Çeşme ve Karaburun önemli bir değerini yitirdi.
Öykücü ve fotoğraf sanatçısı Cavit Kürnek öldü.
Son yıllarda zaman zaman sosyal medya üzerinden bazen de yüz yüze diyaloglarımız oldu Cavit abi ile.
Öykülerini dikkatlice okurdum.
Bölgenin sosyal tarihi açısından çok keyifli anılar anlatırdı.
Benim yazdıklarıma yanıt verirdi bazen.
“Engin oğlum… Seni çok sevdiğimi bilirsin. Güllü teyze yazın beni çok duygulandırdı…. ”
Germiyan’da düzenlediğimiz doğave kültür gezisine katılmıştı kardeşiyle birlikte.
Dağ tepe o yaşında yanımızdaydı.
Merdivenlikuyu’ya gelince, ulu çınarın altında anılarını dinledik keyifle.
Sonra Germiyan festivale davet ettik onur konuğu olarak.
Her zamanki mütevazi haliyle anılarını anlattı.
Annesinin Sakız’dan gelişini.
Yolculuk ve Çeşme ile buluşma anlar film sahnesi gibi gözümüzde canlanıyordu.
Arada beni uyarıyordu;
‘Unutursam sen sorularla bana hatırlat!’
Geçen ay köye gelirken Uzunkuyu fırınının önünde durduk.
Baktım Cavit abi arabada oturuyor.
Beni görünce hemen kapıyı açtı.
Yüzünde o kibar tebessüm.
‘Nasıl gidiyor adaylık meselesi’ dedi.
‘Boş ver Cavit abi o sevimsiz bir konu’ dedim.
Memnun değildi yerel yönetimden ve taşra siyasetinden.
Zaten bazen kendi üslubunca yazıyordu bunu.
Ben konuyu değiştirdim.
‘Birkaç gün kalacak mısınız İzmir’de?’
“Bir kaç gün değil, birkaç ay kalırız. Çeşmenin rutubetli havası rahatsız ediyor. Kardeşimin evi doğal gazlı. Orada rahat ederiz.”
Rutubetli havasından kaçtığı Çesme’den son ayrılışı imiş meğer.
Benimle de vedalaşma konuşmasıymış.
Oysa daha neler konuşacaktık.
Hep eksiğiz zaten.
Hep eksiliyoruz.