“ Bir insanın diğerini gerçekten, ama gerçekten sevmesinden bahsediyorum. Onun için her şeyi göze alabilmesi ve uğruna yapacaklarının hiçbir sınırı olmaması demektir bir anlamda bu, değil mi?”
Ağzından bir çırpıda dökülüvermişti kelimeler kadının.
“Eh, sanırım öyle. Öyle olmalı gibi geliyor.”
“Yani, eğer seni seviyorum diyorsan bana; senin için her şeyi yaparım diyorsun aynı zamanda, öyle mi?”
“Dedim ya, sanırım öyle.”
“Sanıyor musun sadece, o kadarcık mı?”
“Eeee, nasıl anlatayım, yanıtlamadan önce üzerinde epeyce düşünülmesi gereken bayağı hassas konulardan bahsediyorsun şu anda ve hemen bir yanıt bekliyorsun benden bunlarla ilgili. Hımmm… Tek bir kelimeye sığdırmak güç tüm yanıtını sorularının. Ama yine de, düşününce... Evet, eminim tabii; senin için her şeyi yaparım.”
“Güzeel...”
“Güzeel, ne?”
“İşte senden beklediğim yanıt buydu, bu yanıtınla beni çok mutlu ettin sevgilim demek istedim.”
“Sanki aklından geçen bir şeyler var bu konuşmanın sonunda benden sana olan sevgimin ispatı olarak isteyeceğin.”
“Aslında bir tane var. Evet, var bir şey aklımda. Ama bilmiyorum, üzerinde düşünmem gerek söylemeden önce sana. Yani, senden böyle bir şey isteyebilir miyim, hakkım var mı buna, düşünmem lazım.”
“Hayır, hayır... Bak ne diyeceğim: Eğer sana olan sevgime delil olarak kabul edeceğin bir şey geçiyorsa aklından, hemen söyle. Şimdi. Ne ise o, ne kadar saçma, çılgın, mantıksız, garip olursa olsun… Yapabileceğim bir şeyse eğer, hiç sorgulamadan, hiçbir tartışmaya girmeden üstünde, mutlaka yapacağım.”
“Öyle mi? Gerçekten inanarak mı söylüyorsun bu sözleri şimdi?”
“Evet, kesinlikle.”
“Ne istersem senden, yapacağını söylüyorsun yani. Hiç düşünüp taşınmadan, itiraza falan yeltenmeden, sonunun nasıl biteceğine hiç aldırmadan...”
“Evet, aynen öyle diyorum. Söyle… Dile benden ne dilersen!”
Adam, bir kez daha çocuklar gibi kaptırmıştı kendini oynadıkları oyuna. Hevesle, heyecanlı bir sabırsızlıkla bekliyordu karısından gelecek dileği. Sıradan bir şey olmayacağını tahmin edebiliyordu bunun. Eğer şu an öylesine, sıradan bir istekte bulunursa karısı, hayal kırıklığına uğrayacaktı gerçekten. Az önce ona olan sevgisini ispat etmek için yaptıklarını ve o yaptığı şeylerin ucunun nerelere vardığını -bir bebek!- düşününce… Bu sefer de, yine epeyce sıra dışı bir isteğin gelmekte olduğunu umuyordu karısından. Ve gözlerini onunkilere dikmiş, bir yandan aklından neler geçirdiğini tahmine çalışırken, bir yandan da ağzından çıkacak sözcükleri bekliyordu çocuksu bir neşeyle.
Kadın ise, hiç öyle neşeli bir oyun oynuyor havasında gözükmüyordu, soğuk ve mesafeliydi bakışları. Farkında değildi ama, yüzü ve vücudu bir yay gibi gerilip kasılmıştı o an. Beyninde dönüp duran düşünceyi kelimelere dökmekte zorlandığı açıkça belliydi. Sonunda, bir solukta söyleyiverdi ne istediğini kocasından:
“Ölmeni istiyorum benim için. Evet, hiç nedensiz, sadece ben istediğim için, bana olan sevgini ispatlayabilmek için, ölmeni.”
Ciğerlerindeki tüm soluğu tüketmişti, derin bir nefes aldı sözlerini tamamlamadan önce. “Eeee, yapabilecek misin peki bunu?”
Adamın yüzündeki neşeli ifade kaybolmamıştı ama, öylece donup kalmıştı sanki. O birkaç cümlenin anlamını tam olarak kavrayabilmesi için -yine!- biraz vakte ihtiyacı vardı anlaşılan. Sonra, ilk saniyelerdeki büyük şaşkınlığın ardından, o cümlelerin gerisinde yatan şakayı, muzipliği, kelime oyununu, her neyse işte, bulmaya takıldı aklı. Bu arada karısı da yüzünde sabit -gülümseyen, meydan okuyan, küçümseyen, dalga geçen ve aynı zamanda oldukça meraklı!- bir ifadeyle süzmekteydi onu. ‘Ölmeni istiyorum!’ Sözcükler kadının ağzından döküldüğü andan beri, yankılanıp duruyordu aralarındaki daracık boşlukta.
“Heyyy, dur bir dakika, dur, dur… Ne demek istiyorsun yani sen şimdi? Ölmemi mi istiyorsun sahiden? Bu mu söylediğin şey, yoksa benim henüz anlayamadığım bir espri mi yapmaya çalışıyorsun?”
“Hayır, hayır. Espri falan yapmıyorum sevgilim. Beni seviyorsan eğer, bunu ispatlamak için ölebilir misin diye soruyorum sadece.”
“Haydaaa… Ne biçim soru bu, nasıl bir yanıt vermem gerekiyor şimdi? Evet, senin için ölürüm tabii, eğer mutlaka ölmem gerekiyorsa. Fakat yalnızca sen istedin diye, sana olan sevgimin ispatı olarak ölmek, bence çok daha farklı bir şey. Öyle değil mi?”
“Hayır, bence değil. İnsan aşkı uğruna bir şeyi yapar ya da yapmaz. Bunun şartları, koşulları olursa, o zaman o aşkın da şartları, koşulları var demektir. Eee, böyle şartlı şurtlu bir aşka gerçek aşk denir mi, tartışmak gerek tabii.”
“Hay Allah yaa, hakikaten ciddi misin, sana olan sevgimin ispatı olarak öldürebilmeliyim kendimi; bunu mu diyorsun sen şimdi?”
“Evet, onu diyorum.”
“Eh, peki, tamam… Diyelim ki yaptım o işi. O zaman sen, benim seni gerçekten sevdiğimden kesinlikle emin olacaksın ama bu sefer de ben olmayacağım yanında. Beni; ağzından çıkan birkaç kelime uğruna ölümü dahi göze alabilen beni, ebediyen kaybetmiş olacaksın.”
“Haklısın. Öyle olacak galiba.”
“Ne demek galiba? Başka bir yolu mu var bunun? Ne yapacaksın o vakit, neler düşüneceksin? Seni bu kadar çok seven adamın ölümüne sebep olduğun, hatta onu düpedüz öldürdüğün gerçeğiyle nasıl yaşayacaksın?”
“Bilmiyorum. Yalnızca beni gerçekten sevdiğini bileceğim o zaman ve aşkın uğruna ölümü dahi göze alabildiğini... Hem zaten, ölmekten o denli korkan bir insan, nasıl âşık olabilir ki?”
(…)
(2019 yılında yayınlanan ‘Canı Sıkılıyordu Ölümün’ isimli öykü kitabımdaki ‘Sen Beni Sevmiyorsun Artık’ isimli öyküden kısa bir bölüm!)
Murat Hiçyılmaz / murat_hicyilmaz@ yahoo.com
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.