Ben on altı – on yedi yaşlarında falanım. Ailece taşınıyorduk o ilkbahar. Ailede en küçük ben olduğum için ablam, babam ve annem arasındaki kapı, duvar, fayans tartışmalarını anlamıyordum! Anlayamazdım tabii benim kafa başka yerlerde..Kabul ediyorum, fazla hassas bir yapıya sahiptim ve hep öyle kaldım..Eşyalar, insanlar, durumlar; içimde anlamlandırıp, alışmayayım; artık manyak gibi bağlanır, hayatımın vazgeçilmezi olurlardı..Evim de öyleydi işte!..Doğduğum, büyüdüğüm, çok büyük olmasa da ( hatta çok küçüktü) benim sadece büyüdüğüm evim değildi orası.. Duygularımınbüyüdüğü, ablamın büyüdüğü, arkadaşlarımın büyüdüğü, komşularımın büyüdüğü; bunlar büyüdükçe eşyaların, tavanların, kapıların, küçüldüğü biricik evimdi aynı zamanda..Bu duygusuz mahluklar (annem, babam ve ablamdan söz ediyorum, ergenlik ne de olsa! ) nasıl oluyor da daha büyük, daha gösterişli diye başka bir evi tercih ediyorlardı!..Eski diye terkettikleri ev benim çocukluğumdu. Dışarıda ne olursa olsun, bu eve girdin mi tamamdır! Camını kırdığım pencereden, topu kafasına attığım gıcık komşudan, dövdüğüm sinir erkeklerden, eve girdiğim anda kurtulurdum. Her şey dışarıda kalırdı. Şeytanları alt ettim gibi bir zafere ulaşırdım evime girdiğimde!İşte herkes evimden insafsızca taşınmış her şeye gitmiş, ben de, en son işleri yapıp yeni evimize doğru otobüs dolmuş taksi ne bulursan binecektim artık. Çünkü ana caddeye doğru yürürken bir bahar yağmuru başladı ki felaket ! Önümü göremiyorum, tam sekiz numara gözlüğümün silecekleri yok!Neyse durakta tişört üstüne yapışmış sırılsıklam olmuşum. Artık sanki hiç ıslanmamış, gibi yaparak garip bir umursamazlıkla dikiliyorum öylece..Sonra yanıma hoş (gözlük camındaki damlalardan görebildiğim kadarıyla) eli yüzü düzgün bir çocuk geldi yanıma.– Çok ıslanmışsın, gel şemsiye altına diye muhabbet etmeye başladı. Ben de Kezban düşünceli olmamak için hemen durdum şemsiyesinin altına..Nereye gidiyorsun öğrenci misin derken, lafı taksi yok denk gelirse beraber bineriz falana getirdi. Ben nasıl utanıyorum anlatamam bir yanım “canım çocuk yaşta gördü taksi parasını paylaşacak, ne hemen havaya giriyorsun salak!” derken, diğer tarafım gözlükleri siler gibi yaparak “bak, aslında benim yüzüm de güzeldir” der gibi çocuğa gözlüksüz halimi sergiliyorum. Neyse o sağanak yağışta bir dolmuş durdu biz ve bir kaç kişi dolmuşa bindik . Çocuk oturduğu yeri tarif edip telefon numarasını ve şemsiyeyi de elime sıkıştırıp tarif ettiği yerde indi ve ben öylece kalakaldım..Ben o yaşa kadar erkek arkadaş bilmem, kız arkadaşım da yok soracak birkaç gün Şemsiyenin verdiği sorumlulu sıkıntı yaparak bunalım oldum, evin bir yerine soktum ve ikinci büyüdüğüm evime Çeşmealtı’ndaki yazlığımıza gittim..Üç ay sonra, kış sezonu gelmiş, yeni evimizde annem dekorasyon çalışmaları yapıyor.. Aaa bir baktım elinde kabusum, yani şemsiye” kızım bu kiminse ver ne zamandır duruyor” diye söyleniyor. Ooof ! Sıkıntı. Çoğu ergene göre o yaşlarda bir beğenilmek flört etmek gizli bir şeyler yaşamak, sıradan olması gereken hatta sağlıklı mevzulardır. Ama ben huzurlu ev yaşamımda öyle riskler almak istemiyordum . Ben platonik takılan, teneffüslerde veya toplantılarda; “ay baktı ne dedi ? Ne demek istedi? Hoşlanıyor mu ?” gibi sanal alemde çıkan ( bilgisayar falan yok o zamanlar kafamın sanalı) gece ağlayıp şiir yazan normal bir kızdım!. Üstelik de Duygu Asena’dan epey etkilenmiş biri olarak benim fırtınalı aşklarım asla somut bir hal alamazdı!..Ama ortada somut bir şemsiye vardı! Telefonunu saklamıştım üstelik! Kendime “şemsiyenin üstüne yattı “dedirtemezdim! (Siz bunları ben yazarken siz okurken de salak ya da ne saf diyebilirsiniz safı ! tercih ederim)Uzun bir arama zilinden sonra bir kadın telefonu açtı ve ben “selam ben Ali’nin arkadaşıyım böyleyken böyle, kendisiyle görüşebilir miyim? “der demez kadın :“Kızım Ali İngiltere’de. Üniversiteyi kazandı geçen hafta oraya yerleşti. Sen eve getirebilirsin şemsiyeyi” dedi!.Ben ne umuyorsam bozuldum, kıskandım ! Yahu gideceksen bana ne şemsiyeni veriyorsun! Tel vermeler falan. Ya ben arasaydım, ya görüşseydim senle !? Beni mıncıklayıp edip o İngiltere’ye gidecekmiş, sonra çık işin içinden ! Meğer Duygu Asena ne doğru söylüyormuş! Haa bir de şemsiyeyi ayağına kadar götüreceğim !Kalbimin kırılma riski ne olacak?!Bu şemsiyeyi kırarım onun yerine, al işte getirmiyorum!..Sonuç : Şemsiyeyi sokakta bir yere bıraktım! Ve bir kaç şiir yazıp kendi dünyama döndüm..
www.haberhurriyeti.com / GAMZE GÜREL
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)EMİNE ŞENIŞIK - ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSIN DUYGULARINI GAMZECİĞİM.SANA DAHA NİCE ŞİİRLİ GÜNLER DİLER ÖPERİM…
Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.