“Fastfood” darbe girişimi…
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 günü akşamı başlatılan“yarım darbe” teşebbüsünün önlenmesi, ya da gerçekleşmemesi karşısında sorulması gereken tek soru AKP iktidarı tarafından “ Askeri despotizm” yerine yeni bir “sivil despotizm” mi ikame edilecek?
Yani, sayın Erdoğan icadı “çakma demokratikleşme” başka bir yöne mi savrulacak?
Bu iki soruya yanıt ararken yarım kalan son darbe teşebbüsünü iyi analiz etmek gerekiyor.
Burada kazanan ve kaybedenlerin niyetlerini, amaçlarını ve ani gelişen planlarını bilmeye şu anda olanak yok.
1960’dan bu yana gerçekleşen, ya da önlenen darbe ve teşebbüsleriyle 15 Temmuz akşam üstü girişilen “ fastfood” tipi darbe atağı neden plansız yapıldı?
Esas soru bu.
Darbe ciddi bir girişim idiyse neden aceleye getirildi.
Ayaküstü planlama ile bir darbe nasıl olumlu sonuçlanabilir?
Unutmayalım ki, büyük darbeler (1960 ve 1980) uzun bir hazırlık ve planlama dönemlerini içeriyor.
Yani “Geliyorum” diyen darbeler.
Oysa son teşebbüs sahipleri cuntacılar, 1960’dan bu yana geçen yılları unutmuş, 1980’den bu yana geçen 36 yılı ise hiç hatırlayamamışlar sanırım.
1960 darbesi Radyoevinin işgal edilmesi ve darbecilerin bildirisinin okunması ile başlamış, başta Cumhurbaşkanı, Başbakan olmak üzere tüm milletvekillerinin toparlanmasıyla gerçekleşti. Hatta devrin Genel Kurmay Başkanı da tutuklandı.
1980 darbesini yapanlar ise sabaha karşı TRT ekranlarından yönetime el koyduklarını açıklarken dönemin Başbakanı ve parti liderleri evlerinden alınmışlardı.
Çok iyi hatırlıyorum 1980 yılı sabaha karşı Hürriyet’e gitmek için kıytırık Murat 124 ile yola çıktığımda, Foto muhabirimiz Sökmen Baykara TBMM’yi kuşatan tanklardan tek kare fotoğraf çekememişti.
Çünkü , yüz metre gittiğimizde asker “Aracının iç ışıklarını yakmadan sakın ilerleme” komutu vermişti.
Sıkıysa arabanın camından dışarı başını uzat.
Veya fotoğraf çek.
Cinnah’ta oturan rahmetli Ülkü Arman ile Şeniz Yurtman’ı arabaya alıp, Rüzgarlı Sokaktaki büroya ulaştığımızda ilk işim devrik başbakan Süleyman Demirel’i aramak olmuştu.
Rahmetli gazeteci-yazar Cüneyt Arcayürek ise darbecilere ulaşmaya çalışıyordu o sırada.
Darbeciler, Demirel’i almak için Güniz Sokağa henüz gelmemişlerdi ama konutun etrafı çevrilmişti.
Demirel ve eşine haber verilmişti:
“Bir süre bizim misafirimiz olacaksınız, hazırlanın” denmişti.
Demirel’in ihtilalden hiç haberi olmamıştı.
Tam tersine, dönemin Emniyet Genel Müdürü Dokuzoğlu, Genel Kurmay karargahındaki yetkililer tarafından bir gün önce kendisinden 50 adet minibüs istenmesine anlam verememişti.
Ve 12 Eylül sabahı minibüsler siyasi parti liderleri, üst yöneticileri ve bakanları almak, hapse tıkacakları mekanlara götürmek için yola çıkmıştı bile.
Bunu anlatan dönemim İçişleri Bakanı Orhan Eren “Yahu adamlar askeri araçlarıyla değil, bizi verdiğimiz araçlarla evlerimizden aldılar. Sivil istihbaratın ne kadar güçlü (!) olduğunu anlayın yani” diye eleştiri yapmaktan geri kalmamıştı.
Özetle, son teşebbüste çok acele edildiği açık.
TRT ekranına dahi bir süre el koyabildiler o kadar.
Tabii Genel Kurmay Başkanı ile Jandarma Genel Komutanının enterne edilmesindeki sis perdesi ortada dururken, Genel Kurmay Başkanlığı koridorlarında neler olduğunu henüz bilemiyoruz.
Bildiğimiz, hiyerarşik manada ve yapıda bir darbe teşebbüsü olmadığı.
Halkaları kopuk.
Aceleye gelmiş veya getirilmiş.
Yani başta da dediğim gibi “ fastfood” bir eylem.
Bundan sonra ne olur?
Çok erken bir soru ancak cemaate fatura edilen bu teşebbüsün Erdoğan’ın kazanç hanesine yazılacağı kesin.
Buna dayanarak büyük tasfiyelerin olacağı da açık.
Tabii, belki kimse paylaşmayacak ama ben daha şimdiden diyorum ki, bu yarım kalan teşebbüs sonucu “AKP’nin muhkem kale”sinde birkaç tuğlanın parçalandığı ve az da olsa bazı gediklerin açıldığı gerçek.
Bu açıdan hareketle “ askeri despotizm devri tamamen kapandı” demek için çok erken.
Sayın Erdoğan’ın hedeflediği iddia edilen “ sivil despotizm dönemi başlayacak “varsayımı ise üç ayaklı bir iddia.
Tek ayağı kırık makam koltuğu gibi…
Dengesi, her an değişebilir bir varsayım özetle.
www.haberhurriyeti.com / SEZAİ BAYAR
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.