Menziline varamayan insan için hep bir umut vardır.
Umuduna kavuşanlar, yeni menzillerinin siperlerine girerler; doymak bilmeyen bir açlıkla elde ettiklerini tüketip, yaşamlarının sonuna geldiklerinin ayırdına bile varamazlar.
Yoksular için değil menzile varmak, bir adım atmadan bitirirler umutlarını. Düşmana saldırmadan tüfeği elinde, üstü başı toprak, siperde beklerler. Savaşın ne ara başlayıp bittiğine yüreklerini inandıramazlar; korkarak doğrulurlar toprağın üstüne, önlerinde engeller dağ olmuş, ‘Ya ne bekliyordun?’ yanıtını alırlar karşı siperden!
Yeni bir savaşa ve konan menzile, yeni siperler kazılır.
***
Dünya güzelleri çocuklarımız için yeni yıl, parlak bilinçlerine yapıştırılan kara bir nottur. Fırsat eşitsizliğinin umutla sarıp sarmalanması da diyebilirsiniz buna…
Çocuklar büyümek ister, büyüdükçe yetişkinlerin elde ettiklerine ulaşmak ister, gördüğünü ister, ulaşamadığı değerler, siperlerin çok uzağındadır.
Çocuk sevgi ister, sıcak bir yuva ister. Babanın anayı dövmediği bir aile ister; menzilini oluştururken yaşamdan neler bekleyeceğinin insanca bir dökümünü yapmak ister. Okumak ister, vicdanı yüreğinde adam olmak ister; menziline onu bunu ezerek değil, akranlarıyla omuz omuza girmek ister. Parayı kıskanmadan, savurmadan, saklamadan, kısmadan, ama nasıl kazanıldığını da anlayarak, hakkıyla çalışarak elde etmek ister.
Çocuk barış ister kısaca, bizler veremeyiz.
Beslenmek ister, doyuramayız.
Eşitlik ister, kaynaştıramayız.
Kişiliğinin cüceliğine saygı ister, beceremeyiz.
Yeni yıl sevinciyle havalara uçtuğunda, paçasından tutup yere çekeriz.
Çocuk yaşamını, ülke penceresinden gördükleriyle yer değiştirmek istediğinde…
Balonlu salonlar, hindili sofralar, üzeri armağan dolu masalar, ışıldak gibi caddeler, sahnesinde ‘bin bir gece masalları’ anlatılan eğlence yerleri, baloya geciktiğinde kurbağaya dönüşecek yüzlerce içi geçmiş kadının garip korkusu, kapılarında milyonluk arabalar ve emirlerinde onlarca hizmetli barındıran çakma burjuva…
Görmüyor mu olup biteni bu çocuk?
Görerek yaşıyor ve şaşıyor!
Ve de gençlik yaşı gelip çattığında, kara gözlü bir gence yüreğini bağladığında, o güne dek yaşadığı yılların muhasebesi eline ulaştığında ne düşünür bu çocuk?
Kalıp, yel değirmenleriyle savaşmak mı?
Kaçıp kurtulmak mı?
Ya da…
Menziline varamayanlar gibi sipere girip beklemek mi yıllarca?
Sevgisini koluna takıp, çekip gitmek mi bu ülkeden?
Yeni yılı eskitip, gelecek yıla sevinmek pek mantıklı gelmiyor bu ultra kuşak gençliğe…
Okuldaki eski müdürü sepetleyip, yeni atanan müdüre umut bağlamak gibi bir şey!
Bilmezler ki, müdür her zaman müdürdür; giden geleni hiç aratmaz…
Yeni yıl da böyle bir garabettir.
Eğlenmenin ve sorunları bir günlüğüne unutmanın bir bahanesi derseniz yılbaşı için, inanırım.
Bizlere yeni güzellikler getireceğine; çocuklarımıza gelecek, kadınlarımıza yaşam hakkı, işsizlerimize ve gençlerimize iş getireceğine inanıyorsanız, gelecek bir sonraki ‘Yeni Müdüre’ dek vay halinize!
Bunca yıl denedik, umut bekledik, umutlarımızı alıp götüren çok oldu.
Ne yeni yıllar kutladık tepinerek, TV başında dansöz bekleyerek...
Değişen ne?
Yenilikler tüketimde; kafalarımızın içinde var mı bir değişiklik?
Biz ona bakalım!
Bir yıl bekleyeceksin, eğlenip çekirdek çitleyeceksin, pijama terlik tembelleşeceksin, aklına estiğinde umudunu yeni takvim gibi odanın duvarına asacaksın...
Yok, öyle bir dünya!
Bizleri uyutmak, kapitalizmin becerisidir.
Beklentileri yılda bire düşürür, umutları peşine takar.
Demirören’e milli piyango sattırır.
Her gününü düşünmesi gereken insanı, mevzide bir yıl avutur...
Menzili her yıl, geriye atar.
Var mı böyle bir düzen?
Var ki, milletin anası ağlıyor.
Kendi gücümüze ve düşüncemizdeki doğruluğa güvenerek bekleyelim hakça düzeni.
Umudun yerine gerçekleri koyalım, inatla savunalım.
Yaşanası, adil, demokratik, parlamenter ve laik bir düzen için yeni yıllara bel bağlamanın mantığı da yok; nedeni de yok; iş bizde...
Güler yüzlü çocuklarımız, bilimle barışık gençlerimiz, hakkını alan emekçilerimiz, sağlıklı halkımız, korkmadan sokağa çıkan kadınlarımız, mutlu emeklilerimiz…
Neden olmasın?
Menzilimiz günlük olursa, umutlar yeşerebilir!
“Hattı müdafaa yerine, sathı müdafaa…” dersek…
Ülkenin rengi değişebilir…
Yeni yılı coşkusu bir mutluluk kutlamasına dönüştüğünde, bil ki barış gelmiştir ülkemize...
Zor da olsa bu gençlik bunu başaracaktır.
Mutluluk, gülen bir çocuğun gözlerindeki gelecektir.
Bir sade gülücük, iki göz ışık ve kendilerini oyuna kaptırmış çocukların sokaktaki cıvıltısı…
Böylesi bir güzellik, yeni yılın bayat getirisinden daha gerçekçidir.
Çocuklarımız için, geleceğimiz için, bu kadim toprakların özgürlüğü için menzilimiz yakın, elle tutulur ve gerçekçi olsun…
Siperlere, milli piyango umuduyla değil emeğimizin hakkını savunarak girenlere ne mutlu...
Hasan TEOMAN / [email protected]
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.