Bir tarafta tüfekle ateş eden birileri, diğer tarafta elini masaya vuran birileri..
Tabii ki ilk düşüncede, varsayımda, gerçeklikte tüfek yumruktan daha güçlü olduğundan tufekten korkarız...
Korktuk! KORKUTULDUK! SUSTUK! SUSTURULDUK!
Ama konu mertliğe gelecekse, yumruk vuran merttir, her şeyden öte eşitliğe değer veren taraftır... Karşısındakini ne yıkar geçer, ne de karşı tarafın özgürlüğünü kısıtlar...
Mert olmak yüreklilik ister...
Masaya yumruk vurmak her yiğidin harcı değildir...
Herkes "Münasebetsiz Mehmet Efendi" olmaya cesaret edemez...
Hele ki böyle bir ortamda...
Hele ki özgür olduğumuzu unuttuğumuz bu zamanlarımızda...
Münasebetsiz Mehmet Efendi olmak, bazen dağılan bütün parçaları toparlayıci olabilmektir...
Böyle bir anlaşmazlık olmasaydı, herşey mükemmel görünseydi, herşey olağanüstü olsaydı, düşünmez miydiniz, bir kişi bile de mi yok bir konuda uzlaşamasın, bir kişi de mi yok farklı düşünen diye...?
Masayı üstün kılan ne oldu biliyor musunuz?
Zaten çokça dile getirildi ama ben tekrarlamakta fayda var diye düşünüyorum...
Dağılan bir masanın tekrardan toplanıp, fikirlere saygı duyarak, tek bir fikirde mutabık kalabilmeleri oldu...
Demokrasi çatısının çok güçlü temellerle inşaa edilmesine şahit olduk hepimizi ...
Demokrasi...
Ne kadar uzak bir kavram olmuş hayatımızda...
Demokrasi, herbir bireyin farklı düşüncelerini dile getirebilmesi özgürlüğü...
Özgürlük...
Ne kadar uzak bir kavram olmuş hayatımızda...
Nasıl da unutmuşuz özgür düşüncelerimizin olabiliyor oluşunu...
Anlaşamayıp, elini masaya vurmak...
Bazen mertçe, bazen sersemce, bazense münasebetsiz Mehmet efendice...
Ama ne de güzel oldu bu terimleri tekrar görüyor ve yaşıyor, yaşatılıyor oluşumuz
..
Özgürce isteklerini dile getiriyor oluşuverişimiz...
Halbuki biz mertliği, münasebetsizliği, hakkı veya haksızlığı, özgürlüğü ya da samimiyeti nasıl da lugatımızdan çıkarmışız...unutmuşuz...
Unutmuşuz....
SİLİNMİŞ BEYNİMİZDEN...
İcad olan bir tüfek oldu, yok olan bir mertlik ve arkasından tüm mertliğe özgü olan kavramlar yokoluvermiş dillerimizden...
Konuşmaya fırsatımız olmadan susturulduğumuz zamanlarımız oldu bizim çünkü...
Kanunla değil, tüfekle susturulduk...
Demokrasimizin üzerine tüfekler konuldu çünkü...
Unuttuğumuz herşeyi geri hatırlatan biri çıkıp gelince, tabiri caizse, masaya yumrugunu vuran biri gelince kabullenmek zor oldu tabii...
Herşey güllük gülistanlık olamaz, olamazdı...
6 kişi de bir değil, duruş, bakış açıları herbiri farklı görüşte...
Meral Aksener-
"Farklılıklara saygı duymayı öğrendik"...
Ortaklaşa müzakere, ortaklaşa konuşmalarla ortak noktaya gelinebiliyormuş, bunu hatırladık hep beraber milletçe...
Biz mertliği unutmuşuz...
İsteklerimizi özgürce dile getirmeyi unutmuşuz...
Ama hatırlayacaklar...
Hatırlayacağız, hatırlatacağız...
Bu memleketin toprağında yaşayan herbir kişi geçmişini de özünü de hatırlayacak...
Gerek masaya vurulan yumruklarla, gerek münasebetsiz Mehmet Efendilerle...
Karşı tarafa saygı çerçevesinde, Demokrasi ile, özgürce, hak hukuk tanıyarak herkes hatırlayacak bizim geçmişimizi, özümüzü...
Özgürlüğümüzü...
Demokrasiyi...
"Tüfek icad oldu mertlik bozuldu"...
Evet mert olanların herbiri bozuldu...
Evet topla tüfekle gelenlerin hepsi özümüzü değiştirdi, bozdu...
Özümüz der ki,
Nazım Hikmet der ki;
Yüreğin kadını, erkeği yoktur. Bir mert olanı , bir de namert olanı...
İç kavga yok, iç kavga olsa da sonunda anlaşabiliyor olmak var...
Keşke her kavgalar böyle olsaydı...
Özgürce, demokrasi çerçevesinde, karşılıklı anlaşmaya dayalı, saygılı, bazen münasebetsiz Mehmet Efendice bazen çok edepli Hatice Ana gibi...
Ama tek münasebetsizliğimizin sadece mertliğe yakışır yumruğumuzun olması gibi...
Ne usluplar, tavırlar, ne usulsüzlük kandırmacalara karşı sustuk, susturulduk da,
Masaya yumruk vurup, en iyisinin olması icin, memleketi için mücadele eden bir kadına mı gücümüz yetti?
Mesele üslup tavır değil...
Mesele memleket meselesi...
Mesele kazanma şehveti..
Mesele geleceğimiz...
Öğretim devam etsin...
Tüfeklerden, tuzaklardan, öfkelerden, intikamlardan, kontrolsüzlüklerden, hakaretlerden haksızlıklardan, "tekadam"lıktan uzak bir şekilde...
Huzurla sükunetle...
Bırakın tek sorunumuz da masaya vurulan yumruk olsun...
Mario Mazzanti Şah Mat kitabından 500. Sayfasında der ki...
"Bazen bir insan olarak yapmamız gereken şeyi seçmeyiz, yapmak zorunda olduğumuz şeyi yaparız..."
Büyük Plan Şah Mat- Ercan Faras 2023 sayfa 43
" İyi bir satranç oyuncusunun gücü, sadece kendi taşları ya da hamlelerin gücü değildir. İyi bir satranç oyuncusu, yönlendirdiği rakibin taşları ve hamlelerin gücünü de kendi zaferi için kullanır...
Uğur Mumcu'nun "Tüfek İcad Oldu Mertlik Bozuldu" kitabından bir paragraf paylaşmak isterim...
"
Almanya'daki Naziler Komünistleri içeri atti. Sesimi çıkaramadım. Çünkü komünist değildim. Sonra Yahudileri içeri tıktılar. Bu kez de sesimi çıkarmadım. Çünkü Yahudi de değildim. Derken sıra sendikacılara geldi. Hala susuyordum. Çünkü sendikacı da değildim. Sonunda beni de götürdüler ve kimse sesini çıkaramadı. Çünkü ses çıkaracak kimse kalmamıştı...
Gerekirse yumruk da vurmak gerekir..
Ses de çıkarmak gerekir...
Özgür olduğunuzu unutmayın, unutturmayın...
Biz bu özgürlüğü geleceğimize teslim etmekle yükümlüyüz, bizden sonra gelen çocuklarımıza borçluyuz bize birakılan bu emaneti...
"Türkiye bugünkü çıkmazından ancak ve ancak örgütlü halkın gücüyle kurtulacaktır " - Uğur Mumcu Tüfek icad oldu mertlik bozuldu) sayfa 47
Yapmayıp pişman olmaktansa, yapıp pişman olmak daha iyidir!
Ha bir de bu söz var tabii...
Artık hangisini beğenip uygularsanız...
"En çok pişman olduğum şey, pişman olurum diye yaşamadıklarım" -William Shakespeare
Bu düzen değişecektir. Bunu bilenler bilmeyenlere söylesin...
Sevgiyle kalın...
Burçin Yarkent / [email protected]
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.