Yaşasın Cumhuriyet

Kurduğu cumhuriyeti gençlere emanet eden, çocuklarına ulusal bayram armağan eden, kadınları yücelten başka bir dünya önderi var mı? Sporcularımız, başta kadın sporcularımız olmak üzere, dünya çapında başarılar kazanıyorlarsa, dünyaca tanınmış bilim insanlarımız, sanatçılarımız varsa, cumhuriyet sayesindedir.

Atatürk diyor ki:

‘’Cumhuriyet, demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini, yükselişini sağlayan, esirlik, soysuzluk ve dalkavukluk hislerini kaldıran bir yoldur.’’

“Cumhuriyet fazilettir.”

“Cumhuriyet, fikri hür, vicdanı hür nesiller ister.”

‘’Türk Milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare şekli, cumhuriyet idaresidir.’’ ‘’Milli hakimiyet öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler, her tarafta yıkılmaya mahkumdur. ‘’Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk milletidir.’’

Mustafa Kemal’de cumhuriyet fikri, daha gençlik yıllarında başlamıştı. Fransız İhtilali üzerine yazılan yazıları okuyarak, cumhuriyet kavramını benimsemiştir. 20. Yüzyılın başlarındaki Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Çanakkale Savaşları ve ardından gelen birinci Dünya Savaşı sonunda, halk yoksul, perişan ve umutsuzdu. Fakat, 1915 yılında Çanakkale’de öyle bir güneş doğdu ki, bu Anafartalar Kahramanı Albay Mustafa Kemal’di. Çanakkale’yi geçilmez kılmıştı. Cumhuriyetimizin kurulmasına giden yolun başlangıcı, bu zaferdir.

19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında umutluydu. Kurtuluş çareleri aramak için Anadolu’nun uygun olduğunu düşünüyordu. O’na göre, bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi, mutlaka o milletin özgür ve bağımsız olmasıyla mümkündür. Ard arda gerçekleştirdiği Amasya, Sivas ve Erzurum Kongreleriyle, umudunun yeşerdiğini gördü. Umudunu bağladığı Türk halkı, onu destekliyordu. Kurtuluşun yolunun, milletin kendi azim ve iradesi olduğu kararı alınmıştı.

Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi öncesi, 7-8 Temmuz gecesi, Mazhar Müfit’e şunları yazdırıyordu:

‘’Hükümet şekli, zamanı gelince cumhuriyet olacaktır.’’

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılacak ve halk kendi seçtiği temsilcilerini meclise gönderekti. Bu, hakimiyetin millete ait olduğunun en önemli göstergesidir.

Ama, bu mecliste henüz, cumhuriyet kelimesini telaffuz edebilecek kimse yoktur. Kimisi halifeci, kimisi Tanzimatçı, bazıları da meşrutiyetçidir.

Türk ve dünya tarihine altın harflerle yazdırılan Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşının zaferle sona ermesinin ardından imzalanan Mudanya Mütarekesiyle, yurdumuz düşmandan tamamen temizlenmiştir. Lozan Antlaşmasıyla da, Yeni Türk Devletinin esasları ve sınırları kesinleşmiştir. Artık, cumhuriyeti ilan etmenin önünde bir engel kalmamıştır.

Ama, bazı kafalar halen karışıktır. Savaşın sonunda, sultan ve halifeye eski mevki ve itibarlarını iade etme düşüncesi vardır. Hatta, Mustafa Kemal’e halifelik ve taht teklifleri yapanlar bile olmuştur. Halbuki, Nutuk’unda da belirttiği gibi, onun kafasında, yıllardan beri saltanat ve cumhuriyet düşüncesi çarpışıp durmaktadır.

1 Kasım 1922 tarihindeki Meclis oturumunda:

‘’Ben, cumhuriyet taraflısıyım. Fakat, bunu açıkça söylemekte mahsur buluyordum. Münasip zamanı gelinceye kadar, saltanat taraftarlarının fikirlerini tatbik alanından uzaklaştırmaya ve Büyük Millet Meclisi’nden daha büyük bir makam olmadığını telkinde ısrar ederek, saltanat ve hilafet makamları olmadan da devleti idare etmenin mümkün olduğunu ıspat etmeye çalıştım.’’

28 Ekim 1923 tarihine gelindiğinde, Mustafa Kemal, Avusturya Haber Ajansı Neue Frele Press’e şu demeci vermektedir.

‘’Açıkça, ilk defa söylüyorum, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.’’

O akşam, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla toplantıdadır. Toplantının bir anında; heyecanlı, kaşları çatık ve gözlerinde güleç bir ifadeyle:

‘’Beyler! Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.’’ kararını bildirir.

Toplantıda hazır bulunanlar şaşkınlık içindedirler. Neden sonra, bunun ne anlama geldiğini kavradıklarında, öyle bir alkış tufanı kopar ki, neredeyse salonun camları patlayacak.

Uygun bir süre bekledikten sonra, sözlerine devam eder .

‘’Bundan böyle, Türk Devletinin idare şekli, cumhuriyettir. Bunu, yarınki meclis toplantısında Anayasaya koyduracağız.’’

Bu, Türk ve dünya tarihinin akışını temelden etkileyecek karardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 29 Ekim 1923 tarihindeki toplantısında, ‘’Yaşasın Cumhuriyet!’’ nidalarıyla, cumhuriyet ilan ediliyordu. Böylece, Mustafa Kemal’in en büyük ülküsü gerçekleşmiş oluyordu. Aynı gün, 158 mebusun oyuyla Gazi Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı, İsmet Paşa da, ilk başbakanı seçiliyordu. Alkışlar, gözyaşları ve heyecan doruktaydı. Türk Milleti, ‘’makus’’ talihini yenerek, kendisine en uygun yönetim şeklini bütün dünyaya altın harflerle yazdırıyordu. Gazi Mustafa Kemal, Meclise hitap ederek şükranlarını şu ifadelerle dile getiriyordu:

‘’Daima, muhterem arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir surette yapışarak, onların şahıslarından kendimi bir an ayrı görmeden çalışacağım.(…) Türkiye Cumhuriyeti, mesut, muzaffer ve muvaffak olacaktır.’’

Ne mutlu bize ki, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını idrak ediyor ve kutluyoruz. Her Türk yurttaşının bundan büyük bir mutluluk duyduğuna eminim. Bir ulus için, yüz yaşında cumhuriyete sahip olmak, onun için mutluluğun en büyüğüdür. Bu şeref de, biz Türklere aittir. Başta Ata’mız, silah arkadaşları, gazi ve şehitlerimizin bize bıraktığı en büyük miras, en büyük armağan. Böyle bir ulusun evlatları olmaktan ne kadar gurur duysak azdır. Kurduğu cumhuriyeti gençlere emanet eden, çocuklarına ulusal bayram armağan eden, kadınları yücelten başka bir dünya önderi var mı? Sporcularımız, başta kadın sporcularımız olmak üzere, dünya çapında başarılar kazanıyorlarsa, dünyaca tanınmış bilim insanlarımız, sanatçılarımız varsa, cumhuriyet sayesindedir. Bütün olanakları kullanarak, onu daha ileri götürmek temel amacımız olmalı. Türk ulusu olarak, ikinci yüzyılda daha büyük başarılarla ve emin adımlarla ilerlemeliyiz. Dünyaya örnek olacak kuşaklar yetiştirerek, Atamıza ve laik demokratik cumhuriyetimize layık olmaya çalışmalıyız.

YAŞASIN CUMHURİYET! CUMHURİYETLE KALALIM!

Kaynaklar:Nutuk-Mustafa Kemal Atatürk

Çankaya-Falih Rıfkı Atay

Mustafa Kemal’in Devlet Paşa’sı-Nezihe Araz

AKDENİZ’E DOĞRU

Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,

Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti…

Sakarya’dan su içen o çelik süngülerle,

Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle

‘’Hedef Akdeniz, asker!’’ diyen parmağa koştuk;

Zafer bahçelerinden gül koparmaya koştuk.

Yol gösterdi göklerden bize binlerce yıldız,

Kıpkızıl ufuklardan taştı al bayrağımız;

Koştuk aslanlar gibi kükreyip dağdan dağa,

Canavarlar dişinden vatanı kurtarmaya…

Vahşetlere dikilmiş gözlerimiz dumanlı,

Hürriyete susamış yanık bağrımız kanlı;

Çılgınca atılarak şanlı Dumlupınar’a

Süngümüzden şan verdik coşkun yıldırımlara…

Sakarya’dan su içen o çelik süngülerle,

Yuvaları dağılmış, yılmaz bir avuç erle

Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,

Zaferle kalbimize yazdık cumhuriyeti.

Ömer Bedrettin Uşaklı

29 Eki 2023 - 02:02 - Gündem