İnsanlar sahip oldukları nimetlerin kıymetini kaybettiği zaman anlar. Hiç sahip olmamışsa bu değer bir kat daha artar.
Söz konusu olan yokluk hayati önem taşıyorsa paha biçilmez. Yaşamsal organlarımız, duyu organlarımızın değeri parayla pulla ölçülemez.
Son günlerde bir genç, örnek oldu büyüklerine. Bu ara hep gençlerden geliyor dersler, her nedense. Gözleri doğuştan görmeyen Eyüp Sultan Aylar, sağlam korneasını bağışladı. Hayatta muhtaç olduğu en büyük eksiğin acısını başkaları çekmesin istedi.
Görenlere insanlık dersi verdi. Hayatı boyunca tek ideali insanları ışığa kavuşturmak olan Prof. Dr. Sait Eğrilmez genci ikna ederken “Bir nokta ışığın anlamını sen biliyorsun” diyordu.
Bir nokta ışık… Bazı insanlar bundan ömür boyunca yoksun yaşıyor. Dünyayı ısıtan, aydınlatan, tabiata hayat veren güneşi bir an dahi görmeden. Doğanın güzelliklerini görüp sevmeden… Sevdiklerini kucaklayıp sarılırken neye benzediklerini bilmeden. Şekilsiz, renksiz bir sevgiyle.
Görme yetisini sonradan kaybedenlerin hayalleri zengin; ancak acıları daha da derin… Bilmek, dokunmak ama görememek çok acı.
Seher Dilmaç Meriç ve Tolga Meriç dostlarımın organ bağışını arttırmak amacıyla düzenlediği bir konserde söylediklerimi siz değerli okuyucularımızla da paylaşmak istiyorum.
Lütfen şimdi elinizde ne varsa bırakın. Ayaktaysanız oturun ve arkanıza yaslanarak gözlerinizi kapatın. Bir dakika, beş dakika, on dakika… Bu süreyi hayalinizde bir gün, on gün, bir yıl, bir ömür boyu uzatın. Kör karanlıklarda kaybolun. Bakın hayatın tadı tuzu kalıyor mu? Bu durumda bile şanslısınız. Doya doya ağlar, gözyaşlarınızla mutsuzluklarınızı yıkayabilirsiniz. Görmüyorsanız göz pınarlarınız dahi isyan eder. Yüreğinize çöreklenir dertleriniz.
Ne olur, bir an olsun görmeyenlerin yerine koyun kendinizi. Hayattan koptuğunuz, yaşamı terk ettiğinizde, arkanıza bir yaşam bırakın. Ölen bin kişiden bir kişi dahi korneasını bağışlarsa görmeyen kalmayacak. İki insan sizin gözlerinizle görmeye devam edecek. Bu gözlerle görüp, belki aşık olacak. Duygulanacak. O da insanlara yardım etmenin mutluluğunu tadacak.
Lütfen arkanızda mutlu insanlar bırakın ve mutlu olun…
Yrd. Doç. Dr. A.Oğuzhan KAVAKLI