Oysa her yaşın bir gereği vardır, dedim ya işte bizim hatalarımızın en büyüğü bu gerekleri bilmemekten kaynaklanıyor. Bize göre yeni doğmuş çocuk görmez, bebek 40 gün dışarı çıkmaz, düşen çocuğa bir tane de siz çarpın ki bir daha yapmasın.
Çarpmak diyince aklıma bu yaz yaşadığım olay geldi.
Kuşadası’nın Davutlar kasabasında duble yol kenarında bir süpermarket var. Biz karşı yolda bekliyoruz. Bir araba geldi yol kenarına park etti. İçinden önce baba indi. Vızır vızır geçen arabaların arasından kendini korna sesleri arasında süpermarketin olduğu tarafa zor attı. Aradan az bir zaman geçti arabadan anne indi. Kucağında bebek, elinde 4-5 yaşlarında bir kız çocuğu. Karşıya geçmek için hamle yapıyor, hızla gelen araçlar korna çalınca geri adım atıyor. Birazda seslice ‘’ yapmayın bunu’’ dedim, döndü ters ters baktı kendini yola attı. Gelen araçın sürücüsü öyle bağırdı herkes duydu sesini, karşıya geçen hanım dışında. Karşıya geçmesiyle babanın marketten eli kolu poşet dolu çıkması bir oldu. Sanırım neden geldin gibi bir şeyler dedi ki bayan onu dinlemeden önden giden adamın peşinden yine kendini yola attı. Ama hesaba katmadıkları bir şey vardı, minik kız onu çekiştire çekiştire götüren annenin elinden kurtulup babaya ulaşmaya çalışırken az kaldı hızla gelen arabanın altında kalıyordu. Korna fren görenlerin çığlıkları korkunç bir sahneydi. Sahip olamayacağı çocukla duble yoldan geçmeye çalışan anne çocuğa yetişene kadar baba kolundan yakaladı havaya kaldırdı.. ‘’korkma yavrum, geçti’’ diyecek sananlar aldandı. Baba o koca elleriyle biraz önce az kalsın kazaya kurban vereceği kızına öyle bir tokat attı ki çocuk neye uğradığını şaşırdı. Arkasından bir tane bir tane daha. Ben yeter ama polis çağıracağım diye bağırınca ‘’git işine be’’ diyerek kaldırıma savurdu çocuğunu. Çocuk korku sonrası yaşadığı travma ve dayağın verdiği etkiyle arabaya binmemekte inat ediyorken, arabadan inen, kızını teselli eder sandığımız anne önce kafasına vurup sonra da ‘’kal burda’’ o zaman diyerek arabaya bindi. Korku filmi gibiydi.
Baba korku ile bu tepkiyi verdi diye düşünenler olabilir. Ama bu verebileceği en yanlış tepkiydi. Zaten şok yaşayan çocuğuna ikinci bir şok yaşatmanın korku ile olan bağlantısını sokak ortasında pek çok kişinin bakışları altında dayak yiyen bir çocuğa anlatmak çok zor olacak. İlk etapta”babama gidiyordum neden bana kızdı” düşüncesi gelecek aklına, sonra “ben bu dayağı yemek için ne yaptım” düşüncesi sonra “bunlar beni sevmiyor” düşüncesi. Bundan bir kaç ay sonra bu kız çocuğu beklenmedik davranışlarda bulununca da anne baba ‘’neden’’ diye düşünmeye başlayacak.
Unutulmaması gereken çocuk ilk 3 aydan sonra hızlı bir gelişim izler. Bunu sadece fiziksel gelişim olarak anlamamak gerekir, çünkü gelişimin sosyal ve ruhsal olan kısmı da çocuğun kişilik gelişiminde önemli etken sahibidir. 3 yaşından itibaren çevresindeki tüm davranış ve konuşmaları algılayan ve analayan çocukların ağız birliği yapmış anne ve babaya ihtiyacı vardır. Birinin söylediği diğerininkini tutmuyorsa çocuk bocalayıp davranış bozukluğu içerisine girebilecektir. Baba ‘’aslan oğlum vur şuna da görsün gününü’’ derken anne vurdurmuyorsa, annenin zorla yedirmeye çalıştığı bir yemeğe babası ‘’ben de sevmem zaten babasının oğlu/ kızı’’ diyorsa, anne ve baba çocuklarının yanında birbirlerine seslerini yükseltip herhangi birine şiddet uygulanıyorsa çocuklardan farklı davranış beklemek pek yerinde olmaz.
Annesi şiddet gören bir çocuğun arkadaşlarına karşı saldırgan olması, oyuncaklarına zarar vermesi bu yüzdendir. Burada şiddet sadece fiziksel şiddet değildir. Sürekli tartışmanın yaşandığı bir evde genelde çocuk kendisini suçlu hisseder ve bu suçu bastırmak için de farklı tepkiler gösterir. Unutulmaması gereken her çocuğun ayrı bir birey olduğu, olayları farklı algılayıp farklı tepki verebileceğidir.
Bir çocuk annesinin dikkatini çekmek için ağlarken, diğeri tamamen sessiz kalmayı seçebilir, okulda sorun yaşayan bir çocuk arkadaşlarıyla kavgalaşarak sıkıntısını belli etmeye çalışırken, bir diğeri belki hırsızlık yaparak, belki derslerini ihmal ederek gösterecektir.
‘’Her çocuk ayrı bir dünyadır’’ görüşünden yola çıkarsak Alman asıllı Amerikalı Erik Erikson’un Kişilik gelişiminde yaş dönemlerini 8 e ayırmasını ve her yaş dönemi atlayışında bireyin bir kriz yaşattığını söylemesini anımsamak gerekir diye düşünüyorum. Bu kriz döneminde yeterli yardımı almayan çocuk okul dönemine geldiğinde hiç beklenmedik tepkilerle bunu belli eder. Eğer kısa süreli geri dönümlerle sorun aranmaya çalışılırsa sonuç her zaman tatminkar olmayabilir. Ben sevgi ile tanışmaya kadar olan ilk 3 yaş dönemine değinmek istiyorum.
0-1 yaş arasındaki bebeklik dönemi: Bebekler duyularını kullanarak İçinde bulundukları ortamda güven/güvensizliği öğrenirler. Öz kimliğini bulma yolunda en büyük adım, korku ve tedirginlik yaşamadan annesiz ortamlara alışmak, içsel dugu ve dışsal görüntülerle dış dünyayı tanımaktır. Bu dönemde eğer bebeği fazlaca koruyup kollarsak dış dünyayı tanıması ve güven duygusu zedelenecektir. Küçük yaşta (0-6 ay) kreşe başlayan çocukların kendisine güven duygusunun yüksek olmasının bir nedeni de budur.
1-3 yaş küçük çocukluk dönemi: Anne ile iktidar kavgasının başladığı, çocuğun ‘’BEN’’ deme dönemidir. Dürtü kontrolünü öğrendiği bu dönemde, çocuğa her isteğinin her zaman olamayacağı da öğretilmelidir. Ama bu aşamadaki fazla kontrol obsesyonel nevroza yol açabilir bunu da unutmamak gerek.
3-6 yaş okulöncesi dönemi: İşte bizim konumuzun can alıcı noktası burada başlıyor. Çünkü çocuk sevgiyi ve aşkı bu dönemde öğrenmeye başlar. Bu dönemdeki öğretiler üst ben oluşumunun geliştiği zaman dilimi olduğu için kişilik gelişiminde kalıcı izler bırakır bu yüzden aileye büyük görev düşer. Sevgi derken sadece insan sevgisini anlamamak lazım. Oyuncaklarından yani cansız maddelerden yerde gezen böceğe kadar tümsel bir sevgi olmalı bu.
Tanıtım başlığına bakarak, ‘’ee hani sulama kanalına atılan köpek’’ dediğinizi duyar gibiyim. İşte yazı başladığından beri aslında bunu anlatmaya çalışıyorum.
Çocuğun yaptığı her şey doğduğu andan itibaren görerek ve duyarak topladıkları ile bağlantılıdır. Doğduğu andan itibaren büyükleri taklit ederek öğrenen çocuk bu görüntüden sonra sizce neyi öğrenir?
www.haberhurriyeti.com / BEYHAN BİÇKİN
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.