Günler geçip gittikçe, yerine yenisi gelip aynı seremoniyi yineledikçe, konunun pek de tartışılır yanı kalmıyor sanki. İnsanoğlu zayıf düştüğü oranda tutsaktır koşullara. Hele hele kendinin yaratmadığı koşullara. Doğa, çevreyle, mevsimle ve tarihle kurduğu üçgen içinde, herhangi bir canlıya yakışır türde yaşadığını anımsatır insana…
Güneş doğup batıyor; batıp doğuyor. Düzenini ritmini değiştirdiği pek görülmemiş; Adına zaman denmiş;
“… Ya nasırlı parmaklarda, ya narin ellerdedir / Kapı tokmağı / Kimi zaman sevinçle / Kimi zaman hüzünle çalar / Bazen sevgi, bazen ayrılık sesi yansır sokaklara / Güneşte parlar, yağmurda ağlar / Kapı tokmağı // Kimi eller uzanır tutmak istemez / Kimi ellerse tutunca bırakmak gelmez içinden / kimi zaman aşkı / Kimi zaman ayrılığı fısıldar / Kapı tokmağı…” (*)-(25).
“… Homeros bu topraklara atmışsa adımını / Sözünü söylemiş / Şiirini yazmışsa / Meles’te yıkamışsa sakallarını / Ben de nasıl girmem kalemimle / Sözümle / Şiirimle İzmir’e // Sen var ya İzmir / Nasıl bulaşmam sana / Kordon’da özgürlüğün tadıyla / Duyumsayarak imbatı / Konak’ta anarak Hasan Tahsin’in başkaldırısını / Ah sen var ya İzmir / Şiirlerin şarkılarınla / Yalıçapkını şehir / Bil beni; Dağlar kızı Buket’im artık /Nif’te / Ödemiş’te / Ören’de ayak izlerim var / Çiçekler, kuşlar, börtü böcekler tanır sesimi // Ah sen var ya İzmir / Gülmemin / Aydınlığımın Işığımın tanığı / Yaşama sevincim // Sokaklarına işledim imbatını / Sesimi martı çığlıklarına ekledim / Coşkunu körfezine dokudum / Ah sen var ya İzmir / Bil ki; güzelliğim aşklarınla işlenmiştir…” (**)-(45,46).
Bu güzel ve liriksem bir haz bırakan şiirlerin mimarı, şiir kişimiz ‘Buket Işıkdoğan (Köse)’ ve yazmış olduğu ‘İmbatım Mavi’ adlı şiir kitabı… Ve elbette zaman içinde de imbatımız maviye çalıyor varsıllığını yakaladığımız dünya gezegeninde! Süreç, “hatıranın” oluşması, birikmesiyle değerleniyor. Sonra bir bakılıyor ki yaşanılan zaman içerisinde tüm imbatlar mavi oluyor…
Belirli bir kişiliğin ürünü olan her şiir, hangi dünya görüşünü yansıtırsa yansıtsın, üretildiği çağın ve ortamın bir yansımasıdır. Bu, o kadar açık bir gerçektir ki, sanatın üretim ilişkileriyle zorunlu bağını inkâr edenler bile, ‘sanatçı da toplumun bir üyesi’ demek gereksinimi duymuşlardır hep. Başka bir deyişle sanatçı, her zaman hem kendini söyler, hem de bağlı olduğu toplum yapısının çizgilerini yansıtır. Toplum gerçekliğinin dışında yapmacık dünyalar kurmaya yeltenen kaçış akımları bile, bu gerçeklikten kaçma gereksinimi gösterdikleri için, kaçtıkları toplumsal yapının özelliklerini yansıtırlar; çünkü en bireysel kaçışlarında toplumsal nedenleri vardır. Bireysel davranışlar, bireyin yaşadığı toplumda egemen olan kimi maddesel koşulların, ilişkilerin, dolaylıda olsa bir yansımasıdır. Bir şairi aşırı bireyci mi; bir şair yalnız kendini, kendi özelliğinin daracık dünyası mı söylüyor, bu yönelimin dizginlerini o bireyin içinde aramak çıkmaz bir iştir; çünkü o bireye yalnızca kendi öznelliğini söyleten toplumsal koşullardır. Belirli üretim ilişkilerine dayanan belirli bir toplum yapısının dışına çıkmak, bireyin kişisel olanaklarına bağlı olmayan bir gerçektir. Eğer bir bilinçaltımız varsa, eğer bu bilinçaltında, davranışlarımızı keyiflerince yöneten olaylar meydana geliyorsa ve biz çoğu zaman bunun bilincine varamıyorsak, bu, insanın doğal bir özgürlük içinde yaşamasının olanaksız olduğu, varoluşunun artık kaçınılmaz bir şekilde birlikte yaşama kuralları içinde gerçekleştiği içindir. Toplumdan önce bilinçaltı yoktur. Bilinçaltının karanlık bütün derinlikleri, böyle bir öncülle kabul edilebilir ancak…
Bu kısa, ancak şiir kişimiz için gerekli gördüğüm açıklama için ise şunu belirgin bir şekilde ifade etme gereğini duydum. Şiirlerinde derin bir öykü varsıllığı var. Yoğun düşüncelerin içinde! Fakat anlatımları kısa ve öz olarak şiir dizelerine vurmuş. Maskeleme ve belirgin olmayan imgeler, okur (kimine göre) pek farketmeden dizelere serpiştirilmiş. Bu da okura ki en azından bana keyif veriyor. Dağarcığıma aktardığı bu keyif sayesinde liriksem düşüncelere giriyorum.
Varolma anlamını başka izleklerle de çakıştırıyor şair; “… Ya nasırlı parmaklarda, ya narin ellerdedir / Kapı tokmağı / Güneşte parlar, yağmurda ağlar / Kapı tokmağı // Kimi zaman ayrılığı fısıldar / Kapı tokmağı…” (*). Geçmiş zaman motiflerini ardında bırakırken, ‘kapıların’ da yaşam içinde türlü gelgitleri olduğunu ve bizlerin de düşüncelerimize bir an için ket vurduğunu anlamlaştırıyor! Ve bu tür algısalımın, gizemli içedönüşünü başlatıyor ve belki de ‘şimdi’ gerçekliğine… Duyma-düşünme bilinci altında, tinsel ezikliği, dizelerin, imgelerin arasına iliştiriyor sanki. Ve İzmir sevdasıyla yüklü yüreği, yöre anlatımıyla buluşuyor: “… Homeros bu topraklara atmışsa adımını / Sözünü söylemiş / Şiirini yazmışsa / Meles’te yıkamışsa sakallarını / Ben de nasıl girmem kalemimle / Sözümle / Şiirimle İzmir’e // Sen var ya İzmir…” (**).
Bu tür, benzeri açık anlatımların arasına; gizli ve maskeli anlatımların yüklediği kimi şiirleri, çekinmeden ve özgürce savurmuş kalemini şair kişimiz ‘Buket Işıkdoğan (Köse)’. Yaşama doymamışlık, maviye sitem, bence bu tam bir ‘karşı karamsarlık’ örneği, alt anlam için ipucu… Ve benim, daha nice okurun, okudukça algılayabileceği ve okumak da usanmayacağını inanarak söyleyebileceğim şaireler arasına girmiş veya gireceğine inandığım bir isim ‘Buket ışıkdoğan (Köse)… Bundan sonrası için ancak şunu söyleyebilirim, çekinmeden ve yuvarlamadan… Yolun açık olsun şair kişim, bu bence yeni ve ilk bir kitap olsun. Olsun ki arkası daha çok gelsin… Gelmeli de!
Meraklısına;
Şairimiz, 1969 Kocaeli/Gölcük doğumlu. AÖF. İşletme Bölümünden mezun olduktan sonra, yıllarca uğraşı olan ve gönül verdiği şiirleri, 2016 yılında biraraya getirerek ‘Buketçe’ adıyla şiir kitabı olarak yayımlamıştır. Bunun yanında düz yazıları ve bazı şiirleri çeşitli sanat dergilerinde yayımlanan şair, yazdığı şiirler arasında ödül almış birkaç şiiri de vardır. Ve şaire kişimiz, halen İzmir’de ikamet etmektedir. 2017 yılında ise yine şiirlerini bir araya getirdiği ve okura sunduğu ikinci şiir kitabı ‘İmbatım Mavi’ ile şiir yolculuğuna devam etmektedir…
Alıntı yapılan şiirler;
(*)
; Kapıda Hüzünlüdür
(**)
; Sen Var Ya İzmir29
www.haberhurriyeti.com / MUSTAFA GÖKÇEK
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.