Süfyan Kızılarslan / Ajans Bizim / Türkiye / ANKARA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yasaklarla, özelikle siyasi yasaklarla Türkiye asla yol almamıştır" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, demokrasi, yargının bağımsızlığı, hak ve hukuku inşa etme mücadelesi verdiklerini söyledi.
AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılına kadar Türkiye'de 57 hükümetin görev yaptığını ve harcadığı toplam paranın 713 milyar dolar olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"713 milyar doları harcadılar ve Türkiye'yi 1990 yılında dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisinden birisi yaptılar; dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisinden, en büyük 20 ekonomisinden birisi haline getirdiler.
AK Parti iktidar oldu... Harcadığı para: 713 milyar dolar değil. 2002' den günümüze kadar harcanan para 2 trilyon 631 milyar dolar. ‘Veriye dayanarak konuşacağız’ dedim. Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 yılına kadar 713 milyar dolar para harcayarak Türkiye'yi ve ekonomisini dünyanın 20 büyük ekonomisinden birisi haline getiren ve 1999 yılında da G-20 ligine davet edilen Türkiye var. Kalkıyorsunuz, 2002'de iktidar oluyorsunuz, 2 trilyon 631 milyar dolar para harcıyorsunuz ve Türkiye G-20 liginden düşüyor, 23'üncü sıraya geriliyor. Şu soruyu sorun gittiğiniz her yerde: Ak Parti'nin yaptığı bize bir şeker fabrikası gösterin, bir gübre fabrikası gösterin, bir PETKİM gösterin. Neyi yaptılar, hangi fabrikayı yaptılar? Cumhuriyet'in 57 hükümetinin yaptığı bütün fabrikalarını sattılar, o parayı da yediler. O nedenle nasıl bir güçle, nasıl bir sorumsuz anlayışla devletin yönetildiğini hepimizin bilmesi lazım."
Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni borç batağı ile karşı karşıya getirildiğini" ifade ederek, "Şu anda Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın borcunun -merkezi borç- yüzde 67'si döviz ve altın. Yani kendi vatandaşından Türk Lirası üzerinden borçlanmıyor. Parantez içinde, çünkü Milliyetçi Hareket Partisi olduğunu söyleyen, milliyetçi olduğunu söyleyen Bahçeli de diyor: 'Evet, dövizle borçlanırsın, Türk Lirası'nın değeri kalmadı' diyor. Parantezi kapatalım... Altın ve dövizle borçlanıyorsun. Her kur arttığında hem borcun artıyor, hem faizin artıyor" diye konuştu.
"Borç 3,19 trilyon liraya çıktı"
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu yılın başında borç stoku, merkezi yönetim borç stoku 2 trilyon 747 milyar Türk Lirası'ydı, 2 trilyon 747 milyar Türk Lirası... 2022'nin ilk 3 ayında ocak, şubat, mart döviz arttı, Türk Lirası eridi, altın yükseldi, Türk Lirası eridi. 2 trilyon 747 milyar liralık borç, 3 trilyon 19 milyar liraya çıktı. Bakın durduk yerde! Parayı verenler kimler? Bu salondakilerden hiç birisi de AK Parti hükümetine veya devlete borç para vermedi dolarla veya altınla. Kim verdi bunları? Bir avuç insan ve o bir avuç insandan aldığınız borç 2 trilyon 747 milyar Türk Lirası. İlk üç ay içinde ocak ayı, şubat ayı, mart ayı; 2 trilyon liralık borç, 3 trilyon 19 milyar Türk Lirası'na çıkıyor. Durduk yerde Hazine, 272 milyar lira bir yük altına giriyor."
Kılıçdaroğlu, "Eğer ekonomi doğru yönetilseydi, 272 milyar lirayla ne yapılırdı?" diye sordu ve bu konudan veriler aktardı.
"Türküden korkmayacağız"
Sanatçı Aynur Doğan'ın "Kürtçe şarkı okuduğu" gerekçesiyle konserinin yasaklanmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Onlar bizim kültürümüzün bir parçası, onları nasıl reddedebiliriz? İnsanları nasıl suçlayabiliriz? Kürtçe bir şarkı okudu diye nasıl yasak getirebiliriz? Yahu 21'inci Yüzyıl'da yaşıyoruz artık. Her şarkı bizim şarkımız, her türkü bizim türkümüz" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Rengarenk bir Türkiye'de yaşayacağız, rengarenk, ebruli olacak her şey güzel olacak. Her şey, her şey kucaklaşacak, her şey. Barışı getireceğiz bu ülkeye, huzuru getireceğiz. Herkes türküsünü, şarkısını özgürce söyleyecek. Birbirimize farklı bakmayacağız artık.
Bir şarkıdan korkan olur mu? Bir türküden korkan olur mu? Korkmayacağız, yürekli olacağız, beraber olacağız, birlikte olacağız" diye konuştu.
"Hapse atmakla demokrasi gelmez"
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na verilen hapis cezasını eleştiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Mahkum etmekle kalmadılar, bir de siyasi yasak getirdiler. Yasaklarla, özelikle siyasi yasaklarla Türkiye asla yol almamıştır. Parti kapatmakla, farklı düşündü diye insanları hapse atmakla bir ülkeye demokrasi gelmez. Demokrasi, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebildiği bir ortamı yaratmak demektir. Akıl akıldan üstündür. Benim söylemime katılmayabilirsiniz ama beni dinleyebilirsiniz. Belki ben haklıyım, belki ben doğruları söylüyorum.
Canan Hanım'ın hapse atılmasını isteyenler, seçilmiş mahkemeler, seçilmiş hakimler; o mahkemelerde görev yapan hakimler şunu unutmasın: Bu ülkeye demokrasiyi size rağmen getireceğiz, bu ülkeye özgürlüğü size rağmen getireceğiz, bu ülkeye kardeşliği saraya rağmen getireceğiz."
Kılıçdaroğlu, "adı yasal ama yasadışı" işler yapıldığını ifade ederek, "Adaletsizliği kabul ettiğiniz andan itibaren, yarın size yapılacak adaletsizliği de fiilen kabul etmiş oluyorsunuz. ‘Başkasına adaletsizliğe ses çıkarmıyorum, o zaman bana da adaletsizlik yapılırsa ben de bunu kabul ediyorum’ anlamına gelir. O nedenle adaletsizlik karşısında susmayacağız" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Buradan genç muhafazakar seçmenlere de seslenmek isterim: Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız ve kararsız kalırsanız, zalimin tarafını seçmiş olursunuz. O nedenle kendisini muhafazakar olarak tanımlayan genç seçmenlerin de adaletsizliğe karşı biz nasıl duyuyorsak, onların da aynı duruşu sergilemeleri gerekir. Ayrıca net ifade edeyim, İl Başkanımızın siyasi yasak kararını asla tanımıyoruz, mahkemeyi de tanımıyoruz, verdiği kararı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanımızdır, nokta" diye konuştu.
SADAT ziyareti
İstanbul'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da danışmanlığın yapmış bir emekli general tarafından kurulan SADAT merkezine gidişini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bu yapı bir de kendisine ideolojik bir zırh tanımlamış. SADAT, ideolojik bir zırh tanımlamış kendisine. Bir devlet kuracak, o devletin içinde Türkiye de olacak. Herhalde bu bölümü Sayın Bahçeli yakından dinliyor, dinlenmesi lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kaldıracak, başka bir devlet kuruyor, o devletin içinde de Türkiye olacak. Devletin adı Asrika, Asrika devleti. Asya-Afrika sentezi olacak, konfederal bir cumhuriyet olacak ve Asrika devleti bugün yönetildiği gibi başkan tarafından yönetilecek. Başkenti İstanbul olacak, resmi dili de Arapça olacak.
Bahçeli̇ ne diyor, ben asıl onu merak ediyorum. "Ben milliyetçiyim" diyor. Bunlara ne diyorsun o zaman? Bunlara destek veriyorsun, başdanışmanlık yaptığın zaman sen de oralardaydın. Kendi dilini reddeden, Arapçayı resmi dil haline getirmek isteyen bir anlayış, sarayda başdanışmanlık yapıyor. Ben o kapıya niye gidiyorum, neden mücadele ediyorum, kimin mücadelesini veriyorum? Bu ülkenin mücadelesini, bayrağımın, vatanımın mücadelesini veriyorum ben."
"Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı vardır. Bu yapı, Anadolu'nun tertemiz İslam anlayışına büyük bir tehdittir" diyen Kılıçdaroğlu, "oraya, herkesin dikkatini çekmek için gittiğini" öyledi.
Atatürk Havalimanı'ndaki yıkım
Atatürk Havalimanı'ndaki yıkım çalışmasını "vatana ihanet" nitelelediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Akşam attığım Tweet'in bir bölümünü aynen sizlerle paylaşmak isterim: 'Atatürk Havalimanı'nda yapılan net bir ihanettir. Bu işte yer almış herkese sesleniyorum. Bu iş ‘talimat aldım, mecburdum’ diyeceğiniz bir iş değildir. Tekrar ediyorum, bunun adı vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir. Hele hele o pistleri kıran makinaların müteahhiti duysun: Sana ise özel ilgi göstereceğiz, ant olsun' dedim.
Evet, o müteahhide sesleniyorum: O makinalarını çekeceksin oradan. Geliyoruz, adalet için geliyoruz, hak hukuk için geliyoruz, felaketleri önlemek için geliyoruz. Sen de göreceksin. Makinaları çek, pistlere dokunma. Açık ve net söylüyorum; çok açık, çok net ifade ediyorum tıpkı Kanal İstanbul gibi. Oraya birisi girerse, birisi ihaleye katılırsa göreceği vardır dedim. Asla buna izin vermeyeceğiz."