Erdoğan, “Her ne kadar birileri rahatsız olsa da yarışmanın da etkisiyle gençlerimiz ve evlatlarımızın Kur'an'ı öğrenmeye, güzel okumaya, hafızlığa olan ilgilerinin de arttığını müşahede ediyoruz. Katılımcılar arasında gençlerimizin oranının her geçen yıl çoğalmasından, büyük bir bahtiyarlık duyduğumu belirtmek istiyorum. Kur'an-ı Kerim en çok da gençlerimizin o davudi seslerine yakışıyor” diye konuştu.
“Uluslararası kurumlar iyi bir imtihan veremedi”
Kur'an'ın tüm insanlığı barışa ve huzura çağıran kutlu mesajlarının çok daha iyi idrak edildiği bir dönemden geçildiğini vurgulayan Erdoğan, “Şimdiye kadar 3 milyonu aşkın insanın hayatına mal olan koronavirüs salgını, bizlere sadece dünya hayatının faniliğini değil, aynı zamanda dünya imtihanını başarıyla vermenin yollarını da tekrar hatırlatmıştır. Paylaşmanın, merhametin, kardeşliğin, empatinin, yaratılana Yaratandan ötürü değer vermenin önemini bu süreçte bir kez daha gördük” ifadelerini kullandı.
İnsanların, hırs ve tahakkümle dünya üzerinde adaletin tesis edilmeyeceğini tekrar anladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bencilliği körükleyen, maddiyatı yücelten, bireyi sadece ekonomik varlığa indirgeyen hakim paradigmanın sorunlarımızı çözmek bir yana, nasıl daha da derinleştirdiğinin farkına vardık. Birleşmiş Milletler kürsüsünden yıllardır dile getirdiğimiz 'Dünya 5'ten büyüktür' çağrımızın haklılığına hep birlikte şahitlik ettik. Tüm insanlığı etkileyen salgın günlerinde, ne yazık ki, gelişmiş ülkeler ve uluslararası kurumlar iyi bir imtihan veremedi. Batı’nın, başkalarının kanı, emeği, yer altı ve yer üstü zenginlikleri üzerinde inşa ettiği şatafat düzeni, salgınla birlikte bir kez daha ifşa oldu. Salgının ilk günlerinde maske, ilaç ve solunum cihazı konusunda yaşanan acımasız rekabetin, şimdi aşıyla beraber ayyuka çıktığını görüyoruz. Ağızlarından insan haklarını düşürmeyenler, milyarlarca insanın aşıya uygun şartlarda erişimi konusunda kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Dünyada halen 100'e yakın ülkenin ilk doz aşıya ulaşamamış olması, kimi ülkelerin risklerinden dolayı vatandaşlarına uygulamaktan vazgeçtikleri aşıları güya yardım kılıfı altında Afrika ve Asya'ya göndermek istemesi, meselenin vahametini göstermek açısından kafidir.”
“Avrupa açık hava hapishanesine dönüşüyor”
Erdoğan, yaşanan sürecin Batı toplumuna sirayet eden sosyal marazları da gün yüzüne çıkarttığına dikkati çekerek, “Irkçılık, ayrımcılık, göçmen karşıtlığı, tahammülsüzlük bu sosyal hastalıklardan sadece birkaçıdır. Hiç şüphesiz bunların arasında koronavirüs kadar tehlikeli olanı İslam düşmanlığı virüsüdür. Bu virüs, özellikle Avrupa ülkelerinde hızla yayılıyor. Gerek nefret suçlarıyla ilgili istatistikler gerek Müslümanlara ait kurumlara yapılan saldırılar gerekse orada yaşayan vatandaşlarımızdan gelen şikayetler bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor” açıklamasında bulundu.
“6 milyonu Türk olmak üzere 35 milyon Müslümanın yaşadığı Avrupa, bugün kardeşlerimiz için giderek bir açık hava hapishanesine dönüşüyor” değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:
“İkinci Dünya Savaşı öncesine Musevilere yönelik oluşturulan nefret ortamıyla, günümüzde Müslümanlara karşı körüklenen atmosfer arasında, açık söylüyorum, hiçbir fark yoktur. Başta Fransa olmak üzere birçok Batı ülkesinde Müslüman olmak, Müslümanca yaşamak, ‘öteki’ yaftası yemek için yeterli hale gelmiştir. Bilhassa başörtülü kadınlar, Avrupa’da yükselen bu nefret dalgasından en fazla mağdur olan kesimdir. Hemen her gün sokakta, iş yerinde, okulda, otobüste, pazarda, çarşıda, markette ırkçı faşistlerin saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın, Müslüman bir hanım kardeşimizin haberini alıyoruz.”
“Müslümanlar için ciddi güvenlik tehditleri var”
Avrupalı siyasetçilerin, toplumu saran İslam düşmanlığı virüsüyle mücadele yerine, bunu istismar etmenin hesabını güttüğünü ifade Erdoğan, “Bundan iki ay önce bir Fransız televizyon kanalında Fransa İçişleri Bakanı ile ırkçı bir partinin genel başkanı arasında yaşanan utanç verici tartışma, sorunun vahametini ortaya koymuştu. Fransa Devlet Başkanı da haddi aşan bir açıklamasında haşa 'İslam'ın bir krizde olduğunu' iddia ederek yine büyük bir skandala imza atmıştı” diye konuştu.
Erdoğan, gelinen noktada durumun ürkütücü bir hal aldığı uyarısında bulunarak Avrupa'da yaşayan Müslümanlar için ciddi bir güvenlik tehditleri bulunduğunu, Fransa hükûmetinin, Müslüman toplumun tepkisine rağmen 'aşırıcılıkla mücadele yasasını' geçirme ısrarının da endişeleri artırdığını söyledi.
Fransa’daki söz konusu tasarının aşırıcılığı teşvik edeceğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Yasa tasarısıyla Müslüman kadınların tercih ettikleri kılık kıyafetle sosyal hayatta var olma hakkı sınırlandırılacaktır. Müslüman genç kızlara getirilen başörtüsü yasağı ise ayrı bir garabettir. Yasa tasarısıyla gençlerimiz, bir dönem ülkemizde olduğu gibi, eğitimleri ile itikatları arasında tercih yapmaya zorlanacaklardır. Yine bu yasayla Müslüman toplumun örgütlenme hakkı, eğitim hakkı, ibadetlerini özgürce yerine getirme hakkı gasbedilecektir. İnsan haklarıyla, inanç hürriyetiyle, Avrupa değerleriyle alenen çelişen böyle bir tasarının kanunlaşması, Fransız demokrasisine indirilmiş bir giyotin olacaktır.”
Böyle bir yasanın, Türk toplumu ve Fransa'da yaşayan milyonlarca Müslüman arasında ciddi huzursuzluklara sebebiyet vereceğini ifade eden Erdoğan, “Müslümanların rızası gözetilmeden, 'Ben yaptım oldu' inadıyla atılacak adımların faydadan çok zarar getireceğine inanıyoruz. Bu bakımdan başta Fransa Devlet Başkanı Sayın Macron olmak üzere Fransız makamlarını buradan aklıselimle hareket etmeye davet ediyoruz. Fransa hükümetinin, 12 Nisan tarihinde Senato'da kabul edilen bu yasa tasarısından bir an önce dönmesini bekliyoruz” açıklamasında bulundu.
Erdoğan, Türkiye’nin, terörle mücadele ve entegrasyon konusunda Fransa dahil herkesle çalışmaya hazır olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması’nda bu yıl birinci olan Muhammed İsmail Demirel, ikinci Serkan Yıldız ve üçüncü Mesut Topçuoğlu'na ödüllerini takdim ederek ödül alan yarışmacılar ve yarışma jürisiyle hatıra fotoğrafı çektirdi.