Televizyon kanalında Başbakan Erdoğan’a yaptığı sitemle bir anda gözlerin üzerine çevrildiği Bülent Arınç, aktif siyaseti bırakma sinyalleri verdi.
www.haberhurriyeti.com / SİYASET
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi’nin açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bu kongre, bundan sonra yepyeni bir hareketin kuruluş ve başlangıç noktası olacaktır. Siz bugün burada olmakla şimdiden büyük bir iş başardınız. Gelecek nesillere karşı sorumluluğunuzu yerine getirdiniz. Bundan sonra çocuklarımız ve geleceğimiz için çalışacak bir hareketin kahramanları oldunuz” dedi.
YENİ NESİL ‘EKRAN KUŞAĞI’ OLARAK YETİŞİYOR
Çocukların, toplumun geleceği olduğunu söyleyen Arınç, “Çocuğa yatırım yapan, onu koruyan ve iyi yetiştiren toplumlar her zaman başarılı olmuş, tarih sahnesine adlarını yazdırmışlardır. Çocukları iyi yetişen bir milletin hiçbir şeyden korkmasına gerek yoktur. Yeter ki, çocuğun kıymetini bilen ve geliştiren adımlar atılabilsin. Çocuk kendine yetene kadar edilgendir, yetişkinlere ihtiyaç duyar. Kendimizin nasıl büyüdüğünü bilmeyiz, nasıl ayağa kalktığımızı, ilk kelimemizin ne olduğunu hatırlamayız, ancak o anlarda yanımızda olanlar için o anlar unutulmaz hatıralardır. Bunun gibi, bir çocuk nasıl ayağa kalkıyor, yürüyor ve konuşuyor ise, çocuğun büyüme evrelerinden biri de sosyalleşmesi ve dış dünya ile irtibat kurmasıdır. Bebeklik döneminde çocuk ne kadar edilgen ise, sosyalleşirken de en az o kadar edilgen ve desteğe muhtaçtır” diye konuştu.
“DENİZDE YÜZEMEYEN ÇOCUK, İNTERNETTE SÖRF YAPABİLİYOR.”
Arınç, medyanın artık çocukların yeni arkadaşı olduğunu ifade ederek, “Bu arkadaş kimine iyi, kimine kötü alışkanlıklar kazandırıyor. Çocukların yeni arkadaşı medya ile tanışmaları ile birlikte artık yeni nesil ‘ekran kuşağı’ olarak yetişiyor. Teknolojik gelişmeler ile birlikte çocuk, ekran karşısında sadece edilgen değil, dokunarak etken katılım sağlıyor. Ekranlara bakarak ve dokunarak yepyeni sayfalara giren yavrularımız, sanal alemde kendilerini özgür, bağımsız ve serbest hissediyor. Denizde yüzemeyen çocuk, internette sörf yapabiliyor. Çocuk yaşıtlarıyla mahallede sosyalleşmesi gerekirken, yapay dünyalarda sanal arkadaşlıklar kuruyor. Farklı suretlerde, hayallerle dolu yeni medya dünyasında sınırsızca dolaşıyor. Bu alemde trafik yok, anne-baba baskısı yok, sen sus sen çocuksun aşağılaması yok. İstediğini yap, eğlen, dolaş, konuş, bağır, ne istersen yap var” dedi.
BİR ÖĞRENCİ, GÜNDE 2 SAAT 39 DAKİKASINI TELEFONUNA AYIRIYOR
Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) tarafındna yapılan Türkiye’de Çocukların Medya Kullanma Alışkanlıkları Araştırması verilerini paylaşan Arınç, “Yeni kuşak, yüzde 60.8 oranında internet, yüzde 48.6 oranında bilgisayar ve tablet, yüzde 45 oranında cep telefonu kullanıyor. Televizyon yeni kuşağın tercihleri arasında yüzde 40’lık bir oranla kendisine ancak beşinci sırada yer bulabiliyor. Yine aynı araştırmada çocukların yüzde 46’sının cep telefonu taşıdığı, bir öğrencinin günde 2 saat 39 dakikasını telefonuna ayırdığı görülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanımı ve Medya araştırmasında ise, bilgisayar kullanım yaşının 8, internet kullanım yaşının 9, cep telefonu kullanım yaşının ise 10 olduğu görülüyor. Bütün bu göstergeler bizlere, kitle iletişim araçları ile çocuklarımız arasındaki ilişkinin her geçen gün daha fazla kesiştiği, kitle iletişim araçlarının artık çocuklarımızın hayatların vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini gösteriyor” diye konuştu.
Arınç, bütün dünyada tematik televizyonlar dışında kalan yayınların ev ve aile akışına göre düzenlendiğini belirterek, “En büyük tüketici kitlesi çocuk olmasına karşın, yeni medya, yetişkinler imparatorluğunun biçimlendirdiği bir iletişim aracı olarak algılanıyor. Çocuk, televizyonu görsel bir oyuncak gibi görür ve kullanır. Dramatik kurgulu dilin, televizyon haberlerini masala dönüştürdüğünden haberi olmaz. Masal kurgusu ile benzerlikler gösteren bir haberin onu gerçek dünyadan kopardığının farkına varamaz. Çocuk, gerçek ile masalın birbirine karıştığı bir rüyalar âleminde gibidir” dedi.
MEDYA İLE YÜZLEŞMEK ÖNCELİKLİ AMACIMIZ OLMALIDIR
Arınç, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm dünyadan her türlü haberin, şiddet içerikli sinema ve dizi filmlerinin, cinsellik, pornografi, ayrımcılık, savaş ve çocukların ruhsal gelişimini olumsuz etkileyecek görüntülerin yer aldığı televizyon ekranlarından ve etkisinden çocuklarımızı korumalıyız. Medyanın olumsuz etkilerinden hangi stratejik amaç ve eylemlerle nasıl korunulacağı kadar, geliştirici özelliklerinden nasıl yararlanılacağına odaklanmanın daha yararlı sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Çocuk ve medya sorununu ertelemek yerine görünür kılmak, çocuğu ve yetişkini medyanın nesnesi değil, çözümün öznesi durumuna getirmek, daha açık ifadeyle, medya ile yüzleşmek öncelikli amacımız olmalıdır. Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Medyayı bütün olumsuzlukların sebebiymiş gibi hedef tahtası haline getirmeyi doğru bulmuyorum. Medya kendi başına iyi ya da kötü değildir. Doğru kullanılan bir medya çocuklar için en etkili eğitim ve eğlence aracı işlevi de görebilir. Burada medyada içerik üreticilerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Çocukların anlayacağı, dil, karakter, öykü ve müzik kullanılarak, bir konuyu ya da mesajı sunarken çocukların zihinsel seviyeleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşım uygulanırsa, çocuk-yetişkin ilişkisinde, kavga ve şiddet yerine olumlu modeller seçilirse, çocuklarımız için medya olumlu bir araca dönüşür.” –
Dilhun GENÇDAL- İdrisTİFTİKÇİ – Ümit TÜRK – Özkan ARSLAN- İSTANBUL (DHA)