Karşıyakalı Yıldız, Tayyareci Murat’a âşık. Nişanlanan gençlerden Yıldız işgal yıllarında kabus gören halka moral veriyor, Murat ise cephede…. Bir haber gelir, Yıldız alabora olur…. Ama işin aslı Yıldızın alabora olmasına yol açacak cinsten değildir… Yıllarca kütüphanelerde görev yapan ve kendini araştırmalara veren Ali Aksakal’dan yine nefis bir yazı daha…
DİKMEN YILDIZI’NI İZMİR’DE BEKLEYEN SÜRPRİZ
29 Ekim 1922
İzmir Karşıyakalı Yıldız, ailesiyle birlikte İzmir’in işgali üzerine, Salihli’ye gelirler. Bu yolculuk sırasında, işgalcilerin zulmüne uğrayan Türk halkının acıklı haline kahrolurlar. Çatışmalara katılırlar. 15 kişilik kadın ve çocuklardan oluşan bir grupla, bir mağarada bir ay saklanırlar. Yıldız cephe gerisinde insanlara moral verir. İşgalin ilerlemesiyle Balıkesir–Eskişehir üzerinden Ankara’ya gelirler. Dikmen sırtlarında bir köşke yerleşirler. Ankaralılar ona “Dikmen Yıldızı” derler.
Dikmen Yıldızı, tayyareci Murat’a âşıktır, kısa süre önce nişanlanmışlardır. Ancak, cepheden Murat’ın şehit olduğu haber gelir. Bunu üzerine uzun süre şoka girer.
-Hayır, Murat ölmedi’ Yaşıyor o, yaşıyor!
Murat’ın ölümü haberi onu çok yıpratmıştı ve uzun süren tedavi sonrasında biraz kendini toparlamıştı. Kurtuluş Savaşı’nın sonlarına yaklaşılmıştı artık. Yıldız’ın iyileştiğini gören nişanlısı Murat’ın babası bir gün Yıldız’a önemli bir açıklamada bulunur.
-Kızım, gel şöyle otur, konuşalım seninle biraz! Sana çok önemli bir haber vereceğim ama lütfen sakin ol, tamam mı?
-Tamam, ben sakinim! Lütfen anlatın, sizi dinliyorum!
-Kızım, senin nişanlın ve benim biricik oğlum Murat!
-Ne olmuş Muradıma, ölmemiş değil mi, ölmemiş!
-Hayır kızım, ölmemiş!
-Ben zaten hep ölmediğine inanmamıştım ki! Ama bana kimse inanmamıştı! Herkes bana deli muamelesi yapmıştı! Pekiyi, neredeymiş şimdi Muradım?
-İzmir’de! Murat, gizli görevle düşman içine sızdırılmış! Fark edilmesin, canı tehlikeye girmesin diye bize öldüğü söylenmiş!
-Hadi o zaman ne duruyoruz İzmir’e gidiyoruz!
-Tamam kızım, ben de seni bunun için çağırmıştım zaten! Hazırlan yarın sabah yola çıkıyoruz, tamam mı?
Murat’ın babası ile Yıldız, onu bulmak için İzmir’e giderler. Murat’a gizli görevi veren komutana çıkarlar.
-Komutanım Murat nerede?
Komutan, onlara şaşırtan şu cevabı veriri:
-Ne Murat’ı? Murat öleli hayli zaman oldu! Size haber verilmedi mi? Ölmeden önce, bir arkadaşına bir paket vermiş, o da bana getirdi! Bu paketi size vereyim, buyur hanım kızım!
Üzüntüden ne yapacağını şaşıran Yıldız, paketi almak üzere elini uzatır ama paketi kavrayamaz ve yere düşürür. Kutudakiler etrafa saçılır. Yere saçılan kâğıtlardan bir tanesini alan Yıldız, kağıdı okumaya başlar:
“Yıldız ile Murat birbirlerini çok sevdiler, sabrettiler ve evlenmeyi hak ettiler. 29 Ekim 1922 günü evleniyorlar. Düğüne davetlisiniz! Bekliyoruz! Yıldız ve Murat”
Komutan büyük bir mutlulukla, Yıldız’ı gülümseyerek seyretmektedir. Daha fazla uzatamaz ve gerçek müjdeyi veriri:
-Murat ölmedi kızım, yan odada seni bekliyor! Hadi bekletme nişanlını, hadi koş!
Yıldız, odaya koşar ve iki sevgili birbirinden hiç ayrılmamacasına kavuşurlar. Tıpkı Türk Milleti ile İzmir’in bir daha hiç ayrılmamacasına kavuşmaları gibi.
Ali AKSAKAL
İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Şube Müdürü