KÖY MUHTARLIĞININ KASASINDA
TUVALETE KOYACAK SABUN PARASI YOK
Eylül’ün 20’sinde yağan yağmurda, tarlaları, bahçeleri, ekili ve dikili alanları hatta hayvanları sular altında kalan İzmir’in Ödemiş İlçesi’nde köylerde (şimdi mahalle) yaşayanlar dert küpü olmuş. Yeniköy’de selam verdiğimiz Yeniköylüler gazeteci olduğumuzu öğrenince bırakmadılar. Kahve söyleyip, dertlerini anlattılar. Öncelikle şunu söylemeliyim ki üretici dert küpü. “Ektiğimiz, biçtiğimiz, büyütüp yetiştirdiğimiz hiçbir ürün yüzümüzü güldürmüyor” diyorlar.
Kahvemizden ilk yudumu aldığımızda konuşmaya başlayan Necdet Aydın, “Son günlerde yaşadığımız en büyük sorun üreticinin cebine para girmiyor” diyor.
İBRAHİM IRMAK: Geçen yıl 10 kuruşa kadar düşen patates fiyatını biliyoruz da, diğer ürünlerde mi para etmiyor?
NECDET AYDIN: Her ürün öyle. Ziraatte de para yok, hayvancılıkta da para yok. Ben bir çuval süt yemini 54 liraya alıyorum. Sadece yemle kalsa iyi. Bunun samanı da var. Allahın samanının bile kilosu 450 kuruş. Bunun turşusu var.
İBRAHİM IRMAK: Peki süt ne kadar.
NECDET AYDIN: Süt 1 lira. Gelir gideri karşılamıyor. Yemi aldığımız sütçüye çalışıyor. Zarar, zarar, zarar. Her gün bu zarar nereye kadar gider bilemiyoruz. Geçen yıl 50 dönüm patates ektim. Ekerken dönümünü 3’er bin liradan satsam 150 bin lira yapar diye hesap ettim. Ürün yetiştirdikten sonra ne oldu biliyor musunuz? 21 bin lira para topladım.
İBRAHİM IRMAK: Patatese ne kadar masraf ettiniz.
NECDET AYDIN: Sormayın. Kilosu 1.5 liradan İthal tohum aldım ve 50 dönüm için 35 bin lira ödedim. Patates fiyatı öyle bir düştü ki dibe çakıldı. 8 kilo patatesin fiyatı 1 bardak çay parası etti. Şu duruma bakar mısınız ağabey. Biz malın mülkün içinde rezillik çekiyoruz. Bedellik (karın tokluğuna işçilik) yapıyoruz.
İBRAHİM IRMAK: Aydın kardeşim, geçen seneyi anlattın… Son yağmurlar size zarar verdi mi?
NECDET AYDIN: Var ağabey… Seyrekli’de 14 dönüm yani aşağı yukarı 20 bin metrekarelik tarlamda ekili patatesim var. Son yağmurda bir su kaçtı, bakmıyorum artık. İlaç bile atmadım.
İBRAHİM IRMAK: Afet durumlarında devlet yardım ediyor. Zararı karşılıyor. Siz müracaat etmediniz mi?
NECDET AYDIN: Hiçbir şey yapmadım. Çiftçi Kayıt Sistemi’nde (ÇKS) geçen yıl orayı mısır tarlası gösterdiğim için öyle bir hakkım yokmuş.
İBRAHİM IRMAK: Tamam siz yine de müracaat etseydiniz.
NECDET AYDIN: Arkadaşlar kendi tarlaları için müracaat ettiler. İlçe tarımdan zararlarını tespit ettirmek için heyet çağırdılar. Onlardan ÇKS sistemini öğrenince müracaat bile etmedim. Bizim burada binlerce dönüm arazi sular altında kaldı. Devlet Demiryollarını su yollarını açmadığı için mahkemeye verdiler.
İBRAHİM IRMAK: Biz yağmurun olduğu gün, hatta selin geldiği saatlerde bu yoldan geçtik. Karayolları bile selin, suyun altındaydı. Bunlar neden oldu.
NECDET AYDIN: Eskiden bu yol bu kadar geniş değildi. Yol genişledikçe ek köprü yapıldı. O köprüleri yapan firma demirlerini ince koymuş. İlerde köprü çöktü. Yeniden ilave ettiler. Karayolları gelip burada çalışma yapıyor. Yolda kaplama yapıyor. Köprünün altı delik olduğu için çöküyor. Baş edilemeyince Küng alıp getirdiler, onu koydular. Biz bu küngü koymayın, yukarılardan gelen çer çöp burayı tıkar dedik. Söylediğimizin aynısı oldu. Yağmurda küng tıkandı, bu köyün her yerine su bastı. Arkadaşların evleri, hayvanların bulunduğu alanlar sular altında kaldı.
İBRAHİM IRMAK: Sevgili kardeşim, sizin sorununuz ne? Öncelikle adınızı öğrenebilir miyim?
Adım Ali Uçar. Bizde de aynı sorunlar var. Ben bir başka şey söylemek istiyorum. Belediye köyün mallarını aldı. Şimdi belediye buraya hiç hizmet yapmıyor. Ne yollar açılıyor, ne dereler temizleniyor, ne de köprüler yapılıyor. 2 senedir bu köye hiçbir şey yapılmıyor. Yollarımız delik deşik halde. Tarım Kredi’ye borçlarımız var. Ziraat Bankası’na borçlarımız var. Biz bu borçları nasıl ödeyeceğiz. Ürünlerimiz zarar ziyan oldu. Belediye köyün mallarını aldı madem, o zaman hizmet yapsın.
HASAN UÇAR: Bizim şimdi yolu, hizmeti düşünecek halimiz yok. Esas sorun yetiştirdiğimiz ürünlerin para etmemesi. Bu sadece Ödemiş’in sorunu değil. Üreticinin sorunları, Afyon’da da var. Türkiye’nin her yanında aynı. Üretici zor durumda.
İBRAHİM IRMAK: Sizin ne zararınız var?
HASAN UÇAR: Biz de patatesten büyük zarar ettik. 50 bin lira masraf ettiğimiz tarlalarımızdan sadece 12 bin lira aldık. Bu sadece ilaç parasını karşılar. Tohum, gübre, ekip biçme, işçilik, sulama parası cepten gitti. Kârdan vazgeçtik 50 bin liralık masrafın sadece 12 bin lirasını aldık. Vaziyet o kadar kötü yani… Son yağmurda buraları sular altında kaldı. Telefonlar ettik. Tam o sırada buradan bir kepçe geçiyordu. Vatandaşın iş makinesi. “Kardeşim şuraları açıver. Boğuluyoruz” dedik. Allah razı olsun su yolunu açıverdi. O da olmasaydı, felaket daha büyük olurdu. Vatandaşın kepçesi olmasaydı yanmıştık. Yol kenarlarını açması gereken Karayolları hiç gelmedi.
NECDET AYDIN: Bizim köyün geliri çok güzeldi. Biz muhtarlık olarak, 2 bin tane aşı zeytin yetiştirdik. Ben muhtar azasıydım. Köye bir tane sıfır traktör aldık. Ekin, turşu, hasıl biçme, balya basma makineleri, yük taşıma römorku aldık. Şimdi bunların tamamı Ödemiş Belediyesi’ne gitti. Eskiden köyün malları kiralanır, ürünler satılırdı. Yani muhtarlığının kasasında para olur, köyün neye ihtiyacı varsa oraya harcanırdı. Dere yatağımı dolmuş orası açtırılırdı. Yol mu bozuk orası onarılırdı. Şimdi çok affedersiniz. Köyün tuvaletine sabun alacak para yok muhtarlığın kasasında. Bu durum çok sakat oldu. Şimdi Hizmet için mallarımızı, araçlarımızı alan Ödemiş Belediyesi’ni bekliyoruz ama o da ortalarda yok.
İBRAHİM IRMAK / Fotoğraflar: MEHMET ALİ VARIŞ