1948’de kurulduktan sonra İsrail’ in dış politikasını ‘Bölgesel çemberi zıplayarak aşmak’ diye tanımlayan David Ben Gurion teşhisinde haklı mıydı?
O sıralar AMERİKAN dostu olmaktan son derece haz duyan İRAN, TÜRKİYE ve ETİYOPYA için neden ‘Nefes borularımız’ nitelendirmesi yapmıştır?
Yalnızlaşma dönemi…
1955 Bağlantısızlar Hareketi’nin ortaya çıkması ve 1967 Savaşı’ndan sonra SOVYETLER BİRLİĞİ’nin FİLİSTİN davasına destek vermesiyle sıkışan İsrail, TÜRKİYE,İRAN ve ETİYOPYA’ da iktidarların değişmesiyle tümüyle yalnızlaşmıştır.
Fırsat çanları…
SOVYETLER BİRLİĞİ’NİN dağılması ve yeni Cumhuriyetlerin ortaya çıkmasıyla İsrail büyük fırsat yakalamıştır. Üstelik müttefiki AMERİKA’ya ‘Bak Rusya’nın arka bahçesine dalarak MOSKOVA’yı sıkıştıracağım’ demiştir.
İslam Dünyası içinde ağırlığı olan ama daha çok İRAN’ A komşu TÜRKMENİSTAN, AZERBAYCAN ve KAZAKİSTAN’ A özel ilgi gösteren İSRAİL özellikle tarım ve sulama alanlarında bu ülkelerle işbirliği yapmaktadır.
Bu ülkelerin petrol ve doğalgaz zengini olması ayrı bir ilgi nedenidir.
Komşularıyla olan ilişkilerinden dolayı petrol sıkıntısı çeken İsrail, AZERBAYCAN’ı bu konuda önemli bir tedarikçi olarak görmektedir.
1992 yılından itibaren…
AZERBAYCAN petrol şirketleri İsrail’ e tankerlerle petrol taşımaktadır. 2016 yılında İsrail’in petrol ithalatının yüzde 24’ü AZERBAYCAN üzerinden sağlanırken, bu oran belirli yıllarda yüzde 40’ lara ulaşmıştır.
Son zamanlarda…
Karasularında zengin gaz sahaları keşfeden İsrail, DOĞU AKDENİZ’ de sondaj çalışmalarına devam etmektedir. Bu noktada bölgede süren tartışmalı sondaj çalışmalarına 2012 yılında AZERBAYCAN Devlet Petrol Şirketi SOCAR da dahil olmuş ve Aşhod bölgesinden yüzde 5’lik bir pay alarak HAZAR haricindeki ilk projesini yürütmeye başlamıştır.
İsrail’in çabaları…
İsrail’in DOĞU AKDENİZ’deki çabalarına rağmen hala petrol ve doğalgaza ihtiyaç duysa da 2018 yılında elektrik üretiminin yüzde 70’ ini, çıkardığı bu doğalgaz üzerinden karşılamayı başarmıştır. İsrail’in bu konudaki en önemli hedefi, enerji ithalatçısı değil ihracatçısı haline gelmek istemesidir. Böyle bir durumda İsrail-AZERBAYCAN ilişkisinde enerji konusu devre dışı kalıcak olurssa o zaman başka mevzular ön plana çıkacaktır.
Silah ticareti…
RUSYA, ERMENİSTAN ile olan yakın ilişkileri ve GÜNEY KAFKASYA’daki stratejisinden dolayı AZERBAYCAN’a silah tedarikinde bulunsa da bölgedeki dengeleri değiştirecek önemli askeri malzeme vermemektedir.
Moskova…
Hem ERMENİSTAN hem de AZERBAYCAN’ a silah sağlasa da ERMENİSTAN’ a verilen silahlar daha modern ve üstündür.
AMERİKA ise Ermeni lobisinin baskısından dolayı BAKÜ’ye silah satmamaktadır. Aynı şekilde AVRUPA ülkeleri de Dağlık KARABAĞ'da yeni bir savaşı körüklememek gerekçesiyle AZERBAYCAN’a silah vermekten kaçınmaktadır.
TÜRKİYE ise bağımsızlığını kazanmasından sonra AZERBAYCAN’ a önemli miktarlarda silah ve askeri teçhizat sağlamıştır. Ancak AZERBAYCAN silah ihtiyacının çok büyük bir bölümünü İsrail’ den karşılamaktadır. 2012’ de bile AZERBAYCAN, İsrail ile 1.6 milyar dolarlık silah anlaşması imzalamıştır. Anlaşmanın önemli bir kısmını ise insansız hava araçları, radarlar ve uydu sistemleri oluşturmaktadır.
İsrail’in İRAN’la olan sorunlu ilişkileri AZERBAYCAN’ a verdiği önemin bir diğer sebebidir. Çünkü İRAN’ın kuzeyinde yaşayan ve nüfusun neredeyse yüzde otuzunu oluşturan Azerilerden dolayı BAKÜ yönetimi TAHRAN ile çok sıcak ilişki kuramamaktadır. Çünkü TAHRAN AZERBAYCAN varlığını bir tehdit olarak algılamaktadır. Bu nedenle İRAN’ın Şiilik üzerinden AZERBAYCAN’ da etkinlik kurma girişimleri ve BAKÜ’nün dış politikasına yön verme çabası, yönetimde büyük bir rahatsızlık oluşturmuştur. TAHRAN’ın AZERBAYCAN ve ERMENİSTAN arasındaki savaşta doğrudan Ermenilere destek vermesi ya da bu yönde propaganda yapılması AZERBAYCAN halkının büyük tepkisine neden olmuştur. Bu tepki de AZERBAYCAN’ı İsrail’ e çok daha fazla yakın olmaya itmiştir.
Özetle, İsrail, KAFKASLAR ve ORTA ASYA ülkeleriyle ilişkilerinden dolayı büyük kazanımlar elde etmiştir. Bu işte her zaman ve her yerde karlı çıkan ülke İsrail olmuştur.
Serra Aytaç / [email protected]
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(7)Adnan Özer - Savaş sürecinde İsrail-Azerbaycan yakınlaşmasını etkileri Türkiye üzerinde de olmuştur. İran ve Ermenistan'ın yakınlaşması saklanamayacak kadar alenidir. Son savaşta İran'ın Ermenistan'a silah sağlaması; yerel Türk nüfusunu gelecek için hayal kurmaya itmiştir. İran açısından gelecekte bir tehlike gibi görünmektedir. Kaleminize sağlık. Keyifle okudum.
Abdurrahim Çokgüngör - 1*Olaylara zamane hali ve niteliği ile değil maziden yani tarihteki kökü ile bakmak daima yararlı olmuştur. Bugün Ortadoğu’da 10 milyon nüfuslu küçük bir devlet 4 kıtada sergilediği stratejik ilişkilere şaşmamak elde değil. Çin’in son 30 yıldaki yükselişinde parmağı var, Hindistan’ın da. İsrail'in her iki ile sıkı ilişkileri var. Tabi bunların kurgucusu küresel sermayenin de gizli efendisi o. 1991 sonrası bütün Turan ülkeleri ile stratejik ve önemli ilişkiler kurdu İsrail. Gerekçelerini geçen yazılarda vurguladınız. Türkiye’yi saymaya gerek yok, arif olan her şeyi biliyor. Son 3 asırda bu ülkenin insanları dağınık halde 101 ülkede yaşarken bile her olaylı taşın altından yani perde gerisinde onlar olmuştur. Güttükleri fitne siyaseti vekil devletlere İsrail kurdurdu, ama şimdi 1.5-2 milyon km karelik arz-ı mev’ud yani sözde vaad edilen topraklara gasp ile kavuşma sabırsızlığı içinde olunca endişe verici durumlar ortaya çıkar. Bu yazınızda ve önceki iki yazınızda bazı endişelerinizi belirttiniz. Aslında bu konuda basiret ile bu minik ülkenin güttüğü boyundan çok büyük politikaları irdeliyorsunuz. Hem milli hem de Türkiye’nin bütünlüğüne duyduğunuz hassasiyetten şüphesiz. Aslında bir avuç uzman dışında genel olarak bu konuda milli politika üretmede geç kaldık. Şöyle:
Abdurrahim Çokgüngör - 2*Biz bir imparatorluğun harabeleri üzerine yeni bir devlet kurduk ama herşey bir anda güllük ve gülistanlık olmadı. Çünkü derin yaraların iyileşmesi gibi politik ve ekonomik büyük yaraların tedavisi zaman alır. Bu arada birkaç olumsuz dış müdahale yüzünden şifa bulup ayağa kalkmamız zaman aldı. Ama yine de acı derslerle uyandık. Özellikle 1991 Körfez ve 2003 Irak-Afganistan operasyonları-Arap Baharı sonrası güçlü bir toparlanma oldu. Kaleme aldığınız İsrail’in bu işleri ve ilişkilerinin yol açtığı kaygıları yeni ama mazisi çok geride. Ben ilk defa 1994’te öğrendim. Nasıl mı? Tabi dış basından. Üstelik o zaman misyonu farklı olan ve küresel arenaya henüz çıkma aşamasında olan Gülen çetesinin ajansından. 7 Haziran 1994 tarihli bültende yer alan haberin kaynağı ise Riyad’da yayınlanan El Müslimin adlı gazete. Habere göre İsrail Türk devletlerinde en büyük güç odağı haline gelmek için kısa ve uzun vadeli 2 plan üzerinde çalışıyordu. Yazılarınızda sözünü ettiğiniz petrol, silah satışı konularının yanında Ortaasya’daki Yahudi nüfusunun İsrail’e nakil faaliyetleri de anlatılıyordu. İlginç olan Yahudi kökenli doktor, mühendis ve diğer ilmi kadroları İsrail’de eğitilip Türk cumhuriyetlerine gönderilerek kültür merkezleri açılıyordu.
Abdurrahim Çokgüngör - 3*Örnek: 50 bin Yahudi’nin yaşadığı Özbekistan’da Yahudi mirasını ihya için bir kültür merkezi açılıyor. Bazı Türk cumhuriyetlerindeki liderlerin Amerikan yardımına ulaşmak için İsrail’i en uygun vasıta bilmeleri İsrail’in bu ülkelerdeki işini kolaylaştırıyor. İsrail’in işini kolaylaştırdığı diğer husus ise bu ülkelerin ihtiyacını ve eksikliklerini onun iyi bilmiş olması. Bunun neticesinde İsrail Kazakistan’la ekonomik, kültürel, askeri, iletişim tesisleri alanlarda anlaşma yapmaya muvaffak oldu. İsrail’in Kırgızistan’daki faaliyetlerinin de Kazakistan’dan farklı olmadığı haber veriliyor. Azerbaycan’da da durum aynı. Bakü petrolü, Yahudi azınlığın tahliyesi sorunu ile Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaş İsrail’in bu ülkeye göz koymasına yeterli üç sebep oluşturuyordu. İsrail Azerbaycan-Ermenistan savaşını ganimet bilerek Azerbaycan’ın muhtaç olduğu silahları vermek üzere Tel Aviv-Bakü hava hattını kuruyor. Bunun karşılığında da İsrail, Azerbaycan’dan kendisinin diğer cumhuriyetlere yaptıkları faaliyetlere karşı sessiz kalmasını istiyor ve İsrail Haber Ajansı’nın bulunduğu binanın tepesinde artık İsrail’in yıldızlı bayrağı yükseliyordu. Bu arada İsrail diğer Türk cumhuriyetleriyle ulaşım ve haberleşme alanında işbirliği yapmak için yetkilileri iknaya çalışıyor. Bu konuda TV yayınları için tesisler kurma projeleri geliştiriyor. İsrail ile Kazakistan arasında yapılan anlaşma ile İsrail’in Beyzik şirketi, Kazakistan’a canlı televizyon hattını kuracak ve yine İsrail’in Motorola şirketi de bu ülkenin teknisyenlerini televizyon şebekesini çalıştırmak üzere eğitecek. Böylece Kazakistan’la İsrail arasında canlı televizyon bağlantısı ve yayını uyduyla gerçekleşmiş olacak. 1994 tarihli haberdeki bilgiler böyle.
Abdurrahim Çokgüngör - 4*Bu sırada ülkemizin çeşitli meslek grupları Türk devletlerine ilgi göstermesinin kontrol altında tutulması gereği ortaya çıkınca ne yapılıyor? Gülen çetesinin okullar açma çabaları karşısında gerekli işbirliği ve denetim için devreye ABD sokulur. Gülen 1995 ve 1997’de ABD’ye ziyareti olur. Ve her konuda ABD ile işbirliği konusundaki mutabakatın İsrail’i de kapsadığı anlaşılıyor. Ki o ziyaretinden sonra 1997 Temmuz’unda bir gazeteye verdiği demeçte Gülen şöyle diyordu: “Amerika şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir…. Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. …..Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır.” Ve 1995 sonrası bütün Gülen okullarında CIA ve MOSSAD ajanlarının öğretmen olarak görev alması sağlanır. Bu arada Gülen'in sermaye gücü 30 milyar dolara tırmanışa geçer. Türkiye’de o yıllarda siyasi ve ekonomik buhranlarla boğuşurken bir de ne görelim? Türkiye-İsrail Askeri İşbirliği Anlaşması imzalanmış. 1996. Üstelik Türkiye silah ve araç-gereç ihtiyacını artık İsrail karşılayacak. Bir Fransız gazete bu konuda sorduğu cevaba zamanın Başbakanı Erbakan "ABD böyle istiyor" diyor. Anlayın artık. Ki bu anlaşmanın 1992 yılında Muavenet gemisin Amerikan füzesi ile kaptan köşkünden vurulması ABD’nin gözdağı olarak nitelendi. Yani ya benimle olursun ya da….Ve ortaya bu manzaranın çıkması manidardır. Cengiz Çandar 2000’leri başında 28 Şubat’ta İsrail’in parmağının olduğunu söyledi. Tabi başkaları da. Bu parmak nedir?
Abdurrahim Çokgüngör - 5*Yıl 1997-98 Prof. Robert Freedman İsrail’in Orta Asya açılımını kaleme alır. Freedman uzun yazısında Sovyetler’in yıkılmasının Orta Asya devletlerinde ABD, İran ,İsrail ve Türkiye arasında nüfuz mücadelesini ateşlediğini belirtir. İsrail daha çok bölgede tutunmanın yolunu seçtiği ve bu konuda 4 hedef koyduğunu vurgular. Bunlar: 1-En önemlisi bu İsrail için. Kazakistan'daki nükleer silah ve malzemelerin İran-Suriye-Irak gibi düşman ülkelere satılmasını önlemek.2-Ortasya’dan İsrail’e Yahudi göçü konusunda bölge ülkeleri ile yapıcı işbirliğini geliştirmek. 3-Diplomatik ilişkiler. Yani Orta Asya cumhuriyetleri ve Azerbaycan’ın etnik kimliğinin İslam kimliğini geçmemesi böylece uluslararası ilişkilerde İsrail’i zorluk çıkarmamaları. 4-Teknoloji ihracatı için piyasa ve Pazar oluşturmak. Bu çerçevede İsrail ile bu ülkeler arasındaki ikili temas ve ziyaretler sıklaşırken uzun uzun yapılan ticari ve siyasi temasların içeriğini anlatır. Burada dikkat çekici husus Batı menşeli kavram olan ortak düşman Fundementalizm konusunda tavır almak. Tabi petrol konusu özellikle Azerbaycan petrolü İsrail için çok önemli yer tutuyor.
Abdurrahim Çokgüngör - 6*1998’de İndiana Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Bülent Arsa da aynı konuda ağırlıklı olarak İsrail-Azerbaycan ilişkilerini yazar. Demek istediğim İsrail derinden ve etkili nüfuz alanını genişletirken biz riskini yeni gündeme getiriyoruz. Türkiye-İsrail ilişkileri Türkiye’nin bölgede barış çabaları yüzünden 2006’ra krize dönüşmeye başlar ve 2009’da “One Minute” olayı ile patlak verir. Bu arada unutmaması gereken bir husus var. Rotschild ailesinin yüzyıllık rüyası olan Hazar Petrolüne kavuşmak emelleri ve entrikalar unutulmamalı. Sovyet Devrimi sonrası kuzey hattı suya düşerken bu kez güney hattı rüyası olur. Ve Kuzey Suriye’de bir PKK devleti rüyası o petrolün taşınma yolunu açacağı gözden kaçırılmamalı. İran da bu projeye dahil. Tabi iyi-kötü düşman rolünü İran’la oynayan İsrail’i de unutmamak gerek. Ki İsrail ilerde Gazze’yi İran ve Körfez Petrolü için enerji nakil merkezi düşünüyor. Tabi arz-ı mev’ud hayali gerçekleşince. Ama önce bölgenin etnik unsurlara bölünerek güvenliği için tehlike olmaktan çıkmalı Hedef bu. ABD ve Avrupalı ülkelerin tamamı bu konuda İsrail’in vekili. Tabi Türkiye engelini aşabilirlerse. Aksi halde kehanete gerek yok Türkiye’nin dediği olur ve yeni dünya düzenin yolu açılır. İsrail yeniden zillet ve meskenete tabi olarak. Ayrıca gözden kaçırılmaması gereken husus Rusya 2014 Ukrayna krizi sonrası bu bölgeye gelirken fosil yakıt konusunda ABD ile anlaşmış. Petrol ABD’nin doğalgaz Rusya’nın tekelini geçecekti. Ama Ukrayna hesabı 8 yıl hortlayınca işler değişti. Ukrayna krizinin bir ucu bölgemize bakıyor.
Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.