Sümerler ile başlar.
Onlar 6 bin yıl önce Mars’ı biliyordu.
Yaradılış Destanları;
“ENUMA ELİŞ”
Gökyüzünde iken anlamına gelen başlangıç sözcüklerinden Enuma Eliş olarak bilinen destandır.
Babil mitolojisi
Yedi adet kil tablet üzerine çivi yazısı ile kaydedilmiş.
İ.Ö 688-627 arasında hüküm süren Kral Asurbanipal’in kütüphanesine aittir.
Mezopotamya destanları arasında önemli bir yeri olan bu eser aynı zamanda kutsal bir kitabe.
Destanlara meraklı olanlar kaçırmamalı.
Özellikle mitolojiler ve destanlarla arası iyi olanların kaçırmaması gereken bir eser.
Adından da anlaşılacağı üzere Babil Yaratılış Destanı.
Mutlaka okunması gereken eserler arasında yer alacağını düşünüyorum meraklıları için.
*.*.*.*
Konuyu daha fazla uzatmadan;
Rengi kızıl olduğundan kanı andırdığı yorumlanmış M.Ö 2000 yılında eski Mısır gök bilimcilerince.
Mitolojik çağlarda efsaneleştirilmiş.
Mars!
Büyük zaferler kazanmış komutanlara duyulan ilgi ve tutkunun günümüze aktarılabilen en eski örneklerinden biri.
4 bin 18 yıllık bir yolculuktur okuyacağınız.
Gönül kısa kesmeyi arzu ederdi.
Bilgi ise istediğiniz, özet için elden bu kadarı geliyor.
İyi okumalar.
*.*.*.*
Roma Mitolojisinde de Tanrı Mars olmuş adı.
Tanrı Mars, savaş ile ilişkilendirilmeden önce Tarım Tanrısı olarak bilinirdi.
Mars, tarımı ve iklimlendirmeyi planladığımız ilk gezegen olarak, hoş bir tesadüf.
M.Ö. 300 yıllarında Aristoteles;
Mars’ın, Ay’ın yerine geçtiğini fark etmiş.
Sonra aydan daha uzak mı, daha yakın mı olduğunu kanıtlamaya çalıştı.
Galileo;
Mars’ın 1608 ile 1610 yılları arasında ilk teleskop görüntüsünü bir kez daha elde etti.
Francisco Fontana;
İlk gerçek kayıtları 1636’da yaptı.
Christian Huygens;
İlk bilgilendirici Mars eskizini 1659’da yaptı.
Giovanni Schiaparelli;
1800’lü yılların sonlarına doğru İtalyan astronom.
Mars yüzeyinde gözlediği kanal benzeri yüzey şekillerinin ‘sulama kanalları’ olarak algılandı.
Ve;
Mars’a olan ilgimizin son 220 yıldır süregelmesini sağladı.
Mars’ın çapı Dünya’nın yarısı kadar.
Güneş sisteminin en yüksek dağı (Olympus Mons) ve en uzun kanyonu (Valles Marineris) Mars yüzeyinde bulunuyor.
Güneş çevresindeki yörüngesi Dünya yörüngesinin biraz daha dışında.
Mars Güneş çevresindeki hareketini yaklaşık 689 günde tamamlıyor.
Mars yüzeyinde de mevsimler yaşanıyor.
Dünya’daki mevsimlerin neredeyse iki katı uzunlukta;
Altı ay bahar, altı ay yaz gibi.
Mars Güneş sisteminin yaşama elverişli kuşağının (suyunuygun koşullardasıvı halde bulunabildiği bölgeler) sınırında yer alıyor.
Mars’ın yörüngesinin dış tarafında asteroid kuşağı yer alıyor.
Bu bölgede boyutu bir kilometreden daha büyük olan iki milyon kadar gök taşı bulunuyor.
Daha küçük gök taşlarının sayısı ise milyarlarca.
Bu cisimlerin bazıları bulundukları yörüngeden saparak Mars’a çarpabiliyor.
Çarpmanın etkisi ile Mars yüzeyinden parçalar koparabiliyorlar.
Güneş çevresindeki konumu da bu gezegeni cazip kılan özelliklerden.
NASA’nın yoğun çabalarının önemli bir motivasyonu var;
2040 veya 2050’li yıllarda insanlı uzay aracını Mars’a yollayabilmek.
Ve elbette sağ salim geri getirebilmek.
Bu hedef için direkt veya dolaylı ön çalışmaları daha öncelerden beri sürdürülüyor.
1960’lar;
Tarihe Mars’ı insansız araçlarla keşfetmenin ilk denemecisi olarak Sovyetler Birliği geçti.
1960’da Korabl 4 ve 5 araçları hazırlandı, ama yerden havalanma sırasındaki bir arızayla tahrip oldular.
1962’de Korabl-11 aracı Dünya yörüngesine yerleşebildi, ama yörüngede parçalandı.
Tam o sırada Küba krizi devam ediyordu.
ABD’nin Alaska’daki balistik füze uyarı sistemi bu parçaları tespit edince bir an için Sovyetler’in nükleer saldırıya geçtiği düşünüldü.
Korabl-11’in hemen ardından, 1 Kasım 1962’de havalanan Mars-1 aracı daha başarılı oldu.
Mars’ı yakın geçişle tarama amacıyla yola koyuldu ve uzay ortamı hakkında düzenli olarak değerli veriler gönderdi.
Ancak 23 Mart 1963’de, Dünya’dan yüz milyon kilometre uzaktayken anteni bozuldu.
Mars-1 ile iletişim kesildi.
Yoluna devam eden araç, 19 Haziran’da Mars gezegeninin 193.000 kilometre yakınından geçti, ardından Güneş etrafında yörüngeye oturdu.
Amerika’nın ilk Mars denemesi olan Mariner-3, aracın roketten ayrılması sırasında çıkan bir arıza yüzünden başarısız oldu.
Üç hafta sonra, 28 Kasım 1964;
İkizi Mariner-4 başarıyla yola çıktı, yedi buçuk aylık bir yolculuktan sonra 14 Temmuz 1965’de Mars’a ulaştı.
Gönderilen fotoğraflar ve diğer veriler sayesinde Mars’ın atmosferinin çok ince ve havanın çok soğuk olduğu belirlendi.
Hayat barındırma ihtimalinin çok düşük olduğu tahmin edildi.
Mariner-4, geçişten sonra Güneş yörüngesine girdi.
Çok uzun bir süre çalışmaya devam ederek üç yıl boyunca Güneş rüzgarı hakkında veriler sağladı.
Yine 1964’de, Sovyetler Birliği Zond programı kapsamında iki araç gönderdi.
Araçların biri kalkış sırasında roket arızasıyla tahrip oldu.
Diğeri yola çıkmayı başardı.
Bir manevra sırasında o araçla da iletişim koptu.
1965, Mars’ın 22 fotoğrafının, NASA’nınMariner 4tarafından çekildiği yıl olacaktı..
1969’da hazırlanan iki yeni Sovyet aracı yine roket arızası sebebiyle kalkış sırasında tahrip oldu.
ABD’nin 1969’da birer ay arayla gönderdiği Mariner-6 ve Mariner-7 araçları Mars’a başarıyla ulaştılar.
Biri ekvator, diğeri güney kutup bölgesinden geçti.
Atmosferi ve yüzeyi uzaktan algılama sistemleriyle analiz ettiler ve ayrıca Dünya’ya iki yüz fotoğraf gönderdiler.
Mars yüzeyinde gözlenen biçimlerin 1800’lerde ve 1900’lerin başında sanıldığı gibi kadim Marslı bir topluluk tarafından inşa edilmiş yapay kanallar olmadığı böylece tespit edilmiş oluyordu.
1970’ler;
1971’de ABD, Mars yörüngesine yerleştirme amacıyla Mariner-8 ve Mariner-9 araçlarını hazırladı.
Mariner-8, 8 Mayıs’daki kalkış sırasındaki bir arıza ile tahrip oldu.
30 Mayıs’da gönderilen Mariner-9 Mars’a başarıyla ulaştı ve Mars yörüngesine oturan ilk araç oldu.
Mariner-9 Mars’a ulaştığında bütün gezegen dev bir toz fırtınası ile örtüdüğü görüldü.
Bu fırtına tam bir ay sürecekti.
Fırtınadan sonra çekilen fotoğraflar Mars’ın devasa volkanlar, 4800 kilometre uzunlukta bir vadi, ve eski nehir yatağı gibi görünen yapılar barındırdığını gösterdi.
Mariner-9 bir yıl boyunca yedi binden fazla fotoğraf çekerek Mars’ın bütün yüzeyinin haritasının çıkarılmasını sağladı.
Aynı ay içinde Sovyetler Birliği hem yörüngeye oturacak hem de yüzeye inebilecek şekilde tasarlanan Mars-2 ve Mars-3 araçlarını gönderdi.
Her iki araç da Mars yörüngesine ulaşabildi, bol miktarda veri ve toplam 60 kadar görüntü sağladılar.
Mars-2 yüzeye inerken bilgisayar arızasından dolayı atmosfere yanlış girerek parçalandı.
Mars-3 ise Mars yüzeyine başarıyla inen ilk uzay aracı oldu.
Fakat iletişimi sadece on beş saniye sürdürebildi.
İşe yarar veriler gönderemeyecekti.
Sovyetler Birliği Mars programını devam ettirdi ve 1973’de dört araç daha yolladı.
Mars-4 ve Mars-5 çifti yörünge araçları olarak, Mars-6 ve Mars-7 çifti ise geçiş (flyby) ve iniş aracı olarak tasarlanmışlardı.
Mars-4, bir entegre devrenin arızalanması yüzünden fren roketlerini zamanında çalıştıramadı.
Mars’ı geçip gitti.
Yine de bazı resimler çekebildi.
Bu defa Mars’ın gece tarafında iyonosferin varlığı keşfedilecekt.
Mars-5 başarıyla bir yörüngeye oturmuştu.
Kısa bir süre güney bölgelerini fotoğrafladı.
Dokuz gün sonra bozuldu.
Mars-6 Mars yüzeyine inmeyi başardıysa da, dört dakikanın ardından iletişim koptu.
Mars-7 aracı, entegre devrelerdeki bir hata yüzünden iniş sondasını çok erken bırakacaktı.
, sonda gezegenin yanından geçip gitti.
ABD sonraki hamlesini 1975’de Viking-1 ve Viking-2 araçlarıyla yaptı.
Bu araçların her biri bir yörünge aracı ve bir yere iniş aracından oluşuyordu.
Her iki iniş aracı da başarıyla Mars yüzeyinde farklı noktalara yerleşti.
Yer araçları Mars yüzeyinde fotoğraf çekmenin yanı sıra, özel otomatik deney düzenekleri ile toprağı analiz ederek hayat belirtisi aradılar.
İniş noktalarında mikroorganizma tespit edilemedi.
Araştırmacılar Güneş’in morötesi ışınları ile toprağın aşırı kuruluğu ve oksitleyici kimyası yüzünden Mars’ın tamamen cansız olduğunu düşünecekti.
Viking keşif gezisinin yer inişten itibaren 90 gün sürmesi planlanmıştı.
Hem yörünge araçları hem de yer araçları bu sürenin çok ötesine geçtiler.
Viking-1 yörünge aracı dört yıl, Viking-2 yörünge aracı ise iki yıl işlevini sürdürdü.
Nükleer güç kaynaklı yer araçları ise, Viking-1 altı yıl ve Viking-2 dört yıl yüzeyden veri -fotoğraf göndermeye devam edeceklerdi.
Yetmişlerde Mars’ın elverişli konumda olduğu neredeyse her dönemde süper güçler keşif gezileri düzenlerken, seksenlerde sessizliğe büründüler.
Bu dönemdeki tek Mars seferi Sovyetler Birliği’nin 1988’de gönderdiği Phobos-1 ve Phobos-2 araçları oldu.
Bu sefer de başarısız oldu;
Birincisi Mars yolunda kayboldu, ikincisi ise inişe geçme hazırlığındayken araçla iletişim kesildi.
1990’lar;
Soğuk Savaş’ın bitmesiyle uzay yarışı yavaşlamıştı.
ABD 1992’de, Viking seferlerinden on yedi yıl sonra, Mars Observer (Gözlemci) isimli yeni bir yörünge aracı geliştirdi.
Jeoloji, jeofizik ve iklim gözlemleri yapmak üzere tasarlanan araç Mars’a ulaştı.
Yörüngeye girmek üzereyken araçla temas kesildi.
Sefer başarısız oldu.
Dört yıl sonra NASA yeni bir uydu olan Mars Global Surveyor aracını hazırlayacaktı.
1996 Kasım ayı;
Yola çıkan araç başarıyla Mars yörüngesine yerleşti.
Dairesel bir yörüngeye yerleşmesi Mart 1999’u bulacaktı.
Ve o tarihten 2006’ya kadar çok ayrıntılı resimler göndermeye devam etti.
Bilgisayar hatasından kaynaklanan bir sebeple bataryası bozuldu.
İşlemez olduğunda, projede planlananın dört katı kadar bir süre işler halde kalmıştı.
Mars Global Surveyor o zamana kadarki Mars seferlerinin hepsinden daha fazla bilgi toplamıştı.
Mars’ın çok ayrıntılı topografyasının çıkarılmasını sağladı.
Güney kutbunda büyük bir karbondioksit buzu kütlesi tespit etti.
Böylelikle;
Aracın küçük hızlanmalarından yerçekimi farklılıkları ölçülerek gezegenin iç yapısını tahmin etmek mümkün olacaktı.
Sıcaklık ve basınç profilleri çıkarıldı.
Mars, Dünya gibi bir iç manyetik alan yaratmıyordu.
Kabukta sadece yer yer manyetik bölgeler vardı.
Hava durumu yıl içinde son derece düzenliydi.
Araştırmacılar Mars’ın yüzeyinin altında su bulunduğunu ve bu suyun ara sıra yüzeye çıkarak yamaç aşağı aktığını, sonra buharlaştığını tahmin edeceklerdi.
Pathfinder aracı, Global Surveyor’dan sadece bir ay sonra yola çıktı.
İlk defa hareketli bir aracı yüzeye indirme denemesinde bulunuluyordu.
Paraşütle aracın hızı kesildi.
Dev hava yastıkları düşüşün darbesini emdi.
Salimen Mars yüzeyine ulaştı.
Yaklaşık üç ay kadar çalışır durumda kaldılar.
Binlerce fotoğraf, kimyasal analiz verisi, rüzgar ölçümü ve diğer veriler geldi.
Mars’ın bir zamanlar sıvı su ve yoğun bir atmosferi bulunan ılık ve nemli bir gezegen olduğuna dair belirtiler vardı.
Sonraki birkaç yıldaki denemeler hüsranla sonuçlandı.
Rusya’nın hazırladığı Mars-96 aracı fırlatma roketinin tam olarak yanmadığı için Dünya’ya geri düştü.
Japonya uzay ajansı JAXA’nın ilk Mars denemesi olan Nozomi 1998’de fırlatıldı, ama elektrik sistemindeki arıza sonucu yörüngeye oturamadı.
1998 yılının sonunda NASA’nın gönderdiği Mars Climate Orbiter yörüngeye oturma aşamasında yanlış bir yol izleyerek atmosfere girdi ve parçalandı.
Arızanın sebebi ortaya çıktı:
Yörüngeye girişi yöneten programda metrik ölçü birimleri yerine emperyal (pound, ayak, inç) birimler kullanılmıştı.
1999 başında yola çıkan Mars Polar Lander ile gezegene iniş yaptıktan sonra iletişim kesildi.
Mars Climate Orbiter başarısızlığının üzerinden sadece iki buçuk ay geçmişken gelen bu yeni arıza NASA’ya prestij kaybettirdi.
2000’ler;
21. yüzyıl seferlerinin çoğu başarılı oldu.
İsmini Arthur C. Clarke’ın romanından alan 2001 Mars Odyssey aracı yörüngeye yerleşti ve halen çalışıyor.
Mars’ın iklimi, jeolojisi, mineral yapısı, yüzey sıcaklığı, ve gömülü buz tabakaları hakkında veriler topluyor.
Gezgin araçların sinyallerini Dünya’ya aktaran bir istasyon görevi görüyor.
Avrupa Mars’a ilk seferini 2003’de gönderilen Mars Express ile başlattı.
Bir uydu aracı ile bir sabit yer aracı (lander) beraber gönderildi.
İngiliz yapımı yer aracı Beagle Mars yüzeyinde biyoloji ve jeokimya deneyleri yapmak için tasarlanmıştı.
İniş başarısız oldu.
Beagle ile iletişim kesildi.
Ancak Express’in uydu kısmı halen Mars yörüngesinde.
İklim, yeraltı yapıları, mineraloji hakkında veriler toplamakta.
ABD’nin ikiz Mars gezginleri Spirit ve Opportunity 2003’de fırlatıldılar.
2004 başında 21 gün arayla Mars yüzeyine ulaştılar.
Pathfinder ile kendini ispatlayan paraşüt ve hava yastığı sistemi burada yine başarıyla kullanıldı.
Mars arazisinin yanı sıra, kaya ve toprak yüzeylerinin de çok sayıda mikroskopik fotoğrafını çektiler.
Toprağın kimyası ve mineral yapısına dair çok ayrıntılı bilgiler sağlandı.
Kayaların yüzeyi kazınıp iç yapıları görüntülendi.
İki aracın da sadece üç ay çalışması planlanmıştı.
Bu süreyi çok aştılar.
Opportunity sekiz buçuk yıldır çalışmakta.
Şimdilik 35 kilometre yol yapmış durumda.
Analizler yapmaya ve Dünya’ya veri göndermeye devam ediyor.
Spirit ise daha şanssız çıktı.
Yüzeye takılı kaldı ve ilerleyemedi.
22 Mart 2010’da iletişi kesildi.
Mart 2006;
ABD aracı Mars Reconnaissance Orbiter yörüngeye oturdu.
Orbiter çok hassas kamerası sayesinde Mars yüzeyinde bir metre büyüklüğündeki ayrıntıları bile görebiliyor.
Orbiter’in görevlerinden biri de diğer araçlar ve Dünya arasında iletişim sağlamak.
Gelecekte gönderilecek araçların oluşturacağı “gezegenlerarası internet”in ilk bağlantısını oluşturuyor.
25 Mayıs 2008;
NASA’nın sonraki aracı, sabit yer istasyonu Phoenix kutup bölgesine indi.
Toprağı kazıp yer altında buz halinde su olup olmadığını araştırmaktı amacı.
5-18 santimetre arasında değişen derinliklerde, bir buz tabakası bulundu.
Phoenix Mars kışının kurbanı olacaktı.
Kış Fırtınalarıyla üstünün tozla kaplanması sonucu yeterli güneş enerjisi sağlayamadı.
Temas kesildi.
Orbiter’dan alınan fotoğraflar Phoenix’in bulunduğu bölgenin kalın bir kuru buz (karbondioksit buzu) ile kaplandığını gösterdi.
Ağır buzun kırılgan güneş panellerini tahrip ettiği anaşıldı.
Phoenix açlıktan ve soğuktan donarak ölmüştü!
2011 Kasım;
Rusya, Mars’ta şansını tekrar denemek istedi.
Fobos-Grunt aracını fırlattı.
Mars toprağından bir numune Dünya’ya geri getirecekti.
Çin’in geliştirdiği Yinghuo-1 aracı da Mars yörüngesine oturtulmak üzere Fobos-Grunt ile beraber yola çıktı.
Fobos-Grunt roketlerindeki bazı arızalar yüzünden Dünya’ya geri düşerek tahrip oldu.
26 Kasım 2011:
Mars Bilim Laboratuarı ve beraberindeki Curiosity gezgini yola çıktı, 5 Ağustos 2012’de Mars’a başarılı bir iniş yaptı.
Tam teşekküllü robotik bir araştırma laboratuvarı SAM (Sample Analysis at Mars) ile elde edilen beş yıllık verilerin incelenmesi ile Mars toprağında sürekli belli seviyede metan gazı bulundu.
Mevsimsel olarak metan seviyesinin artıp azaldığı keşfedildi.
Metan gibi organik moleküller sürmekte olan yaşam açısından da çok önemli.
Zira Dünyadaki metanın neredeyse üçte ikisi canlı kaynaklı.
Kasım 2013;
MAVENfırlatıldı.
Eylül 2014’de Mars yörüngesine yerleşerek göreve başladı.
Mars magnetosferinin dört milyar yıl kadar önce, Güneş çok daha genç bir yıldız iken çok daha etkin yaydığı yüklü parçacıkların etkisi ile yok olduğunu, korumasız kalan Mars atmosferinin ise Güneş rüzgarları ile incelmeye devam ettiğini ortaya çıkarttı.
2015;
Tıpkı Dünya gibi dört mevsimin yaşandığı Mars’ın yüzeyinde bazı yamaçlarda bahar aylarının sonunda beliren, yaz aylarında gözlenmeye devam eden, ancak kış aylarına doğru soluklaşan koyu renkli, parmak şeklinde yapılar bulundu.
Genişlikleri birkaç metre, uzunluğu ise 100 metre civarında.
Yüzey şekillerinin sırtlardan akan suyun etkisi ile oluştuğu, akan suyun oldukça tuzlu yapıda bulunduğu kesinlik kazandı.
Mars’ın yüzeyinde basınç çok düşük.
Öylesi bir ortamda su sıvı halde duramaz, çabucak buharlaşıyordu.
2018;
Mars’ın yüzey altı katmanlarında suyun araştırılması yapıldı.
Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Mars Express uzay aracı geçtiğimiz yaz Mars’ta yerin 1.5 kilometre altında su bulunduğunutespitetti.
2018 Mayıs;
NASA’nın MarsInSightkeşif aracı gönderildi.
Mars’a inişi 26 Kasım 2018’de gerçekleşti.
Avrupa Uzay Ajansı ESA’nın Mars yüzeyinde biyolojik incelemeler yapacak olan ExoMars 2020 keşif aracı için hazırlıklar da tüm hızı ile devam ediyor.
*.*.*.*
Gökyüzü sadece uçmaktan korkanların sınırıymış.
Edgar Mitchel, Apollo 14 Astronotu;
”Ay’dan bakarken uluslararası siyaset çok zavallı görünüyor. Bir politikacıyı ensesinden tutup çeyrek milyon mil kadar uzağa götürüp ‘Şuna (Dünya’ya) bir bak, seni o….. çocuğu’ diyesin geliyor” demiş.
Jules Verne (1828 – 1905);
”Sanki dışına çıkılmaması gereken sihirli bir çemberin içerisindeymişiz gibi bu gezegende insan ırkını susturmak isteyen dar görüşlü insanlara ait fikirlerin aksine, günün birindeLiverpool’dan New York’a yaptığımız seyahat gibi aynı rahatlık, hız ve kesinlik ile Ay’a, diğer gezegenlere ve yıldızlara seyahat edeceğiz”
Stephen Hawking;
”İnsan türünün -uzaya yayılmadıkları sürece- bir sonraki bin yılda yaşayacağını sanmıyorum. Tek bir gezegende yaşamı sonlandırabilecek çok fazla kaza gerçekleşebilir. Ama ben iyimserim. Yıldızlara ulaşacağız.”
Elon Musk;
”Şimdiden yaşamı Dünya’nın ötesine taşımamız oldukça önemlidir. Bu Dünya tarihinin dört milyar yıllık sürenin sonundaki ilk imkanımız ve bu pencere uzun bir süre boyunca açık kalabilir -ki öyledir diye umuyorum- ya da kısa bir süreliğine de açık kalabilir. Tedbirli olmalıyız ve şimdiden bir şeyler yapmalıyız.”
4 bin 18 yıllık yolculuğun, insanlığı getirdiği noktadır bu!
www.haberhurriyeti.com / OĞUZ ÖRNEK
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Haber Hürriyeti Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Haber Hürriyeti hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Haber Hürriyeti editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Haber Hürriyeti değil haberi geçen ajanstır.