi. Yahu bu adam taş devrinde mi yaşıyor yahu bu devirde 100.000 lirayı dilenciye versen sana küfür ediyor yahu.
Hasan:
-Yahu oda bir şey mi ya bizim komutana ne demeli, bak bana ne emir verdi "Oğlum git bak bakayım ben askeri gazinoda mıyım değil miyim, orada isem kumar oynuyor muyum oynamıyor muyum, oynuyorsan karda mıyım zararda mıyım öğren de gel" yahu bu adamın her tarafı komutan olsa ne olur, sen artık komutansın yahu insan biraz düşünür, o kadar yıl okumuşsun insan biraz kafası kullanır bana neden böyle bir emir veriyorsun, elinin altında telefon var aç gazinoya sor beni neden boşu boşuna oraya kadar yoruyorsun değil mi ya...
DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUM AMA...
Manevra varmış. Mehmet elde tüfek yerde yatıyormuş. Komutan gelip sormuş:
-Düşman önden gelirse ne yaparsın?
Mehmet cevaplamış.
Şu yandan, bu yandan, arkadan gelirse, diye tekrar sormuş komutan. Mehmet bunları da cevaplamış.
Komutan en sonunda:
-Ya düşman tepeden gelirse? Deyince.
Mehmet'in bu soruya cevabı:
-Bu memleketin tek askeri ben miyim komutanım! Olmuş.
Dipnotum
Genç olmak iyi bir şeydir. Ama sürmez! Zaman ezip geçer. Bugün kendini genç sanıyorsun, ama bir de bakıyorsun zaman seni alıp yaşlılığa götürüvermiş… Blucinleri çekip pikniğe gittiğinde kendini genç sanıp top oynamaya kalktığında belin ağrırsa, sırtın tutulursa o zaman genç misin, yaşlı mısın ortaya çıkıyor. Politikada genç adamlara, ama çağdaşlığı, uygarlığı, kültürü özümsemiş genç insanlara gereksinme var. Bu yadsınmaz bir gerçek. Ama öyle genç nerde? Toplumda nicesi var, ama Parlamento’da, partilerde öyle gençler var mı?
Bir yazar / Bir öykü;
ABDÜLHAK HAMİT TARHAN
Hakkında
Abdülhak Hamit Tarhan, Türk şair, oyun yazarı, diplomattır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ve Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yıllarında eserler vermiş, modern edebiyatın doğuşunda etkin bir isimdir. 2 Ocak 1852’de İstanbul’da doğdu. Hekimbaşı Abdülhak Molla'nın torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran Büyükelçisi Hayrullah Bey'in oğlu. Kısa süre Rumelihisarı Rüştiyesine devam etti. Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı. 1862’de 10 yaşındayken ağabeyi ile birlikte Paris’e babasının yanına gitti. Bir süre Paris'te eğitim gördükten sonra 1864'te İstanbul'a döndü. Yaşının küçüklüğüne rağmen Bap-ı Ali’de tercüme odasına kâtip olarak girdi. Bir yıl sonra Tahran Büyükelçiliği’ne atanan babasıyla birlikte İran’a gitti. Farsça öğrendi. Babasının 1867’de ölümü üzerine İstanbul’a döndü. Maliye Mühimime Kalemi ’ne girdi. Şûra-yı Devlet ve Sadaret kalemlerinde çalıştı. 1871'de Fatma Hanım'la evlendi.1876'da Paris Büyükelçiliği İkinci Kâtipliğine atandı.
1878'de görevden alındı, iki yıl açıkta kaldı. 1881'de Gürcistan'da Poti, 1882'de Yunanistan'da Golos konsolosluklarına, 1883'te Bombay Başkonsolosluğu'na atandı. Bombay'dan gemiyle İstanbul'a dönerken uğradıkları Beyrut'ta eşi Fatma Hanım'ı kaybetti. Bu ölümün sarsıntısıyla ünlü şiiri "Makberi yazdı. 1886'da Londra Büyükelçiliği Başkâtipliği görevine getirildi. Londra'da Bayan Nelly ile evlendi. 1895'te Lahey'e elçi olarak gönderildi. Bir yıl sonra Brüksel elçiliğine getirildi. Nelly'nin 1911'de ölmesinden sonra İstanbul'da Cemile Hanım ile evlendi. Bu evlilik 20 gün sürdü. 1912'da Belçika asıllı Lüsyen Hanım'la evlendi. Aynı yıl görevden alınınca İstanbul'a döndü. Meclis-i Âyan üyeliğine getirildi. İstanbul'un 1920'de işgal edilmesi üzerine Viyana'ya gitti. Sıkıntı içinde yaşadı. Ankara Hükümeti yurda dönmesini sağladı. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra kendisine maaş bağlandı. İstanbul Maçka Palas'ta bir daire verildi. 1928’de İstanbul Milletvekili seçildi ve ölünceye kadar milletvekili olarak kaldı. 12 Nisan 1937’de İstanbul’da öldü. Mezarı Zincirlikuyu’da.
Şiire 1870'lerde başladı. Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı. Yurtdışı görevleri nedeniyle Batı edebiyatçılarını yakından tanıdı, onların etkisinde kaldı. Divan edebiyatı nazım birimlerinin dışına çıkmayı denedi. Dize ve uyak düzeninde değişiklikler yaptı. Divan şiiri konularının dışına çıkmayı denedi. Şiirlerine günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini konu aldı. Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı. Manzum tiyatro oyunları da kaleme aldı. Ancak bunlar sahnelenmekten çok okunması amacıyla yazılmış oyunlardı. Yaşadığı dönemde Türk edebiyatının en büyük şairi sayıldı ve "Şair-i Azam" ya da "Dahi-i Azam" unvanı verildi.
Yorum
(dünden devamla)
Pardon
Dünyada yalnızca dar gelirliye diş geçirmekle kalmayıp doyumsuz rantiye güruhuna ‘pardon’ diyen hükümetler de var…
Arjantin, borçlu olduğu rantiyecilere sıkı bir ‘pardon’ çekerek dörtte üçünün ellerindeki tahvilleri yenileri ile takas etti. Üstelik bu Arjantin usulü ‘pardon’ sayesinde, alacaklılara verilen yeni tahviller, -yatırımcı yaklaşımı ile- öncekilerin neredeyse yarısı değerinde!
Açıkçası Arjantin hükümeti rantiye güruhuna lisan-ı hal ile şöyle demiştir:
(yarın kaldığım yerden devamla…)
Bir şair / bir şiir;
ZİYA GÖKALP
Asker Duası
Elimde tüfek, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan...
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,
Sultan'a imdat eyle Yarabbi!
Ömrünü muztar eyle Yarabbi!
Yolumuz gaza, sonu şehadet,
Dinimiz ister sıdk ile hizmet,
Anamız vatan, babamız millet,
Vatanı mamur eyle Yarabbi!
Milleti mesrur eyle Yarabbi!
Sancağım tevhit, bayrağım hilâl,
Birisi yeşil, ötekisi al,
İslâm'a acı, düşmandan öç al,
İslâm'ı âbâd eyle Yarabbi!
Düşmanı berbat eyle Yarabbi!
Kumandan, zabit, babalarımız.
Çavuş, onbaşı, ağalarımız.
Sıra ve saygı, yasalarımız.
Orduyu düzgün eyle Yarabbi!
Sancağı üstün eyle Yarabbi!
Cenk meydanında nice koç yiğit,
Din ve yurt için oldular şehit,
Ocağı tütsün, sönmesin ümit,
Şehidi mahzun etme Yarabbi!
Soyunu zebun etme Yarabbi!
Hakkında
23 Mart 1876'da Diyarbakır’da doğdu. Asıl adı Mehmet Ziya'dır. Bilinen en eski ceddi, Diyarbakır’ın kuzeydoğusundaki Çermik sancağı eşrafından olup XVIII. yüzyıl ortalarında Diyarbakır’a yerleşmiş olan Hacı Ali Ağa'dır. Gökalp'in babası, Diyarbakır vilâyet evrak müdürlüğü ve nüfus nâzırlığında bulunan Tevfik Efendi, annesi Diyarbakırlı Piriççizâdeler'den Zeliha Hanım'dır. Tevfik Efendi'nin dedesi Hacı Hüseyin Sâbir'in Diyarbakır’da müftülük görevinde bulunmasından d*ı aile Müftüzâdeler diye anılmıştır.
13. Türk Medeniyeti Tarihi (İstanbul 1341, 1976). Gökalp'in son yıllarında meşgul olduğu, ölümünden sonra basılabilen bu kitap onun en ciddi çalışmalarındandır ve dönemi için olduğu kadar günümüzde de bazı konuları ile önemini korumaktadır. Uzunca bir girişten sonra İslâmiyet'ten önce Türk dini, ilim ve felsefesi, devlet teşkilâtı, ailesi ve iktisadî yapısı olmak üzere beş ana bölüme ayrılan kitap, kapağındaki nota göre lise sınıflarında okutulmak üzere hazırlanmıştır. "Birinci Kısım" kaydından, kitabın İslâmiyet'ten sonraki bölümlerinin de düşünüldüğü anlaşılmaktadır.
"Yeni lisan" ve dilde sadeleşme hareketinin içinde yer almış olan Ziya Gökalp'in bu konudaki fikirleri daha istikrarlı ve ılımlıdır. Ona göre kavramların Türkçe ‘de bilinen karşılıkları varsa bunlar tercih edilmeli, yoksa Arapça veya Farsçasını kullanmaya devam etmelidir. Batı'dan gelen ilmî ve teknik terimler ya aynen alınabilir veya Arapça türetme şekillerinden faydalanılarak yeni kelimeler yapılabilir. Bu usulle Gökalp kendisinden önce başlamış olan bir yoldan giderek felsefe, antropoloji, etnoloji, sosyoloji, folklor gibi alanlarda Batı kaynaklı terminolojiye Arapça karşılıklar bulmuştur. "Hars, mefkûre, halkiyat, kavmiyat" gibi pek çok kelime Gökalp'in o dönemde Türkçe’ ye kazandırdıklarındandır. Onun dil ve edebiyat alanındaki Türkçülüğü, eksiklerine ve hakkında yapılan tenkitlere rağmen yenileşmekte olan Türk dilinin ve edebiyatının gelişmesine hizmet etmiş, millî edebiyat akımının ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır.
TARİHTE BUGÜN ÖNEMLİ OLAYLAR
* Açıklama
* 1448 - Osmanlı padişahı II. Murat, Kosova Zaferi'ni kazandı.
* 1781 - Amerikan Bağımsızlık Savaşı, İngilizlerin George Washington'a teslim olmalarıyla sona erdi.
* 1782 - Lord Cornwall'in denetimindeki İngiliz Ordusunun yenilmesi ve Amerikan ordusunun Yorktown ve Virjinya'ya girmesiyle Amerikan Devrimi sona erdi.
* 1872 - Dünyanın en büyük altın külçesi (215 kilogram) Avustralya New South Wales'de bulundu.
* 1934 - Mübadele Komisyonu görevini tamamladı. Anadolu ve Trakya Rumları ile Yunanistan Müslümanlarının mübadelesini düzenlemekle görevli Komisyon 7 Ekim 1923'de kurulmuştu.
* 1934 - Turhal Şeker Fabrikası açıldı.
* 1939 - II. Dünya Savaşı'nın ilk aylarında Fransa, Birleşik Krallık ve Türkiye arasında üçlü savunma ittifakı antlaşması imzalandı.
* 1945 - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi açıldı.
* 1951 - İngiliz askerleri, Süveyş Kanalı'nı ele geçirdi.
* 1960 - 6-7 Eylül *ları ile ilgili dava başladı.
* 1962 - TBMM'de, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kabul edildi.
* 1962 - İlk James Bond filmi "Dr. No" gösterime girdi.
* 1982 - Milli Güvenlik Konseyinin son şeklini verdiği anayasa metni açıklandı. Geçici maddelerle eski parti yöneticilerine 10 yıl siyaset yasağı getiriliyor, anayasanın kabulüyle birlikte Kenan Evren cumhurbaşkanı oluyor.
* 1987 - Londra Borsası çöktü. Yaşanan büyük panik sonucunda 50 milyar sterlinlik değer kaybı yaşandı.
* 1988 - Birleşik Krallık, IRA mensuplarıyla yapılan röportajların yayımlanmasını yasakladı.
* 1995 - Avrupa Parlamentosu Yeşiller sözcüsü Claudia Roth, Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir aleyhine 3 milyar liralık manevi tazminat davası açtı.
* 2011 - Ekim 2011 Çukurca saldırısı gerçekleşti. 8 ayrı yerde eşzamanlı olarak PKK tarafından düzenlenen saldırı sonucu 24 asker öldü.
TARİHTE BUGÜN DOĞANLAR
* 1605 - Thomas Browne, İngiliz yazar (ö. 1682)
* 1862 - Auguste Lumière, Fransız fotoğrafçı (ö. 1954)
* 1899 - Miguel Ángel Asturias, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Guatemalalı yazar ve diplomat (ö. 1974)
* 1909 - Marguerite Perey, Fransız fizikçi (ö. 1975)
* 1916 - Jean Dausset, Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü sahibi Fransız immunolog (ö. 2009)
* 1921 - Gunnar Nordahl, İsveçli futbolcu (ö. 1995)
* 1931 - John Le Carré, İngiliz yazar
* 1940 - Michael Gambon, İrlandalı sinema ve tiyatro oyuncusu
* 1969 - Trey Parker, animatör, senaryo yazarı, film yönetmeni, seslendirme sanatçısı, aktör ve müzisyen
* 1970 - Jason Reitman, Kanadalı yönetmen
* 1973 - Okan Buruk, Türk futbolcu
* 1975 - Burak Güven, Mor ve Ötesi grubu üyesi, bas gitarist, şarkı yazarı, geri vokal/vokal
* 1976 - Nihat Sırdar, Türk radyocu
* 1979 - Özgün Uğurlu, Türk şarkıcı ve söz yazarı
* 1981 - Heikki Kovalainen, Finlandiyalı Formula 1 pilotu
TARİHTE BUGÜN ARAMIZDAN AYRILANLAR
* 1682 - Thomas Browne, İngiliz yazar (d. 1605)
* 1745 - Jonathan Swift, İrlandalı yazar (d. 1667)
* 1897 - George Pullman, ABD'li sanayici, mucit (Pullman yataklı vagonları) (d. 1831)
* 1920 - John Silas Reed, ABD'li yazar
* 1937 - Ernest Rutherford, Nobel Kimya Ödülü sahibi İngiliz fizikçi (d. 1871)
* 1943 - Camille Claudel, Fransız heykeltıraş (d. 1864)
* 1957 - Gordon Childe, Avustralyalı arkeolog (ö. 1892)
* 1961 - Şemsettin Günaltay, Türk siyasetçi (d. 1883)
* 1978 - Gig Young, ABD'li aktör (intihar) (d. 1913)
* 1987 - Jacqueline Du Pré, İngiliz çello sanatçısı
* 1988 - Necdet Koyutürk, Türk tango bestecisi (d. 1921)
* 2003 - Alija Izetbegović, Boşnak devlet adamı ve bağımsız Bosna-Hersek'in ilk cumhurbaşkanı (d. 1925)
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.