İstanbulluydu hanımefendi..
Bürokrat eşi..
Yüksekokul mezunu..
Alımlı mı, alımlıydı..
Şık giyimli..
Havalimanına vardığında açlıktan midesi gurulduyordu..
Dalaman’a uçacaktı..
Göcek’teki yazlığına..
Hemen check-in yaptırdı..
Kafeden küçük bir paket tuzlu kraker aldı..
Çantasına koydu..
İç hatlar terminalinde oturdu..
“Artık aldığım krakerleri yemeliyim” derken, yan koltukta bir adam belirdi..
Esmer, bıyıklı..
Üstü başı dağınık..
Toz toprak içinde..
Vanlı..
İlkokul mezunu..
Bir inşaat işçisi..
Şantiyeden acilen gelmişti..
Kirvesinin cenazesine yetişecekti..
Kadın ile adamın arasında küçük bir masa vardı..
Masada da tuzlu kraker paketi..
Kadın tablet bilgisayarına bakarken, paketten bir kraker aldı..
O da ne!..
Yanındaki adam da almaz mı?.
Kadın şaşırdı..
Ne cüretle!
Bu densizliğin dik alasıydı..
İlkellikti bu..
Kadın bir tane daha aldı..
Adam da..
Kadın içinden “Terbiyesiz adam” diye geçirdi, “Bu kırolarla aynı ortamda yaşamaya mahkum muyuz?.”
Kadın bir kraker daha aldı..
Hemen arkasından adam da..
Kadın artık sinirden patlayacak gibiydi..
Bu arsıza bir şeylerin söylenmesi gerekiyordu..
Medeniyetin ne olduğunu öğrenmeliydi.
Kadın bunları düşünürken, pakette son bir kraker kalmıştı..
Adam onu da alırsa, bağıracaktı..
Terminalde adamı yerin dibine sokacaktı..
Adam hiç tereddüt etmeden son krakeri de aldı..
Lakin yarısını bölüp, kadına uzattı..
Sanki alay ediyordu..
Bu kadar da olmazdı..
Kadın tam bağıracak, anons yapıldı.
“TK-673 sefer sayılı uçakla Dalaman’a gidecek yolcuların uçağa binmeleri rica olunur.”
Kadın sinirle koltuktan kalktı, adama çok sert bir bakış attı..
Hızlı adımlarla söylenerek kapıya gitti.
Adam kadının bakışlarına bir anlam verememişti..
Sıkılarak ve alçak sesle mırıldandı..
“Ser seran, ser çavan” (*)
Kadın uçağa binip yerine yerleşti..
Islak mendil çıkarmak için elini çantasına attı..
Olamaz..
“Eyvah!” dedi, “Ben ne yaptım?”
Utandı.
Kızardı.
Kalbi daraldı..
Kafeden aldığı tuzlu kraker paketi çantasındaydı..
Üstelik hiç açılmamıştı..
*. *. *
Tanıdık bir hikaye değil mi?..
Çok tanıdık üstelik..
Çünkü gerçek yaşamda çok karşılaşıyoruz böyleleriyle..
Yüzyılın dahisi Einstein şöyle der..
“Önyargıları kırmak, atomu parçalamaktan daha zordur.”
Sonra da ekler..
“Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere sekizden fazla kategoriye ayrılırlar. .
Halbuki olay bu kadar komplike değildir.
İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar..
İyi insanlar ve kötü insanlar.”
www.haberhurriyeti.com / SEDAT KAYA
(*) Ser seran, ser çavan (Kürtçe: Başım gözüm üstüne)