Gazetemizin ( kurucu ) Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, mahpusluktaki 20. gününde… Gazeteci kardeşlerim; Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan ise yıllardır mahpus.
Merdan Yanardağ dışında, Balbay ve Özkan suçlarının ne olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. Sevgili Yanardağ ise suçunu biliyor ve ziyarete gidenlere şunları söylüyor:
“Neden içerde olduğumu biliyorum. Bunun hukukla, adaletle hiçbir ilgisi yok. Cumhuriyet’in can damarlarını kesmek, bütün devrimci birikimimizi ortadan kaldırmak, yurtseverliği ve ilerici olmayı suç saymak istiyorlar. Beni de bu yüzden hapsettiler. Evet, bir derdim var: bu ahlaksız saldırıyla baş edemedim. Ancak, onların karşısında da eğilmedim, teslim olmadım. Bu da onların derdi olsun.”
Sanıyorum, Balbay ve Özkan, diğer gazeteciler, emekli ve muvazzaf subaylar ile bilim adamları buna benzer nedenlerle mahpus damında tutuluyorlar.
Ve onlar mahpus damında da üretmeyi başarıyorlar.
Hem Balbay, hem de Özkan Silivri’de ürettiler. Balbay, şimdilerde Sincan’da yazmayı sürdürüyor.
Nihayet, Kurucu Genel Yayın Yönetmenimiz Yanardağ’ın “Türkiye Neden Feda Edildi” kitabı bugün tüm kitabevlerinde raflarda yerini alacak.
İnanıyorum ki, çok şeyler öğreneceğiz, sevgili Merdan’ın kitabından.
* * *
Kitaptan söz etmişken… Bir ‘Çılgın Türk’ü, bir ‘Dev’i toprağa verdik. Turgut Özakman DTCF Tiyatro Bölümü’nde hocam olmuştu. Hep üreten, ürettikçe yetinmeyen bir kişiliği vardı hocamın. Şu Çılgın Türkler, Diriliş – Çanakkale 1915, Cumhuriyet kitapları, O’nun herkes tarafından tanınmasını sağladı. ‘Şu Çılgın Türkler’in ardından, 2008’de ‘Diriliş – Çanakkale 1915’ kitabını yayımladı. Bu kitabı hazırlarken hastalandı. Dudakları arasından düşürmediği sigarasından bile ayrılmak zorunda kaldı. Hocamla, Kanal B’de yaptığım tüm söyleşilerde, tek dileğinin, ‘bu üçleme’yi bitirecek kadar yaşamak olduğunu söylerdi. ‘Diriliş’in ardından da ‘Cumhuriyet’i yazmaya oturdu. Hastalığı ilerlemişti. Özakman Hocam, YURT’ta, 29 Ekim 2012’de yayınlanan söyleşimizde -İsmet Demirdöğen ve Seda Bugari ile birlikte yapmıştık- doktorların izin vermemesine karşın ‘günde 10-12 saat çalıştığını’ anlatmıştı.
Hocam ölüme, Merdan ise kendi söylemiyle ‘ahlaksız saldırıya’ direndiler, olabildiğince…
O gün söyleşimiz çok uzun sürmüştü. Biz kalkmak istediysek de, O anlatmak istemişti…
Örneğin; Atatürk’ün mütegallibeden, hanedandan, oligarşiden uzak bir yönetim istediği için Cumhuriyeti kurmaya karar verdiğini, herkesin Nutuk’u (Söylev) mutlaka okuması; yakın tarihi herkesin, Cumhurbaşkanı dahil, kavramasının gerektiğini anlatmak istemişti…
Ve en tehlikeli cehaletin ‘dinde cehalet’ olduğunu…
Işıklar içinde yat, Turgut Özakman Hocam.
www.haberhurriyeti.com / NAHİT DURU (Kaynak: Yurt Gazetesi)
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.