Datça Yat Limanı ile ilgili ÇED raporunun son hali yayınlandı. İtirazlar için on günlük süre verildi. Bu süre de çarşamba günü dolacak. Raporda şimdiye kadar itiraz edilen birçok usülsüzlük devam ettiği gibi, hileli işler de var.
Muğla Çevre Platformu'ndan Ayhan Çelik tüm bunlarla ilgili Datça Belediyesi'nin dikkatini çekmek için bir yazı kaleme aldı.

İşte o tarihi uyarı.
" MUÇEP, Datça için çok önemli bir şeyi başardı. Datça Yat Limanı projesine dair gerçek durumu, usulsüz işlemleri, daha ötesi işlenen suçları açığa çıkardı. Pervasız gidişatı tartışılır hale getirdi ve geri adımlar atılmasını sağladı. Mücadelesine kararlılıkla devam ediyor.
Peki Belediye ve Belediye Başkanı bu süreçte nerede duruyor? Başkanın, yat limanına karşı
olmadığını ama önerilen devasa limanın Datça dokusuna uymadığını söylediğini
yazışmalardan ve resmi açıklamalarından biliyoruz. Bu duruş çok değerli. Ama şimdi durma
zamanı değil. Belediye büyük bir sorumluluk altında, ya tüm ağırlığını koyacak ve bir şeyleri kontrol altına alacak, ya da “ben söyledim ama dinletemedim”, “ne yapalım yetkim yok” deyip
sızlanacak.
Neler, neden çok önemli ve Belediye neler yapabilir?
1.Yat Çekek Yeri
En önemli konulardan biri yat çekek yeri. Muçep’in çabalarıyla çekek kapasitesi 120’den 80’e
çekildi. Ama bu yetmez. Datça’nın merkezinde, en merkezinde, taşlık koyunda; tamir, bakım, imalathane anlamına gelen, bir anlamda endüstri tesisi demek olan yat çekek yeri yapılamaz
ve kesinlikle engellenmelidir. Böyle bir tesisi, burada kurmak, herhangi bir akıl, teknik, mantık, planlama vb. ile gerekçelendirmek imkansızdır. Ama akıl ve mantık yetmez,
planlama kuralları, ilkeleri yetmez deniyorsa, iki tane de hukuksal gerekçeyi ekleyelim.
● 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planında burada bir yat çekek yeri gösterilmemektedir.
Bu nedenle Taşlıkta bir yat çekek yeri oluşturulması üst plan kararlarına aykırıdır.
● 1/50000 ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı, Plan Hükümleri 6.2.21 maddesi bırakın şehir merkezlerinde yeni yat çekek yeri kurulmasını, mevcutların bile başka yerlere taşınmasını önermektedir. İnanmazsanız Yat Limanı’nın onaylanmak istenen ÇED raporunun 1188. sayfasına bakın.
Hal böyleyken Belediye tüm Datça halkını yanına alıp Taşlık koyunun boğulmasına karşı duracak mı? Yoksa yine benim yetkim yok, görüşümüzü yazdık diyerek köşesine mi çekilecek?
2. Yat Limanı Kapasitesi
Muçep büyük bir oyunu bozdu. Yat limanının kapasitesi 700’lere yaklaşırken, eldeki rapora göre 270’e düşürdü. Ama gerçekte 270 yat kapasiteli bir yat limanından bahsederken, onaylatılmaya çalışılan proje 550 yatlık bir projedir. 270 sayısı öne çıkarılarak, imtiyaz sözleşmesine ve 2007 planına döndük algısı yaratılmaya çalışılmaktadır.
● 270 yat iskelelerde,
● 80 yat çekek yerinde,
● 100 yat, ilk ÇED raporunda firmanın kendisinin belirtildiği gibi mendirek iç yüzünde.
● 100 yat rıhtımda (yaklaşık hesapla)
Bu rakamları içerisinde, iskelelerin yeniden planlanmasıyla oluşacak ekstra kapasite ise
hesaba katılmamıştır.
Bu, hukukun, bilimin, aklın arkasından dolanmaktır. Bu konuda raporda o kadar çok kanıt ve
soru var ki:
● Bir limanın kapasitesini belirleyen asıl olarak rıhtım ve mendirek ile çevrili iç deniz
alanıdır. Kapasite her iki planda da 270 yat iken, neden bu raporda önerilen planda iç
deniz alanı iki katına çıkarılıyor.
● ÇED raporunda eski plana, 2007 planına sınırlarına uyuyoruz derken, neden yüzer mendirek, eski plandaki dolgunun şev dibine taşınıyor ve böylece mendirek denize doğru yaklaşık 35mt.öteleniyor ve liman içi doğrudan bir o kadar genişletiliyor? Bu yapılarsa Taşlık koyunun deniz tarafı bütün Datçalılara kapatılmış oluyor.
● Mendirek taş dolgu olduğunda, bu liman yapısı sayılıyor ve plan sınırları bunun
dışından geçiriliyor da yüzer mendirek olunca, bunun tonozları ya da ankrajları ve çelik halatları liman yapısı sayılmıyor mu ki, bunlar plan sınırları dışında kalabiliyor?
Bu mendirek planda göründüğü gibi salına salına yüzmeyecek, alıp başını bir yerlerde gitmeyecek. Yüzlerce tonoz veya farklı ankrajlarla ve de binlerce metre çelik
halatlarla deniz tabanına bağlanacak. Bunu ÇŞİD Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı neden görmüyor, göremiyor, görmek istemiyor. Belediye göstermeyecek mi?
● Rapor ısrarla yüzer mendireğe bağlayacağı yatları göstermekten ve hesaba katmaktan kaçınıyor. Ya da gözden kaçırıyor. Israrla boş iskele resimleri koyuyor.
Halbuki mendirek iç yüzeyine bağlayacağı yatları gösterse veya hesaba katsa liman alanı küçülecek, Taşlık koyunun ağzı daha az tıkanacak. Peki teklif sahibi mendireğe, rıhtıma yat bağlanacağını bilmiyor mu? Elbette biliyor.
Hangi mendirek sistemini kullanırsanız, kullanınız derinliğiniz arttıkça mendirek maliyetiniz de artar. Hiçbir yatırımcı kapasitesini arttırmadan, ek yarar sağlamadan göz göre göre maliyetini arttırmaz. Bu artıştan kimin yararlanacağı bellidir. Tabii kaybeden de. Başta taşlık koyu olmak üzere, doğanın kendisi, Datça, Datçalılar ve Datça’ya gelenler bundan büyük zarar göreceklerdir.
İşte Taşlığın ödeyeceği bedel. ÇED raporu sayfa 57:
Taşlık koyunun denizi görebileceği, denizle ilişkilenebileceği aralık sadece 130 metredir. Bu da sadece yüzeydedir. Mevcut limanın mendirek dolgusu ve önerilen yüzer mendireğin
tonoz, ankraj ve çelik halatları tarafından işgal edilecek kasımlar da gözetildiğinde tabanda 90 metre bile kalmayacaktır.
Yazlıktır, günahtır. Belediyenin raporlarında da tespit edildiği ve resmi olarak belgelendirildiği gibi kirlilik yükü artmış olan Taşlık koyu bile bile yıkıma götürülmektedir. Ilıca gibi çok özel
bir doğal oluşumla desteklenen ve çok kritik ve kırılgan bir ekolojik dengesi bulunan Datça’nın en yoğun kullanılan Plajı olan taşlığın boğulması demektir bu plan.
Belirttiğimiz gibi, Belediyenin Muçep’ten farklı düşündüğünü biliyoruz. Bu sır değil. Belediye kendi savunduğu gibi, daha küçük bir yat limanı için inisiyatif alabilir. Almalıdır. Eski planda
olduğu gibi, sadece mendirek ve rıhtım hattını bağlama yeri olarak kullanan, mendireği iyice kıyıya yanaştıran ince bir liman çözümü, taşlık köyü girişini bir miktar daha rahatlatabilir. İlla 270 diyenler bile bu yolla, bu kapasiteyi sağlayabilirler. Ama 270 bağlama yeri olan bir liman hiçbir zaman butik bir liman olmayacaktır. Böyle bir liman Datça’da birçok şeyi istenmeyen ve pişman olunacak bir yönde değiştirecek, oluşacak zararı geri almak mümkün
olmayacaktır.
Bunların hepsini, biz biliyoruz da, ÇŞİD Bakanlığı, Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı bilmiyor
mu? Elbette biliyor. Muçep’in yazdığı onca raporu da mı bilmiyorlar? Denizde 270 yat + karada 80 yat = 350 yat aritmetiğini de mi bilmiyorlar? Elbette biliyorlar. Burada bir kent suçu işlenmektedir. Soru Belediye’nin bu suça nasıl tepki verdiği, vereceği, Datça’nın geleceğine nasıl sahip çıktığı meselesidir.
Bazı büyük suçlara dair.
Yat limanı inşaatında başından beri suç makinası gibi çalışmaktadır. Bazılarını özetleyelim:
● Bu yat limanı hangi ruhsata göre inşaatına başlamış, kim tarafından nasıl kontrol
edilmiştir ki, raporda belirtilen binlerce m2 alan yanlışlıkla doldurulmuştur ve şimdi bu
dolguyu geri almaktan söz edilmektedir? Hangi vatandaş denize yanlışlıkla, izinsiz,
tek bir kamyon dahi dolgu malzemesi döküp doldurabilir?
● Halen önerdikleri yeni planda bile iki noktadaki kaçak dolgu plan sınırları dışında
kalmaktadır.
İspatı, ÇED raporu 4. sayfa.
Kırmızı ile işaretlenmiş kaçak dolguları yapmak, hapis cezası bile gerektiren büyük suçlar değil midir? Peki ya bunları yapanlar ve buna göz yumanlara dair bu ÇED raporu ve ilgili kurumlar ne söylemekte ne eylemektedirler? Hiçbir şey. Suçu örtme suçu işlenerek yeni suçlar işleme sarmalına girilmiştir.
Ayrıca burada yat çekek yeri yapılamayacağına göre turuncu ile gösterilen öneri dolgu alanına da gerek bulunmamaktadır:
● Bir büyük suç da Kral mezarlarıyla ilgili işlenmiştir ve öylece durmaktadır. Muğla KTVKBK’nun 2005 yalında aldığı kararla sit sınırını belirlemiş ve aynı zamanda çok
geniş bir alanı da izin alınmadan kazılamayacak alan olarak belirlemiştir. Bu alan şimdiye kadar tüm öneri planlarda gösterilmiştir ve bilinmektedir. Hal böyleyken
inadına ve pervasızca, kaya mezarlarının sıfırına kadar 10m yükseklikte kazı yapılmıştır. Bırakın projeleri henüz imar planı bile tartışılırken bu kazılara izin verilmesi de başlanması da mümkün değildir. Ama tüm raporlarda sanki bu kurala uyulmuş gibi konu geçiştirilmektedir.
Soru şudur: Bu kent suçlarının işlenmesine sessiz mi kalacaksınız, yoksa ortaya güçlü bir irade koyup Datça, Datçalılar ve Datça’ya gelenlerin yanında mı yer alacaksınız?
Ayhan ÇELİK