TÜRKİYE Cumhuriyeti’ni ve Mustafa Kemal Atatürk’ü savunan bizler, her
zaman cumhuriyetin nimetlerinin hiçbir sistemde olmadığını… Bunu
düşman olarak görenlerin, yine Cumhuriyetin laik sistemine muhtaç
olacağını her zaman yazdık ve söyledik.
Yazmaya ve söylemeye de devam edeceğiz.
Fakat ne yaparsınız ki, kimilerinde jeton sonradan düşüveriyor. Ve bu
konuya öylesine sarılıyor ki, sanki ezelden beri… Hatta doğduğu
günden beri kendisini Cumhuriyetçi sanırsınız.
Ama derinlere indiğinizde işin aslının hiç de öyle olmadığını çok iyi
ve gayet net anlarsınız.
Neden?..
Çünkü menfaatlerin bittiği yerde çıkarcılığı başka mekanlarda
aradıkları için. Örneğin Milli Eğitim eski Bakanı AKP’li zat-ı
muhterem Hüseyin Çelik’i ele alalım. Bu kişi, Tayyip Erdoğan’a şu sert
mesajı göndermekte hiçbir sakınca görmüyor ve şu makaleyi yazabiliyor:
– “Dini siyasete alet etme…”
İnsanın inanası gelmiyor.
Daha düne kadar ve bugün ve de yarın da dahil olmak üzere, her zaman
bizler “Türkiye Cumhuriyeti’ni hiçbir güç ve kurum yıkamaz. Eninde
sonunda Atatürk ilke ve inkılapları galip gelecek ve bugün kaybedenler
yine Atatürk’ün Cumhuriyet ilkeleri sayesinde demokrasinin
nimetlerinden her zaman olduğu gibi yararlanacaklar” demedik mi?..
Dedik…
Ama dün Atatürk’e düşmanlığını göstermekten hiç çekinmeyen Hüseyin
Çelik, bugün de (o çok savunduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman
ters bakan kişiliğinin ötesinde) Cumhuriyetin sistemine ve laiklik
ilkelerine methiyeler düzmeye başladı.
Hadi buyrun bakalım.
Neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalır.
Çünkü inanmanız çok güçtür.
Düne kadar Cumhuriyete ters bakan ve her türlü hakareti söyleyen Çelik
bakın, laiklik konusunda ne demiş:
– “Din üzerinden siyaset yapılması veya dinin siyasete alet edilmesi
de en az ırkçı siyaset kadar tehlikelidir. Devlet, her türlü dini
hayatın kolaylaştırıcısı, hamisi olsun ama bu işlerin tarafı olmasın.
Laiklik dediğimiz şey zaten bu değil mi?..”
Peki bu açıklamaya ne demeli?..
Buna aynen şöyle diyebilirsiniz:
– “Takiye yapıyor…”
Yani buna, “Günün siyasetine ve nabza göre şerbet vermek” de
diyebilirsiniz. Biz Hüseyin Çelik gibi, nabza şerbet yapmadan yazıp
çiziyoruz. Hatta direkt Türkiye’nin bağımsızlığı üzerinden… Milli
Eğitim’in taş devrine dönmesinden… Tek adam olma politikası
üzerinden eleştirilerimizi ne kadar yapdıysak da hepsine “Hayır” diyen
Çelik… Bugün kalkmış, laiklik uyarılarımıza “Evet” demeye çalışıyor.
Neden?..
Tayyip’e karşı olduğu için mi?..
Bize sorarsanız hayır. Ona karşı gelse, zaten partiden çıkar gider,
bir daha da arkasına bakmaz. Çünkü bu görüşü bugün sunan kişi, ezelden
beri bu görüşüne hakim olur ve AKP’yi tıpkı bugünkü gibi topa tutardı.
Ama bugün bunu yapıyorsa (Ki yapıyor), bu işin içinde başka bir işin
olduğunu düşünmemiz gerekiyor.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, öyle kolay lokma değildir. Her gelenin
istediği gibi yasalarla oynayarak ve delerek kendi kanunlarını gündeme
almasıyla sınır ihlallerini gerçekleştiremez.
Bugün görüyorsunuz. Nasıl da her şey tersine dönüverdi. Cumhuriyet’in
anıtlaşmış bağımsızlık anlayışını her ne kadar yıkmaya çalışsalar da
(Çelik de dahil) Anayasal hükümleri bir yerde sözünü kabul ettirecek
konumdadır.
Yeter ki Türk ulusunun ayranı kabarmasın.
Cumhuriyetine dört elle sarılan ve bağlı olan Türk milleti, ümmet
değil, vatanına bağlı ulus devletinin bireyleridir. Bugüne kadar da
ulusalcılığı kabul etmeyen… Ümmetçiliği savunan… Atatürk’ün ilke
ve inkılaplarına her zaman karşı duruşunu çekinmeden sergileyen
Hüseyin Çelik, aniden laik sistemi savunmaya başladı.
Yahu şimdi bu kişiye biri çıkıp şöyle dese nasıl bir karşılık verebilir:
– “Sayın Çelik, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcülüğü
yaptığınızda, (Recep Tayyip Erdoğan‘ın çok ezici bir karizmaya sahip
olduğunu) söylemenizi nereye koyacağız?.. Hatta Erdoğan için, (Parti
içerisinde liderlik yapacak çok sayıda isim var ama güneş varken,
yıldızlar görünmez) türünden yaptığınız o açıklamalarınızı nasıl
değerlendirmemiz gerekiyor?..”
“ÇELİK, LAİKLİĞİ SAVUNUYOR…” DİYENLERE CEVAP:
BAKANLIĞI DÖNEMİNDE YAPTIĞI HATALARI İTİRAF EDERSE
DEĞİŞTİĞİNE İNANILIR!
Çelik, bugün ne oldu da 180 derece dönüverdi?..
Bakın daha döndüğü neler var neler…
Devletin cemaate karşı yapacağı çalışmalara yönelik bilgileri AKP’li
İlhan İşbilen’e sızdırdığı öne sürülen Hüseyin Çelik ve Bülent Arınç
bu tür suçlamalara karşı savunmaya geçmişlerdi. Hatta Çelik,“O polis
kuryesi kim, ben de peşindeyim, onu bulacağım” diyerek basında epey
tartışılmışlardı.
Ayrıca Arınç da o dönem basında çıkan haberlere yönelik,
“…Gazetedeki haber tamamen yoruma dayalı, kaynağı meçhul,
iddianamede açıkça ne yazıldığını bilmediğimiz, beni ve Sayın Çelik’i
itibarsızlaştırmaya yönelik çok basit bir algı operasyonudur”
savunmasını yapıyordu.
Daha doğrusu dünün AKP’li kurmayları, bugün birbirini yemekteler.
Bizler de tabii ki seyredeceğiz. Çünkü AKP’nin kuruluşunu öven ve
üstüne toz kondurmayanlar, bugün birbirini suçlayarak Türkiye
Cumhuriyeti’ne karşı yaptıkları hatalardan dolaya kendini savunmaya
çalışıyorlar.
Eeeeee, boşuna dememişler, “Siyaset ileriyi görme sanatıdır. Bunu
göremeyenler, yarının hukuk sistemiyle ergeç karşılaşacaklar” diye…
Bugünün çırpınmaları da bunu göstermekte. Hüseyin Çelik “Din üzerinden
siyaset yapmak” başlıklı makalesindeki bu çırpınmayı bakın nasıl
göstermiş:
– “…Dindar insanların, dindarlığını gizleme ihtiyacı hissetmediği
ama bunu insanların gözüne sokarcasına bir tutum içerisinde de
olmadıkları bir Türkiye, ancak sağlıklı bir Türkiye’dir. Dindar,
dinini istediği gibi yaşasın ama birisi dinsizse veya başka bir dinin
mensubu ise bunu da gizleme ihtiyacı hissetmesin. Devlet, her türlü
dini hayatın kolaylaştırıcısı, hamisi olsun ama bu işlerin tarafı
olmasın. Laiklik dediğimiz şey zaten bu değil mi?..”
Hayır, değil Çelik efendi. Olmadığını şu sorularla kanıtlayalım…
Bakalım ne diyeceksiniz:
1– Milli Eğitim Bakanlığınız döneminde laiklikle ilgili kitap
öğretilerine neden düşmanca saldırıp yok ettiniz?..
2– Atatürk ilke ve inkılaplarının bir laiklik koruyuculuğunu bile bile
neden Atatürk’e saldırdınız?..
3– Okullarda andımızın okunması kaldırıldığında… Yasaklandığında
neredeydiniz?.. Yer yarılmıştı da içine mi girmiştiniz?..
4– “Dinini isteyen istediği gibi yaşamalı” diyerek laikliği bugün
savunurken… Düne kadar kız öğrencilere yönelik yaptığınız baskılar
yürürlüğe sokulduğunda neredeydiniz?..
5– Harem - selamlık zihniyetiyle sınıfların bölünmesi hangi laik
düşünceye sığır da siz halâ susuyorsunuz?..
6– 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı partiniz tarafından
yasaklandığında gençliğe neden sahip çıkmadınız?..
7– Laiklik ilkelerini Türkiye Cumhuriyeti’nin tabanına yerleşmesini
kabul etmeyerek, onu oradan söküp atmak için Cumhuriyete az mı hakaret
ettiniz?..
8– “Cumhuriyet Bayramı’nı gidin marketlerde, alışveriş merkezlerinde
kutlayın” diyen sizler değil miydiniz?..
9– Çanakkale zaferini yenilgi olarak değerlendiriyor… Totaliter,
sosyalist, teokratik, bürokratik ve demokratik cumhuriyetlerin
varlığından söz ediyor… Ardından da Türkiye’deki laik sistemin
varlığına inandığınızı söylüyorsunuz. Hem Cumhuriyete küfür et.. Hem
bakanlığınız döneminde görevli müdür ve öğretmenlerin Atatürk’e
yaptıkları hakaretlere kulaklarını tıka… Hem de “Erdoğan bize, (dini
değerler üzerinden siyaset yapmayacağım) sözünü verdi” diyerek bu
görüşe destek vermediğini söyleyerek laikliğe destek çıkan makale yaz.
Kim inanır size?..
Eğer laikliğe toz kondurmayacaksanız, dünkü konuştuklarınızı inkâr
etmeyeceksiniz… “Dini siyasete alet etme…” diyerek Erdoğan’a karşı
gelerek farklı görünmeye çalışmanıza da gerek yok…
Sadece bireysel düşüncelerinin etrafında dönerek politika yapmaya
çalışıp kendine Müslüman olmayı siyasetin farklı sistem açılımlarıyla
doping sağlayacaksa… Bugüne kadar yaptığı her şeyin yanlış olduğunu
itiraf emelidir.
Neden mi?..
“Dini siyasete alet etme…” ifadesinin tam karşılığı “Laiklik”tir. Ve
bu sistem de Cumhuriyet çatısı altında kendine nüfuz bulmuştur. Tabii
ulu önder Atatürk’ün din ve siyaset arasındaki ince çizgiye çok dikkat
ederek Cumhuriyet sistemiyle Türkiye’yi taçlandırdıysa… Sizler de
bunu hep yıkmaya çalıştınız.
Eğer ki Çelik, “Ben AKP’nin sistemini asla kabul etmiyorum. Din ile
siyaseti birbirine karıştırarak bizi kandırdı(lar)” diyorsa (Ki
dedi)… O zaman Sayın Çelik, iktidar yanlısı değil, muhalif TV
kanallarına çıkarak bunu söylesin de görelim bakalım. Bir Halk TV ve
Ulusalkanal TV’ye çıkarak (Tıpkı Abdüllatif Şener gibi) konuşursa, o
zaman “Dini siyasete alet etme…” makalesine inanılır. Yoksa “Dini
siyasete alet etme…” açıklamasını yine aynı kadroların yanında
durarak savunacaksa, buna kimse inanmaz.
Hatta inandıramaz. Çünkü Çelik’in “laiklik” makalesinin gerçek
karşılığı “takiye”dir. Buna da kimse kanmaz ve inanmaz. Kafalarındaki
Cumhuriyet düşmanlığı halâ devam etmektedir.
Son olarak Çelik’e şu soruyu sormak lazım:
– “Sayın Çelik, Türk ulusunun temel özgürlükler konusunda hangi
ifadesini özgürce söylemesine destek çıktınız da, bugün laiklik
üzerinden makale yazıyorsunuz?.. Eğer tabanda ve tavanda AKP’nin
politikalarına bugün karşı çıktığınızı söylüyorsanız, bunu ispatlayın.
Örneğin, (Çanakkale’de bal gibi yenildik) diyerek Atatürk’ü ve
Mehmetçiği küçük düşürerek değil… Mehmet Akif Ersoy’u
sahiplenerek… İstiklal Marşı’nı ulusal bayramlarda tören alanlarına
çıkıp söyleyerek… Ve gerçek laikliği Türkiye Cumhuriyeti’ne
kazandıran Atatürk’e saygı göstermek için Anıtkabir’e giderek
gösterin…”
Kısaca, “Dini siyasete alet etme…” makalesi, Çelik’in bunları
yapmasını gerektiriyor. Hadi bakalım, sizi tutan yok Sayın Çelik.
Anıtkabir’e gidin de görelim sizi.
www.haberhurriyeti.com / ÖKKEŞ AĞAOĞLU
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.