UYKUNUN AĞIRLIĞI
İnsanların en ilgisini çeken konulardan biri de uyku. Parmak dokunulmamış yeri kalmamış gibi bugüne kadar. Yarınki araştırmalarla neler bulgulanır bilinmez. Bilim insanlarının çözebildiği kadar söylediklerine kuş bakışı göz gezdiriyorum…
“Neden uyuduğumuz, uyurken neler olduğu bilim insanları tarafından halen kayda değer bir uzlaşmaya varılamamış bir konu.” deniliyor.
“Uykunun amacı hakkında hâlâ çok fazla şey bilinmiyor. Ve neden uyumamız gerektiğine dair tek bir açıklama da yok. Çünkü bu kusursuz denklemde birden çok sebep bulunuyor.”.
“Bu uyku-uyanıklık döngüsünün merkezinde, uyanık kaldığımız her dakika beynimizde artarak üretilen ve kabaca ‘uyku kimyasalı’ olarak bilinen adenozin var. Yani ‘Çok uykum geldi’ cümlesinin bilim dilindeki karşılığı ‘Beynimde adenozin miktarı çok arttı’ olabilir! Biz gün boyu yoruldukça adenozin seviyeleri yükseliyor. Ve vücut uyku sırasında bu bileşiği parçalıyor.
Işık da sirkadiyen ritmi etkileyen bir başka faktör. Beyinde hipotalamusun ön bölgesinde bulunan ve yaklaşık 20 bin nöron içeren üst kiyazmatik çekirdek adlı bölüm bu işten sorumlu. Burası, gözler doğal veya yapay ışığa maruz kaldığında, retinadan aldığı sinyalleri işleyen hücre kümesi. Bu sinyaller, beynin gece mi gündüz mü olduğunu belirlemesine yardımcı oluyor. Akşamları doğal ışık kaybolduğunda vücut uyuşukluğa neden olan bir hormon olan melatonin salgılıyor. Sabah güneş doğduğunda ise sıra, enerji ve uyanıklığı teşvik eden kortizol hormonunun salgılanmasına geliyor.”.
“Duygusal sağlığın korunması için uykuya ihtiyacımız var. Uyku sırasında beynimizin amigdala, striatum, hipokampus, insula, medial prefrontal korteks gibi duygu durumumuzu düzenleyen bölgelerinde beyin aktivitesi artıyor, böylece sağlıklı beyin fonksiyonu ve duygusal istikrar destekleniyor.”.
“Sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemi için uykuya ihtiyacımız var. Araştırmalar uyku yoksunluğunun bağışıklık tepkisini engelleyebileceğini ve vücudu mikroplara duyarlı hale getirebileceğini gösteriyor. Vücut uyku halindeyken enfeksiyon ve iltihapla savaşan proteinler olan sitokinlerin yanı sıra belirli antikor ve bağışıklık hücreleri üretiyor. Bu moleküller birlikte çalışıp zararlı mikropları yok ederek hastalığı önlüyor. Bu yüzden hasta veya stresli olduğumuzda uyku daha da büyük önem kazanıyor.”.
“Hayatımızın üçte birini uykuda geçiriyoruz ve çoğumuzun gözlerimizi kapattıktan sonra ne olduğuna dair hiçbir fikri yok.”
“Uyurken pek bir iş yapmıyormuşuz gibi görünebilir ancak sinirbilime göre durum farklı. İnsan uyku düzeni beyindeki iki karşıt kimyasal ve elektriksel sinyal ağı tarafından kontrol ediliyor. Uyanma saatinde beynin derinliklerinde salgılanan nörotransmiterler serebral korteksi uyanık tutar ve bilinci getirir.”.
“Bugün insanoğlu artık doğanın saatine bağlı olmak zorunda değil. Yapay ışık uyku döngümüz üzerinde önemli etkiye sahip. Geceleri parlak ışığa maruz kaldığımızda beynimiz güneşin hâlâ parladığını düşünmeye devam ediyor.”.
“İnsanların ve de hayvanların neden uyuduğuna dair bir teoriye göre vücudumuz uykuda geçirdiği zamanda tüm nöroçöpleri temizliyor ve nöronlarımız ile beyin hücrelerimizde biriken atık ürünleri ortadan kaldırıyor.”.
“Uyku, beyindeki bu bölgenin dinlendiği tek zaman gibi görünüyor. Uykunun en büyük yararı bilgiyi işlemek, gün boyunca biriken anıları birleştirmek ve beynin daha iyi düşünmesi için gerekli olan tüm yeniden kablolamayı sağlamak olabilir.”
“Uykunun tam olarak ne yaptığını kimse bilmiyor. New York Üniversitesi’nden sinirbilimci Dr. Michael Halassa, ‘Bunu halâ çözememiş olmamız biraz utanç verici’ diyor.”.
“ Nasıl olduğunu tam olarak bilmesek de bulgular, uykusuzluğun bellek sorunlarına yol açtığını gösteriyor. Özellikle de “çalışma belleği”, yani bir problem üzerinde çalışırken bilgileri kolayca erişilebilir bir şekilde tutmamızı sağlayan süreç zayıflıyor. Uykusuz kalan insanlar dikkatlerini vermekte ve duygularını yönetmekte de zorlanıyor. Beyindeki glia hücreleri üzerinde yürütülen araştırmalar gelecekte uykuyu daha iyi anlamamızı sağlayabilir.”.
“Neden uyumamız gerektiğiyle ilgili bir diğer düşünceyse hafızamızla ilgili: Bizim hafızamızın yapılandırılması ve pekiştirilmesi uyku esnasında oluyor. Yine REM ve REM olmayan bölümlerinin hafızayla ilgili farklı fonksiyonları var.”.
“Uykuyu adenozin ve melatonin artışının getirdiğine dair çalışmalar mevcuttur. Uyku boyunca melatonin hormonu en yüksek seviyelerine ulaşır ve uykumuzu derinleştirir. Gerçekten de ışığın yokluğu uykumuzun gelmesinde çok büyük bir etkendir, günün ilk ışığının alınması ile birlikte melatonin salgısı hızla azalır ve aşırı yorgunluk, yıpranma veya hastalık gibi özel bir durum yoksa vücut hızla canlanır.”.
“Uyku Kalp Sağlığının Korunmasına Yardımcı Olur; Uyku Dikkat Toplama Sürecine Katkıda Bulunur; Uyku Bağışıklık Sistemine Destek Olur; Uyku Vücudun Yenilenmesine Yardımcı Olur; Uyku Genç ve Zinde Kalmaya Katkıda Bulunur; Uyku Stresi Kontrol Altına Almaya Yardımcı Olur”.
“Uykuya dalma süreci kişiden kişiye farklılık gösterse de uyku sırasında genellikle 5 farklı aşamadan geçeriz. Bu aşamalar 1, 2, 3, 4 ve REM uykusu olmak üzere uyku kalitesine bağlı olarak gerçekleşir. Uykunun evreleri arasında 1.aşama ile REM uykusu arasında bir döngü sürekli olarak devam eder. 1. aşama ile yeniden başlayan uyku evreleri, çocuklar ve yetişkinlerde fark gösterir. Toplam uyku süresinin neredeyse %50’sini 2.aşama oluşturur. Uyku %20’si ise REM uykusunda devam eder. Kalan %30 ise diğer aşamalar ile tamamlanır. Bebeklerde uyku evrelerinin yarısı REM uykusunda geçer.
1. Aşama Uyku: Hafif bir uyku olan 1. evre, kolayca uykuya dalma ve uykudan uyanma aşamalarının gerçekleştiği bölümdür.
2. Aşama Uyku; Göz hareketlerinin durması ile başlayan
3. Aşama Uyku; Küçük ve hızlı beyin dalgaları bir arada hareket ederek beyne sinyaller gönderir.
4. Aşama Uyku; Derin uyku olarak adlandırılan evrede beynin sadece delta dalgaları üretmesi ile başlar. Göz ve kas aktivitesinin olmadığı derin uyku, kişinin en zor uyandığı evredir.”.
Rus bilim insanları derin uyku için bir dakika bile yeterli demişti. Bir dakika derin uyku yoksa, hiç uyumamış oluyormuşuz.
“Her insanın ihtiyaç duyduğu uyku süresi, başta yaş olmak üzere birçok farklı faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir.
Yenidoğan bebek (0-3 ay) 14-17 saat
Bebek (4-12 ay) 12-16 saat
Yürümeye başlayan çocuk (1-2 yaş) 11-14 saat
Okul öncesi (3-5 yaş) 10-13 saat
Okul dönemi (6-12 yaş) 9-12 saat
Genç (13-18 yaş) 8-10 saat
Yetişkin 18-60 yaş 7 saat ve fazlası, 61-64 yaş 7-9 saat, 65 yaş üstü 7-8 saat”.
“Uykuyu şöyle tanımlayabiliriz: Uyku, belli bir uyarı eşiğinin altında olan dış uyaranlara yönelik tepkilerin büyük oranda baskılandığı, bilincin neredeyse tamamen kapalı olduğu, istemli kas faaliyetlerinin bazı istisnalarla birlikte baskılandığı ancak özellikle beynin ve hormonal sistemin son derece aktif olduğu, vücudun genel olarak dinlendirilmesi, bakımının yapılması, sorunlarından arındırılması ve süreçlerin düzenlenmesi için genellikle günlük olarak kendini tekrar eden bilişsel ve sinirsel bir algı durumudur.”.
“Kaliteli bir uyku için dinlendirici bir ortam yaratın. Uyuduğunuz odayı serin, karanlık ve sessiz tutun.”.
Ya rüyalarımız?
“Araştırmacılar rüyanın görüldüğü anın tam olarak belirlenmesini sağlayan fizyolojik ipuçları buldu. Rüya, hızlı göz hareketleri (REM: “Rapid Eye Movement”). uyanıklık-takine benzer beyin dalgalan ve fizyolojik etkinlikte artmayla ortaya çıkan ve REM uykusu olarak adlandınlan dönemde görülür.”.
“REM kelimesi İngilizce “rapid eye movement” teriminin baş harflerinden oluşur ve dilimize “hızlı göz hareketi” olarak çevrilebilir. ‘Uykunun rüya görülen evresi’ şeklinde basitçe ifade edilebilir. Aslında bu basit ifadenin doğru olup olmadığı da halâ tartışma konusudur. Zira bazı bilim insanlarına göre uykunun her evresinde rüya görülür, fakat sadece REM uykusu esnasında görülen rüyalar anımsanabilir. Yani ertesi gün yakınlarınıza anlattığınız ya da internet üzerinden tabirini araştırdığınız rüyaların tamamı REM uykusu esnasında görülen rüyalardır. Diğer uyku evrelerinde görülen rüyaların hatırlanamıyor olması, sadece REM uykusu esnasında rüya görüldüğü görüşünü desteklemektedir.”.
“Rüyaların anlamı ve önemi konusunda en iyi bilinen görüş Sigmund Freud‘un Die Traumdeutung’da (1900; Rüyalar ve Yorumlan, 1972) geliştirdiği psikanalizci rüya kuramıdır. Freud’a göre, rüyada görülen olaylar, bilinçdışı arzuların örtülü olarak dışavurumundan başka bir şey değildir. Sıklıkla cinsellikle ilgili yasaklanmış dürtüleri simgeleyen bu arzular normal olarak bilincin dışında tutulur ve bastırılır. Uyku sırasında bastırmanın gücü azaldığından arzular serbestçe dışa vurulursa da rüya gören kişinin bilincine girmelerini engellemek amacıyla kabul edilebilir imgelere dönüşür. Bu dönüşümde uyku sırasında algılanan duyu uyaranlarından, önceden yaşanmış olaylardan ve derinde yerleşmiş anılardan etkilenildiği görülmüştür. Psikanalizde rüyaların yorumlanarak bilinçdışının incelenmesine önem verilir.”.
“Rüya, uyku sırasında yaşanan görsel imgeler, sesler ve diğer bedensel duyumlara eşlik eden duygular, düşüncelerden oluşur. Rüyada bütün bu duygu ve düşünceler bir anlatıcı tarafından oluşturulan bir senaryo içinde bir filme aktarılması gibidir. Rüyadaki anlatıcı, senarist ya da yönetmen aslında kişinin kendisinden başkası değildir.”.
“Uyku sırasında alınan EEG kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde beyinde faaliyetsizlik görülmemiştir. İngiltere Milli Fizik Laboratuarı Kompütür bilimleri bölümünde psikolog araştırmacı Dr. Evans’a göre uykunun tek maksadı rüya görmemiz için, zemin hazırlamasıdır. Stanford Tıp Merkezi Uyku Kliniği doktoru Dr.William Dument’in görüşüne göre ise rüya görmek son derece önemlidir. Rüyalar fiziki dengenin oluşmasını sağlanmaktadır.”.
Yerli ve yabancı sitelerde daha çok bilimsel bilgi var. Uzman olmadığımız için karışık geliyor. Burada kesiyorum geziyi. Sokaktaki biz sıradan insanların anladığı dille anlaşılmalı. Edindiğim izlenimi aktarıyorum bu makale haberde.
Beynimiz 24 saat durmaksızın çalışıyor. Bünyemiz gün içerisinde yoruluyor. Dinlenmeli. İşte uyku bu. Beyin uykuda da daha önce kaydettiği çağrışımlarla çalışıyor. Yeni kaydettikleriyle karşılaştırıyor. Olaylara yeni anlamlar vermek ve yeni çözümler bulmak için sürekli ilgiler ve bağlantılar kurmaya çalıyor. Beynin işlevleri uykuda rüya olarak çıkıyor. Beynin işlevlerini rüya tabircileriyle hiç işi gücü olmadığına yemin edebilirim. Çünkü herkesin kültürel düzeyi de ayrı. Sonuçta sokaktaki sıradan insanlardan birisi olarak şunu diyebilirim özetle;
* * *
Murat B. Tepebaşılı
*
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Seher Duran - Teşekkürler. ?
Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.