Sık sık düşündüğüm ama bir türlü kaleme alamadığım meslek anılarım var…
Bundan 15 yıl önce yayınlanan “Yaşadıklarım, Yazmadıklarım” adlı anılar kitabımı, Montreal’de ikinci kez gözden geçirme fırsatım oldu.
Unutmuş olduğum öylesine çok ve önemli anılarım varmış ki, bugünlerde fark ettim.
Ve zaman zaman yazmanın iyi olacağını düşündüm.
Gelelim yaşananlara…
1965 sonrası. Rahmetli Demirel iktidarda. CHP ana muhalefet partisi olarak her zamanki gibi ikinci parti. Türkiye İşçi Partisi ise Mehmet Ali Aybar’ın Genel Başkanlığında TBMM ‘de temsil ediliyorlar. Dişli isimler var TİP içinde, başta Prof. Dr. Mehmet Ali Aybar olmak üzere, ünlü yazar Çetin Altan, Prof. Dr. Sadun Aren, Doç. Dr. Behice Boran gibi.
TİP’liler CHP’den daha ağır biçimde iktidara yükleniyorlar.
O günlerde hedefte ABD var. TİP’liler malum sol kesimi temsil ettiklerinden ABD’nin Türkiye’de kurmuş olduğu üslere karşılar. Her zaman bu üs konusunu gündeme taşıyorlar.
Bu Amerikan Üs’lerinin sökülmesini istiyorlar.
Demirel ise devamlı şekilde “Türkiye’de Üs değil, tesis var. ABD tesisleri bizim savunmamız için gereklidir” tezini savunuyor.
Soğuk Savaş dönemi, Sovyetler Birliği henüz dağılmamış ve Türkiye için gerçekten “Kuzeydeki Tehlike” olarak görülüyor.
Üs tartışmaları TBMM’de zaman zaman tartışmalara neden oluyor. Bazen de yumruklaşmalara kadar varıyor.
Günlerden biri..
CKMP Kırşehir milletvekili Ahmet Bilgin, TBMM oturumunu yönetiyor. Başkanvekili olarak.
Günden dışı konuşmalar sırasında yine üsler gündemde.
İktidarı savunan konuşmalardan sonra TİP Milletvekili Çetin Altan söz almak için başkanlığa başvurmuş. Ancak oturumu yöneten, oldukça yaşlı Ahmet Bilgin’in Altan’a söz vermeye hiç niyeti yok.
Altan oturduğu yerden birkaç kez hamle yapıyor:
“Sayın başkan söz hakkımı kullanmama izin verin.”
Bilgin her seferinde eliyle işaret edip “Otur yerine” diye Çetin Altan’ı adeta azarlıyor.
Nedeni açık. TİP’lilerden özellikle Çetin Altan kürsüye çıkıp konuşmaya başlayınca Adalet Partililer protesto ediyorlar. Altan ise iktidar partisini ağı biçimde eleştirip, tahrik edince kavga çıkıyor. Tabii kavga oturumu yöneten başkanların sevdiği bir şey değil. Bu nedenle Çetin Altan’ın söz alacağı oturumlarda başkanlar tedirgin hale geliyorlar.
Neyse bu oturumda da azarlanan Çetin Altan sonunda dayanamıyor tabii…
Kalkıyor, kürsünün dibine kadar geliyor.
Başını kaldırıyor ve “Sayın Başkan “ diyor ama genel kuruldakiler öylesine kızgın ki, bağırışmalar “Konuşturmayın bu adamı” diye bağıranlar…
Altan ısrarlı..,
Kürsünün tam altında, yukarı bakıyor başkana, bir şeyler söylüyor ama pek duyulacak gibi değil.
Sonra genel kurulda bir ara sakin tablo oluşunca Altan’ın sözleri duyuluyor:
“Sayın başkan, eğer benimle aynı seviyede değil, benden daha yüksekte oturuyorsanız bilin ki bu sizin niteliğinizden kaynaklı bir durum değil. Sadece ve sadece marangoz hatasından kaynaklı bir durum” diyor ve oturmak üzere sırasına doğru yöneliyor.
Bu kez yine genel kurul karışıyor.
“Başkana hakaret edemezsin, çık dışarı” diye tempo tutuluyor.
Çetin Altan ise yerine oturuyor, hiç aldırış etmiyor ve muhalif olmanın tadını çıkarmaya çalışıyor.
Başta TİP’liler olmak üzere CHP’lilerden de büyük alkış alıyor rahmetli Çetin Altan…