Bizdeki PKK terör belasının bitişini, kökünün kazınmasını, silahların ebediyen ortadan kaldırılmasını, tarafların el sıkışıp barışın yapılmasını ben göremem.
Bunu en az 20 yıldır tekrarlıyorum.
Büyük laf ama barış gününü çocuklarım da göremeyecek.
Çünkü bir asra yakın süredir içten içe kaynayan ve üstü kapalı tutulan bir dev sorun, son 30 yıldır da düşük yoğunluklu bir iç savaşa dönüşmüş.
On binlerce ölüm.
Yüzbinlerce yaralı, yakılan köyler, faili meçhuller…
Göçler..
Türk-Kürt etnik kavgasının öyle “şıpınişi” lafla bitirilmesi zor.
Ama siyasetçi bu.
Her gün konuşuyor.
Barışa giden yolun taşlarını döşeyen siyasetçi.
Aynı taşları söken yine aynı siyasetçi.
Ülkede kan gövdeyi götürüyor.
Başbakan Davutoğlu Ahmet, Kurban Bayramı’nın ikinci günü PKK terörünün kökünün kazındığını iddia ettiği sıralarda, devlet, yani başbakanın yönettiği iddia edilen devlet, Hakkari’nin bir çok kesimine giriş çıkışı yasakladığını açıklıyor.
Hükümetin başı aynı anda, aynı saatlerde çelişkinin feriştahını yaşadığının farkında değil.
Ya, Kürt bölgesinde devlet hakimiyetinin olmadığı yalan.
Ya terörün kökünün kazındığı yalan.
Hayır…
Her ikisi de yalan ve yanlış.
Hükümetin başının ya, Güneydoğu’da bazı bölgelerde, bazı ilçelerde, bazı mezralarda devletin varlığının olmadığından haberi var ve o bölgelere giriş çıkışı bir süre yasaklayan kendisi.
Aynı dakikalarda teröristlerle girişilen çatışmada her iki taraftan da ölenlerin olduğu doğru ve bundan başbakan da haberdar.
Peki bu yalan ve yanlışlarla, halkın zekasıyla alay edilmesinin amacı ve hedefi nedir?
Bakın, bu terör belası “yerli “ veya “ milli” girişimlerle, müzakerelerle bitirilemez.
Her gün “Kökünü kazıdık” diyerek de bir yere ulaşılamaz.
Barış öyle kolay hak edilen bir süreç değil.
Bedeller ödenir.
Varsa, daha fazlası da ödenir.
Ama bedellerin ödenmemesi için tarafların bir araya gelmesi, bir şekilde barış masasının sağlam kurulması gerekir.
Bu masa eğer dört bacaklıysa, bir bacağında bir başka devletin gözlemci olarak oturması gerekir.
Yani, iki tarafın durumunu gözlemleyecek bir “üçüncü göz” e ihtiyaç var.
Veya üçüncü bir yere, yani müzakerelerin yapılacağı bir başka ülkeye.
Neden?
Yanıtını, çok taze bir gelişmede görüyoruz.
Haber çok taze…
Fırından çıkmış kadar taze.
Buyurun haberi okuyun:
“Kolombiya’da 51 yıldır silahlı mücadele veren FARC örgütü ile hükümet arasındaki barış görüşmelerinde önemli bir aşama kaydedildi.
Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ile Kolombiya Silahlı Devrimci Güçleri FARC örgütü lideri Küba’nın başkenti Havana’da el sıkıştılar.
İkili ortak basın açıklamasında
6 ay içinde barış anlaşmasının imzalanması için nihai anlaşmaya varıldığını duyurdular.
Ayrıca örgütün 2 ay içinde silah bırakacağı da ifade edildi. Savaş ülkede, 220 bin kişinin ölümüne sebep olmuştu. “
Neymiş?
Yarım asırlık mücadele, sonrasında, Küba’da ve üçüncü bir gözün eşliğinde başlatılan Farc-hükümet görüşmelerinde mutlu sona gelinmiş.
Önemli olan barış çubuğunu yakabilmek.
Yerlisini denedik, olmuyor.
Oslo’da üçüncü göz araya girdi olmadı.
Ama bir başka ülkede, bir başka ülkenin tekrar aynı masada yer alması neden olmasın.
Eğer barış gelecekse bir değil, iki yabancı devlet aracı ve yardımcı olsun.
Önemli olan mutlu sona ulaşmaksa, neden tüm yollar denenmesin.
İspanyollar, İrlandalılar kadar olamadık diyelim, Kolombiyalılar kadar da olamaz mıyız acaba?
Ne eksiğimiz var?
Tabii çözme niyeti taraflar için geçerli ise…
www.haberhurriyeti.com / SEZAİ BAYAR
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.