1915’in Nisan’ının on ikisi,
Geceyi sabahtan ayıran dakikalarla birlikte Arıburnu’nda düşman zırhlılarının topları gürlüyor.
Hafif dumanlı yamaçları dövmekteler.
Mustafa Kemal, emrindeki kuvvetleri bütün gece yürütmüştü.
Yanında birkaç subay vardı ve hedefe doğru yoluna devam ediyordu.
Mustafa Kemal, Conkbayırı’nın güneyindeki 261 rakımlı tepeden sahili gözetleme ve müdafaa emri almış olan bir müfrezenin Conkbayırı’na doğru koşarak kaçmakta olduğunu görür.
Onların önünü keserek sert bir sesle sorar;
-Niçin kaçıyorsunuz?
-Efendim, düşman!…,
-Nerede?
Askerlerden birkaçı;
-İşte!.. diyerek 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Doğru söylüyorlardı.
Düşman o tepeye yaklaşmış, hiçbir engele takılmadan serbestçe ilerliyordu.
Öyle ki, düşman Mustafa Kemal’e kendi askerlerinden daha yakındı.
Eğer onlar Mustafa Kemal’in bulunduğu yere gerilerse Türk kuvvetlerinin sonu perişandı.
Mustafa Kemal henüz 34 yaşında genç bir komutandı.
Derhal olaya el koydu ve kaçan askerlere bağırdı;
-Düşmandan kaçılmaz!
Askerlerin tereddütleri ancak bir dakika sürdü.
Cevap verdiler;
-Cephanemiz kalmadı!
-Cephaneniz yoksa süngünüz var!
Ve hemen emrini verdi;
-Süngü tak, ileri!
Mehmetçik başlarında kararlı bir komutan görüyorlardı, “Aslan” kesildiler,
Toparlandılar ve verilen emri hemen yerine getirdiler.
Süngüler güneşin ilk ışıklarında Çanakkale zaferinin ilk kıvılcımlarını saçtı.
Mustafa Kemal en uygun noktaya ulaştıkları zaman, onlara;
-Yere yat! emrini verdi.
Yattılar.
Düşman askerleri de bu beklenmeyen olay üzerine yere yattılar;
Ateşe başladılar.
Mustafa Kemal, yanındaki subaylardan birine döndü;
-Çabuk geri git; piyade alayından ve dağ bataryasından mümkün olduğu kadar asker, ‘marş!’ la buraya gelsinler!
10 dakika sonra dağ bataryası yardıma yetişmişti.
Eğer Mustafa Kemal orada bir an tereddüt ederek kendi kuvvetlerine on dakikalık bir zaman kazandırmasaydı, düşman hâkim tepeleri tutacak, belki İstanbul yolu açılacaktı.
*
30 bine karşı 5 bin kişiydiler.
Anafartalar muharebesinden,
Cevat Abbas Gürer anlatıyor:
Atatürk ‘ün dudaklarının oynaması ile o hücum emri verilmişti.
-Askerler!
Dedi,
“-Ananız sizi bu gün için doğurdu.
Düşman zayıf ve korkaktır!
Tek bir tüfek patlamadan yalnız süngünüzü kullanacaksınız.
En ileride de ben yürüyeceğim, acele etmeyin.
Kırbacımı kaldırdığım zaman ilerleyeceksiniz.
Beni takip ediniz!” demiş ve yüzünü düşmana çevirmişti.
Kısa bir süre geçmişti ki, askerler en önde giden komutanlarını geride bırakmışlardı.
Düşmana öyle saldırıyorlardı ki…
O daracık alanda arka arkaya yürüyen süngü ormanı oluşmuştu.
KAYNAK: Niyazi Ahmet Banoğlu. Nükte ve Fıkralarla ATATÜRK, İnkılap ve AKA Kitabevi.
***
Bu büyük zaferin tartışmasız komutanı Mustafa Kemal’dir.
Çanakkale Savaşları zaferinin 108 nci yılı kutlu olsun.
En baştan şunu hatırlatalım:
Türk milletinin Mustafa Kemal ve kahraman silah arkadaşlarına, bu uğurda canını feda ederek şehit olmuş, gazi olmuş isimli – isimsiz herkese minnet ve şükran borcu vardır ve devam edecektir.
Atatürk deyince;
Fikir ve eylemleriyle karanlıkları dağıtıp bir ışık gibi süzülen,
Cehaleti akıl ve bilimle ezip geçen,
Yanlış ve haksız olanları doğru ve adaletliler ile değiştiren,
Yoktan var olmayı ve şerefle yaşamayı öğreten,
İlkeleştiren, kurumsallaştıran bir lider,
Bir devrimci,
Bir devlet adamı,
Bir yurtsever…
ve bir dahi akla gelmelidir.
O
Çanakkale’de,
Arap yarımadasında,
Adana’da,
İskenderun’da,
Samsun’da,
Erzurum’da,
Sivas’ta,
Ankara’da,
Sakarya’da…
Halkın önünde ve önderliğiyle canını ortaya koyan,
İzmir’de de ülkenin bağımsızlığına imzasını atandır.
Attığı imzalar, çizdiği ve gösterdiği yol yüz yıl geçse de hala bu günlere ve yarınlara verilmiş bir çağdaşlık rotası olmaya devam ediyor.
**
Kurtuluş ve çağdaşlık reçetesi bellidir.
Çare Atatürk ilkelerinde ve gösterdiği yoldadır.
Çare Atatürk’ü düşünmekte,
Çare Atatürk gibi düşünmektedir.
Atatürk’le ve Cumhuriyetle kalmak dileğiyle,
Tüm şehitlerimizi minnet ve şükranla anıyorum.
Ruhları şad olsun.
Refazettin Çığır / [email protected]
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.